Arjantin'de devlet başkanlığı seçimini aşırı sağcı Milei kazandı

Arjantin'de devlet başkanlığı seçimini aşırı sağcı Javier Milei kazandı.

Javier Milei (AA)
Javier Milei (AA)
TT

Arjantin'de devlet başkanlığı seçimini aşırı sağcı Milei kazandı

Javier Milei (AA)
Javier Milei (AA)

Sandıkların yüzde 94'ünden fazlasının açıldığı seçimin ilk sonuçlarına göre, Özgürlük Gelişimi Partisinin adayı Milei, oyların yüzde 55,82'sini alarak devlet başkanı seçildi.

"Peronist" ittifakı adayı ve mevcut Ekonomi Bakanı Sergio Massa ise oyların yüzde 44,17'sini aldı.

Vatan için Birlik adayı Massa, yenilgiyi kabul etti ve rakibi Milei'yi telefonla arayarak seçim başarısından dolayı tebrik ettiğini açıkladı.

Sonuçların beklentilerinin uzağında gerçekleştiğini belirten Massa, "Arjantinlilerin önümüzdeki 4 yıl için Milei'yi tercih etmelerinden ötürü arayıp kendisini tebrik ettim. Bunu yaparken en önemli şeyin, bunca zorluk arasında birlikte yaşama, diyalog ve barışa saygı olduğu mesajını kendisine ilettim." ifadesini kullandı.

Massa, Arjantin halkının başka bir yol seçtiğini vurgulayarak, "Yarından itibaren siyasi ve ekonomik işleyiş konusunda bütün sorumluluk seçilmiş başkana aittir. Bugün Arjantin güçlü, sağlam ve şeffaf sonuçlara saygı duyan bir demokratik sisteme sahip olduğunu teyit etti." değerlendirmesinde bulundu.

Seçime katılım oranının yüzde 76 olduğu kaydedildi.

Milei, ülke tarihinde yeni bir sayfa açtıklarını söyledi

Arjantin'de devlet başkanlığı seçiminde zafer elde eden aşırı sağcı Javier Milei, ülke tarihinde yeni bir sayfa açtıklarını belirtti.

Buenos Aires'teki Libertador Otel'de destekçilerine seslenen Milei, "Çöküş modelinin sonu geldi, artık geriye dönüş yok. Nereden gelirse gelsin yeni Arjantin'e katılmak isteyen herkes memnuniyetle karşılanacak. Şiddete başvuranlara, düzeni bozanlara yer yok. Kanunları uygulamada amansız olacağız." dedi.

Milei, seçimden önce kendisine desteğini açıklayan eski Devlet Başkanı Mauricio Macri ve seçimin birinci turunda 3'üncü olan Patricia Bullrich'e teşekkür etti.

Devletin "yoksullaştırıcı" modelinin her yerde sona erdiğini vurgulayan Milei, "Arjantin'de çöküşün sonu bugün başlıyor ve bugün ülke tarihinde yeni bir sayfa açıyoruz. Devletin paylaşacak bir ganimeti olduğu düşüncesi son buluyor. Bugün Arjantin'in yeniden inşası başlıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Milei, kendisine bu süreçte destek olan ekibine teşekkür ederek, "Tarihi bir gece yaşıyoruz, sorunları bir an önce çözmek için yarından itibaren çalışmalara başlayacağız." diye konuştu.

Öte yandan, Devlet Başkanı Alberto Fernandez, sosyal medya hesabı X'teki açıklamasında, halkın seçimde iradesini ortaya koyduğunu belirtti.

Fernandez, "Milyonlarca Arjantinli erkek ve kadın oy kullanmaya gitti ve önümüzdeki 4 yıl boyunca ülkenin kaderini belirledi. Kendi adıma, her zaman adil, özgür ve egemen bir ülke için mücadeleye devam edeceğim. Tüm kesimlerle birlik ve beraberlik içinde demokrasiyi ve Cumhuriyet'in kurumlarını güçlendirmek için çalışacağım." ifadesini kullandı.

Arjantin'de 2027'ye kadar devlet başkanı görevini yürütecek olan Milei, 10 Aralık'ta görevi mevcut Devlet Başkanı Fernandez'den devralacak.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP