Akdeniz için Birlik, Gazze’nin savaş sonrası geleceğiyle ilgili yol haritası gündemiyle toplandı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Bin Ferhan, askeri operasyonların derhal sona erdirilmesine öncelik verilmesinin önemini vurguladı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, AİB 8. Bölgesel Forumu toplantısı hatıra fotoğrafında yer aldı (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, AİB 8. Bölgesel Forumu toplantısı hatıra fotoğrafında yer aldı (AFP)
TT

Akdeniz için Birlik, Gazze’nin savaş sonrası geleceğiyle ilgili yol haritası gündemiyle toplandı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, AİB 8. Bölgesel Forumu toplantısı hatıra fotoğrafında yer aldı (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, AİB 8. Bölgesel Forumu toplantısı hatıra fotoğrafında yer aldı (AFP)

İsrail’in Gazze Şeridi’nde işlediği katliamın ve savaşın yarattığı daha önce eşi ve benzeri görülmemiş insani felaketin durdurulması için çeşitli cephelerden diplomatik çabaların yoğunlaştığı bir dönemde İspanya’nın Barselona şehri, Akdeniz için Birlik (AiB) örgütünün 8. Bölgesel Forumu’na ev sahipliği yaptı. İsrail ile Hamas arasında devam eden savaşın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'nin ve tüm Filistin'in geleceği için bir yol haritası çizilmesi gündemiyle düzenlenen olağanüstü foruma, Avrupa Birliği (AB) ve Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin dışişleri bakanları katıldı.

Forumun toplantıları, genellikle AB üyesi ülkeler ile Akdeniz’in güney kıyısında yer alan ülkeler arasındaki iş birliğini geliştirmeye ayrılsa da AiB, bu kez katılımcı sayısı açısından rekor kıran mükemmel bir siyasi forum olarak karşımıza çıktı. Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi (AL) Olağanüstü Ortak Zirvesi’nden çıkan bir kararla kurulan bakanlar komitesinin başkanı olan Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, foruma özel konuk olarak katıldı.

Şarku'l Avsat'ın forumdan sorumlu bir diplomatik kaynağa teyit ettirdiği bilgilere göre, İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, forumun açılışı öncesinde Filistinli mevkidaşı Riyad el-Maliki ile uzun bir görüşme yaptı. Görüşmede, savaş bittikten sonra Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'nin yönetimini devralması için ihtiyaç duyduğu destek ele alındı.

İspanya Dışişleri Bakanı Albares, Hamas'ın İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve Belçika Başbakanı Alexander De Croo’nun İsrail'e yaptıkları son ziyaret sırasındaki tutumlarını ‘net ve cesurca’ olarak nitelendirdiği açıklamasıyla ilgili bir soruya, ‘terör örgütlerinin açıklamaları hakkında yorum yapmadığı’ yanıtını verdi. Albares, İspanya hükümetinin Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği eylemi ilk günden beri kınadığını da sözlerine ekledi.

İspanya hükümetinin bazı üyelerinin Gazze'de devam eden savaşa ilişkin tutumları, Madrid ile Tel Aviv arasında diplomatik bir krize neden olmuş ve bu tutumları protesto etmek üzere her iki tarafın büyükelçileri çağrılmıştı. İspanya Sosyal Haklar Bakanı görevini vekaleten yürüten Ione Belarra, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Filistin halkına karşı savaş suçları ve soykırım işlemekten Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) karşısına çıkarılması ve İsrail ile ilişkilerin kesilmesi çağrısında bulunmuştu. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi'nde yapılan oylamayı kazanmıştı. Ardından yardımcısı ve baş müttefiki Sumar Partisi lideri Yolanda Diaz, Sanchez'i Gazze'deki son olaylar karşısında tıpkı Avrupa Birliği'nin (AB) Ukrayna'daki savaşa ilişkin tutumuna benzer şekilde net bir tutum sergilemekten çekinmemeye çağırmıştı. Sanchez, İsrail'e yaptığı son ziyaret sırasında Netanyahu'ya, “Gazze'de sivillerin öldürüldüğünü görmek kesinlikle dayanılmaz bir manzara” dedi. Bu sözler üzerine İsrail hükümeti, Sanchez'i ‘terörü desteklemekle’ suçladı. Açıklama, İspanya Dışişleri Bakanlığı tarafından İsrail’in Madrid Büyükelçisi’nin protesto amaçlı nota verilmek üzere bakanlığa çağrılmasına yol açtı.

ASDWFE
Josep Borrell Barselona'da düzenlenen foruma katıldı (EPA)

Forumun oturum aralarında bir grup gazeteciye açıklamalarda bulunan İspanya Dışişleri Bakanı Albares, İsrail’in açıklamasını İspanya'nın ‘kabul edilemez ve asılsız’ olarak nitelediğini söyledi. Bu açıklamanın yapılmasının nedenleriyle ilgili olarak İsrail büyükelçisinden net açıklamalar beklendiğini ve kendisinden bu açıklamaların gelecekte tekrarlanmayacağına dair garanti istendiğini belirtti. Albares, “İsrail'in Hamas'a yönelik, savaşta sivilleri canlı kalkan olarak kullandığı yönündeki suçlamaları, sivilleri öldürmesi için bir mazeret oluşturmaz” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, forum öncesi yaptığı açıklamada, Riyad'da düzenlenen İİT-AL Olağanüstü Ortak Zirvesi’nin sonuçlarına dikkati çekti. Bin Ferhan, zirve sonucunda kurulan Arap ve Müslüman ülkelerin ortak tutumunu aktarmak ve Gazze Şeridi'ndeki krize bir çözüm yolu bulmak amacıyla dünya genelinde birçok önemli ortağı ziyaret eden bakanlar heyetinin başına atandığını kaydetti.

Bin Ferhan, uluslararası toplumun Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonların derhal sona erdirilmesine, yeterli ve güvenli insani yardımların geçişinin sağlanmasına ve tüm sivil rehinelerin serbest bırakılmasına öncelik vermesinin önemini vurguladı. Bin Ferhan, geçici ateşkes anlaşmasına varılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bunun olumlu bir gelişme olduğunu ve acil insani yardımın güvenli geçişine olanak sağladığını dile getiren Suudi Bakan, geçici ateşkesin ardından askeri operasyonlar kapsamlı ve tamamen durdurulmadığı sürece sadece insani yardımların Gazze'ye girmesinin yeterli olmadığının altını çizdi. Suudi Arabistan’ın krizin başlamasından bu yana her türlü şiddeti ve sivillerin hedef alınmasını kınadığını aktaran Bin Ferhan, “Gazze Şeridi'nde devam eden gerilim, daha fazla yıkıma, aşırılığa ve daha fazla masum insanın öldürülmesine yol açıyor. Aynı zamanda bölgenin güvenliğini tehdit ediyor” şeklinde konuştu. İsrail güçlerinin sivillerin hayatlarını hiçe sayarak yürüttüğü askeri operasyonların hız kazanmasına ve uluslararası kuruluşların başarısız olmasına rağmen, Gazze Şeridi'ndeki mevcut krizin aşılması için ciddi çaba gösterilmesine dikkat çekti. Bin Ferhan ayrıca, kardeş Filistin halkının onurunu koruyacak ve refahını sağlayacak bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulmasının önünü açacak barış sürecinin canlandırılması için ciddi ve inandırıcı bir plan ortaya konulmasının önemini vurguladı.

