Moskova'nın Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması'ndan resmi olarak çekilmesi ne anlama geliyor?

Rusya'nın Nazi Almanya'sına karşı İkinci Dünya Savaşı'na girişinin yıldönümünde Kızıl Meydan'daki Rus askerleri. (AFP)
Rusya'nın Nazi Almanya'sına karşı İkinci Dünya Savaşı'na girişinin yıldönümünde Kızıl Meydan'daki Rus askerleri. (AFP)
TT

Moskova'nın Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması'ndan resmi olarak çekilmesi ne anlama geliyor?

Rusya'nın Nazi Almanya'sına karşı İkinci Dünya Savaşı'na girişinin yıldönümünde Kızıl Meydan'daki Rus askerleri. (AFP)
Rusya'nın Nazi Almanya'sına karşı İkinci Dünya Savaşı'na girişinin yıldönümünde Kızıl Meydan'daki Rus askerleri. (AFP)

Rusya'nın dün, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması'ndan resmi olarak çekilme duyurusu, silah kontrol operasyonlarını ve silahlı kuvvetlerin kıta çapındaki hareketlerini düzenleyen uluslararası anlaşmalar tabutuna son çiviyi çaktı. Her ne kadar bu adım bir süredir bekleniyor olsa da, resmi olarak duyurulması, özellikle tüm iletişim kanallarının çökmesine neden olabilir. Her iki tarafın sınırın iki yakasında silah ve askeri teçhizatı harekete geçirme konusunda özgür olması, Rusya ile Batı arasında giderek kötüleşen çatışmanın Avrupa ve küresel güvenlik üzerindeki yansımalarını hatırlattı.

XSCDFG
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Vatan Savunucuları Günü nedeniyle Moskova'nın merkezindeki Kremlin Duvarı Mezarlığı yanında bulunan Meçhul Asker Anıtı'na çelenk koyma törenine katıldı. (arşiv - Reuters)

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Moskova'nın, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından bir yıl sonra 1990 yılında Soğuk Savaş sırasında imzalanan Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması'ndan salı gece yarısından itibaren resmen çekildiğini duyurdu. Anlaşmanın tarihin bir parçası haline geldiği belirtildi.

Anlaşma, NATO ve Rusya'nın (o zamanki Varşova Paktı) iki taraf arasındaki sınır bölgeleri boyunca askeri teçhizat konuşlandırmasına veya ordularını hareket ettirmesine kısıtlamalar getiriyordu. Soğuk Savaş'ın her iki tarafının da Avrupa'daki diğer tarafa hızlı bir saldırı başlatmasını sağlayacak güç toplamasını engellemeyi amaçlıyordu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 2000 yılında iktidara gelmesinin ardından ilişkilerin kötüleşmesi ve Rusya sınırına yakın bölgelerde genişlemeye devam eden NATO faaliyetleriyle karşı karşıya gelmesiyle Moskova, anlaşmaya ilişkin pozisyonunu gözden geçireceğinin ipuçlarını vermeye başladı. Daha sonra, 2015 yılında hükümlerinin uygulanmasına etkin katılımını durdurmadan önce, 2007’de katılımını askıya aldı. Rusya Parlamentosu, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesinden bir yıl sonra anlaşmadan tamamen çekilmeyi öngören bir yasa tasarısını kabul etti. Putin, geçtiğimiz mayıs ayında anlaşmayı geçersiz kılan kararnameyi imzaladı.

DVFGT
Rusya'nın Nazi Almanya'sına karşı İkinci Dünya Savaşı'na girişinin yıldönümünde Kızıl Meydan'da kutlamalar düzenledi. (AFP)

Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması, Soğuk Savaş'ın sonunda, taraflar arasındaki işbirliğinin etkili ve mümkün olduğu temelinde küresel ve Avrupa güvenliğine yönelik yeni bir yapının oluşmaya başladığı dönemde imzalandı” ifadesi yer aldı. ABD’nin NATO'yu genişletme yönündeki çabalarının Avrupa'daki güvenliğin temellerini baltalamaya yol açtığı belirtilerek, anlaşmanın çöküşünden Washington sorumlu tutuldu. Finlandiya'nın NATO üyeliğini kabul etmesi ve İsveç'in ittifaka katılma talebini hatırlatan Bakanlık, bu adımlarla anlaşmanın pratikte ‘öldüğü’ anlamı taşıyacağını ifade etti.

