Birleşik Krallık ve Yunanistan 2 bin 500 yıllık heykeller için masada

Miçotakis görüşmelerde istenen ilerlemenin kaydedilemediğini söyledi

British Museum'u geçen yıl 4,1 milyon kişi ziyaret etti (Reuters)
British Museum'u geçen yıl 4,1 milyon kişi ziyaret etti (Reuters)
TT

Birleşik Krallık ve Yunanistan 2 bin 500 yıllık heykeller için masada

British Museum'u geçen yıl 4,1 milyon kişi ziyaret etti (Reuters)
British Museum'u geçen yıl 4,1 milyon kişi ziyaret etti (Reuters)

Birleşik Krallık İşçi Partisi lideri Keir Starmer'ın, 1800'lerin başında Yunanistan'dan kaçırılan ve British Museum'da sergilenen antik eserlerin Atina'ya dönüşü için yapılacak bir kiralama anlaşmasına karşı çıkmayacağı ifade edildi.

Guardian'da yer alan habere göre Starmer'le Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in danışmanları Londra'da bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmede Starmer'ın ekibinin olası bir kiralama anlaşmasına karşı çıkmayacaklarını muhattaplarına ilettiği ifade edildi.

Financial Times'a konuşan Starmer'e yakın bir kaynak, "Britanya ve Yunanistan hükümetlerinin bir kiralama anlaşmasına varması durumunda anlaşmanın önünde durmayacağız" ifadelerini kullandı.

Geçen günlerde British Museum müdürü George Osborne'la Yunan yetkililer arasında gizli görüşmeler yapıldığı iddiası her iki ülkenin basınında da yer almıştı.

Guardian, Yunanistan lideri Miçotakis'in pazartesi günü Londra'da Başbakan Rishi Sunak'la yapacağı görüşmede de konuyu gündeme taşıyacağını aktardı.

İddiaya göre Birleşik Krallık, 2 bin 500 yıl önce Atina'da oyulan Parthenon Heykelleri'ni uzun vadeli bir kiralama anlaşmasıyla Yunanistan'a gönderecek. Karşılığında Yunanistan'ın elindeki bazı eserler de Londra'da sergilenecek.

Anlaşmaya konu olan birçok tarihi eserin yıllardır müze depolarında tutulduğu ve daha önce hiç gün yüzüne çıkmadığı belirtiliyor.

Ancak olası bir kiralama anlaşmasına Atina sıcak bakmıyor.

Yunanistan hükümetinden bir kaynak konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Birleşik Krallık'la Yunanistan arasında tarihi eserlerin sahipliği konusunda fikir ayrılığı yaşanıyor. Hükümetimiz, 19. yüzyılda Lord Elgin tarafından çalındığı düşünülen eserler için asla bir kiralama anlaşmasını kabul etmeyecek. British Museum ise koleksiyonundaki eserlerin sahipliğinden vazgeçmenin yasal olarak mümkün olmadığını öne sürüyor" diye konuştu.

Birleşik Krallık'ta 1963'te yürürlüğe giren "elden çıkarma yasası" müzelerdeki eserlerin ait oldukları ülkelere dönüşünü engelliyor.

Starmer'dan önceki İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn de heykellerin iade edilmesi gerektiğini söylemişti. 

Bir diğer eski İşçi Partisi lideri Neil Kinnock da 40 yıl önce yaptığı konuşmada, "Mermer heykellerin olmadığı Parthenon, bir dişi eksik birinin gülmesine benziyor" ifadelerini kullanmıştı.

Miçotakis: Mona Lisa'yı ikiye bölmek gibi

Resmi temaslarda bulunmak için Londra'ya giden Yunanistan Başbakanı Kiyrakos Miçotakis, bugün BBC'ye verdiği röportajda heykellerin geri dönüşüne ilişkin konuştu.

Miçotakis, Parthenon Heykelleri'nin British Museum'da tutulmasının "Mona Lisa'yı ikiye bölmeye" benzer bir "sanatsal barbarlık" olduğunu söyledi.

Yunanistan lideri, "Eğer size Mona Lisa'yı ikiye bölüp yarısını Louvre'da yarısını da British Museum'da sergileyeceğimizi söylesem, izleyicileriniz tablonun güzelliğini yine de takdir eder miydi?" dedi.

Müzakerelerle ilgili konuşan Miçotakis, "Müzakerelerde istediğimiz ölçüde ilerleme kaydedemedik. Ben sabırlı bir adamım ve zaten yüzyıllardır bekliyoruz. Bu konudaki ısrarımı sürdüreceğim" ifadelerini kullandı.

Parthenon Heykelleri, İngiltere'nin Osmanlı Büyükelçisi Lord Elgin tarafından 1801-1804'te parça parça Londra'ya gönderilmiş, 1816'da da British Museum'a satılmıştı. Heykeller bu nedenle "Elgin Mermerleri" ismiyle de anılıyor.

Parthenon Tağınağı'ndan heykellerin sökülmesi o zaman dahi "vandallık" olarak tanımlanmıştı.

Atina heykellerin geri verilmesi için ilk resmi başvuruyu 1983'te yapmıştı.

Independent Türkçe



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.