VDFGRT
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri de Barselona'daki foruma katıldı (Reuters)

İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ile bir araya gelen Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, sivillerin korunması, Gazze Şeridi'nde güvenliğin ve istikrarın yeniden tesis edilmesi için tam ve sürdürülebilir bir ateşkesle insani ateşkese bağlı kalmanın önemine değindi. Bin Ferhan, görüşmede savaşın sona ermesi için iki devletli çözümden başka bir yol olmadığını söyledi.

Dışişleri Bakanı Bin Ferhan, AiB örgütünün 8. Bölgesel Forumu kapsamında Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ile de bir araya geldi. Suudi Arabistan resmi ajansı SPA’nın aktardığına göre, görüşmede, Gazze Şeridi ve çevresindeki durumun yanı sıra sivillerin korunması amacıyla sürdürülebilir bir ateşkes için gösterilen çabalar, ateşkesin kalıcılaştırılması ve sürdürülmesinin önemi ele alındı. Görüşmede, Ortadoğu'nun ve dünyanın güvenlik ve istikrarını artıracak şekilde ortak ilgi alanına giren pek çok konuya da değinildi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Bin Ferhan, uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk kurallarının uygulanmasına yönelik uluslararası çabaları yoğunlaştırmanın gerekliliğini vurguladı. Ayrıca, ilgili uluslararası anlaşmalara uygun olarak bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulmasını sağlamak için barış yoluna dönmenin öneminin altını çizdi.

İİT-AL Olağanüstü Ortak Zirvesi’nden çıkan bakanlar heyetine başkanlık yapan Bin Ferhan, forumun oturum aralarında İspanya Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede Gazze Şeridi'ndeki mevcut krizin üstesinden gelinmesi ve bu felakete son verecek inandırıcı bir barış planı üzerinde çalışılması gerektiğini vurguladı. Suudi Bakan, krizin çözümü için iki devletli çözümden ve bağımsız, egemen bir Filistin devletinin tanınmasından başka alternatif bir yol olmadığını kaydetti.

Diğer taraftan İsrail, AİB forumuna katılmadı. İsrail, hafta ortasında, gündemin kendisine danışılmadan Gazze'deki savaşla sınırlandırılması yönünde değiştirildiğini bahane etti ve toplantılara katılmayacağını açıkladı.

İspanyol diplomatlardan birinin söylediğine göre, İspanya diplomasisi, önümüzdeki ayın sonlarında sona erecek AB dönem başkanlığı çerçevesinde Batı ve İslam dünyası arasındaki bu savaşın yol açtığı uçurumun genişlemesini önlemek için haftalardır çalışıyor. Aynı diplomat, söz konusu çabaları çeşitli cephelerde yönetmekten ve koordine etmekten sorumlu.

Öte yandan forum, sonuç bildirisinde 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail'in kendisini savunma hakkına atıfta bulunulmasını kabul etmeyen Arap ülkelerinin heyetleri arasında hararetli ve seslerin yükseldiği tartışmalara sahne oldu. Diğer yandan ateşkes isteme konusundaki çekincelerini dile getiren Almanya, yardımların ulaştırılması için insani ateşkes çağrısını destekledi.

Bunun yanında anlaşmazlığın iki devletli çözüm ve İsrailliler ile Filistinliler arasında karşılıklı tanınma temelinde çözülmesi için uluslararası bir konferans çağrısı yapılması amacıyla diplomatik çabalar sarf edildi. AB tarafından benimsenen bu eğilim, forumda hazır bulunan Arap Birliği ve İİT temsilcileri tarafından desteklendiyse de İsrail tarafından reddedildi.

En büyük zorluğun yalnızca temel altyapıyı yok eden büyük yıkım olmadığını dile getiren AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, aynı zamanda Gazze halkının sivil idaresinden sorumlu olan Hamas'ın dağıtılmasından dolayı da savaş bittikten sonra Gazze Şeridi'nin içinde bulunacağı durum olduğunu söyledi. Borrell, AB’nin, Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin sorumluluğunu üstleninceye kadar bu görevi Birleşmiş Milletler'e (BM) devretme eğiliminde olduğunu da sözlerine ekledi.

Borrell, AiB 8. Bölgesel Forumu toplantılarının ‘İsrail'e karşı bir komplo’ olduğu yönündeki iddiaları kategorik olarak reddetmişti.



CIA Direktörü Refah Operasyonu’nu görüşmek üzere İsrail'e gidiyor

Resim: CIA Direktörü William Burns Kongre önünde ifade veriyor, 11 Mart 2024 (Reuters)
Resim: CIA Direktörü William Burns Kongre önünde ifade veriyor, 11 Mart 2024 (Reuters)
TT

CIA Direktörü Refah Operasyonu’nu görüşmek üzere İsrail'e gidiyor

Resim: CIA Direktörü William Burns Kongre önünde ifade veriyor, 11 Mart 2024 (Reuters)
Resim: CIA Direktörü William Burns Kongre önünde ifade veriyor, 11 Mart 2024 (Reuters)

İsrail i24 televizyonu bugün (Pazartesi), CIA Direktörü William Burns'ün  Refah'a askeri operasyon ve Hamas'la görüşmelerin sona ermesini görüşmek üzere bugün ilerleyen saatlerde İsrail'e gideceğini bildirdi.

Televizyon, üst düzey bir İsrailli kaynağın, Hamas'la anlaşmaya varma olasılığı konusunda "aşırı bir karamsarlık durumu" bulunduğunu ve bu nedenle İsrail hükümetinin Refah'ta askeri operasyon başlatmak için harekete geçtiğini söylediğini aktardı. Arap Dünyası Haber Ajansı'na göre i24, İsrail'in Refah'ın doğusundaki bölgelerden sivilleri tahliye etmeye başlama kararını ABD'ye bildirdiğini duyurdu.

Burns, Hamas ile İsrail arasındaki görüşmelere ilişkin istişarelerde bulunmak üzere cuma günü Kahire'ye geldi, ardından Katar Başbakanı ile görüşmek için Kahire'den Doha'ya geçti.


