Ukrayna ve Gazze Rusya'nın askeri ihracatını nasıl etkiliyor?

Rusya'nın askeri imajı hâlâ eskisi kadar etkileyici mi?

Sukhoi Su-75 Checkmate savaş uçağının 14 Kasım 2021'de Dubai Havacılık Fuarı’ında ilk gösterimi sırasında (Reuters)
Sukhoi Su-75 Checkmate savaş uçağının 14 Kasım 2021'de Dubai Havacılık Fuarı’ında ilk gösterimi sırasında (Reuters)
TT

Ukrayna ve Gazze Rusya'nın askeri ihracatını nasıl etkiliyor?

Sukhoi Su-75 Checkmate savaş uçağının 14 Kasım 2021'de Dubai Havacılık Fuarı’ında ilk gösterimi sırasında (Reuters)
Sukhoi Su-75 Checkmate savaş uçağının 14 Kasım 2021'de Dubai Havacılık Fuarı’ında ilk gösterimi sırasında (Reuters)

Anton Mardasov

Rusya'nın yakın zamanda 2023 Dubai Havacılık Fuarı'na katılımı, Ukrayna'da savaşın patlak vermesinden ve Rus ekonomisine benzeri görülmemiş yaptırımların uygulanmasından bu yana Rus askeri teçhizatının ilk görünüşü değil. Rus savunma sanayi temsilcileri, 2022 yılında Güney Afrika'da düzenlenen Afrika Havacılık, Uzay ve Savunma Fuarı'na katılmıştı. Ayrıca, bu yılın başlarında Abu Dabi'deki Uluslararası Savunma Konferansı ve Fuarı'na (IDEX 2023) katıldılar. Orada T-90 tankları ve roket rampaları gibi geniş bir ürün yelpazesini sergilediler.

Güney Afrika Cumhuriyeti ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Rus ihracatçılara bu tür sergiler düzenlemeye davet gönderme kararının, Kremlin'in izolasyon dönemindeki diplomatik çabalarının başarısının tanıtılması ve pazarlama çabalarının sürdürülmesi için bir fırsat oluşturduğuna şüphe yok. Böylelikle Moskova, Rus askeri endüstrisinin silah pazarındaki konumundan vazgeçmeyeceğini ve yalnızca Ukrayna'daki büyük ölçekli savaşta kendi güçlerini tedarik etmekle kalmayıp, aynı zamanda ihracat sözleşmeleri de sunabilecek kapasitede olduğunu bir kez daha teyit ediyor.

Ancak Rusya'nın silah ve askeri teçhizat reklam kampanyasının pratik içeriği oldukça belirsizliğini koruyor. Bu konu genellikle Rus veya yabancı uzmanların ideolojik değerlendirmelere dayalı olarak farklı yorumlarına maruz kalmaktadır, çünkü fiili sözleşmelerin ve tedarik edilen ekipman miktarlarının hesaplanması genellikle araştırma metodolojisine bağlıdır. Mevcut koşullara bağlı olarak süreç tamamlanıncaya kadar bunu doğrulamak zordur. O zaman bile çoğu kişi hala resmi olmayan bilgilere güveniyor.

Propaganda için manevra alanı

2014 yılında Ukrayna krizinin başlangıcından bu yana Washington'un Moskova'ya karşı yaptırım politikasını nasıl sıkılaştırdığı ve bunun 2017 yılında Amerika'nın Düşmanlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası'nın (CAATSA) kabul edilmesiyle sonuçlandığı biliniyor. CAATSA, Rusya'dan silah satın alan ülkelere, tüzel kişilere veya kişilere karşı ikincil yaptırımların uygulanmasına olanak tanıyor.

Rusya'nın propaganda savaşı, Rusya'nın 2022 ve 2023'te istikrarlı bir ihracat portföyünü korumayı başardığını kanıtlamak için rakamları manipüle ediyor.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden önce bile, tedarik edilen ekipman için yeni ödeme mekanizmaları geliştirme ihtiyacı nedeniyle, Rusya'nın askeri ihracatına ilişkin bilgilere erişim neredeyse imkânsız hale geldi. İşin garibi, bu mevzuat, Rusya'nın savunma sanayisinin, 2022 yılının Şubat ayından sonra yürürlüğe giren yaptırımlara önceden uyum sağlamasına yardımcı oldu.

