Filistin yanlısı binlerce protestocu bir şey anlatmak için iki dakika sessiz kaldı

Polis, Londra'daki Filistin yanlısı göstericilerin sayısını 300 bin olarak açıklarken, organizatörler 500 binden fazla kişinin katıldığını iddia etti

Protestocular cumartesi günü Londra'nın güneyindeki ABD Büyükelçiliği civarında yapılan iki dakikalık saygı duruşu sırasında gözyaşlarını zor tuttu (Tom Watling )
Protestocular cumartesi günü Londra'nın güneyindeki ABD Büyükelçiliği civarında yapılan iki dakikalık saygı duruşu sırasında gözyaşlarını zor tuttu (Tom Watling )
TT

Filistin yanlısı binlerce protestocu bir şey anlatmak için iki dakika sessiz kaldı

Protestocular cumartesi günü Londra'nın güneyindeki ABD Büyükelçiliği civarında yapılan iki dakikalık saygı duruşu sırasında gözyaşlarını zor tuttu (Tom Watling )
Protestocular cumartesi günü Londra'nın güneyindeki ABD Büyükelçiliği civarında yapılan iki dakikalık saygı duruşu sırasında gözyaşlarını zor tuttu (Tom Watling )

Tom Watling 

Filistin yanlısı yüz binlerce protestocu cumartesi günü saat 15'ten hemen sonra ABD Büyükelçiliği'nden Vauxhall Köprüsü'nü geçerek Buckingham Sarayı'na kadar toplanırken bir sessizlik çöktü.

Göstericilerden Anma Günü'nü (I. Dünya Savaşı'nda hayatını kaybeden Birleşik Krallık askerlerinin anıldığı gün -ed.n.) Gazze'de son 5 hafta içinde ölen ve çoğu çocuk olan binlerce kişiyi anmak için kullanmaları istendiğinde slogan kakafonisi durdu.

Filistin'in Birleşik Krallık Büyükelçisi Hüsam Zumlot, yürüyüşün "ancak silahlar sustuğunda barışa ulaşılabileceğini hatırlattığını" toplananlara söyledi.

"Bugün savaşta hayatını kaybedenleri anıyoruz ve bugün hâlâ düşmekte olanları hatırlıyoruz" dedi.

Binlerce protestocu yürüyüş boyunca işaret fişeği dumanları arasında yürüdü (Reuters)
Binlerce protestocu yürüyüş boyunca işaret fişeği dumanları arasında yürüdü (Reuters)

Ardından protestocular iki dakikalık bir sessizliğe büründü.

Bu, protestocuların en sert eleştirmenlerinden birine, gösterinin gerçekleşmemesi için elinden geleni yapan birine cevap vermek için planlanmıştı.

Gazze'deki şiddete karşı her hafta cumartesi günü düzenlenen protestoları "nefret yürüyüşleri" diye tanımlayan içişleri bakanına bir yanıt olarak tasarlanmıştı.

Ancak gösterinin organizatörü Ben Jamal'ın The Independent'a söylediği gibi: 

Nefret dolu kişilerin kim olduğunu biliyoruz. Suella Braverman'ın kim olduğunu biliyoruz.

Hyde Park Corner'da toplanan protestocular öğleden hemen sonra yola çıktı (Tom Watling)
Hyde Park Corner'da toplanan protestocular öğleden hemen sonra yola çıktı (Tom Watling)

Öğle saatlerinde Park Lane'in altındaki Hilton otelinin civarında toplanan yürüyüşçüler, Filistin bayrağının renkleri olan kırmızı, beyaz ve yeşil işaret fişeklerinden oluşan bir bulutun içinden geçerek yola çıktı.

Göstericilerin yürüdüğü sokaklarda aynı renklerde giyinmiş küçük çocuklar sıralanmıştı. Birçoğu ebeveynleriyle el ele diğer protestocularla birlikte yürürken bazıları da sloganlara öncülük etti.

Bir çıkıntının üzerine çıkmış 4 küçük erkek çocuk, ellerinde "İsrail İşgaline Son" yazılı pankartlarla fotoğraflandı.

Hyde Park Corner yakınlarındaki gösterilerin kenarında küçük bir kız çocuğu bebek arabasından şarkı söylemeye başladı: 

Nehirden denize, Filistin özgür olacak.

Göstericiler, gönüllülerden oluşan bir grup tarafından Grosvenor Place'den aşağıya götürülürken, sağlarında İrlanda Büyükelçiliği ve sollarında Buckingham Sarayı vardı.

Yüzlerce kişiden oluşan bir grup Yahudi Sosyalist de Grosvenor Place'in bir yan yolundan yürüyüşe katıldı.

Yürüyüşçüler Victoria istasyonuna doğru ilerlediklerinde, aralarında küçük bir erkek çocuğun da bulunduğu 9 Ortodoks Yahudi'den oluşan küçük bir grup onları desteklemek için toplanmıştı.

Victoria İstasyonu yakınlarında toplanan 9 Ortodoks Yahudi gösterilere destek verdi (Tom Watling)​​​​
Victoria İstasyonu yakınlarında toplanan 9 Ortodoks Yahudi gösterilere destek verdi (Tom Watling)​​​​

"Yahudilik tamam, Siyonizm asla" sloganları attılar ve kalabalıktan alkışlar koptu. 

Adının açıklanmasını istemeyen destekçilerden biri The Independent'a, "basitçe, ölümlerin durması gerektiğine" inandığını söyledi.

Anma Günü öncesinde ve öğle vakti yürüyüş başlamadan önceki saatlerde radikal sağcı karşıt göstericilerin ortaya çıkmasından duyulan endişe yürüyüşlere damgasını vurmuştu.

Radikal sağcı lider Tommy Robinson, cumartesi günü saat 11'deki Anma Günü saygı duruşunun ardından Çin Mahallesi'nde küçük bir isyana öncülük etmişti. Düzinelerce milliyetçi erkek de Westminster'da polisle çatışmıştı.

DAHA FAZLA OKU

Britanya Müslüman Birliği sözcüsü Mustafa al-Dabbagh, cumartesi günkü yürüyüşe giderken "bazı Müslüman topluluklar arasında epey fazla korku" olduğunu söyledi.

"İçişleri Bakanı'nın kendisine iyice bakması ve radikal sağı cesaretlendirmek için İslamofobik taktikler kullanarak gerilimi tırmandırmak yerine sokakları yönetmeye odaklanması gerekiyor" dedi.

Yürüyüşçüler saat 13.15 sularında Victoria istasyonunun köşesini döndüklerinde radikal sağcı milliyetçilerin ilk gruplarıyla Filistin yanlısı protestocular arasında ilk çatışmalar yaşandı.

Duke of York barının önünde duran bir düzine kadar erkekten oluşan bir grup yürüyüşçülere bağırmaya başladı.

Filistin yanlısı genç bir göstericiye Victoria istasyonu yakınındaki Duke of York barının dışında bağırılıyor (Tom Watling)
Filistin yanlısı genç bir göstericiye Victoria istasyonu yakınındaki Duke of York barının dışında bağırılıyor (Tom Watling)

Polis hızla etraflarını sardı ve bazı göstericiler alay ederek peşinden giderken gönüllüler onları yürüyüşe yeniden katılmaya ve radikal sağcı güruhla çatışmaya girmekten kaçınmaya çağırdı.

Öte yandan, birçoğu yarı sarhoş birası içen erkekler, polisin ihanetine uğradıklarına inandıkları için gözle görülür bir şekilde üzgün duruyordu.

Bir adam bir polis memuruna "Neden bizi engelliyorsunuz?" diye bağırdı. 

Sizin onları engellemeniz gerekirdi.

Daha sonra ikinci bir grup Vauxhall Köprüsü yolunun yarısında aniden ortaya çıktı.

Yaklaşık 20 adam yürüyüşün önünde yürüyenlerden birkaçının üzerine yürürken hissedilir bir panik vardı. İnsanlar bağırarak polislerden yardım istedi, polislerse daha gerideki yürüyüşçülerin ön sıralarını kontrol etmeye devam ediyordu.