İsrail, Türkiye’den yapılan 5 milyar dolarlık ithalata alternatif arayışında

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
TT

İsrail, Türkiye’den yapılan 5 milyar dolarlık ithalata alternatif arayışında

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

Emel Şehade

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Türkiye'nin İsrail ile ticari ilişkileri askıya alma ve gemilerin İsrail'e ulaşmasını engelleme kararına yönelik tedbirleri kararlaştırırken İsrailli yetkililer, Türkiye'nin Ceyhan Limanı üzerinden İsrail'e petrol sevkiyatının halen devam ettiğini açıkladılar.

İsrail'in başlıca petrol tedarikçisi olan Azerbaycan petrolü, Türkiye-İsrail ilişkilerinin askıya alınması kararına rağmen Türkiye üzerinden bir boru hattıyla İsrail'e taşınmaya devam ediyor.

Boykotun sonlandırılmasının şartı

İsrailli yetkililer İsrail merkezli ekonomi gazetesi Globes’e yaptıkları açıklamada Türkiye’den geçen petrol tankerlerinin Hayfa Limanı’na petrol taşımaya devam ettiklerini ve ekonomik açıdan en kazançlı olan bu faaliyetin kesilememesinin nedeninin sadece Türkiye ile Azerbaycan arasındaki çıkar ilişkilerinden kaynaklandığını belirttiler.

Türkiye’nin boykotu sona erdirmek için öne sürdüğü şart, Gazze’ye sınırsız insani yardım akışının sağlanmasıydı. Tel Aviv, Gazze Şeridi’ne her gün yardım ulaştığı gerekçesiyle bu şartı ‘temelsiz bir bahane’ olarak değerlendirdi.

İsrailli analist Itamar Eichner’in İsrail Maliye Bakanlığı yetkililerinden aktardığına göre Bakan Bezalel Smotrich, Türkiye ile tüm ilişkilerle ilgili bakanlarla anlaşmazlık yaşıyor. Smotrich, toplantılardan birinde Ankara'nın esir takası anlaşması müzakerelerinde arabuluculuk rolü oynadığını vurguladı.

Eichner, Smotrich'in Başbakan Netanyahu’ya gönderdiği bir mektupta Türkiye'nin arabulucu olmasına izin verilmesini ‘ulusa bir hakaret’ olarak değerlendirdiğini ifade etti.

İsrailliler Türkiye’nin kararını Hamas’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu’ndan bu yana iki ülke arasında gerilen ilişkilerin devamı olarak görürlerken, Dışişleri Bakanı Katz'a göre Türkiye’ye bu kez kararlı bir siyasi yanıt verilmesi gerekiyor.

Türkiye ekibi

Katz, Dışişleri Bakanlığı’nda acil bir toplantı yaparak bakanlıklar arası bir koordinasyonla uluslararası faaliyetler yürütecek ‘Türkiye Ekibi’ adlı bir takım kurmaya karar verdi. Özel ekip, Ankara’ya yönelik yaptırımları araştırmak üzere uluslararası ekonomik forumlara katılacak.

Bakanlık Ankara’nın kararlarına misilleme olarak Türkiye’nin Filistin Yönetimi ve Gazze Şeridi ile ekonomik ilişkilerini kısıtlama kararı aldı. Türkiye, Filistin Yönetimi’nin en büyük tedarikçisi konumunda ve Filistin Yönetimi’nin toplam ithalatının yaklaşık yüzde 18'ini gerçekleştiriyor.

Türkiye'nin kararının yol açtığı ciddi ekonomik zararın ardından İsrail, bu karardan etkilenen ihracat sektörlerini desteklemek üzere harekete geçti. Dışişleri Bakanı Katz, Maliye Bakanı Smotrich’ten Türkiye’nin kararından etkilenecek olan İsrail'in ihracat sektörleri için bir yardım paketi hazırlamasını istedi.

sdfbt
İsrail’den Türkiye'nin Filistin'e ihracatını ablukaya alma kararı (AFP)

Katz, Bakanlığın ekonomi departmanına İsrail'in Türkiye'den ithalatını yasaklayacağı ürünlerin bir listesini hazırlaması talimatını verdi. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Türkiye'nin İsrail ile ticaret anlaşmalarını tek taraflı olarak ihlal ettiği ve Tel Aviv'in buna karşı İsrail'i destekleyen ABD’ye ve kuruluşlarına Ankara'daki yatırımlarını durdurmaları ve ürünlerinin ithalatını engellemeleri için baskı yapmak da dahil olmak üzere gerekli tüm önlemleri alacağı belirtildi.

Katz, Bakanlığının İsrail'in ABD Kongresi'ndeki dostlarını Türkiye'nin İsrail'in boykot yasalarını ihlalini incelemeye ve buna göre Ankara'ya yaptırım uygulamaya çağırdığını söyledi. İsrailli bakan, “ABD'yi Türkiye'deki yatırımları durdurmaya ve Türkiye'den ürün ithalatını önlemeye, ABD Kongresi'ndeki arkadaşlarımızı da boykot yasalarının ihlallerini incelemeye ve buna göre Türkiye'ye yaptırım uygulamaya çağırıyorum” ifadelerini kullandı.

İsrail Dışişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Türkiye Ekibi tarafından alınan kararlar arasında, Türkiye ile Filistin Yönetimi ve Gazze Şeridi arasındaki ekonomik ilişkilerin en aza indirilmesi için çalışılması, ticaret anlaşmalarını ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye'ye uygulanabilecek yaptırımların araştırılması için uluslararası ekonomik forumlara katılım gösterilmesi ve yakın gelecekte İsrail ekonomisi için çeşitli alanlarda ve ürünlerde alternatifler bulmanın yanı sıra Türkiye’nin kararından etkilenen İsrail’in ihracat sektörlerine destek olmak amacıyla Ekonomi Bakanlığı ile iş birliği yaparak alternatiflerin çoğaltılması yer alıyor.

54 ticari ürüne yasak

Türkiye, özellikle çimento ürünlerine büyük ihtiyaç duyan İsrail’in en büyük beşinci ithalatçısı konumunda. İsrail kaynaklı bir rapora göre Tel Aviv'den Ankara'ya yapılan ticari mal ihracatı, bu kalemdeki ithalatın yüzde 2,5’ini ve yüzde 5,8'ini oluşturuyor. Bu durum, söz konusu kararın İsrail'e verebileceği ciddi zararı da ortaya koyuyor.

İsrail Üreticiler Sendikası tarafından yapılan bir inceleme, İsrail'in özellikle çimento ürünlerinde dışa bağımlı olduğunu ve Türkiye’den bu kalemde yapılan ithalatın geçtiğimiz yıl tüm ithalatın yüzde 29’unu oluşturduğunu gösteriyor.