Doğal olarak, Rus propaganda savaşı, Rusya'nın 2022 ve 2023 yıllarında, lojistik hizmetlerin bozulması, Rus bankalarının Swift sisteminden çıkarılması ve hükümet savunma taleplerindeki keskin artış gibi tüm zorluklara rağmen, istikrarlı bir ihracat portföyünü korumayı başardığını kanıtlamak için rakamları manipüle ediyor. Batı medyası aynı zamanda kamuoyunu işlerin tam tersi gittiğine inandırmaya çalışıyor.

sdefw
15 Kasım'da Dubai Air Show'da bir Rus askeri nakliye uçağı (Reuters)

Bu koşullar altında, doğru sonuçlara varmak zor. Rus temsilcilerinin çeşitli platformlardan Kremlin'in Suriye'deki kampanyasının bölgesel aktörler arasında Rus silahlarına eşi benzeri görülmemiş bir ilgi uyandırdığını nasıl doğruladığını hatırlamak yeterli. Öte yandan, Batılı temsilciler, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in yanında savaş yürütmeyi propagandaya aykırı buluyordu. Ancak, her zaman olduğu gibi, gerçek orta yerdedir. Sözleşme müzakereleri ve gerekli tüm prosedürlerin iki ila üç yıl arasında değişen uzun bir zaman alması, bu anlaşmaların pazarlama etkisinin gecikmesine yol açıyor.

Putin'in kamuoyuna yaptığı açıklamalara göre bölgedeki Rus silahlarının ana ithalatçıları Hindistan, Çin, Mısır, Cezayir ve Irak'tır.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yaptığı halka açık açıklamalara göre Rusya'nın silah satışları 2014 yılında 15 milyar dolar, 2015 yılında 14,5 milyar dolar, 2016 yılında 15,3 milyar dolar, 2017 yılında 15,3 milyar dolar, 2018 yılında 16 milyar dolar, 2019 yılında 13 milyar dolar (her ne kadar Savunma Bakanlığı bu rakamı 15,2 milyar dolar olarak tahmin etse de) ve 2020 yılında yaklaşık 13 milyar dolar değerine ulaştı.

Bu dönemde, Putin'in kamuoyuna yaptığı açıklamalara göre bölgedeki ana Rus silah ithalatçıları Hindistan, Çin, Mısır, Cezayir ve Irak idi. Bu ülkelerin, Rusya'nın Suriye iç savaşına müdahalesinden önce Rusya ile belirli silah kategorileri hakkında görüşmeler veya müzakerelere başladığına dikkat etmek gerek. Bu yıllarda bölgedeki Rus savunma sanayii için önemli olan tek sözleşme, Türkiye'ye S-400 füze sistemlerinin teslimatıydı. Bu, Türkiye'nin bağımsız bir hava savunma sistemi kurmasını sağladı.

sdefr
Putin, Ekim 2022'de Ryazan bölgesindeki bir askeri eğitim merkezini ziyareti sırasında – Rusya (AP)

İsrail-Filistin çatışmasının mevcut arka planı göz önüne alındığında, Rus uzmanlar topluluğu içinde bazı sesler, bu durumun, devam eden çatışmada Batı tercihleri ​​doğrultusunda, Arap ülkelerinin Rus silahlarını satın alma ilgisini artırabileceğini gösteriyor. Ancak, bunun gerçekleşme olasılığı hala çok düşük.

Daha iyiye mi yoksa daha kötüye mi?

Geçtiğimiz Mart ayında yayınlanan bir raporda Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), Rusya'nın 2018-2022 yılları arasında askeri ihracat değerinin yüzde 31 düşmesine rağmen, Rusya’nın, dünya pazarındaki yüzde 16'lık payıyla silah ihracatçısı ülkeler arasındaki konumunu sürdürdüğünü ortaya koydu.

SIPRI’nın Rus-Sovyet silah ihracatını değerlendirme metodolojisi kusursuz değildir. Değerlendirme indeksi değeri metodolojisi, daha ucuz Sovyet tanklarının veya uçaklarının maliyetini, daha pahalı Batı tanklarının veya uçaklarının maliyetiyle aynı düzeyde değerlendirdiği için sürekli eleştirilere maruz kalıyor. Ancak genel olarak bu çalışma, Rusya'nın dünya silah ihracatındaki payını azaltmaya yönelik yönünü yansıtıyor. Özellikle, havacılık alanında (savaş uçakları ve helikopterler, Rusya'nın toplam tedarikinin yüzde 40'ını oluşturuyor) imzalanan birçok sözleşme, uygulamaya hazır hale geldi. Açık bilgi kaynakları, 2023 yılında Hindistan'a S-400 sistemlerinin, Zimbabve'ye Ansat helikopterlerinin ve Orta Afrika Cumhuriyeti'ne L-39 savaş eğitim uçaklarının teslim edileceğini gösteriyor.

Yalnızca resmi Kremlin verilerine göre silah üretimi geçen yıl 2,7 kat, bazı bölgelerde ise 10 kat arttı

Aşağıda satışlardaki olası düşüşün ana nedenlerini inceleyeceğiz:

En önemli ve birincil neden, Ukrayna'daki savaş nedeniyle savunma sanayii üzerindeki ağır yerel taleptir. Bu durum ihracat fırsatlarını önemli ölçüde azaltıyor.

