İngiliz Dışişleri Bakanı Cameron, Gazze'ye daha fazla yakıt girişine izin verilmesinin önemini vurguladı

İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron, Gazze'de insani yardım kuruluşlarının hayat kurtaran çalışmalarını engelsiz şekilde yürütebilmeleri için "daha fazla yakıt getirmelerine izin verilmesinin" önemini işaret etti.

AA
AA
TT

İngiliz Dışişleri Bakanı Cameron, Gazze'ye daha fazla yakıt girişine izin verilmesinin önemini vurguladı

AA
AA

İngiliz Bakan Cameron; Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal Bin Ferhan, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Es-Safedi, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad El-Maliki, Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Tuggar, Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ile Katar'ın Londra Büyükelçisi Fahd bin Muhammed el-Atiyye'nin yer aldığı Arap ve İslam ülkeleri heyetiyle başkent Londra'da bir araya geldi.

İngiltere Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Cameron'ın, Arap ve İslam ülkelerinin dışişleri bakanlarından oluşan heyeti ağırladığı belirtildi. 

Bakan Cameron ile heyetin yaptığı görüşmelerde, tüm rehinelerin serbest bırakılmasının nasıl güvence altına alınabileceği, Gazze'ye yapılan yardım miktarının nasıl artırılabileceği ve krize uzun vadeli siyasi çözümün nasıl bulunabileceği konularının gündeme geldiği kaydedilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"İsrail ve Hamas arasında rehinelerin koordineli şekilde serbest bırakılması ve çatışmalara 4 günlük ara verilmesi konusunda varılan anlaşmanın ardından Dışişleri Bakanı Cameron, hastaneler ve Gazze'nin suyunun yüzde 80'inini tedarik eden tuzdan arındırma tesislerinin yanı sıra insani yardım kuruluşlarının hayat kurtaran çalışmalarını engelsiz şekilde yürütebilmeleri için daha fazla yakıt getirmelerine izin verilmesinin önemini vurguladı. Cameron, toplantıda liderlerle, hem İsrailliler hem de Filistinliler için güvenlik sağlayan, uygulanabilir iki devletli çözüme yönelik diplomatik çabaların nasıl yeniden canlandırılabileceğini ele aldı ve Batı Şeria'da artan yerleşimci şiddetini İngiltere’nin kınadığını yineledi."

Açıklamada Cameron'ın, toplantıda İsrail-Gazze meselesinde İslam ülkeleriyle yakın çalışma taahhüdünde bulunduğuna işaret edildi.

Ayrıca açıklamada, Cameron'ın, Lübnan ve Yemen dahil daha geniş çaplı bölgesel gerginliklerin önlenmesi için İngiltere'nin desteğinin süreceğini taahhüt ettiği bildirildi.

"Görüşmede, barışçıl geleceği nasıl inşa edebileceğimizi ele aldık"

Açıklamada, değerlendirmelerine yer verilen Bakan Cameron, İsrail ve Gazze'deki durumla Arap ve diğer İslam ülkelerinden liderlerin katıldığı Londra'daki toplantıya başkanlık ettiğini hatırlatarak şunları kaydetti:

"Dün gece varılan anlaşma, rehinelerin kurtarılması ve Filistin halkına yardım amacıyla Gazze'ye daha fazla yardım ulaştırılması için önemli bir fırsattır. (Görüşmede) Geleceğe yönelik bu adımı nasıl kullanabileceğimizi ve İsrail için güvenlik, Filistin halkı için de barış ve istikrar sağlayacak barışçıl geleceği nasıl inşa edebileceğimizi ele aldık."

Arap ve İslam ülkeleri heyeti, Gazze'ye saldırıların sona ermesi için Londra'da temaslarda bulundu

İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) ve Arap Birliği'nin, üye devletler adına İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının sona erdirilmesi için diplomatik görüşmeler yürütmek üzere görevlendirdiği olağanüstü Bakanlar Komitesinden oluşan heyet, bugün İngiltere'nin başkenti Londra'da temaslarda bulunmuştu.

Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Endonezya, Filistin ve Nijerya ve Katar'dan temsilcilerin yanı sıra Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'in yer aldığı Komite, İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron'la Bakanlığın tarihi Lancaster House yerleşkesinde bir araya gelmişti.

Görüşmede, İngiltere Dışişleri Bakanlığında Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya'dan Sorumlu Devlet Bakanı Lord Tarık Ahmed de yer almıştı.



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.