Türkiye'nin İsrail’e ithal edilen plastik ve kauçuk ürünlerindeki ithalat payı yaklaşık yüzde 11’ken tekstil ürünlerinde ise bu oran yaklaşık yüzde 10’u buluyor.

Dünyanın en büyük yatırım bankası JP Morgan’ın Türkiye’nin İsrail ile ticareti dondurma kararının ardından müşterilerine gönderdiği bir raporda, Ankara'nın birkaç hafta önce 54 ayrı emtiaya ticaret yasağı getirdiği ve böylece ticaret akışındaki ayarlamaların daha kademeli ve daha az yıkıcı olmasının amaçlandığı ortaya çıktı.

Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli JP Morgan’dan aktardığı rapora göre Türkiye'den yapılan ithalatın çelik (yüzde 17), çimento (yüzde 10) ve diğer inşaat malzemeleri gibi düşük katma değerli ürünlere yönelmiş ve bu ürünler için daha yüksek maliyetli de olsa alternatif bir tedarik kaynağı bulmanın nispeten kolay olması, Türkiye'nin kararının etkisini azaltabilecek bir diğer faktör.

İsrail Ticaret Bakanlığı'na göre Türkiye'den yapılan hammadde ve ticari ürün ithalatının hacmi yıllık yaklaşık beş milyar dolar.

İthalat ve ihracat kombinasyonu

Türkiye'den inşaat malzemeleri ihracatının yasaklandığının duyurulmasının yanı sıra şimdi de metal, makine, otomobil, enerji ürünleri, kauçuk, plastik, sağlık ve tarım ürünleri ithalatının durdurulması söz konusu. Aynı zamanda İsrail’deki onlarca fabrikanın Türkiye'ye toplam 1,5 milyar dolarlık ihracatını durdurması bekleniyor.

xsdv
Gazze’deki savaş, İsrail’in ve Gazze Şeridi'nin ekonomisine darbe indirdi (AFP)

Eichner’in aktardığına göre İsrail hükümetinden bir ekonomi kaynağı, Türkiye’nin İsrail'in en büyük ticari ortaklarından biri olduğunu söyledi. Kaynağa göre Türkiye’nin kararı sonrası İsrail'e gerekli ticari malları ve hammaddeleri ihraç edecek şirketlerin ve fabrikaların bir an önce bulunması gerekiyor.

İsrailliler, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) bir raporuna dayandırarak, iki ülke arasındaki ticaretin 2023 yılında 6,8 milyar dolara ulaştığını ve bunun yüzde 76'sını Türkiye'den yapılan ithalatın oluşturduğunu belirttiler.

İsrail Ticaret Odaları Federasyonu Ekonomi Departmanı verilerine göre Türkiye’den İsrail’e yapılan ithalatın yüzde 27'sini metaller, yüzde 13'ünü elektrikli makineler ve ekipmanlar, yüzde 9'unu plastik ve kauçuk, yüzde 8'ini taş, alçı, cam ve çimento ve yüzde 7’sini çalışma aletleri ve otomobil parçaları oluşturdu.

Buna karşın yapılan ihracatın yüzde 44’ünü kimyasal ürünler, yüzde 14’ünü metaller, yüzde 13’ünü plastik ve kauçuk malzemeler ve yüzde 10’unu elektrikli makine ve ekipmanlar oluşturdu.

İsrail, bir yandan da Türkiye’nin boykotu kapsamındaki bazı ürünlerin ithalatı için Almanya ve İngiltere'nin yanı sıra Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Yunanistan gibi alternatif ülkeler arıyor.


Gallant Netanyahu'ya Mısır'ın Gazze önerisini kabul etmesi çağrısında bulundu

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
TT

Gallant Netanyahu'ya Mısır'ın Gazze önerisini kabul etmesi çağrısında bulundu

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

İsrail Yayın Kurumu dün (Pazar), Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın Siyasi ve Güvenlik İşleri Bakanlar Konseyi oturumunda Başbakan Binyamin Netanyahu'ya, Mısır'ın Gazze Şeridi'ne ilişkin önerisini kabul etmesi çağrısında bulunduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Arap Ajansı’ndan (AWP) aktardığı habere göre İsrail Yayın Kurumu Gallant'ın Bakanlar Konseyi toplantısı sırasında sarfettiği ifadeleri yayınladı: “Bu iyi bir anlaşma ve kaçırılanları eve geri getirmek için bir şans. Özellikle siz (Netanyahu) ve ben, 7 Ekim'den bu yana Başbakan ve Savunma Bakanı olduğumuzdan, ahlaki ve etik olarak kaçırılanları geri getirmemiz gerekiyor. Bedeli yükseltmemek için kamuoyu önünde konuşmuyorum ama bu anlaşma onaylanmalı.”

İsrail Yayın Kurumu, Mısır'ın girişiminin “güvenlik güçleri de dahil olmak üzere kabinenin tüm üyeleri tarafından desteklendiğini” belirtti.

Netanyahu konuyla ilgili ‘çekincelerini dile getirdi, ancak sonuçta Mısır girişiminin ana hatları’ onaylandı.

İsrail Yayın Kurumu, Netanyahu ve güvenlik servisleri başkanlarının, Siyasi ve Güvenlik İşleri Bakanlar Konseyi oturumundan sonra yapılan genişletilmiş kabine oturumunda, ‘müzakerelere zarar verecek sızıntılardan korktukları için’ ana hatları kabine üyelerine sunmamaya karar verdiklerini bildirdi.

Diğer taraftan Hamas, İsrail ile olası bir ateşkes anlaşması ve esir takası konusunda hareketin liderliğiyle istişarelerde bulunmak üzere bir dizi müzakerenin ardından heyetinin Kahire'den ayrıldığını duyurdu.

Hamas'tan yapılan açıklamada, heyetin, Mısır ve Katar'daki arabuluculara “derinlemesine ve ciddi görüşmelerde bulundukları Hamas'ın cevabını” ilettiği belirtildi.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Hareket olumlu ve sorumlu yaklaşımını, halkımızın ulusal taleplerini karşılayacak, saldırıyı tamamen sona erdirecek, Gazze Şeridi'nin tamamından çekilmeyi sağlayacak, yerinden edilenleri geri getirecek, yardımları yoğunlaştıracak, yeniden inşayı başlatacak ve esir takası anlaşmasını tamamlayacak bir anlaşmaya varma konusundaki istek ve kararlılığını yinelemektedir.”

Bu arada el-Kahire el-İhbariyye televizyon kanalı, müzakereler hakkında bilgi sahibi olduğunu belirttiği bir kaynağın Hamas heyetinin, müzakerelere devam etmek üzere yarından sonra Kahire'ye döneceğini söylediğini aktardı.

Kanal daha sonra üst düzey bir kaynağın Hamas heyetinin 48 saat içinde ‘nihai bir yanıtla’ Kahire'ye döneceğini söylediğini aktardı.

