Boykot çağrıları ünlü markaları nasıl etkiliyor?

Boykot’un etkilerinin üstesinden gelmek için şirketler ‘olağanüstü’ promosyonlar yapıyor

Mısır’daki bir McDonald’s şubesi (McDonald’s Facebook sayfası)
Mısır’daki bir McDonald’s şubesi (McDonald’s Facebook sayfası)
TT

Boykot çağrıları ünlü markaları nasıl etkiliyor?

Mısır’daki bir McDonald’s şubesi (McDonald’s Facebook sayfası)
Mısır’daki bir McDonald’s şubesi (McDonald’s Facebook sayfası)

‘İsrail’e Gazze Savaşı’nda destek verdiği’ gerekçesiyle uluslararası şirketlere ve ürünlere yönelik boykot çağrıları sürüyor. Boykotun ünlü markalar üzerindeki etkisine karşı bazı markalar ‘olağanüstü’ promosyonlar ve indirimler sunuyor.

Geçtiğimiz ay, X internet sitesinde (eski adıyla Twitter) Mısır’da boykot kampanyaları arttı ve bazı sosyal medya sayfalarında ‘İsrail’i destekleyen şirketlerle bağlantılı’ olduğu söylenen ürünler yayınlandı. Başka sayfalarda da yerel pazardaki ürün ve alternatiflerin listeleri paylaşıldı ve ardından boykot ‘hashtag’inin etkinleştirilmesi çağrısında bulunuldu.

Mısır Sanayi Federasyonu’ndan (FEI) isminin gizli kalmasını talep eden bir kaynak Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, “geçen hafta FEI Gıda Sanayicileri Odası üyeleri arasında, boykot nedeniyle bazı şirketlerin uğradığı ciddi kayıplara ilişkin gayri resmi tartışmalar yapıldığını” söylemekle birlikte “bu kayıpların boyutunu açıklamaktan” kaçındı.

Satış oranları düştü

Kahire şehir merkezindeki bir Starbucks şubesindeki bir çalışana göre, “boykot çağrıları nedeniyle şube içindeki ürünlere olan talep, tatil günlerinde bile önemli ölçüde azaldı”. Şarku'l Avsat’a konuşan çalışan “satış oranlarının etkilendiğini ve önemli ölçüde düştüğünü” belirtti.

Bununla paralel olarak Reuters Haber Ajansı’na konuşan bir McDonald’s çalışanı “Ekim ve Kasım dönemindeki satışların geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 70 oranında azaldığına” dikkat çekti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’dan aktardığına göre, Starbucks ve McDonald’s’ın tedarikçisi TBS Holding’in kurucu ortağı Samih es-Sedat, “müşterileri arasında yaklaşık yüzde 50’lik bir düşüş veya yavaşlama” fark ettiğini belirtti.

Kahire Üniversitesi Finans ve Yatırım Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Hişam İbrahim “şirketlerin olağanüstü promosyonlarının, sadece Mısır’da değil, yurt dışında da boykot çağrılarının etkisiyle satışlarda oluşan durgunluğu kırma çabası olduğunu” vurguladı. Şarku’l Avsat’a konuşan İbrahim “Bu şirketler şu ana kadar boykot çağrılarıyla başa çıkabildi; ancak bunların yansıması ve orta ve uzun vadede uygulanan strateji üzerinde oluşturacağı etkisi araştırılıyor ve değerlendiriliyor” dedi.

Gözlemcilere göre “uluslararası markaların kimi yiyecek-içecek mağazalarının satışlarında düşüş yaşanması, bazılarının, özellikle hafta sonları taleplerde belirgin düşüş kaydedilen şubelerinde olağanüstü promosyonlar sunmalarına engel olmadı.” Gözlemciler “bu promosyonların, Facebook sayfalarında yayından kaldırılarak diğer internet siteleri üzerinden veya doğrudan şubelerde sunulduğunu” belirttiler.