Bakanlık ayrıca, ABD ve müttefiklerinin uyarlanmış 1999 tarihli Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması'nı onaylamadığını kaydederek, “Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması'nın resmi olarak korunmasının bile Rusya'nın temel güvenlik çıkarları açısından kabul edilemez hale geldiğini” belirtti.

Daha önce Moskova'nın anlaşmadan çekilme kararını Avrupa-Atlantik güvenliğine zarar verdiği gerekçesiyle kınayan NATO, dün Rusya'nın kararını tekrar kınadı ve gerekirse anlaşmayı askıya almayı planladığını bildirdi. Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Müttefikler, Rusya'nın Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması'ndan çekilme kararını ve Ukrayna'ya yönelik, anlaşmanın hedefleriyle çelişen saldırgan savaşını kınıyor. Rusya'nın çekilmesi, Avrupa-Atlantik güvenliğini sistematik olarak baltalayan bir dizi eylemin sonuncusudur. Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması'na üye devletler, bu nedenle, uluslararası hukuktan doğan haklarına uygun olarak gerekirse anlaşmayı askıya almayı planlıyor. Bu, tüm NATO üyelerinin desteklediği bir karardır.

Diğer taraftan Alman hükümeti, Rusya'nın Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması'ndan çekilmesine yanıt olarak, anlaşmaya uymamaya karar verdi. Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, dün yaptığı açıklamada, “Rusya'nın çekilmesinin ardından anlaşmayı uygulamaya devam etmenin güvenlik politikası ve silah kontrolü açısından faydalarının çoğunu kaybettiğini” söyledi. Sözcü, Almanya’nın anlaşmayı askıya alma kararının ittifaktaki müttefiklerle yakın koordinasyon çerçevesinde alındığını belirterek, bunun Almanya'nın açıkça anlaşmadan çekilmesi anlamına gelmediğini kaydetti. Rusya'nın davranışında köklü bir değişiklik olması durumunda anlaşmanın yeniden uygulanmasının hâlâ mümkün olabileceğini de sözlerine ekledi.

Söz konusu anlaşmadan çekilme, Avrupa kıtasında güvenliği garanti eden anlaşmalardan bir dizi benzer çekilmeyi tamamlayan ek bir adım olarak geldi. Zira birkaç hafta önce Rusya Parlamentosu, Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması'ndan (CTBT) çekilmeyi öngören bir yasa tasarısını onayladı. Putin de bir hafta önce bu konuyla ilgili kararnameyi imzaladı.

Aynı şekilde Moskova da bu anlaşmanın çökmesinden Washington'u sorumlu tuttu. Rusya Devlet Duması Başkanı Vyacheslav Volodin, ABD'nin küresel güvenlik konusundaki sorumsuz tutumu ve çifte standartları nedeniyle Rusya'nın anlaşmanın onayını iptal ettiğini söyledi. Diğer yandan Moskova, bu anlaşmadan çekilmesinin otomatik olarak nükleer testlerin yeniden başlaması anlamına gelmediğini açıkladı.

Geçtiğimiz hafta Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, “Washington bunu yapmadıkça Moskova'nın nükleer denemelere devam etmeyeceğini” söylemişti. Bundan önce Rusya, iki ülke arasında nükleer silahlanma seviyelerinin korunmasını garanti eden ve nükleer savaşın tırmanmasını sınırlayan tek mekanizma olan ABD ile imzalanan Yeni START Anlaşması’nı askıya almıştı.

Rusya Parlamentosu, Putin'in anlaşmanın askıya alındığını duyurmasından bir gün sonra, ülkenin anlaşmayla ilgili çalışmalarını askıya alan yasayı onayladı. Putin kararını şu sözlerle gerekçelendirdi:

Batı bizi yenmek ve nükleer sahalarımızı yok etmek istiyor, bu yüzden Rusya Yeni START Anlaşması'na katılımını askıya almak zorunda kaldı.