Yürüyüşçüler ve karşı protestocular Vauxhall Köprüsü Yolu'nda karşı karşıya geldi (Tom Watling)
Yürüyüşçüler ve karşı protestocular Vauxhall Köprüsü Yolu'nda karşı karşıya geldi (Tom Watling)

Birkaç polis memuru ileri koştu ve yürüyüş radikal sağcı grubun ortaya çıktığı yan yola sadece birkaç metre kala aniden durduruldu.

Daha sonra düzinelerce polis memurunun Vauxhall Köprüsü'ne doğru koşmasıyla gözle görülür bir değişim yaşandı; burada 8 polis minibüsü başka bir barın önünde daha fazla milliyetçinin gelmesini engelliyordu.

Metropoliten Polis Teşkilatı'na göre bu haberin yazıldığı sırada 82 radikal sağcı protestocu gözaltına alındı.

Polis memurları Pimlico'daki Tachbrook Caddesi'nde "asayişin bozulmasını önlemek için" düzinelerce karşıt göstericiyi gözaltına aldı.

Vauxhall Köprüsü Yolu'nun ilerisinde, isminin açıklanmasını istemeyen yaşlı bir göstericinin üçüncü bir milliyetçi grupla gerilimi yatıştırdığı duyuldu.

Elinde kana bulanmış bir oyuncak bebek tutan bir kadın, siyasi bölünmüşlük içindeki Britanyalı politikacıların kendisini "hayal kırıklığına uğrattığını" söyledi (Tom Watling)​​​​
Elinde kana bulanmış bir oyuncak bebek tutan bir kadın, siyasi bölünmüşlük içindeki Britanyalı politikacıların kendisini "hayal kırıklığına uğrattığını" söyledi (Tom Watling)​​​​

The Independent'a şöyle konuştu: 

Ben sadece ortalığı sakinleştirmek için onlarla biraz şakalaşmaya çalışıyordum. Ben West Ham'ı destekliyorum, onlar Chelsea'yi. Bu konuda şakalaştık ve Anma Günü'nün önemi hakkında konuştuk.

Anma Günü'nün Filistin yanlısı yüz binlerce yürüyüşçü için önemli bir gün olduğu en başından beri açıkça ifade edilmişti.

Al-Dabbagh, "Anma ve Filistin yanlısı yürüyüşler el ele gidiyor" dedi. 

Aksini iddia etmek kesinlikle samimiyetsizliktir. Anma Günü'nde ateşkes çağrısında bulunuyoruz. Eğer insanlar bunu anlamıyorsa, bu büyük hayal kırıklığı yaratır.

Son 5 haftada Gazze'de öldürülen küçük çocukları gösteren resimler ABD elçiliğinin önündeki caddeyi kaplıyor (Tom Watling)
Son 5 haftada Gazze'de öldürülen küçük çocukları gösteren resimler ABD elçiliğinin önündeki caddeyi kaplıyor (Tom Watling)

Saat 11'de Marble Arch'ta Filistin atkısı ve yakasında kırmızı bir gelincik taşıyan yalnız bir adam sessizce durdu; diğerleriyse ilgisiz görünüyordu.

Ancak cumartesi günü ilerleyen saatlerde konuşmacılar ABD elçiliği civarında sahneye çıktığında, göstericiler iki dakikalık bir anma töreni düzenledi ve herkes dikkat kesildi.

Coşkulu ve çoğu zaman sağır edici sloganların atıldığı yürüyüş, saat 15'ten hemen sonra aniden sessizliğe büründü.

Battersea Park yakınlarından Vauxhall istasyonuna kadar 2 kilometreden fazla alanı kaplayan yüz binlerce kişi sessizdi.

İnsanlar sessizce gözyaşlarını silerken, Gazze'de son 5 haftada öldürülen sivillerin resimleri ekranlardan geçti. Ardından sessiz bir alkış koptu.