Ukrayna'daki savaşın seyri, 2033 yılına kadarki hükümet silahlanma programı da dahil onaylanmış veya onaylanma aşamasında olan bir dizi belgeyi engelledi. Sonuç olarak, Savunma Bakanlığı ve savunma sanayii kompleksi, kara kuvvetleri için büyük maliyetli ve sivil sanayinin seferberlik kapasitelerini füze ve mühimmat üretimi için kullanarak yetkisiz yeni bir program yürütüyor.

scdfrg
Her iki yılda bir düzenlenen Deniz Savunma ve Güvenlik Fuarı'nda (NAVDEX) Rus silah şirketlerinin sergilenmesi sırasında

Rusya'nın resmi verileri, silah üretiminin geçen yıl 2,7 kat arttığını, bazı alanlarda ise 10 kat arttığını gösteriyor. Ayrıca, Rusya'nın Ukrayna'daki yoğun helikopter kullanımı ve yeni alaylar kurma planları, ihracat imajına doğrudan olumsuz etki yapıyor. ‘Wall Street Journal’ gazetesine göre Moskova, daha önce Mısır, Pakistan, Belarus ve Brezilya'ya sattığı helikopter motorlarını geri almaya çalışıyor.

İkinci olarak, 24 Şubat 2022'den sonra, ikincil yaptırım tehdidi yeni bir seviyeye ulaştı ve bu da bazı ithalatçıları önceki düzenlemelerden vazgeçmeye zorladı. Böylece Endonezya, Rus yapımı Su-35 savaş uçaklarının yerine Fransız yapımı Rafale savaş uçaklarını satın almaya karar verdi. Mısır ile imzalanan Su-35 savaş uçaklarının teslimat sözleşmesi de iptal edildi. Özbekistan ise ilk kez Fransız Hava Kuvvetleri'nin fazlası olan Rafale veya Mirage-2000 savaş uçaklarını satın alma konusunda ilgi gösterdi.

Batı, Rusya ve Çin'in silahlarına iyi bir alternatif oluşturabilecek Güney Kore silahlarına Körfez ülkelerinde artan bir ilgi var.

Ayrıca yaptırımlar, Rus ihracatçıları ve kalan müşterileri, yerel para birimleriyle ödeme yapmaya ve silahları teslim etmek için karmaşık lojistik yollar bulmaya zorluyor. Birçok ülke, Rus uçaklarına hava sahasını kapattı ve Rusya'nın deniz yoluyla nakliyeyi güvence altına alması zor hale geldi.

Üçüncüsü, Rus askeri imajı eskisi kadar etkileyici değil. Rusya, hiçbir ilerleme kaydetmediği yerel bir savaşta sıkışıp kaldı. Örneğin Moskova, gerçekliğin güzel bir resmini çizmeye devam edebilir ve Pakistan ile askeri-teknik işbirliğinden duyduğu memnuniyeti resmen ilan edebilir. Ancak bu Pakistan'ın, İngiltere'nin arabuluculuğu ve desteğiyle Ukrayna topçusu için önde gelen mühimmat tedarikçilerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmez.

vdfgbrth
Geçtiğimiz Mayıs ayında Lazkiye'deki Hmeymim üssünde Sovyetler Birliği'nin Nazi Almanya'sına karşı kazandığı zaferin 78. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen askeri geçit töreni sırasında (AFP)

Ek olarak, Moskova'nın beklentilerinin aksine, Ukrayna ve Gazze savaşının ardından Körfez ülkelerinde Güney Kore silahlarına artan bir ilgi söz konusu. Bu silahlar, Batı, Rusya ve Çin silahlarına iyi bir alternatif sağlayabilir ve çeşitlendirmeye yardımcı olabilir.

Dördüncüsü, Ukrayna'nın Sovyet silahlarının satışı ve bakımında elde ettiği tüm büyük stoklardan yararlanarak önceki konumunu kaybetmesine rağmen, Kiev'in Ankara gibi diğer aktörlerle işbirliği yapması, silah pazarında Moskova ile rekabet etmesi, örneğin helikopter ekipmanı garanti hizmetleri sağlaması imkansız değil.