ZXSCDFG
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Brüksel'deki NATO karargâhında basın toplantısı düzenledi. (AFP)

Silahların kontrolünü düzenleyen anlaşmalardan ve mekanizmalardan art arda çekilmeler, Avrupa'da ve dünyada yeni bir durum yaratıyor. Çünkü tüm iletişim ve diyalog kanallarını ortadan kaldırıyor ve Rusya ile NATO'ya nükleer silahlar ve konvansiyonel yetenekler de dahil olmak üzere askeri faaliyetleri gözetimsiz olarak yürütme özgürlüğü veriyor.

Şubat 2002'de Ukrayna'da savaşın patlak vermesinin ardından Rusya, stratejik nükleer caydırıcı güçlerinin konuşlandırıldığını duyurdu. Batı'nın Ukrayna kuvvetlerine herhangi bir desteğini önlemek için onları özel savaş alarmına geçirdi. Rusya Savunma Bakanlığı'nın resmi internet sitesinde o dönemde şöyle yazıyordu:

Stratejik caydırıcılık kuvvetleri, nükleer silahların kullanıldığı bir savaş durumu da dahil olmak üzere, Rusya ve müttefiklerine yönelik saldırıları caydırmak için tasarlandı.

CSDFVGRT
İsveç Savunma Bakanı Pal Jonson, Stockholm'de ülkesinin NATO'ya katılımı hakkında konuştu. (AP)

Rus stratejik kuvvetleri arasında stratejik füzeler, uçaklar ve kıtalararası füzelerle donatılmış uzun menzilli bombardıman uçakları ve nükleer savaş başlıkları taşıyabilen uzun menzilli güdümlü hassas silahlar yer alıyor.

Aynı zamanda, konvansiyonel silahlar veya nükleer savaş başlığı taşıyan füzeleri fırlatmak için kullanılabilecek uzun menzilli bombardıman uçakları, denizaltılar ve gemiler de bu kapsama dahil. 21 Eylül'de Putin, askeri planlarında taktik nükleer silah kullanımının masada olduğunu bir kez daha doğruladı. Ancak bunu, ülkesinin varoluşsal bir tehdide maruz kalmasına bağladı. Daha sonra Moskova, nükleer silahların Belarus'a devredildiğini duyurdu. Bu, Belarus'u NATO üyesi Avrupa ülkeleriyle sınırlara en yakın nokta haline getirdi. Bu gelişmeler, Avrupa'daki durumun, nükleer silahların veya muazzam yıkıcı kapasiteye sahip bileşenlerin kullanılabileceği bir çatışmaya dönüşebileceği yönündeki korkuların artmasına neden oldu. Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması'ndan çekilme yönündeki son adım, Batı sınırı boyunca konvansiyonel güçlerin ve silahların seferberliğini genişletmek için Moskova'nın ellerini serbest bırakması yönünde yeni bir risk yaratıyor. Bu, Moskova'nın bir süre önce başlattığı bir şey. Ancak, anlaşmanın getirdiği kısıtlamaların sona ermesi nedeniyle artık doğrudan kamusal bir nitelik kazanabilir. Daha önce ülkesinin batı bölgelerinde yeni askeri birlikler kurduğunu söyleyen Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, son gelişmelere göre bu birliklerin genişlemesinin ve önemli askeri yeteneklerle donatılmasının beklendiğini açıklamıştı.



İran, ABD'nin önerisi nedeniyle müzakereleri askıya aldığı iddialarını yalanladı

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
TT

İran, ABD'nin önerisi nedeniyle müzakereleri askıya aldığı iddialarını yalanladı

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)

İran devlet televizyonu, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasındaki müzakerelerde ‘geçici’ bir çıkmaz yaşandığını iddialarını yalanladı.

İran medyası, yaklaşık bir saat süren görüşmelerin ardından Arakçi'nin ‘ABD tarafının nükleer olmayan konuları gündeme getirmesi nedeniyle müzakereleri 15 dakikalığına durdurduğunu ve görüşmelerin yeniden başlamasının sadece nükleer konulara odaklanılması şartına bağlı olduğunu açıkladığını’ bildirdi.

Bu açıklama, Tahran'ın ABD heyetine ‘İsrail'in etkisi altında gerçekçi olmayan ve mantıksız taleplerde bulunmaktan kaçınma’ çağrısı yapmasının ardından geldi.

Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, müzakerelere 15 dakika ara verildiğine dair basında çıkan haberleri yalanladı. Haberleri ‘yalan’ olarak nitelendiren kaynak, “Söz konusu haberlerin gerçek dışı olduğu ortaya çıktı” dedi.

Duraklamanın yalanlanmasına rağmen, İran heyetine eşlik eden gazeteciler duraklamanın doğruluğunu teyit etti, ancak bunun İran heyetinin ‘namaz için ara verme’ talebinden kaynaklandığını söylediler.

Hem ABD hem de İran tarafından yetkililer, Witkoff ile Arakçi liderliğindeki İran heyeti arasında İran'ın nükleer programına ilişkin ikinci tur görüşmelerin cumartesi günü Roma'da başladığını duyurdu.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “İran ve ABD arasındaki dolaylı görüşmeler Roma saatiyle 12.00 sularında Umman Büyükelçisi’nin konutunda Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi'nin de katılımıyla başladı... İtalyan tarafı ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi” ifadelerini kullandı.

Bekayi sözlerini şöyle sürdürdü: “Müzakerelerin süreci ilk tura benziyor. İki heyet iki ayrı odada oturuyor ve Umman Dışişleri Bakanı iki heyet arasında gidip geliyor. Müzakereler başlamadan önce Ummanlı bakanla görüşmelerimiz oldu. Müzakereler bir önceki turda olduğu gibi tamamen Umman tarafından yönetiliyor.”

Bekayi, “Medya müzakerelerle ilgili yalan haberlere yer vermemeli ve doğru haberleri Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla takip etmelidir. Yalan haberler müzakerelerle ilgili kafa karışıklığı yaratma girişimlerinin bir parçasıdır. Bizim odak noktamız bu marjinal hususlara dikkat etmeden İran'ın çıkarlarını gerçekleştirmektir” şeklinde konuştu.

İran heyetinin Roma'ya varışının ardından devlet medyası Bekayi'nin şu sözlerini aktardı: “Son birkaç gün içinde bazı ABD yetkilileri tarafından yapılan çelişkili açıklamalar ışığında, ABD tarafının ilk aşamada niyeti ve ciddiyeti konusunda ortaya çıkan tehlikeli belirsizliği ortadan kaldıracak bir açıklama yapmasını bekliyoruz.”

Bekayi, “İran İslam Cumhuriyeti'nin gerek yasadışı yaptırımların kaldırılması gerekse nükleer meseleye ilişkin pozisyon ve talepleri son derece nettir ve müzakerelerin ilk turunda karşı tarafa iletilmiştir. Önceki yöntemlere geri dönmek bir sonuç getirmeyecektir. Karşı taraf gerçekçi davranmadıkça ve İsrail'in etkisi altında gerçekçi olmayan ve mantıksız taleplerde bulunmaktan kaçınmadıkça gerçek bir ilerleme sağlanamaz” dedi.

Adının açıklanmaması kaydıyla AP’ye konuşan ABD'li bir yetkili, görüşmelerin Camilluccia semtindeki Umman Büyükelçiliği’nde yapıldığını söyledi.

İran devlet televizyonu, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ve üst düzey yardımcılarının İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan Umman Büyükelçiliği’ndeki dolaylı görüşmelere geldiğini bildirdi.

Görüşmelere ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff başkanlığındaki ABD heyeti katıldı.

Arakçi görüşmeler öncesinde Ummanlı mevkidaşı Bedr el-Busaidi ile istişarelerde bulundu. İranlı bakan daha önce de İtalyan mevkidaşı Antonio Tajani ile istişarelerde bulunmuştu.

Witkoff ve Arakçi, Tahran ile Batılı ülkeler arasında gerilime neden olan İran'ın nükleer dosyasıyla ilgili görüşmelere 12 Nisan'da Umman'da başladı.

ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff (AP)ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff (AP)

İki ismin bu yüksek riskli müzakerelerde ortak bir zemin bulma becerileri görüşmelerin kaderini belirleyebilir. Her iki isim de bu sabah geç saatlerde Roma'nın Camilluccia semtindeki Umman Büyükelçiliği’ne vardı.