Kaynak, Mısır güvenlik heyetinin Hamas heyetiyle ‘tüm detayları’ görüştüğünü ve iki taraf arasında ‘uzlaşı konusunda büyük ilerleme’ kaydedildiğini bildirdi.


Putin, Batı'nın "tehditlerine" yanıt olarak nükleer tatbikat emri verdi

Tatbikatlar, stratejik olmayan nükleer kuvvetlerin savaş görevlerini yerine getirmeye hazır olup olmadığını test edecek (arşiv- Reuters)
Tatbikatlar, stratejik olmayan nükleer kuvvetlerin savaş görevlerini yerine getirmeye hazır olup olmadığını test edecek (arşiv- Reuters)
TT

Putin, Batı'nın "tehditlerine" yanıt olarak nükleer tatbikat emri verdi

Tatbikatlar, stratejik olmayan nükleer kuvvetlerin savaş görevlerini yerine getirmeye hazır olup olmadığını test edecek (arşiv- Reuters)
Tatbikatlar, stratejik olmayan nükleer kuvvetlerin savaş görevlerini yerine getirmeye hazır olup olmadığını test edecek (arşiv- Reuters)

Savunma Bakanlığı'nın bugün (Pazartesi) yaptığı açıklamaya göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batılı liderlerin Moskova'ya yönelik "tehditlerine" yanıt olarak, özellikle Ukrayna yakınlarında konuşlandırılan kuvvetlerin de katılımıyla "yakın gelecekte" nükleer tatbikatların düzenlenmesi talimatını verdi.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin haberine göre Bakanlık, Telegram'da yaptığı açıklamada "tatbikatlar sırasında stratejik olmayan nükleer silahlara hazırlanmak ve kullanmak için bir dizi önlem alınacağını" belirtti. Açıklamada, tatbikatların "bazı Batılı yetkililerin Rusya'ya yönelik kışkırtıcı açıklamaları ve tehditleri" sonrasında ordunun "hazırlık seviyesini" korumayı amaçladığı kaydedildi.

Tatbikatlara, Güney Askeri Bölge ve Deniz Kuvvetlerinden füze formasyonları da katılıyor.


Boris Johnson oy kullanabilmek için kimlik yerine bir dergiyi göstermiş

Johnson, oyunu kullanmasına izin verilmeden önce oy verme merkezine birkaç kez gitmek zorunda kaldı (Reuters)
Johnson, oyunu kullanmasına izin verilmeden önce oy verme merkezine birkaç kez gitmek zorunda kaldı (Reuters)
TT

Boris Johnson oy kullanabilmek için kimlik yerine bir dergiyi göstermiş

Johnson, oyunu kullanmasına izin verilmeden önce oy verme merkezine birkaç kez gitmek zorunda kaldı (Reuters)
Johnson, oyunu kullanmasına izin verilmeden önce oy verme merkezine birkaç kez gitmek zorunda kaldı (Reuters)

Boris Johnson bu hafta sandık başına gittiğinde siyasi bir dergiyi seçmen kimliği olarak kullanmaya çalıştığını söyledi.

Johnson perşembe günü Güney Oxfordshire'da yapılan yerel seçimlerde oyunu kullanmaya çalışmış ancak Başbakan'ken kendisinin çıkardığı yasaya takılmıştı. 

Görevliler, geçerli bir seçmen kimliği ibraz edemediği için eski Muhafazakar Parti liderini geri çevirmişti. 

Olayın ardından Daily Mail için yazı kaleme alan Johnson, Prospect dergisinin bir nüshasını kimlik olarak kullanmaya çalıştığını iddia etti.

Johnson, "Perşembe günü, üzerinde adımın ve adresimin yazılı olduğu Prospect dergisinin kapağı dışında kimliğimi kanıtlayacak hiçbir şey olmadan oy verme merkezine geldiğimde beni haklı olarak geri çeviren üç köylüye özellikle teşekkür etmek istiyorum" dedi.

Dergiyi onlara gösterdim ve hayli şüpheyle baktılar... Birkaç dakika içinde ehliyetimle geri döndüm ve Muhafazakar Parti'ye oy verdim.

Mayıs 2023'ten bu yana Birleşik Krallık'taki bazı seçimlerde seçmenlerin yanlarında fotoğraflı kimlik getirmeleri gerekiyor.

Prospect'in editörü Alan Rusbridger, Johnson'ın dergiye verdiği destekten "memnuniyet duyduğunu" tweetledi ancak okuyuculara derginin kimlik kanıtı olarak kullanılmasındaki kısıtlamaları hatırlattı.

Eski Guardian editörü Twitter/X'te "Potansiyel abonelere uyarı: Dergi birçok açıdan mucizevi ama fotoğraflı kimlik olarak kullanılamaz" diye yazdı.

O dönemin başbakanı Johnson, 2021'de yasayı çıkarırken şöyle demişti:

Amacımız demokrasiyi, seçim sürecinin şeffaflığını ve bütünlüğünü korumak. İlk kez oy kullanacaklardan kimliklerini göstermelerini istemenin mantıksız olduğunu düşünmüyorum.

Bakanlıklarda görev alanlar, Johnson'ın yasalaştırdığı bu değişikliğin seçim sahtekarlığını azaltmak için gerekli olduğunu savunmuştu.

Seçmen kimliği yasasının kurallarını eleştirenler, Birleşik Krallık'ta seçim sahtekarlığı vakalarının nadir görüldüğüne dikkat çekmişti. Seçim Komisyonu'nun son verilerine göre 2018'le 2022 arasında 1386 seçim sahtekarlığı vakasından sadece 11'i mahkumiyetle sonuçlandı.

Seçmen kimliği yasalarının marjinal toplulukların oy kullanma imkanını orantısız bir şekilde etkileyebileceğine dair endişeler de var. 
Independent Türkçe


Yeni romantik filmin yazarı, Harry Styles benzetmesinden pişman

Sen İhtimali'nde dünyaca ünlü genç pop yıldızı rolündeki 29 yaşındaki Britanyalı aktör Nicholas Galitzine, Hathaway'e eşlik ediyor (Amazon Prime)
Sen İhtimali'nde dünyaca ünlü genç pop yıldızı rolündeki 29 yaşındaki Britanyalı aktör Nicholas Galitzine, Hathaway'e eşlik ediyor (Amazon Prime)
TT

Yeni romantik filmin yazarı, Harry Styles benzetmesinden pişman

Sen İhtimali'nde dünyaca ünlü genç pop yıldızı rolündeki 29 yaşındaki Britanyalı aktör Nicholas Galitzine, Hathaway'e eşlik ediyor (Amazon Prime)
Sen İhtimali'nde dünyaca ünlü genç pop yıldızı rolündeki 29 yaşındaki Britanyalı aktör Nicholas Galitzine, Hathaway'e eşlik ediyor (Amazon Prime)

Robinne Lee'nin 2017'de kaleme aldığı çok satan kitabından uyarlanan Sen İhtimali (The Idea of You), Amazon Prime Video'da gösterime girdi. 

