Akdeniz için Birlik, Gazze’nin savaş sonrası geleceğiyle ilgili yol haritası gündemiyle toplandı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Bin Ferhan, askeri operasyonların derhal sona erdirilmesine öncelik verilmesinin önemini vurguladı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, AİB 8. Bölgesel Forumu toplantısı hatıra fotoğrafında yer aldı (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, AİB 8. Bölgesel Forumu toplantısı hatıra fotoğrafında yer aldı (AFP)
TT

Akdeniz için Birlik, Gazze’nin savaş sonrası geleceğiyle ilgili yol haritası gündemiyle toplandı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, AİB 8. Bölgesel Forumu toplantısı hatıra fotoğrafında yer aldı (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, AİB 8. Bölgesel Forumu toplantısı hatıra fotoğrafında yer aldı (AFP)

İsrail’in Gazze Şeridi’nde işlediği katliamın ve savaşın yarattığı daha önce eşi ve benzeri görülmemiş insani felaketin durdurulması için çeşitli cephelerden diplomatik çabaların yoğunlaştığı bir dönemde İspanya’nın Barselona şehri, Akdeniz için Birlik (AiB) örgütünün 8. Bölgesel Forumu’na ev sahipliği yaptı. İsrail ile Hamas arasında devam eden savaşın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'nin ve tüm Filistin'in geleceği için bir yol haritası çizilmesi gündemiyle düzenlenen olağanüstü foruma, Avrupa Birliği (AB) ve Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin dışişleri bakanları katıldı.

Forumun toplantıları, genellikle AB üyesi ülkeler ile Akdeniz’in güney kıyısında yer alan ülkeler arasındaki iş birliğini geliştirmeye ayrılsa da AiB, bu kez katılımcı sayısı açısından rekor kıran mükemmel bir siyasi forum olarak karşımıza çıktı. Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi (AL) Olağanüstü Ortak Zirvesi’nden çıkan bir kararla kurulan bakanlar komitesinin başkanı olan Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, foruma özel konuk olarak katıldı.

Şarku'l Avsat'ın forumdan sorumlu bir diplomatik kaynağa teyit ettirdiği bilgilere göre, İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, forumun açılışı öncesinde Filistinli mevkidaşı Riyad el-Maliki ile uzun bir görüşme yaptı. Görüşmede, savaş bittikten sonra Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'nin yönetimini devralması için ihtiyaç duyduğu destek ele alındı.

İspanya Dışişleri Bakanı Albares, Hamas'ın İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve Belçika Başbakanı Alexander De Croo’nun İsrail'e yaptıkları son ziyaret sırasındaki tutumlarını ‘net ve cesurca’ olarak nitelendirdiği açıklamasıyla ilgili bir soruya, ‘terör örgütlerinin açıklamaları hakkında yorum yapmadığı’ yanıtını verdi. Albares, İspanya hükümetinin Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği eylemi ilk günden beri kınadığını da sözlerine ekledi.

İspanya hükümetinin bazı üyelerinin Gazze'de devam eden savaşa ilişkin tutumları, Madrid ile Tel Aviv arasında diplomatik bir krize neden olmuş ve bu tutumları protesto etmek üzere her iki tarafın büyükelçileri çağrılmıştı. İspanya Sosyal Haklar Bakanı görevini vekaleten yürüten Ione Belarra, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Filistin halkına karşı savaş suçları ve soykırım işlemekten Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) karşısına çıkarılması ve İsrail ile ilişkilerin kesilmesi çağrısında bulunmuştu. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi'nde yapılan oylamayı kazanmıştı. Ardından yardımcısı ve baş müttefiki Sumar Partisi lideri Yolanda Diaz, Sanchez'i Gazze'deki son olaylar karşısında tıpkı Avrupa Birliği'nin (AB) Ukrayna'daki savaşa ilişkin tutumuna benzer şekilde net bir tutum sergilemekten çekinmemeye çağırmıştı. Sanchez, İsrail'e yaptığı son ziyaret sırasında Netanyahu'ya, “Gazze'de sivillerin öldürüldüğünü görmek kesinlikle dayanılmaz bir manzara” dedi. Bu sözler üzerine İsrail hükümeti, Sanchez'i ‘terörü desteklemekle’ suçladı. Açıklama, İspanya Dışişleri Bakanlığı tarafından İsrail’in Madrid Büyükelçisi’nin protesto amaçlı nota verilmek üzere bakanlığa çağrılmasına yol açtı.

