İran’da Bahaileri hedef alan yeni bir gözaltı furyası

19 Haziran 2011’de Rio de Janeiro’da Bahai tutuklularıyla dayanışma duruşu (AFP)
19 Haziran 2011’de Rio de Janeiro’da Bahai tutuklularıyla dayanışma duruşu (AFP)
TT

İran’da Bahaileri hedef alan yeni bir gözaltı furyası

19 Haziran 2011’de Rio de Janeiro’da Bahai tutuklularıyla dayanışma duruşu (AFP)
19 Haziran 2011’de Rio de Janeiro’da Bahai tutuklularıyla dayanışma duruşu (AFP)

İran’daki en büyük gayrimüslim azınlık olan Bahai dininin temsilcilerinin yaptığı açıklamaya göre, İranlı yetkililer, Bahailere karşı yeni bir tutuklama furyası başlattı.

Aktivistler, İran tarafından resmen tanınmayan Bahailerin 1979 devriminden bu yana baskılarla karşı karşıya kaldıklarını ve bu durumun geçtiğimiz yıl yoğunlaştığını söylüyorlar.

Şarku’l Avsat’ın Fransız haber ajansı AFP’den aktardığı habere göre Bahaileri Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde temsil eden Uluslararası Bahai Topluluğu tarafından yapılan açıklamada, geçen hafta Tahran’ın batısındaki Hamedan ve başkent Tahran’ın çevresinde bulunan Kerec bölgesinde güvenlik güçleri tarafından evlerine düzenlenen baskınlarda en az 19 Bahai’nin tutuklandığı bildirildi.

Açıklamaya göre geçen ay İsfahan’ın merkezinde 10 Bahai kadınının tutuklanmasıyla geçtiğimiz aydan bu yana ülke çapında tutuklanan Bahailerin toplam sayısı 32’ye ulaştı.

Açıklamaya göre Hamedan’da baskın yapılan evler arasında biri Alzheimer hastası olan 70-90 yaşları arasındaki beş kadının evi de vardı.

Hedef alınan kadınlardan ikisi, devrimin patlak vermesinden sonra kocaları idam edilen dul kadınlardı.

Uluslararası Bahai Toplumu tarafından yapılan açıklamada “Son ev baskınları ve tutuklamalar, İran hükümetinin ülkede zulüm gören Bahai toplumuna karşı baskısını artırdığına ilişkin artan korkuları doğruluyor” ifadeleri kullanıldı.

Fotoğraf altı: Evin Hapishanesi’nde tutuklu olan aktivist Mehveş Sabit ve Fariba Kemalabadi, (Sosyal Medya)
Evin Hapishanesi’nde tutuklu olan aktivist Mehveş Sabit ve Fariba Kemalabadi, (Sosyal Medya)

ABD’deki Bahai toplumu, İsfahan’da tutuklanan ve kefaletle serbest bırakılan iki kadın dışında tutukluların hala hapiste olduğunu açıkladı.

“Geri kalanların hala tutuklu olduğu, ailelerinin onları ziyaret etmesine izin verilmediği ve birçoğunun tutuklanmaları sırasında tedavi için hastaneye kaldırıldığı” vurgulandı. Tutuklamalar uluslararası endişeye yol açtı.

ABD’nin mukim olmayan Uluslararası Dini Özgürlükler Büyükelçisi Reşad Hüseyin, X hesabında “İran’da Bahailere yönelik zulmün sona ermesi gerektiğini” yazdı. Hüseyin “Yetkililerin Bahai kadınlarını hedef alma konusundaki yaklaşımı çok endişe verici” ifadelerini kullandı.

Kanada İnsan Hakları Bürosu, İran’da Bahailere yönelik “tutuklamalar ve şiddet içeren muamele haberleri” hakkındaki endişelerini dile getirirken, Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn tutuklamalarla ilgili “derin endişesini” dile getirdi.

Temmuz 2022’de tutuklanan ünlü şair Mehveş Sabit ve Fariba Kemalabadi hala cezaevinde ve demir parmaklıklar ardında 10 yıllık hapis cezasını çekiyor.

Bahailik, kökleri İran’da 19. yüzyılın başlarına kadar uzanan, nispeten yeni bir din. 12 İmamcı Şiiliğin altında kurulan Şeyhiyye tarikatı Şeyh Ahmed Ahsâî tarafından 1810’da kuruldu. Tarikatın Ahsai’den sonraki ikinci şeyhinin müridi olan Seyyid Kâzım Reştî’nin 1843’te ölümünün ardından tarikatın başına geçen Mirza Ali Muhammed Bab adını alarak 1844’te Mehdi ve Peygamber olduğunu ilan etti. Bab’ın öldürülmesinin ardından 1852’de Mirza Hüseyin Ali en-Nuri Bahaullah adını aldı ve  Bab’ın yerine geçerek Allah’ın kendisinde bedenlendiğini ve peygamber olduğunu iddia etti. İran tarafından Osmanlı topraklarına sürgün edilen Bahaullah Hayfa kentini kurduğu yeni dinin merkezi haline getirdi.