Sen İhtimali, popüler bir erkek grubunun 24 yaşındaki solistiyle aşk yaşamaya başlayan 40 yaşındaki bekar bir annenin hikayesini anlatıyor.

Film, sık sık "Harry Styles hayran kurgusu" diye anılıyor ancak yazar Lee, bunun eserini tanımlamak için doğru bir yol olmadığını düşünüyor.

49 yaşındaki Lee, bir keresinde baş karakter Hayes Campbell için Harry Styles'dan ilham aldığını belirtmiş, bu da sinemaseverlerin kitabı hayran kurgusu olarak etiketlemesine yol açmıştı.

Amerikalı yazar, dünyaca ünlü pop yıldızından esinlendiğini söylediğine pişman olduğunu açıkladı.

Entertainment Weekly'ye verdiği röportajda Lee, "Bunu hayran kurgusu olarak görmüyorum" diyerek ekledi:

Harry, Hayes Campbell'ı yaratan birden fazla kişiden biriydi. Sanırım o zamanlar güncel olan Britanyalı bir erkek grubundaki tek kişiydi ve bu yüzden insanlar buna takıldı. Bu talihsiz bir durum çünkü tık tuzağı olarak kullanılıyor ve ben Hayes'i yazarken Harry Styles'ı hayal etmiyorum.

Robinne Lee, kitabı yazarken Prens Harry ve Eddie Redmayne'in yanı sıra özel hayatındaki kişilerden de ilham almış.

Daryl Hannah'yla çıktığı ve Hamptons'da takıldıkları zamanki JFK Jr'a çok benziyor. Ve sonra Helena Christensen'la çıktığı dönemde Michael Hutchence seksiliği de var. Ve gençken Duran Duran'a takıntılıydım, bu yüzden çok fazla Simon var, çok fazla John var.

2 Mayıs'ta gösterime giren romantik filmde 41 yaşındaki aktris Anne Hathaway, kendisinden çok daha genç ve ünlü bir adama aşık olan boşanmış anne Solène'i canlandırıyor.

Independent Türkçe, Entertainment Weekly, JustJared


İsrail medyası: Tel Aviv, Ankara'ya karşı dört maddelik yaptırım plan hazırladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

İsrail medyası: Tel Aviv, Ankara'ya karşı dört maddelik yaptırım plan hazırladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Tel Aviv yönetimi, Türkiye'nin İsrail ile tüm ticaretini durdurma kararına karşılık olarak Türkiye'nin Filistin ile ticaretini sınırlandıracağını ve Ankara'ya yaptırım uygulayacağını duyurdu.

Times of İsrael gazetesinin haberine göre, İsrail Dışişleri Bakanı İsrael Katz ve üst düzey hükümet yetkilileri, Türkiye'ye karşı ortak bazı adımlar atılması yönünde fikir birliğine vardı.

Katz, İsrail’in ekonomisinin güçlü olduğunu ve Türkiye ekonomisinin daha fazla zarar göreceğini savundu.

Sözkonusu kararlar ise şu şekilde sıralandı:

Türkiye, Filistin Yönetimi ve Gazze arasındaki her türlü ekonomik ilişkinin azaltılması için harekete geçilmesi. Ticaret anlaşmalarını ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye'ye yönelik yaptırımların incelenmesi için uluslararası ekonomik forumlara başvurulması. Ekonomi Bakanlığı ile işbirliği içinde, İsrail ekonomisine yakın zaman diliminde çeşitli alanlarda ve ürünlerde alternatifler bulmak için geniş bir alternatifler bankası kurulması. Etkilenen İsrail ihracat sektörlerine yardım.

Independent Türkçe, Dünya

 


Goebbels'in "aşk yuvası" bedavaya verilecek

Villa hakkındaki "Yıkılsın mı, başka amaçla mı değerlendirilsin?" tartışmaları on yıllardır sürüyor (AP)
Villa hakkındaki "Yıkılsın mı, başka amaçla mı değerlendirilsin?" tartışmaları on yıllardır sürüyor (AP)
TT

Goebbels'in "aşk yuvası" bedavaya verilecek

Villa hakkındaki "Yıkılsın mı, başka amaçla mı değerlendirilsin?" tartışmaları on yıllardır sürüyor (AP)
Villa hakkındaki "Yıkılsın mı, başka amaçla mı değerlendirilsin?" tartışmaları on yıllardır sürüyor (AP)

Bir zamanlar Adolf Hitler'in propaganda bakanı Joseph Goebbels'in kullandığı bir mülk, Nazi liderinin ölümünün üzerinden neredeyse 80 yıl geçmişken tartışma konusu olmayı sürdürüyor. 

Perşembe günü eyalet parlamentosunda konuyla ilgili konuşan Berlin Eyaleti Maliye Bakanı Stefan Evers şu ifadeleri kullandı:

Bu yeri kim almak istiyorsa Berlin eyaleti olarak ona hediye etmek isteriz.

Berlin bu villayı, yer aldığı Brandenburg eyaletine ya da federal yönetime devretmek istediğini daha önce defalarca söylemişti. Ancak bu talepler karşılık bulmayınca bakım ve güvenlik giderleri başkente kaldı. 

sdvfbr
Bogensee gölüne bakan villa, 1939'da inşa edildi (AP)​​​​​

Bu teklifi yineleyen Evers, villanın tarihini yansıtacak teklifler beklediğini vurgularken şahısların başvurusunun kale alınıp alınmayacağını açıklamadı. 

"Önceki on yıllarda olduğu gibi bu konuyu bir kez daha halledemezsek Berlin'in halihazırda mevcut olan yıkım hazırlığını icraate dökmekten başka çaresi kalmıyor" dedi. 

Nazi Almanyasının lideri Hitler'e en yakın isimlerden olan Goebbels, lüks villayı Berlin'in 40 kilometre kuzeyindeki Wandlitz kasabası yakınlarında yaptırmıştı. 

Eşi ve 6 çocuğuyla Berlin'de yaşarken bu bölgeye giderek kaçamak yapıyordu. Nazi liderleri, sanatçılar ve aktörlerin eğlence amaçlı kullandığı arazinin Goebbels'in evlilik dışı ilişkilerinde "aşk yuvası" rolü oynadığı söyleniyor. 

II. Dünya Savaşı'ndan sonra  17 hektarlık arazi önce bir süreliğine hastane olarak kullanıldı. Sonrasındaysa Doğu Almanya'daki Komünist Parti'nin gençlik kolu dev konutlar kurarak buraya bir eğitim merkezi inşa etti. 