Aralarında KFC, McDonald’s ve Starbucks’ın da bulunduğu çok sayıda şirket, boykot çağrılarının artmasıyla birlikte geçen ayın ortasından bu yana Facebook sayfaları üzerinden etkileşimi durdurdu. Zira bu markaların milyonluk sayfalarının yorumlarında boykot çağrısı yapılması ve restoranlar hakkında ‘kötü yorumlar’ yapılması yönünde bir kampanya oluştu.

Kahire'deki Amerikan Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Eymen Ganim Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda “boykot çağrılarının yaydığı ruhun, Mısırlı tüketicileri ithal ürünleri satın almayı bırakıp bunların yerel alternatiflerine yöneltebileceğini” söyledi.



Batı'da nükleer endişe: "İsrail garanti vermiyor"

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
TT

Batı'da nükleer endişe: "İsrail garanti vermiyor"

İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)
İsrail ordusu 23 Eylül'den beri yoğunlaştırdığı Lübnan saldırılarında en az 1100 kişiyi öldürdü (AFP)

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırı düzenleme ihtimali Ortadoğu'da topyekun savaş endişelerini artırıyor. 

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'in İran'daki nükleer tesislere saldırmasını desteklemeyeceklerini söylemişti. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, Tel Aviv'in tesisleri vurmayacağına dair herhangi bir güvence vermediğini belirtiyor. 

Kimliğinin gizli tutulmasını isteyen yetkili, Amerikan medya kuruluşu CNN'e şunları söylüyor: 

Güç gösterisinin yanı sıra biraz da akıllıca davranılmasını bekliyoruz fakat buna dair herhangi bir garanti yok.

Yetkili, ayrıca İsrail'in Hamas'ın 7 Ekim saldırılarının yıldönümünü misilleme için kullanıp kullanmayacağını kestirmenin "gerçekten zor" olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: 

Sanırım 7 Ekim gününü kullanmaktan kaçınacaklar, tahminime göre misilleme olacaksa muhtemelen bu tarihten önce veya sonra gerçekleşecek.

Biden, cuma günkü açıklamasında Washington'ın Tel Aviv'le günde 12 saat iletişim halinde olduğunu ve gelişmeleri yakından takip ettiklerini söylemişti. Başkan, İsrail'in nükleer tesislere saldırmak yerine başka bir misilleme planı yapması gerektiğini belirtmişti.

İsrail ordusunun Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı da Beyrut'ta öldürmesinin ardından İran, aylardır beklenen misillemeyi 1 Ekim'de yapmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tahran'ın "ağır bedel" ödeyeceğini söylemişti.

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), gerginliğin tırmandığı Ortadoğu'da Biden yönetiminin İsrail üzerindeki etkisini kaybettiğini yazıyor. 

Beyaz Saray yetkilileri, misilleme planlarında İran'daki muhtemel hedeflere karşı Tel Aviv'le koordinasyon halinde olduklarını fakat Netanyahu yönetimi tarafından "gafil avlandıklarını" söylüyor.

Donald Trump yönetiminde Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan David Schenke, Aksa Tufanı'nın her şeyi değiştirdiğini belirtiyor: 

7 Ekim her şeyi değiştirdi. ABD'nin hassasiyetlerini daha az dikkate alan ve kendi güvenlik hedeflerini ısrarla kovalayan yeni bir İsrail'le karşı karşıyayız.

Diğer yandan sadece ABD değil Avrupa Birliği (AB) de İsrail üzerindeki etkisinin zayıfladığından endişeleniyor. 

Britanya gazetesi Financial Times'a konuşan Avrupalı bir diplomat, Tel Aviv yönetiminden İran'daki nükleer tesislere saldırı düzenlememesini istediklerini fakat net bir yanıt alamadıklarını belirtiyor. Bir başka Avrupa diplomat da şu ifadeleri kullanıyor: 

Bu olaylar üzerinde ne kadar az etkimiz olduğunu görmek iç karartıcı. Tartışmalarımızı daha karamsar, daha kaderci bir hale getiriyor.

Independent Türkçe, CNN, Wall Street Journal, Financial Times, Times of Israel