Moskova, Batı'nın Ukrayna'dan duyduğu yorgunluğa ve Batılı siyasi çevrelerde değişen güç dengelerine ağırlık veriyor

fgrth
Ukraynalı bir roketatar, Haziran 2023'te Bakhmut yakınlarındaki Rus mevzilerine Grad füzesi ateşledi. (AP)

Ukrayna Savaşı, Rus savunma yetkililerini mevcut tasarımlarda hızlı değişiklikler yapmaya ve bazılarını sıfırdan oluşturmaya zorladı. Bu değişiklikler, ihraç için hazır silah listelerine dahil edilmek üzere yapıldı. Ancak, hükümetle çalışan birçok uzman, askeri ihracatın, teknoloji transferi ve ortak projeleri de dahil olmak üzere, savaşın bitiş zamanlamasına ve Ukrayna ile anlaşmanın şekline gerçekten bağlı olduğunun farkında. Ancak o zaman, Rus askeri-sanayi kompleksi, sahada ve gelişmiş Batı sistemleriyle karşı karşıyayken edindiği deneyime dayanarak güncellediği silahları dünya pazarlarına sunabilecektir.

Ancak savaşın sona ermesi ihtimali çok zayıf.

Moskova'nın ve askeri harekatının asıl görevinin, aynı askeri harekatın başlatılmasından kaynaklanan sonuçları hafifletmek olduğu açık. Stratejik olarak Moskova, Batı'nın Ukrayna'dan duyduğu yorgunluğa ve Batı siyasi çevrelerinde güç dengesinin değişmesine ağırlık veriyor. Ancak bu algılamanın beklentilerin aksine etkileri olabilir, çünkü askeri-sanayi kompleksi genel ekonomik büyümenin itici gücü olamaz ve sivil endüstrideki birçok teknoloji uzun süredir askeri teknolojileri geride bıraktı.

Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir



Yeni ankette Amerikalıların en büyük endişesi ortaya çıktı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Yeni ankette Amerikalıların en büyük endişesi ortaya çıktı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump'ın defalarca "hiç bu kadar iyi durumda olmamıştık" diye ısrar etmesine rağmen, yeni bir ankete göre Amerikalıların en büyük endişesi hâlâ hayat pahalılığı.

SSRS'ın CNN için yaptığı son ankette, katılımcılardan, hayatı daha iyi hale getirmek için şansları olsaydı başkana odaklanmasını isteyecekleri tek bir konu seçmeleri istendiğinde, yüzde 32'si ekonomi veya hayat pahalılığına dair endişelerini dile getirdi.

CNN'in haberine göre bu oran Cumhuriyetçi seçmenler ve Cumhuriyetçi eğilimli bağımsızlar arasında yaklaşık yüzde 40'a yükseldi.

Karşılaştırma yapmak gerekirse, tüm katılımcıların sadece yüzde 5'i göç ve sınır güvenliğini, yüzde 1'i ise suç ve kamu güvenliğini seçti.

Bu anket, yaygın olarak takip edilen bir ölçüye göre ABD ekonomisine olan tüketici güveninin aralık ayında 5. ay üst üste düşmesinin ardından geldi.

Trump, konuşmalarında ve Truth Social paylaşımlarında, zaten bir "altın çağ" yaşadıklarını ve Amerika'nın "ülke olarak şimdiye kadarki en iyi noktada" bulunduğunu şiddetle savunuyor.

Geçen ay "Ekonomi alanındaki harika çalışmalarım henüz tam olarak takdir edilmese de takdir edilecektir!" diye ilan etmiş, aralıkta ise "Alım gücü kelimesi Demokratların bir oyunudur" diye eklemişti.

Ancak kanıtlar, takdirin hâlâ yetersiz olduğunu gösteriyor. CNN anketine katılanlar, "orta sınıfa yardım", "sağlık hizmetleri maliyetleri", "sosyal güvenliği koruma", "konut maliyetleri" ve "gıda fiyatları" gibi birçok ekonomik konuyu en büyük endişeleri olarak gösterdi.

SSRS anket şirketinin basın açıklamasında belirttiğine göre, bu oran tüm katılımcıların yüzde 32'sini oluşturuyor. Katılımcıların dikkat çekici bir şekilde yüzde 16'sı Trump'ın istifa etmesini söyleyeceklerini, yüzde 8'i "genel olarak olumlu yorumlarda" bulunacaklarını belirtti.

Salı günü, kâr amacı gütmeyen ticaret araştırma kuruluşu Conference Board, tüketici güven endeksinin ekimde 92,9'dan kasımda 89,1'e düştüğünü ve katılımcıların mevcut iş koşullarına ilişkin değerlendirmelerinin Eylül 2024'ten bu yana ilk kez olumsuz yönde olduğunu açıkladı.

Michigan Üniversitesi tarafından yapılan benzer bir anketse farklı sonuçlar gösterdi; tüketicilerin ruh hali aralık ayında ekime kıyasla hafifçe iyileşti.

Eski MAGA destekçisi ve şimdilerde Trump eleştirmeni olan Marjorie Taylor Greene, bu yılın üçüncü çeyreğinde tüketici harcamalarındaki artışın büyük ölçüde sağlık hizmetleri maliyetlerinden kaynaklandığını gösteren son verilere dikkat çekti.

