Rusya: Ukraynalı askerleri "cehennem ateşi" bekliyor

Rusya, Dinyeper Nehri kıyısında savunmaya geçerken Kiev cephe hattının "epey değişken" olduğunu bildirdi

(AFP)
(AFP)
TT

Rusya: Ukraynalı askerleri "cehennem ateşi" bekliyor

(AFP)
(AFP)

Rusya, Ukrayna için önemli bir zafer olan Dinyeper Nehri'nin doğu kıyısında işgal ettiği toprakları kaybettiğini kabul etti ancak Kiev birliklerini "cehennem ateşinin" beklediği uyarısında bulundu.

Savaş dönemi Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin Genelkurmay Başkanı daha önce Kiev'in Herson bölgesinde "tüm zorluklara karşı" bir "dayanak noktası kazandığını" söylemiş ve bahardan bu yana kademeli karşı saldırıyla yüz yüze olan Vladimir Putin'in birliklerine yeni bir darbe vurmuştu.

Ukrayna'nın Dinyeper cephesine ilerlemesi, Rusya'nın 2014'te yasadışı olarak ilhak ettiği Kırım'a saldırmak için yeni bir yol açabilir.

Moskova'nın kontrolü altındaki Herson'un Rusya tarafından atanan valisi Vladimir Saldo, Ukrayna güçlerinin nehri geçtiğini söyledi. Ancak Saldo, Kiev'in ilerleyişini durdurmak için Putin'in daha fazla askerinin savaş alanına akın etmesiyle Ukrayna birliklerinin ağır kayıplar verdiğini dile getirdi.

Saldo, Ukrayna güçlerinin yaklaşık 20 kilometrelik bir mesafeye yayılmış küçük gruplar halinde hareket ettiğini ve bir demiryolu köprüsünden Krinki köyüne kadarlık bir alanı kapsadığını söyledi.

Vladimir Saldo, "Ek güçlerimiz artık oraya getirildi" dedi.

Düşman Krinki'de kapana kısıldı ve onun için cehennem ateşi hazırlandı: Bombalar, roketler, çok namlulu roketatarlar, topçu mermileri ve drone'lar.

Saldo, Rusya'nın "Dnepr" asker grubuna atıfta bulunarak, Ukrayna birliklerinin gün boyunca sığınaklarda sıkıştığını söyledi.

Kiev, Rus güçlerini nehrin doğu kıyısından geri püskürtmek için birliklerinin ilerlediğini bildirdi.

Ukrayna'nın Güney Askeri Komutanlığı Sözcüsü Natalia Humeniuk cephe hattının "epey değişken" olduğunu ifade etti. Humeniuk, Kiev güçlerinin Rus birlikleri üzerinde baskı kurduğunu belirtti.

Sözcü Humeniuk, "Karşı saldırımız, nehrin kenarından itibaren tüm kıyı boyunca 3-8 kilometrelik bir hat üzerinde gerçekleşiyor" dedi.

Şimdilik bilgi aktarımının yapılmamasını rica ediyoruz… bu daha sonra büyük başarılar hakkında rapor vermemize olanak sağlayacak.

Her iki açıklama da hemen doğrulanamadı.

Kiev, bin kilometre uzunluğundaki cephe hattı boyunca askeri hareketleri hakkında sık sık bilgi kısıtlamasına başvurdu ve izleyicilerden ilerleme haberlerini beklemelerini istedi. Kiev'in aylar önce başlattığı karşı saldırı kademeli olarak sonuç verdi.

Moskova, savaş sırasında askerlerinin verdiği kayıpların sayısı konusunda istikrarlı bir sessizlik sürdürdü.

Askeri uzman Oleksandr Kovalenko, Dinyeper'in doğu kıyısında giderek büyüyen çekişmeli kontrol alanının "Rus işgalcilerin hareket alanını ve kapasitesini önemli ölçüde azalttığını" söyledi.

Zelenski'nin Genelkurmay Başkanı Andriy Yermak salı günü yayımlanan açıklamalarında Kiev'in karşı saldırısının "gelişmekte olduğunu" ifade etmişti.

Yermak ayrıca Ukrayna'nın "zafere nasıl ulaşacağını" bildiğini de belirtti.

Savaşın doğusundaysa Ukraynalı yetkililer Avdiyivka kentinin bir aydır devam eden Rus bombardımanı nedeniyle "yok edildiğini" söyledi. Savaş öncesi 32 bin olan nüfus 1500'ün altına düşmüş durumda.

Savaş Araştırmaları Enstitüsü, Rus kaynaklardan alıntıladığı doğrulanmamış iddialara göre, Rus güçlerinin çarşamba günü  Avdiyivka çevresinde ilerlemeye devam ettiğini belirtti.

Savaşı gözlemleyen ABD merkezli düşünce kuruluşu, "Bir Rus askeri blog yazarının, Rus güçlerinin Ukrayna güçlerini Avdiyivka'nın kuzeyindeki atık yığını yakınlarındaki mevzilerinden püskürttüğünü ve Rus güçlerinin Avdiyivka'nın güneyindeki sanayi bölgesinin en az yüzde 60'ını ele geçirdiğini iddia etti" dedi.

Bir Rus kaynağından alıntılanan haberde, Ukrayna güçlerinin çarşamba günü Avdiyivka yönünde karşı saldırıya geçtiği ancak ilerleyemediği belirtildi.

Independent Türkçe



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.