İran’daki Bahailer günlük yaşamlarında işlerini yapmalarını ve hatta cenazelerini gömmelerini zorlaştıran ayrımcılıktan şikayetçi.

Ayrıca İran’da yüksek öğrenime erişimlerinin sistematik olarak engellendiğinden de mustaripler.

İnançlarından ötürü İran’da büyük baskılara maruz kalan Bahailer, Tahran yönetiminin baskılarından dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kalıyor. Dünya genelinde inanca mensup kişilerin sayısı ise 7 milyon 800 bin kişi olarak tahmin ediliyor.

Modern zamanın dini

Modern zaman dini olarak adlandırılan Bahailiğin yönetim merkezi, İsrail’in Hayfa kentindeki Ulusal Adalet Evi olarak kabul ediliyor. Tüm insanlığın tek bir aile olduğuna inanan Bahailer, sabah ve akşam olmak üzere günde iki vakit namaz kılıyor. 2-21 Mart arası oruç tutuyorlar. Bahailer, cennet ve cehennemin olmadığına inanırken ruhun, mükemmelliğe doğru sonsuz yolculuğu hedeflenir.

Bahailer, İran, ABD (10 bin Bahai bulunuyor), Avrupa, Pakistan, Irak, Suriye, Lübnan, İsrail, Uganda’nın aralarında olduğu bazı Afrika ülkelerinde de hissedilir bir ilerleme kaydetmişlerdir

1986 yılında Hayfa'da Bahai World Center tarafından yayımlanan istatistiklerde dünyada mevcut Bahailer'in sayısı 4 milyon 739 bin olarak gösterilmiştir.

Günümüzde ise dünya genelinde inanca mensup kişilerin 7 milyon 800 bin olarak tahmin ediliyor.



Slovakya Başbakanı ülkesinin “NATO üyeliği” hakkında sorular gündeme getirdi

Slovakya Başbakanı Robert Fico (AP)
Slovakya Başbakanı Robert Fico (AP)
TT

Slovakya Başbakanı ülkesinin “NATO üyeliği” hakkında sorular gündeme getirdi

Slovakya Başbakanı Robert Fico (AP)
Slovakya Başbakanı Robert Fico (AP)

Slovakya Başbakanı Robert Fico, ittifakın savunma harcamalarının arttırılmasını görüşmesinden bir hafta önce, ülkesinin NATO üyeliğiyle ilgili soruları gündeme getirerek, ülkenin cumhurbaşkanının eleştirilerine neden oldu.

Nüfusu 5,4 milyon olan Slovakya, 2004 yılında NATO ve Avrupa Birliği'ne katıldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakın ilişkileri bulunan Fico, savunma harcamaları konusunda anlaşmazlıklar yaşayan üçlü milliyetçi koalisyon hükümetine liderlik ediyor.

Hükümeti Ukrayna'ya askeri yardım sağlamayı reddederken, Fico bunun yerine barış görüşmeleri çağrısında bulundu. NATO liderlerinin, ABD Başkanı Donald Trump'ın baskısıyla önümüzdeki hafta Lahey'de yapılacak toplantıda savunma harcamalarında önemli bir artış konusunda anlaşmaları bekleniyor.

Fico, NATO'yu üyelerinin oynamak için para ödediği bir golf kulübüne benzeterek "tarafsızlığın Slovakya için uygun olacağını" söyledi. "Ya yeni üyelik ücretlerini öderiz (7 milyar avronun üzerinde!) ya da NATO'dan ayrılırız" ifadelerini kullandı.

Slovakya 2022'den bu yana mevcut NATO yönergeleri doğrultusunda GSYH'sinin %2'sini savunmaya harcıyor. Fico, Slovakya'nın “herhangi bir askeri maceranın parçası olmaması gerektiğini”belirterek, savunma harcamalarını arttırmaya gücünün yetmeyeceğini ima etti ve ayrıntılara girmeden son kararı Slovak vatandaşlarının vereceğini ifade etti.

Fico'nun sözleri, müttefiki Slovakya Cumhurbaşkanı Peter Pellegrini'nin kendisini ilk kez eleştirmesine yol açtı. Pellegrini Fico'yu “20 gün boyunca hepimizin tartışacağı ve hiçbir sonuca varamayacağımız bir konuyla kamusal alanı doldurma konusunda uzman” olarak tanımladı. “Tarafsızlığımızın maliyeti NATO üyeliğimizin (maliyetinden) çok daha yüksek olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.