X'te yaptığı açıklamada, "Aylardır Amerikalılar için sağlık hizmetleriyle ilgili mali kriz konusunda uyarıda bulunuyordum ve işte geldi" dedi.

Cumhuriyetçilerin bunu düzeltememesi, ara seçimlerde onlara çok pahalıya mal olacak. Bunu düzeltmek için hiçbir şey yapmayan Cumhuriyetçiler, Demokratları suçlayamaz.

Ancak seçmenler bunun yakın zamanda düzeltileceğine inanmıyor gibi görünüyor. CNN anketinde, Trump'ın onların söylediklerine önem vereceğine inanıp inanmadıkları sorulduğunda, katılımcıların yüzde 51'i "Hiç inanmayacak" yanıtını verdi. Yaklaşık yüzde 38'i ise aynı durumun Demokrat liderler için de geçerli olduğunu düşünüyor.

Independent Türkçe


Rusya, İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması için gizli arabuluculuk yapıyor

İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
TT

Rusya, İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması için gizli arabuluculuk yapıyor

İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)

Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar, Rusya’nın İsrail ile Suriye arasında bir güvenlik anlaşmasına varılması amacıyla gizli arabuluculuk yürüttüğünü, bu sürecin ABD yönetiminin bilgisi ve onayı dâhilinde ilerlediğini açıkladı.

İsrail devlet televizyonu Kan 11, Azerbaycan’ın şu anda üst düzey yetkililerin katıldığı toplantı ve görüşmelere ev sahipliği yaptığını; temasların Bakü’de sürdüğünü bildirdi.

Bilgi sahibi bir güvenlik kaynağı, Rus arabuluculuğuna rağmen İsrail ile Suriye arasındaki temaslarda hâlâ bir boşluk bulunduğunu, ancak son haftalarda sınırlı da olsa ilerleme kaydedildiğini söyledi.

Kan 11’e konuşan kaynaklar, Moskova ile Şam’ın ilişkileri güçlendirmek için çalıştığını; Rusya’nın geçen ay Lazkiye kıyı bölgesine asker ve askeri teçhizat sevk ettiğini aktardı. Aynı kaynaklar, İsrail’in Suriye’nin güneyinde Türkiye’nin varlığını pekiştirme girişimleri yerine, Rusya’nın sahadaki varlığını tercih ettiğini kaydetti.

Dün (çarşamba) Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani Moskova’yı ziyaret ederek Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüştü ve iki ülke ilişkilerinin stratejik düzeye taşınmasının hedeflendiğini belirtti.

İkili ilişkilerdeki en dikkat çekici gelişme ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 15 Ekim’de Suriye’de geçiş döneminin başkanı Ahmed eş-Şera’yı kabul etmesi oldu. Görüşmede taraflar, stratejik ve siyasi ilişkilerin güçlendirilmesi ile enerji ve gıda alanlarında iş birliğinin önemine vurgu yapıldı.

İsrail’in Rusya ile iyi ilişkiler sürdürdüğü ve Tel Aviv’in Suriye dosyasında Moskova ile çıkar paylaşımı konusunda uzlaşı aradığı biliniyor. Mayıs ayından bu yana Putin ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Suriye başta olmak üzere çeşitli başlıkları ele alan dört uzun telefon görüşmesi yaptığı ifade ediliyor.

scd
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Moskova’da çarşamba günü gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare  (SANA)

Suriye Dışişleri Bakanlığı Enformasyon İdaresi, mayıstaki temasların ardından yaptığı açıklamada, Putin’in Suriye’yi bölmeye yönelik her türlü İsrail müdahalesini kesin biçimde reddettiğini ve Moskova’nın yeniden imar ile istikrarın sağlanmasına desteğini yinelediğini duyurmuştu.

cdfr
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Şam’da düzenlenen ortak basın toplantısından bir kare (EPA)

Tel Aviv’de ise “Türkiye nüfuzuna karşı Suriye’de Moskova ile ortak çıkarlar bulunduğu” değerlendirmesi yapılıyor. Maariv gazetesine göre Rusya, hem Türkiye hem de İsrail ile iyi ilişkiler sürdürüyor ve iki ülke arasında gerilimin tırmanmasını engellemeye çalışıyor. Aynı zamanda, tüm tarafların—Suriye dâhil—onayıyla ülkedeki pozisyonlarını korumayı hedefliyor.

dfgt
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, İstanbul’da cumartesi günü ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile yaptığı görüşmeler sırasında, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin de hazır bulunduğu an (EPA)

ABD’nin İsrail-Suriye güvenlik düzenlemelerinde başat rolü üstlenmesine rağmen, Washington’un Rusya dâhil diğer müttefiklerden gelecek “olumlu katkılara” kapıyı kapatmadığı belirtiliyor.