Independent Türkçe



Esad rejiminin ardından: Suriye toplu mezarlar ülkesine dönüştü

HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
TT

Esad rejiminin ardından: Suriye toplu mezarlar ülkesine dönüştü

HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)

Beşar Esad rejiminin yıkılmasının ardından Suriye'de toplu mezarlar çıkmaya devam ediyor. 

Wall Street Journal'ın haberinde, Esad rejiminin 8 Aralık'ta devrildiği Suriye'nin toplu mezarlarla dolu bir ülkeye dönüştüğü yazılıyor. 

Dera iline bağlı İzra şehrinde yeni sahiplerine satılan bir çiftlikte toprağın altından 31 ceset çıktığı aktarılıyor. Çiftliğin rejim askerlerinin yıllarca kullandığı bir kontrol noktasına yakın olduğuna dikkat çekiliyor. 

Olay yerinde inceleme yapan adli tıp uzmanı Dr. Memdu Zubi, "Tam beklediğimiz şeyi bulduk, bir toplu mezarla karşılaştık" diyor. 

Hama kırsalındaki Ma'an köyü yakınlarında yer alan bir kuyudan da çok sayıda ceset çıkarıldı. Aynı bölgede en az üç kuyunun daha cesetleri atmak için kullanıldığı tespit edildi. 

Bir çiftçi, yıllardır kayıp olan kardeşini aradığını belirterek "Onun Sednaya'da olduğunu sanıyordum ama belki de bu kuyulardan birindedir" diyor. Sednaya Hapsihanesi, Esad rejiminin gerçekleştirdiği hak ihlalleri ve işkencelerle gündeme gelmişti.

Uluslararası Geçiş Dönemi Adaleti Merkezi (ICTJ) ve Suriyeli avukat ve doktor örgütlerinin verilerine göre ülke genelinde şimdiye dek 134 toplu mezar tespit edildi. Ancak gerçek sayının çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.

Suriye'nin son 50 yılda yaşadığı siyasi baskı, iç savaş, Rus bombardımanları, IŞİD saldırıları ve 2023 depreminin ülkede "sayısız gömülmemiş ceset" bıraktığı ifade ediliyor. 

2012-2013'te cesetlerin genellikle Rif Şam ilindeki El-Tel ve Najha bölgelerindeki açıklık alanlara gömüldüğü, daha sonraki naaşların geceleri gizlice farklı bölgelere taşındığı bildiriliyor. 

Suriye'de Ahmed Şara yönetiminin kurduğu Ulusal Kayıplar Komisyonu'nun uluslararası kuruluşlarla ortak çalışarak ülke genelinde DNA toplama, diş kayıtlarını eşleştirme ve rejim arşivlerini inceleme çalışması başlatması bekleniyor.

Komisyon başkanı Muhammed Rıza Celhi, sürecin maliyetinin 200 milyon dolara kadar çıkabileceğini söylüyor.

Suriyeli hak örgütlerine göre en az 160 bin kişi iç savaş sırasında kayboldu. Bu kişilerin çoğunun toplu mezarlarda olduğu düşünülüyor.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Reuters


İran, ABD’yle nükleer müzakere şartlarını açıkladı

Hazirandaki çatışmalarda İsrail'de 32 kişi, İran'da ise binden fazla kişi ölmüştü (AFP)
Hazirandaki çatışmalarda İsrail'de 32 kişi, İran'da ise binden fazla kişi ölmüştü (AFP)
TT

İran, ABD’yle nükleer müzakere şartlarını açıkladı

Hazirandaki çatışmalarda İsrail'de 32 kişi, İran'da ise binden fazla kişi ölmüştü (AFP)
Hazirandaki çatışmalarda İsrail'de 32 kişi, İran'da ise binden fazla kişi ölmüştü (AFP)

İran'ın dini lideri Ali Hamaney'in Dış Politika Danışmanı Kemal Harrazi, belirli koşulların sağlanması halinde ABD'yle nükleer müzakereleri yeniden başlatmaya açık olduklarını söyledi. 