1990'da Almanya'nın birleşmesinin ardından mülk, Berlin eyaletine geçse de yönetim ne yapacağını bilemedi. Birleşik Krallık'ın Telegraph gazetesi, evin 2000'den beri kullanılmadığını bildiriyor.

Evi yenilemenin 375 milyon dolar, yıkımınsa 55 milyon dolar maliyete sahip olacağı tahmin ediliyor. 

II. Dünya Savaşı'nın sonlarında Berlin'e taşınan Goebbels ve eşi, Sovyetler Birliği askerlerinin yaklaşması üzerine Hitler'in sığınağında siyanürle hem kendilerini hem de çocuklarını öldürmüştü. 

Ailenin Berlin'deki bir adada yer alan lüks evleri, 2011'de açık artırmayla satılmıştı. 

Independent Türkçe, AP, New York Post, Telegraph


Çin lideri Şi Cinping'in Avrupa turundan neler bekleniyor?

Geçen sene üç günlüğüne Asya ülkesine giden Macron, "Çin'le bağlarımızı koparmamalı, kendimizi Çin'den uzaklaştırmamalıyız" demişti (AFP/Arşiv)
Geçen sene üç günlüğüne Asya ülkesine giden Macron, "Çin'le bağlarımızı koparmamalı, kendimizi Çin'den uzaklaştırmamalıyız" demişti (AFP/Arşiv)
TT

Çin lideri Şi Cinping'in Avrupa turundan neler bekleniyor?

Geçen sene üç günlüğüne Asya ülkesine giden Macron, "Çin'le bağlarımızı koparmamalı, kendimizi Çin'den uzaklaştırmamalıyız" demişti (AFP/Arşiv)
Geçen sene üç günlüğüne Asya ülkesine giden Macron, "Çin'le bağlarımızı koparmamalı, kendimizi Çin'den uzaklaştırmamalıyız" demişti (AFP/Arşiv)

Şi Cinping, devlet ziyareti için 2019'da İtalya'ya gittiğinde gösterişli bir karşılamayla ağırlanmıştı. Opera şarkıcısı Andrea Bocelli'nin şarkı söylediği yemeğe katılıp Roma döneminden kalma yerleri ziyaret ettikten sonra İtalya, Çin liderinin Kuşak ve Yol girişimine katılmak için imza atmıştı.

5 yıl sonra Avrupa'ya dönen 70 yaşındaki Şi, bambaşka bir atmosferle karşı karşıya. 6 günlük turunun bugünkü başlangıcında Fransa'da törenlerle karşılanıyor olsa da Pekin yönetimine bakış kıtada kayda değer ölçüde değişti. 

İtalya'nın anlaşmayı yenilemeyeceğini 3 Aralık'ta bildirerek Çin'in "Modern İpek Yolu" projesinden çekilmesi, Avrupa Birliği'nin Çinli rüzgâr türbini şirketleri hakkında ve tıbbi cihaz tedarikine ilişkin soruşturma başlatması, Birleşik Krallık ve Almanya'nın Çin ajanlarına yönelik yakın tarihli operasyonları da bu değişime örnek olarak gösteriliyor.

ABD'nin önde gelen haber kuruluşlarından CNN, Avrupa'nın ticaret savaşı beklentisiyle bu adımları attığını vurguladı. Pekin'in Ukrayna'yı istila eden Rusya'yla ilişkileri derinleştirmesinin de Avrupa'yı alarma geçirdiği bildirildi. 

Amerikan Alman Marshall Fonu (German Marshall Fund) adlı düşünce kuruluşu için Berlin'de çalışan Noah Barkin şu ifadeleri kullanıyor:

Çin, Avrupa'daki pek çok başkentte, artan oranda, çok yönlü bir tehdit olarak görülüyor. Ancak hem ekonomi hem de güvenliğe dair bu endişelerin giderilmesinin ne kadar hızlı olacağı ve alınacak önlemlerde hangi ölçüde ileri gidileceği konularında Avrupa içinde farklı sesler var.

Fransa, Sırbistan ve Macaristan'ı kapsayan ziyarette Şi bu kaygıları giderme şansına sahip. Pekin'in ekonomi konusundaki tartışmaları yatıştırmak ve Avrupa'yı ABD'ye daha fazla itmemek istediği, CNN'in haberinde belirtildi. 

Amerikan New York Times gazetesi de ziyaretin Brüksel-Washington ilişkilerini zayıflatmayı hedeflediğini savundu. 

dfbgrtyn
Uluslararası Af Örgütü, cumartesi Paris'te düzenlediği eylemde Çin'in insan hakları ihlallerine dikkat çekti (AFP)

CNN, Şi'nin Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'la pazartesi yapacağı görüşmede elektrikli otomobil ihracatının önüne engel konmaması için uğraşacağını bildirdi. Çin'in elinde de Fransa'nın konyak sektörünü vuracak ticaret yasağı gibi misillemeye dair kozlar olduğuna işaret edildi. 

Singapur Ulusal Üniversitesi'nden siyaset bilimci Chong Ja Ian, Macron-Şi görüşmesi hakkında şunları söylüyor:

Fransa, ABD'yle mesafelenip AB içinde bağımsız bir aktör olma isteğiyle nam kazandı. Şi, Avrupa'nın Kuzey Amerika'yla daha fazla mesafelenmesi için Macron'la çalışmak isteyebilir.

Fransa-Çin ilişkileri uzmanı Philippe Le Corre de "Macron mevcut küresel kaos içinde, iki süpergüç arasında üçüncü yol çizip orada yürümeye çalışıyor" diyor. 

Pekin'deki Renmin Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler dersleri veren Wang Yiwei, Çin'in Ukrayna savaşı konusunda arabulucu olma çabalarına vurgu yapıyor:

Başkan Şi, Çin'in Rusya'yla ilişkilerini Başkan Macron'a açıklayacak. Çin'in Avrupa ve Rusya arasındaki mesafeyi azaltmak için aracı olabileceğini söyleyecek.

Diğer yandan savaşta kullanılabilecek malzemelerin ihracatı ve Rus lider Vladimir Putin'in bu ay Çin'i ziyaret etmeyi planladığını açıklaması, Pekin'in Avrupa'dan çok Moskova'ya yakın olduğu düşüncesini güçlendiriyor. 

Macron ve Von der Leyen'in özellikle silah ihracatı konusunda Şi'yi uyarması bekleniyor. 

Avrupa-Çin ilişkileri uzmanı Noah Barkin, Şi'nin Sırbistan ve Macaristan ziyaretlerinin daha sakin geçmesini bekliyor:

Şi, diğer Avrupa başkentlerinde duyduğu eleştirileri Belgrad ve Budapeşte'de duymayacak. Onların liderleri Çin'in yatırım yapmasını istiyor ve Çin'in Rusya'yla ilişkilerinin güçlenmesiyle ilgili problemleri yok.

