Biden’ın Ortadoğu kartı McGurk rehineler için sahaya iniyor

ABD Başkanı Joe Biden, ekim ayında Beyaz Saray’da Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile konuşuyor (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden, ekim ayında Beyaz Saray’da Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile konuşuyor (AFP)
TT

Biden’ın Ortadoğu kartı McGurk rehineler için sahaya iniyor

ABD Başkanı Joe Biden, ekim ayında Beyaz Saray’da Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile konuşuyor (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden, ekim ayında Beyaz Saray’da Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile konuşuyor (AFP)

Pek çok siyasi çevre, Gazze’deki hastanelere yakıt sağlanması, insani yardım tırlarının artırılması ve Refah Sınır Kapısı’nın mahsur kalanlar için açılması karşılığında, ABD ve diğer ülkelerden çok sayıda çift uyruklu rehinenin serbest bırakılmasına yönelik yakında bir anlaşmanın imzalanması olasılığı konusunda iyimser.

Şarku’l Avsat’ın Axios sitesinden aktardığı habere göre, İsrailli ve ABD’li yetkililer, tartışılan fikirlerden birinin, 7 Ekim saldırısında Hamas’ın kaçırdığı yaklaşık 80 kadın ve çocuğun serbest bırakılması yönünde bir anlaşma olduğunu söyledi.

Bu haber, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun pazar günü NBC News’e yaptığı, Hamas ile bir anlaşmanın yakın olabileceği yönündeki açıklamalarıyla örtüşüyor.

Siyasi çevreler, ABD Başkanı Joe Biden’ın Ortadoğu Danışmanı Brett McGurk’un, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün ve Katar’a yapacağı ziyareti bekliyor. MacGurk’un ziyaretleri, rehinelerin serbest bırakılması anlaşmasının tamamlanmasını sağlamak, Gazze’de daha uzun bir insani ateşkesin önünü açmak ve bölgesel bir savaşın çıkmasını önlemek gibi üç hedefe ulaşma amacı taşıyacak.

CIA Direktörü Bill Burns ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken, son iki hafta içinde benzer ziyaretler gerçekleştirerek, Ürdün, Mısır ve İsrail’deki mevkidaşlarıyla bir araya geldi.

Ortadoğu bölgesindeki zor konularda Biden’ın ‘en güçlü adamı’ olarak görülen McGurk, geçtiğimiz haftalarda ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması yönündeki çabalara dahil oldu.

McGurk, Biden’ın İsrailli, Mısırlı ve Katarlı yetkililerle yaptığı her görüşmede, ABD Ulusal Güvenlik ekibiyle birlikte hazır bulundu.

Beceri ve yetenekler

McGurk, ABD eski başkanları George Bush, Barack Obama ve Donald Trump döneminden bu yana siyasetin içinde yer aldı. Başkan Biden döneminde yıldızı daha da parladı.

Her ABD başkanı, genellikle Ortadoğu meselelerini tartışacak, ABD yönetiminin açıklayacağı adımların önünü açacak ve bölge ülkeleriyle ilişkilerinde ortaya çıkan gerilimleri veya anlaşmazlıkları çözecek bir delege veya temsilci seçer.

Genellikle bu önemli konulardan sorumlu olan kişi, belirli nitelik ve becerilere sahip olması gerekir.

Bu pozisyondaki kişinin yetkilerinin kapsamı ve sınırları, onun becerilerine, bağlantılarına, kişisel yeteneklerine ve ABD yönetiminin hedeflerine ulaşma konusundaki yetenek ve başarısının boyutuna göre değişir.

1993-2000 yılları arasında, eski başkanlar Bill Clinton, George Bush ve Barack Obama döneminde Arap-İsrail barışının arabulucusu olma vizyonunu taşıyan usta siyasetçi Dennis Ross, bu konuda öne çıkan isimlerden biriydi.

Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner de iki yıl önce İsrail ile dört Arap ülkesi arasında Beyaz Saray’da barış anlaşmalarının imzalanmasıyla sonuçlanan İbrahim Anlaşmaları’nın formüle edilmesinde ve Trump yönetiminin bölgede barış vizyonunun geliştirilmesinde önde gelen isimlerden biriydi.

Jared Kushner (Reuters)
Jared Kushner (Reuters)

Brett McGurk ise Ortadoğu’nun kültürü ve dilleri konusunda bir uzman ya da diplomat değildi.

George Bush Jr., hukuk alanında avukat ve akademisyen olarak yaptığı önceki çalışmalardan, teröre karşı savaşın nasıl yönetileceğine dair yayınladığı yazılar, teoriler ve vizyonlardan sonra onu fark etti.

Yazıları ve ilgi alanları, kendisinden önce bu görevi yürütenlerin aksine, Filistin meselesiyle ve Arap-İsrail çatışmasının çözümüne aracılık etmekle ilgili değildi.

Diplomatik ve siyasi çevreye girdikten sonra McGurk, 2004 yılında eski Başkan George Bush döneminde Bağdat’ta çalışarak yükselmeyi başardı.

ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesinden sonra, Irak’ı dış politikada önemli bir odak noktası haline getiren bu yönetim arasında güven kazandı.

Irak arenasındaki bu deneyimi sayesinde ​​ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’ne katıldı ve Ortadoğu’ya yöneldi.

Obama döneminde, McGurk’un dönemin Başkan Yardımcısı Joe Biden ile ilişkisi daha da güçlendi.

Obama yönetiminde Irak konusunda sorumlu olan McGurk, 2012-2015 yılları arasında ABD’nin Bağdat Büyükelçisi görevini üstlenmek üzere aday gösterildi. Kongre, McGurk’un büyükelçiliğine onay vermedi. 

Daha sonra Obama’nın, ABD liderliğindeki DEAŞ ile Mücadele Uluslararası Koalisyonu Özel Temsilcisi olan McGurk, o dönemde büyük ilgi gördü.

FOTO: Eylül 2014’te Brett McGurk (solda) eski ABD Başkanı Barack Obama ve emekli General John Allen ile Oval Ofis’te yaptığı toplantı sırasında (Beyaz Saray)
Eylül 2014’te Brett McGurk (solda) eski ABD Başkanı Barack Obama ve emekli General John Allen ile Oval Ofis’te yaptığı toplantı sırasında (Beyaz Saray)

Bu ‘hassas’ pozisyonu üstlenen McGurk, başta Suriye, Irak ve Körfez ülkeleri olmak üzere bölge ülkelerine onlarca ziyaret gerçekleştirdi.

DEAŞ’a karşı ortak çabaların ve bazı istihbarat operasyonlarının koordinasyonundan sorumlu olan McGurk, DEAŞ’ın geri dönüş olasılıklarıyla ve ayrıca artan İran nüfuzuyla yüzleşmek için bölgede, özellikle Suriye ve Irak’ta ABD’nin askeri varlığının sürdürülmesi yönündeki görüşü güçlü bir şekilde destekledi.

Türkiye’nin bu yakınlaşmaya gösterdiği tepkiye rağmen, ABD güçleri ile Suriye’deki YPG arasında ittifak fikrini de destekledi.

Trump’ın 2016’da seçimlerde elde ettiği zaferden sonra görevlerinden ayrılan bazı yetkililerin aksine McGurk, Trump yönetimi altında görevine devam etti.

McGurk’un ABD yönetiminin Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerini yönetmedeki rolü, Başkan Biden’ın geçtiğimiz yıl Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarete hazırlık kapsamında yapılan müzakerelerde açıkça ortaya çıktı.



Rusya tepkili: "Hindistan'da üretilen mühimmat Ukrayna'ya gidiyor"

Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)
Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)
TT

Rusya tepkili: "Hindistan'da üretilen mühimmat Ukrayna'ya gidiyor"

Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)
Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)

Avrupalı firmaların, Hindistan'daki silah üreticileri aracılığıyla son bir yıldır Ukrayna'ya top mermisi tedarik ettiği bildiriliyor.

Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters, Rusya'nın transferlere tepki gösterdiğini fakat Hindistan'ın bunları durdurmak için herhangi bir adım atmadığını yazıyor. 

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Avrupalı ve Hindistanlı yetkililere göre, Hindistan'da üretilen top mermilerini Ukrayna'ya gönderen ülkeler arasında İtalya ve Çekya yer alıyor. Ürettiği top mermileri cephede kullanılan firmalardan biri de Hindistan devletine ait Yantra India.

İsveç merkezli düşünce kuruluşu Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün verilerine göre Hindistan 2018-2023'te en az 3 milyar dolarlık silah ihracatı yaptı. 

Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh, 30 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, savunma sanayisindeki ihracatın geçen mali yılda 2,5 milyar doları aştığını ve 2029'a kadar bu rakamı 6 milyar dolara çıkarmak istediklerini söylemişti. 

Reuters'ın incelediği gümrük kayıtlarına göre, 2020'den savaşın başladığı Şubat 2022'ye kadar Hindistanlı üç büyük mühimmat üreticisi Yantra India, Munitions India ve Kalyani Strategic Systems; İtalya, Çekya, İspanya ve Slovenya'ya 2,8 milyon dolarlık mühimmat ihraç etmişti.

Ancak Şubat 2022-Temmuz 2024'te bu rakamın 135,25 milyon dolara yükseldiği bildiriliyor. 

Analizde, dünyanın en büyük silah ithalatçısı konumundaki Hindistan'ın, Avrupa'da uzayan savaşı bir fırsat olarak gördüğü yorumu paylaşılıyor. 

ABD'nin prestijli üniversitelerinden Stanford'da görev yapan savunma uzmanı Arzan Tarapore, Yeni Delhi yönetiminin silah ihracatını genişletmek istediğini ve söz konusu artışın bu politikayla ilgili olduğunu belirtiyor. 

Diğer yandan Yeni Delhi'nin silah ithalatının yüzde 60'ından fazlasını karşılayan Rusya, Hindistan için değerli bir ortak. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, üçüncü dönem için seçilmesinin ardından temmuzda yaptığı ilk uluslararası gezide Moskova'ya gitmişti. 

Modi, görüşmenin ardından barış için diplomatik çözüm çağrısı yaparken, Rusya lideri Vladimir Putin de Modi'ye ülkenin en önemli devlet nişanı olarak bilinen Aziz Andreas Nişanı'nı takdim etmişti.

Reuters, aynı ay Kazakistan'daki bir toplantıda Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar'la Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'un mühimmat meselesini görüştüğünü de aktarıyor. 

Kaynaklar, Lavrov'un bazıları Hindistan devletine ait firmalar tarafından üretilen mühimmatların Ukrayna cephesinde kullanılmasından rahatsızlık duyduklarını dile getirdiğini söylüyor. Diğer yandan Jaishankar'ın Lavrov'a ne yanıt verdiğine dair bilgi paylaşılmıyor.

Reuters, Rusya ve Hindistan yönetimlerinin yorum taleplerini reddettiğini aktarıyor. Aynı şekilde Ukrayna, İspanya, İtalya ve Çekya da yorum yapmayı reddediyor.

Soğuk Savaş boyunca Hindistan'la Sovyetler Birliği arasında güçlü bir stratejik, askeri, ekonomik ve diplomatik ilişki sürdürülmüştü. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra da iki ülke arasındaki yakın bağlar korundu. 

BRICS'in ortak kurucu üyelerinden Rusya ve Hindistan, "özel ve ayrıcalıklı bir stratejik ortaklığa" sahip. Ayrıca Hindistan; Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın 1996'da kurduğu Şanghay İşbirliği Örgütü'ne de 2017'de katılmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Hindustan Times