Eski diplomat ve Suriye-Ortadoğu uzmanı akademisyen Mihail Harari’ye göre, Ahmed eş-Şera’nın Suriye’yi temkinli ve dengeli biçimde yönetmesi, ülkeye bölgesel ve uluslararası destek kazandırdı. Harari, İsrail’in Suriye’de kaosun sürmesini isteyen bir aktör gibi görünmekten kaçınması gerektiğini savundu.

Şarku’l Avsat’ın Harari’nin Maariv’de yayınlanan makalesinden aktardığı analize göre İsrail’in çıkarlarını sağlıklı yönetebilmesi için Şam ile bir güvenlik anlaşmasını hızla sonuçlandırması gerekiyor. Harari, son savaşta elde edilen askerî kazanımların siyasi kazanca dönüştürülmesinin, mevcut “pasif” tutumla mümkün olmayacağını ifade etti.


İsrail-Yunanistan-GKRY Zirvesi: Akdeniz'de bölgesel bir eksen

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 22 Aralık 2025'te Kudüs'te düzenlenen üçlü toplantının ardından yapılan ortak basın toplantısında GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile el sıkışıyor. (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 22 Aralık 2025'te Kudüs'te düzenlenen üçlü toplantının ardından yapılan ortak basın toplantısında GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile el sıkışıyor. (AFP)
TT

İsrail-Yunanistan-GKRY Zirvesi: Akdeniz'de bölgesel bir eksen

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 22 Aralık 2025'te Kudüs'te düzenlenen üçlü toplantının ardından yapılan ortak basın toplantısında GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile el sıkışıyor. (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 22 Aralık 2025'te Kudüs'te düzenlenen üçlü toplantının ardından yapılan ortak basın toplantısında GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile el sıkışıyor. (AFP)

Ömer Önhon

Başbakan Binyamin Netanyahu, bu hafta onuncu üçlü zirve için Yunan ve Kıbrıslı mevkidaşları Kiriakos Miçotakis ve Nikos Hristodulidis'i Kudüs'te ağırladı. Zirvenin ardından yayınlanan ortak bildirinin temel noktaları şöyleydi:

• Güvenlik, savunma ve askeri konularda mevcut üçlü iş birliğinin güçlendirilmesi.

• Deniz yollarının ve hayati altyapının yenilenen tehditlerden korunmasında koordinasyonun derinleştirilmesi.

• Enerji sektöründe ortak projelerin geliştirilmesi, elektrik şebekelerinin birbirine bağlanması ve yenilenebilir enerji girişimlerinin geliştirilmesi.

Netanyahu, üçlü zirveyi bugüne kadar yapılan tüm toplantıların en önemlisi olarak nitelendirdi. İlk üçlü zirve, Doğu Akdeniz'de doğal gaz rezervlerinin keşfedildiği 2016 yılında yapılmıştı. O dönemde Türkiye'nin İsrail ve özellikle Mısır ve bazı büyük Körfez ülkeleri başta olmak üzere çeşitli Arap devletiyle ilişkileri oldukça gergindi. Bu ittifak tarafından kurulan üçlü mekanizmanın özü, “Türkiye'ye karşı birleşik bir cephe oluşturmak ve doğal gaz kaynaklarının en uygun şekilde değerlendirilmesi için iş birliği yapmak” üzerine kurulu.

Basın toplantısında bir İsrailli gazetecinin, Türkiye'ye mesajlarının ne olduğu yönündeki sorusuna Netanyahu, Türkiye'nin adını anmadan şu yanıtı verdi: “Kimseyle çatışma arayışında değiliz. Bu, uluslararası kuralları, normları ve istikrarı savunmak için kurulmuş bir ittifaktır ve umarız test edilmek zorunda kalmaz.”

Daha sonra yine Türkiye'nin adını anmadan şunları ekledi: “Topraklarımız üzerinde yeniden imparatorluklar kurabileceklerini hayal edenlere şunu söylüyorum; bu olmayacak. Kendimizi savunmaya kararlıyız ve bunu yapabilecek durumdayız.”

Netanyahu bu sözleriyle, tarihsel haksızlıkları ve korkuları öne sürmeye ve “ortak tehditler” olarak algıladığı şeylerle yüzleşmek için ittifaklar kurmaya dayalı bir politikaya geri dönüyor. İsrail'in Filistinlilere yönelik politikaları nedeniyle Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler zaman zaman gerginleşmiş olsa da 1990'larda eşi benzeri görülmemiş bir zirveye ulaşmıştı. İsrail uçakları geniş Anadolu ovaları üzerinde eğitim tatbikatları yapmış ve yüz binlerce İsrailli turist Türkiye'nin güvenli ve misafirperver ortamında tatil yapmıştı.