Hem Sırp lider Aleksandar Vučić, hem de Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın Çin liderini kucaklaması bekleniyor. Şi'nin Sırbistan ziyaretinin, NATO'nun Belgrad'daki Çin Büyükelçiliği'ni "yanlışlıkla" bombalamasının 25. yıldönümünde gerçekleşmesi de dikkat çekiyor. 

Diğer yandan geçen hafta bu ziyareti duyuran Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Cien, "küresel barış ve kalkınmaya olumlu katkı sağlamanın amaçlandığını" söylemişti.

Independent Türkçe, CNN, New York Times


Filistin yanlısı gösterilerin devam ettiği ABD üniversitelerinde öğrenciler gözaltına alınıyor

Çevik kuvvet polisi, Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı bir göstericiyi gözaltına aldı. (AP)
Çevik kuvvet polisi, Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı bir göstericiyi gözaltına aldı. (AP)
TT

Filistin yanlısı gösterilerin devam ettiği ABD üniversitelerinde öğrenciler gözaltına alınıyor

Çevik kuvvet polisi, Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı bir göstericiyi gözaltına aldı. (AP)
Çevik kuvvet polisi, Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı bir göstericiyi gözaltına aldı. (AP)

ABD polisi, Filistinlileri destekleyen en az 25 protestocuyu gözaltına aldı ve Virginia Üniversitesi'ndeki bir çadır kampını kaldırdı. Virginia Üniversitesi tarafından yapılan açıklamada, diğer ABD üniversitelerinin mezuniyet törenleri sırasında daha fazla protesto ve huzursuzluğa hazırlandığı belirtildi.

Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi, Cumartesi sabahına kadar protestolar büyük ölçüde barışçıl olmasına rağmen bir kez daha gerginliğe tanık oldu. Reuters haber ajansına göre, bir videoda çevik kuvvet teçhizatı giyen polis memurlarının göstericilerin kampına girdiği, bazı göstericileri kelepçelediği ve kimyasal sprey gibi görünen bir şey kullandığı görüldü.

xscdvfb
Filistin yanlısı göstericiler Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi kampüsünde çevik kuvvet polisinin önünde duruyor. (AP)

ABD'nin dört bir yanındaki öğrenciler, Gazze Şeridi'nde aylardır süren savaşı protesto etmek ve İsrail'i destekleyen Başkan Joe Biden'dan orada akan kanı durdurmak için daha fazlasını yapmasını talep etmek için onlarca kampüste toplanıyor. Ayrıca üniversitelerine, İsrail hükümetini destekleyen şirketlerden ellerini çekmeleri çağrısında bulunuyorlar.

Virginia Üniversitesi tarafından yapılan basın açıklamasında, protestocuların Cuma akşamı çadır kurarak ve hoparlör kullanarak bir dizi kuralı ihlal ettiği ifade edildi.

Virginia Üniversitesi Rektörü Jim Ryan bir mektupla, yetkililerin ‘üniversite ile bağlantısı olmayan’ ve ‘bazı güvenlik endişeleri’ yaratan kişilerin kampüsteki protestoculara katıldığını öğrendiklerini bildirdi.

Gözaltına alınanlar arasında kaç Virginia Üniversitesi öğrencisinin bulunduğu henüz belli değil.

Kendilerine ‘Virginia Üniversitesi Gazze Oturma Kampı’ adını veren bir grup, üniversitenin polis çağırma kararını bir Instagram paylaşımıyla kınadı.

Chicago polisinin X üzerinden yaptığı açıklamaya göre, dün (Cumartesi) Sanat Enstitüsü önünde düzenlenen bir gösteride, enstitünün kampüsü yasadışı olarak işgal ettiklerini söyleyerek protestocuları dağıtmak üzere polis çağırmasının ardından onlarca kişi izinsiz giriş suçundan gözaltına alındı.

University of Michigan graduates walk out during the ceremony with Palestinian flags in solidarity with the Palestinian people. pic.twitter.com/xHk4Rhsx6t

— PALESTINE ONLINE 🇵🇸 (@OnlinePalEng) May 5, 2024

 

Diğer üniversitelerde ise yaşanan arbedeler gözaltılara dönüşmedi. Ann Arbor'daki Filistin yanlısı protestocular Michigan Üniversitesi'ndeki mezuniyet töreninin başlamasını engelledi.

Sosyal medyada dolaşan görüntülerde, geleneksel Filistin kefiyesi giyen, mezuniyet kepi takan ve Filistin bayrakları sallayan onlarca öğrenci, binlerce kişi olduğu tahmin edilen kalabalığın tezahüratları ve yuhalamaları arasında Michigan Stadyumu'nun orta koridorunda yürürken görüldü.

Üniversite Sözcüsü Colleen Mastony'e göre tören devam etti ve kampüs polisi protestoculara stadyumun arka tarafına kadar eşlik etti. Ancak herhangi bir gözaltı yapılmadı.

Mastony yaptığı açıklamada, “Michigan Üniversitesi'nin mezuniyet törenlerinde onlarca yıldır bu tür barışçıl protestolar düzenleniyor. Üniversitemiz konuşma ve ifade özgürlüğünü destekliyor. Üniversite öğrencileri bugünkü mezuniyet töreninin bir gurur ve zafer anı olmasından memnuniyet duyuyor” ifadelerini kullandı.

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşına ilişkin tepkiler son iki hafta içinde ABD kampüslerinde farklı bir noktaya geldi ve bazen şiddete dönüştü.

New York'taki Columbia Üniversitesi de dahil olmak üzere pek çok üniversite protestoları kontrol altına almak için polis çağırdı.

Polis şimdiye kadar ülke çapındaki üniversitelerde iki binden fazla protestocuyu gözaltına aldı.

Michigan Üniversitesi, mezuniyet törenleri için güvenlik protokollerini değiştiren birkaç üniversiteden biri.

Üniversite yönetimi geçtiğimiz hafta Reuters'a yaptığı açıklamada, gönüllü personelini, misafirleri kampüs içinde yerlerine yönlendirmek gibi olağan görevlerinden farklı olarak, aksaklıkları nasıl yatıştıracakları konusunda eğittiğini bildirdi.

Savaş karşıtı protestolar İsrail'in, 7 Ekim'de Hamas'ın düzenlediği ve bin 200 kişinin ölümüne yol açtığını söylediği saldırının ardından Gazze Şeridi'ne başlattığı saldırıya yanıt niteliği taşıyor. Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkililerine göre İsrail söz konusu saldırıya karşılık 34 binden fazla kişiyi öldürdü ve Gazze Şeridi’ni yerle bir etti.