Rusya nükleer deneme anlaşmasından çekilse de deneme yapmayacak

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya'nın Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması’ndan çekildi

Putin, Rusya'nın Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması onayını iptal etti. (AP)
Putin, Rusya'nın Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması onayını iptal etti. (AP)
TT

Rusya nükleer deneme anlaşmasından çekilse de deneme yapmayacak

Putin, Rusya'nın Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması onayını iptal etti. (AP)
Putin, Rusya'nın Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması onayını iptal etti. (AP)

Rusya Dışişleri Bakanlığı Moskova'nın Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması’ndan (CTBT) çekilmesine rağmen nükleer test yasağına uyacağını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “30 yılı aşkın süredir yürürlükte olan geçici moratoryumu sürdürmeyi planlıyoruz. Ancak ABD tarafından yürütülen herhangi bir deney bizi de aynısını yapmaya zorlayacaktır” ifadeleri yer aldı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2 Kasım’da Rusya'nın CTBT’den çekilmeyi içeren kararnameyi imzaladı.

1996 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından kabul edilen CTBT, tüm nükleer denemelerin önlenmesini hedefliyor. Ancak başta ABD ve Çin olmak üzere birçok büyük nükleer ülkenin anlaşmaya katılmaması nedeniyle uygulanmadı.

Batı, Rusya'nın 2022 yılının Şubat ayında Ukrayna'yı işgal etmesinden bu yana nükleer silah kullanacağınına dair pervasızca açıklamalar yapmasından rahatsız. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 2 Kasım’da Rusya'yı anlaşmadan çekildiği için eleştirdi ve Moskova'ya nükleer deneme yapmama taahhüdünde bulunması çağrısında bulundu.

Blinken ise yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Maalesef bu, yanlış yönde atılmış büyük bir adımı temsil ediyor ve bizi anlaşmanın yürürlüğe girmesine yaklaşmak yerine ondan uzaklaştırıyor. Söz konusu adım, Moskova'nın Ukrayna'ya karşı yasadışı savaşını sürdürürken, nükleer riskleri ve gerilimi artırma yönündeki rahatsız edici ve yanıltıcı çabalarının bir devamıdır.”

Ekim ayı ortasında Rusya, “benzer bir düşman saldırısına yanıt olarak” kuvvetlerini büyük bir nükleer saldırıya hazırlamak amacıyla balistik füze fırlatma testleri gerçekleştirdi.

Putin, Ekim ayı başlarında “Rusya'nın canlı nükleer testler yapıp yapmayacağını” söylemeye hazır olmadığını açıklamıştı.

Merkezi Viyana'da bulunan Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması Örgütü (CTBTO), Rusya'ya, kendi topraklarında en ufak bir patlamayı gerçek zamanlı olarak tespit edebilecek izleme istasyonları işletmek de dahil olmak üzere anlaşmaya olan bağlılığını sürdürmesi çağrısında bulundu.

Ayrıca Moskova, Şubat ayında Rusya ile ABD arasında 2010 yılında imzalanan ve Moskova ile Washington arasındaki son ikili anlaşma olan Yeni START nükleer silahsızlanma anlaşmasına katılımını askıya almıştı.



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”