Görüşmeler, iki ülke arasında 1979 İran Devrimi ve ABD Büyükelçiliği rehine krizinden bu yana süregelen düşmanlık bağlamında tarihi bir an. ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018 yılında İran nükleer anlaşmasından çekilmesi, ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında İran'ın uranyum zenginleştirmesini sınırlandıran anlaşmayı yeniden tesis etmekte başarısız olan yıllarca süren saldırılara ve müzakerelere yol açtı.

Riskler, İran'ın nükleer tesislerine yönelik bir ABD ya da İsrail askeri saldırısı ya da İran'ın nükleer silah edinme tehdidini gerçekleştirmesi olasılığında yatıyor.

Bu arada, İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde yaşanan savaş ve ABD'nin Yemen'de İran destekli Husilere karşı düzenlediği ve onlarca kişinin ölümüne neden olan hava saldırıları Ortadoğu'daki gerilimi arttırdı.

Trump dün yaptığı açıklamada, “İran'ın çok basit bir şekilde nükleer silah edinmesini engellemekten yanayım. İran'ın büyük, müreffeh ve harika olmasını istiyorum” dedi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün X platformunda yaptığı paylaşımda, “İran her zaman iyi niyetle ve sorumluluk duygusuyla sorunları çözmenin medeni bir yolu olarak diplomasiye olan bağlılığını göstermiştir. Yolun kolay olmadığının farkındayız. Ancak geçmiş deneyimlerden yararlanarak her adımı açık gözlerle atıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Arakçi bugün Witkoff ile yapacağı ‘dolaylı’ görüşmeler öncesinde İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ile bir araya geldi.

Hem Arakçi hem de Witkoff görüşmeler öncesinde seyahat ettiler. Witkoff Ukrayna ve İran konulu görüşmeler için Paris'teydi. Arakçi ise Devlet Başkanı Vladimir Putin de dahil olmak üzere Rus yetkililerle bir araya geldiği Moskova ziyaretinin ardından Tahran'a döndü.

2015'teki İran nükleer anlaşmasını imzalayan dünya güçlerinin bir üyesi olan Rusya, Tahran ile Washington arasında gelecekte varılacak herhangi bir anlaşmada kilit bir oyuncu olabilir. Analistler Moskova'nın İran'ın silah üretmek için gerekli olan yüzde 90'a yakın bir seviye olan yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyumunu taşıma görevini üstlenebileceğini öne sürüyor.

İlk tur görüşmelerde arabuluculuk yapan Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi de dün Roma'ya gelerek İtalyan mevkidaşı ile görüştü. Bekayi, el-Busaidi'nin iki ülke arasında yine arabuluculuk yapacağını söyledi.

Arap Yarımadası'nın doğu ucunda yer alan Umman, İran ile Batı arasında arabuluculuk yapan uzun soluklu bir aktör. Maskat geçen hafta sonu Arakçi ve Witkoff arasındaki müzakerelerin ilk turuna ev sahipliği yaptı.

İran ekonomik istikrar anlaşması istiyor

İran'daki protestolar, halkın hayat pahalılığından duyduğu hoşnutsuzluğun bir sonucu olarak tırmanmaya devam ederken, ülkedeki sübvansiyonlu benzin fiyatlarının artırılabileceği ve bunun da yeni protestolara yol açabileceği söylentileri var.

İran'ın para birimi riyal, ay başında ABD doları karşısında bir milyon sınırını aşarak keskin bir düşüş yaşadı. Ancak Tahran'ın devam etmesini umduğu görüşmelerin başlamasıyla kısmen iyileşme görüldü.

Bir başka gelişme de İran Air'in uzun süredir beklediği iki adet Airbus A330-200'ün perşembe günü Tahran'a ulaşması oldu. Daha önce Çin'in Hainan Havayolları'na ait olan uçaklar İran adına yeniden tescil edildi. İran'a yönelik yaptırımlar nedeniyle anlaşmanın ABD Hazine Bakanlığı tarafından onaylanması gerekiyor ve Washington'dan henüz bir açıklama gelmedi.

2015 anlaşması kapsamında yeni uçaklar satın alabilen İran, Airbus ve Boeing ile büyük anlaşmalar yapmıştı. Ancak bu anlaşmalar Trump'ın nükleer anlaşmayı iptal etme tehditlerinden etkilendi.