Harrazi, CNN'de bugün yayımlanan söyleşisinde, ilk adımı ABD'den beklediklerini belirterek "Bizim belirlediğimiz koşullar temelinde görüşmeye hazır olduklarını göstermeliler" dedi.

Hamaney'e bağlı Dış İlişkiler Stratejik Konseyi'nin Başkanı Harrazi, haziranda İsrail'le yaşanan 12 günlük çatışmalardan önce belirledikleri koşulların değişmediğini ifade etti.

İran'ın tıbbi amaçlarla ve reaktörlere yakıt sağlamak için uranyum zenginleştirmeye devam edeceğini belirten Harrazi, balistik füze programının müzakereye açık olmadığını söyleyerek "ABD ve diğer taraflarla yalnızca nükleer mesele hakkında görüşeceğiz" dedi. 

Diğer yandan İranlı yetkili, uranyum zenginleştirme seviyelerinde değişikliğe gitmeye açık olduklarına işaret ederek, "eşitlik ve karşılıklı saygı" temelinde ABD'yle yapılacak görüşmelerde çeşitli seçeneklerin değerlendirilebileceğini söyledi.

Harrazi, ABD'nin olumlu adımlar atarak Tahran'la ilişki kurması gerektiğini de sözlerine ekledi: 

İran'a karşı olumlu bir yaklaşımla sürece başlayın. Eğer olumlu davranırsanız kesinlikle karşılık görürsünüz. Ancak bunun için onlar (ABD) İran'a karşı herhangi bir güç kullanmaktan kaçınmalıdır. Bunu denediler ve şimdi bunun kabul edilemez ve uygulanabilir olmadığını anladılar.

ABD ve İran'ın son dönemde yürüttüğü nükleer müzakereler, İsrail'in saldırısıyla askıya alınmıştı. 

İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı. ABD de devreye girerek İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

İsrail ve ABD, İran'ın uranyum zenginleştirerek nükleer silah elde etmeye çalıştığını savunurken Tahran iddiaları reddediyor. 

Harrazi, ABD veya İsrail'den gelebilecek olası bir saldırıya ilişkin "Her şey mümkün ancak bu senaryo için hazırız" dedi.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı salı günü Beyaz Saray'da ağırlayan Trump, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada "İran'ın nükleer kapasitesini ortadan kaldırarak" iyi bir iş çıkardıklarını savunmuştu. Harrazi, ABD saldırısının ardından oluşan hasarla ilgili tespit çalışmalarının sürdüğünü belirtiyor. 

Buna ek olarak Trump, İran'ın da ABD'yle "anlaşma yapmak için can attığını" öne sürmüş, Tahran'ın iletişime geçmesi halinde buna açık olduklarını belirtmişti.
Independent Türkçe, CNN, Newsweek


ABD’nin Suudi Arabistan’a F-35 satışı İsrail’de nasıl yankılandı?

ABD'li havacılık firması Lockheed Martin'in ürettiği F-35 serisinin üç modeli var (AP)
ABD'li havacılık firması Lockheed Martin'in ürettiği F-35 serisinin üç modeli var (AP)
TT

ABD’nin Suudi Arabistan’a F-35 satışı İsrail’de nasıl yankılandı?

ABD'li havacılık firması Lockheed Martin'in ürettiği F-35 serisinin üç modeli var (AP)
ABD'li havacılık firması Lockheed Martin'in ürettiği F-35 serisinin üç modeli var (AP)

ABD'nin Suudi Arabistan'a F-35 satışına yeşil ışık yakması İsrail'de büyük yankı uyandırdı.

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, dün Beyaz Saray'da bir araya geldi. 

Görüşmede öne çıkan başlıklardan biri de Suudi Arabistan'a F-35 satışı oldu. Trump, satışı onayladığını duyururken, bunların İsrail'in elindeki F-35'lerle aynı seviyede olacağını söyledi. 