Ancak, Recep Tayyip Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 2002'de iktidara gelmesinden ve Netanyahu'nun başbakanlığından bu yana ilişkiler giderek kötüleşti.

Türk-İsrail ilişkileri, 2010 yılında İsrail güvenlik güçlerinin Gazze'ye yardım ulaştırmak için Akdeniz'deki uluslararası sularda seyreden uluslararası bir filonun parçası olan Mavi Marmara gemisine saldırmasıyla ağır bir darbe aldı. Daha sonra, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırısının ardından dibi gördü.

Bugün ise iki ülke arasında bir soğuk savaş yaşanıyor ve Suriye ile Akdeniz'de doğrudan çatışma riski bulunuyor. İsrail, Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolünü, özellikle Suriye'deki etkisini ve varlığını bir tehdit olarak görüyor; zira bu durum, bölgedeki operasyonel üstünlüğünü, özellikle Suriye ve Lübnan'da olumsuz etkileyebilir.

Yunanistan ve Türkiye NATO üyesi, ancak Ege Denizi'nde uzun süredir devam eden anlaşmazlıklar nedeniyle ilişkileri gergin. Bu anlaşmazlıklar arasında münhasır ekonomik bölge, kıta sahanlığı, karasuları ve bazı ihtilaflı adaların yasal statüsü ve ilgili denizcilik hakları konuları yer alıyor. Atina ve Ankara siyasi ve teknik mekanizmalar ağını korusa ve son iki yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Aralık 2023'te Atina'ya, Başbakan Kiriakos Miçotakis'in Mayıs 2024'te Ankara'ya yaptığı ziyaretler de dahil olmak üzere üst düzey temaslar yeniden canlanmış olsa da temel anlaşmazlıklarda çözümsüzlük sürüyor.

Kıbrıs adası, Doğu Akdeniz güvenlik mimarisinde merkezi fay hattı olmaya devam ediyor. 1974'ten beri ada, güneyde Kıbrıslı Rumlar (uluslararası alanda tanınan Kıbrıs Cumhuriyeti) ve kuzeyde sadece Türkiye tarafından tanınan Kıbrıslı Türkler arasında fiilen bölünmüş durumda. Nikosia (Lefkoşa), Kıbrıs meselesindeki pozisyonunu ilerletmek ve Türk nüfuzunu sınırlamak için uluslararası forumlardan ve ortaklıklardan sürekli olarak yararlandı. Bu bağlamda, güvenlik konuları, devam eden enerji ajandası ile birlikte İsrail, Yunanistan ve GKRY arasındaki üçlü iş birliği çerçevesinin ön saflarına yerleşti.

frgty
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, Kudüs'te yapılan üçlü toplantının ardından ortak basın toplantısında, 22 Aralık 2025 (AFP)

Yunanistan ve GKRY için İsrail ile iş birliğini derinleştirmenin en güçlü motivasyonu, gelişmiş teknolojik ve savunma yetenekleridir. Buna yapay zekâya olan artan ilgi, teknoloji transferi ve yüksek teknoloji sektörlerindeki yatırım bağları da dahildir. Savunma boyutu artık ikincil önemde değil; zira Yunanistan, füze topçu sistemleri de dahil olmak üzere İsrail ile büyük anlaşmalar yaptı ve Türkiye ile devam eden gerilimler arasında daha geniş hava ve füze savunma projeleri hakkında görüşmelerde bulunuyor. GKRY’nin, İsrail'in Barak-MX hava savunma sistemini teslim almaya başladığı da bildiriliyor. Türkiye bu anlaşmaya sert bir şekilde itiraz etti.

Zirveden önce üç ortağın, ortak bir “hızlı müdahale gücü” kurma niyetine dair haberler dolaşmıştı, ancak böyle bir girişim açıklanmadı. Anlatıldığına göre kavram tartışıldı, ancak nihayetinde kısmen NATO taahhütleriyle ilgili komplikasyonlardan kaçınmak, Türkiye ile gereksiz bir yüksek tansiyonu önlemek ve istenmeyen bölgesel sinyaller vermekten kaçınmak için ertelendi.

Bununla birlikte, zirveden bir gün sonra üç ülkenin askeri yetkilileri Nicosia'da ortak bir eylem planı ve Yunanistan ile İsrail arasında ikili bir askeri iş birliği programı imzaladı. Açıklanan unsurlar arasında, ortak özel operasyon birimi eğitimi ve insansız sistemler, özellikle dronlar ve elektronik savaş dahil olmak üzere yenilenen tehditler konusunda uzmanlık paylaşımı ile genişletilmiş bir ortak kara, deniz ve hava tatbikatı programı yer alıyor.

df
Türk gemisi “Mavi Marmara”, Hayfa Limanı’ndan Türkiye'ye dönüş yolculuğunda bir Türk römorkörü tarafından çekiliyor, 5 Ağustos 2010 (AFP)

Liderler ayrıca deniz güvenliğinin önemini vurguladılar ve GKRY’de Denizcilik Siber Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi'nin kurulmasını onaylayarak, bunu deniz yollarının ve hayati altyapının korunmasıyla doğrudan ilişkilendirdiler. Bu endişeler, uzun zamandır üçlü iş birliğinin temelini oluşturan enerji ve enerji güvenliği dayanaklarıyla kesişiyor.