Toplantının ardından iki liderin düzenlediği basın toplantısında Trump, hem İsrail'i hem de Suudi Arabistan'ı "ABD'nin büyük müttefikleri" diye niteledi ve şöyle devam etti: 

Onların (İsrail'in) sizin daha düşük kalibreli uçaklar almanızı istediğini biliyorum. Ancak bunun sizi çok mutlu edeceğini sanmıyorum. Bana kalırsa, ikisi de en üst düzeyde donanıma sahip ürünleri (F-35 uçaklarını) alacak seviyede.

İsrailli haber sitesi Ynet'in aktardığına göre İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Trump-Selman görüşmesi öncesinde pazar günü Tel Aviv yönetimine olası uçak satışına dair bir rapor gönderdi. 

Raporda, İsrail'in bölgedeki hava üstünlüğünün beşinci nesil F-35'lerle düzenlediği uzun menzilli operasyonlara dayandığı belirtiliyor. Bu uçaklar Ortadoğu'da sadece İsrail'de var. Ancak Suudi Arabistan'a da aynı kalibrede uçaklar satılmasının İsrail ordusunun bölgedeki hakimiyetini zayıflatacağı uyarısında bulunuluyor. 

Ayrıca Riyad yönetiminin siparişlerinin savaş jetlerini üreten Lockheed Martin'de yoğunluk yaratacağı, İsrail'in uçaklarının teslimatının aksayabileceği belirtiliyor. 

Jerusalem Post'un analizinde, bunun ABD'nin Ortadoğu politikasında "ciddi değişime işaret edeceği ve Ortadoğu'daki dengeleri değiştirebileceği" yazılıyor.

Öte yandan Haaretz'in haberinde, İsrail'in hava üstünlüğünü kaybetmesine ilişkin endişelerin yersiz olduğu savunuluyor. 

Haziranda 12 gün süren İsrail-İran çatışmalarında Tel Aviv yönetiminin "hava üstünlüğünü açıkça gösterdiği", bunun hem F-35'ler hem de İsrail Hava Kuvvetleri'nin planlama becerisi sayesinde yapıldığı yazılıyor.

Haberde, Türkiye'nin ABD'den F-35 alma süreci de hatırlatılarak, "Suudilerin ya da Türklerin İsrail'le aradaki farkı kapatması zaman alır" ifadeleri kullanılıyor.

Diğer yandan Tel Aviv yönetimi, uçakların satışını Suudi Arabistan'la ilişkilerin normalleştirilmesi şartına bağlamıştı. Trump, görüşmede İbrahim Anlaşmaları'yla ilgili süreci ele aldıklarını belirtirken, Riyad'ın mutabakata katılımına dair net ifadeler kullanmadı. 

"F-35'ler için normalleşme şartı koşulmadı"

CNN'in analizinde, satışın gerçekleşmesi halinde Suudi Arabistan'ın beşinci nesil F-35'leri alan ilk Arap ülkesi olacağı belirtiliyor. Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan kaynaklar, F-35 satışının İsrail'le normalleşme şartına bağlı olmadığını savunuyor. 

Riyad ve Tel Aviv arasında Washington arabuluculuğunda gerçekleştirilen normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın Aksa Tufanı saldırısıyla 7 Ekim 2023'te patlak veren Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. Suudi Arabistan, iki devletli çözümde ısrar ederken radikal sağcı İsrail yönetimi buna yanaşmıyor. 

King's College'dan Nawaf Obaid, Trump'ın Suudi Arabistan ve İsrail arasında tıkanan görüşmeleri kenara bırakmak istediğini belirterek şu yorumları yapıyor: 

Trump, bu iki süreci birbirinden ayırdığını açıkça belirtti. Sırf Netanyahu yüzünden tüm bu silah ve malzeme satışını durdurmakla zamanını boşa harcamayacak.

Obaid, Riyad ve Tel Aviv arasında normalleşme görüşmelerinin ilerlemesi için İsrail'de hükümetin değişmesi ve Filistin Devleti'nin kurulmasına yönelik yol haritası belirlenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. 

Independent Türkçe, CNN, Times of Israel, Ynet, Haaretz