Önce İsrail açıklarında, daha sonra Kıbrıs açıklarında keşfedilen açık deniz gazı, son çeyrek yüzyılda Doğu Akdeniz'in enerji haritası üzerindeki rekabeti ve pazarlığı yoğunlaştırdı. Buna karşılık Türkiye coğrafi konumu, yakınlığı ve mevcut altyapısı sayesinde kendisini önemli bir bölgesel merkez olarak konumlandırıyor ve bu da onu Rusya, Azerbaycan ve Orta Asya'dan Avrupa pazarlarına gaz ve petrol için tercih edilen bir transit güzergah haline getiriyor.

İsrail, GKRY ve Yunanistan, İsrail'den başlayıp Kıbrıs ve Girit'ten geçerek Yunanistan'a bağlanacak ve Türkiye'yi bypass edecek boru hattı aracılığıyla Avrupa'ya doğalgaz taşımak için alternatif bir rota arayışına girdiler. Ankara ayrıca GKRY, Yunanistan, İsrail, Mısır ve diğer birkaç ülkenin katılımıyla 2020 yılında kurulan Doğu Akdeniz Doğalgaz Forumu'ndan da dışlandı. Ancak, bin 900 kilometrelik kara ve deniz güzergahına sahip East-Med boru hattı olarak bilinen proje, maliyeti yüksek ve uygulanamaz olduğu gerekçesiyle reddedildi. Amerika Birleşik Devletleri'nin desteğini çekmesiyle 2022 yılında donduruldu. Ancak bugün, Ukrayna'daki savaşın yarattığı ortamda, üç ülke projeyi yeniden canlandırmaya çalışıyor.

csdf
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York'taki BM Genel Merkezi'nde düzenlenen BM Genel Kurulu'nun 78. oturumu sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede, 19 Eylül 2023 (AFP)

Kudüs'te bir araya gelen liderler, Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa'yı birbirine bağlaması planlanan Hindistan-Ortadoğu Ekonomik Koridoru (IMEC) projesini ilerletme konusundaki kararlılıklarını da vurguladılar. Koridor Hindistan'dan başlıyor, Ortadoğu'daki çeşitli Arap ülkelerinden ve İsrail'den geçerek GKRY’ne ulaşıyor ve ardından Yunanistan üzerinden Avrupa'ya bağlanıyor. Hindistan, 2025’teki askeri çatışma sırasında Türkiye'yi Pakistan'ın yanında yer almak ve ona insansız hava araçları sağlamakla suçlamış ve bu durum iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir bozulmaya yol açmıştı.

Üçlü (İsrail, Yunanistan ve GKRY), ortak bildiride, ABD'nin de katılımıyla “3+1” formatındaki görüşmelerinin önemini vurguladı. Başkan Donald Trump ve Recep Tayyip Erdoğan arasında, özellikle Trump yönetiminin Türkiye'ye Suriye ve Gazze'de özel bir rol vermesinden sonra sıcak bir ilişki olsa da İsrail Suriye'deki herhangi bir Türk varlığını reddediyor ve Ankara'nın Gazze için önerilen mekanizmalara katılımına şiddetle karşı çıkıyor. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre Netanyahu, aralık ayı sonunda Washington'da Trump ile yapacağı görüşmede büyük olasılıkla bu itirazları dile getirecek. Ayrıca ABD Başkanı’na, Gazze'deki 20 maddelik barış planının uygulanmasında Türkiye'ye alternatif olarak GKRY ve Yunanistan’ı önermesi de bekleniyor.

Buna karşılık, isminin açıklanmasını istemeyen bir Türk yetkili, GKRY ve Yunanistan'ın İsrail ile yakınlaşma yoluyla Türkiye'ye baskı yapma girişimlerinin, ikili ilişkileri iyileştirme ve Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabalarına zarar vereceğini vurguladı. İsrail ve bölgedeki bazı Arap devletlerinin Türkiye'nin katılımı konusundaki çekincelerini veya endişelerini dile getirebileceklerini ama Ankara'nın aksine GKRY ve Yunanistan'ın barış çabalarına katkıda bulunmak için gerekli güç ve bağlantılara sahip olmadığının açık olduğunu ve aslında, İsrail ile ittifaklarının onlara kazançtan ziyade bir yük gibi göründüğünü belirtti.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.