ASDWFE
Josep Borrell Barselona'da düzenlenen foruma katıldı (EPA)

Forumun oturum aralarında bir grup gazeteciye açıklamalarda bulunan İspanya Dışişleri Bakanı Albares, İsrail’in açıklamasını İspanya'nın ‘kabul edilemez ve asılsız’ olarak nitelediğini söyledi. Bu açıklamanın yapılmasının nedenleriyle ilgili olarak İsrail büyükelçisinden net açıklamalar beklendiğini ve kendisinden bu açıklamaların gelecekte tekrarlanmayacağına dair garanti istendiğini belirtti. Albares, “İsrail'in Hamas'a yönelik, savaşta sivilleri canlı kalkan olarak kullandığı yönündeki suçlamaları, sivilleri öldürmesi için bir mazeret oluşturmaz” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, forum öncesi yaptığı açıklamada, Riyad'da düzenlenen İİT-AL Olağanüstü Ortak Zirvesi’nin sonuçlarına dikkati çekti. Bin Ferhan, zirve sonucunda kurulan Arap ve Müslüman ülkelerin ortak tutumunu aktarmak ve Gazze Şeridi'ndeki krize bir çözüm yolu bulmak amacıyla dünya genelinde birçok önemli ortağı ziyaret eden bakanlar heyetinin başına atandığını kaydetti.

Bin Ferhan, uluslararası toplumun Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonların derhal sona erdirilmesine, yeterli ve güvenli insani yardımların geçişinin sağlanmasına ve tüm sivil rehinelerin serbest bırakılmasına öncelik vermesinin önemini vurguladı. Bin Ferhan, geçici ateşkes anlaşmasına varılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bunun olumlu bir gelişme olduğunu ve acil insani yardımın güvenli geçişine olanak sağladığını dile getiren Suudi Bakan, geçici ateşkesin ardından askeri operasyonlar kapsamlı ve tamamen durdurulmadığı sürece sadece insani yardımların Gazze'ye girmesinin yeterli olmadığının altını çizdi. Suudi Arabistan’ın krizin başlamasından bu yana her türlü şiddeti ve sivillerin hedef alınmasını kınadığını aktaran Bin Ferhan, “Gazze Şeridi'nde devam eden gerilim, daha fazla yıkıma, aşırılığa ve daha fazla masum insanın öldürülmesine yol açıyor. Aynı zamanda bölgenin güvenliğini tehdit ediyor” şeklinde konuştu. İsrail güçlerinin sivillerin hayatlarını hiçe sayarak yürüttüğü askeri operasyonların hız kazanmasına ve uluslararası kuruluşların başarısız olmasına rağmen, Gazze Şeridi'ndeki mevcut krizin aşılması için ciddi çaba gösterilmesine dikkat çekti. Bin Ferhan ayrıca, kardeş Filistin halkının onurunu koruyacak ve refahını sağlayacak bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulmasının önünü açacak barış sürecinin canlandırılması için ciddi ve inandırıcı bir plan ortaya konulmasının önemini vurguladı.

VDFGRT
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri de Barselona'daki foruma katıldı (Reuters)

İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ile bir araya gelen Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, sivillerin korunması, Gazze Şeridi'nde güvenliğin ve istikrarın yeniden tesis edilmesi için tam ve sürdürülebilir bir ateşkesle insani ateşkese bağlı kalmanın önemine değindi. Bin Ferhan, görüşmede savaşın sona ermesi için iki devletli çözümden başka bir yol olmadığını söyledi.

Dışişleri Bakanı Bin Ferhan, AiB örgütünün 8. Bölgesel Forumu kapsamında Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ile de bir araya geldi. Suudi Arabistan resmi ajansı SPA’nın aktardığına göre, görüşmede, Gazze Şeridi ve çevresindeki durumun yanı sıra sivillerin korunması amacıyla sürdürülebilir bir ateşkes için gösterilen çabalar, ateşkesin kalıcılaştırılması ve sürdürülmesinin önemi ele alındı. Görüşmede, Ortadoğu'nun ve dünyanın güvenlik ve istikrarını artıracak şekilde ortak ilgi alanına giren pek çok konuya da değinildi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Bin Ferhan, uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk kurallarının uygulanmasına yönelik uluslararası çabaları yoğunlaştırmanın gerekliliğini vurguladı. Ayrıca, ilgili uluslararası anlaşmalara uygun olarak bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulmasını sağlamak için barış yoluna dönmenin öneminin altını çizdi.

İİT-AL Olağanüstü Ortak Zirvesi’nden çıkan bakanlar heyetine başkanlık yapan Bin Ferhan, forumun oturum aralarında İspanya Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede Gazze Şeridi'ndeki mevcut krizin üstesinden gelinmesi ve bu felakete son verecek inandırıcı bir barış planı üzerinde çalışılması gerektiğini vurguladı. Suudi Bakan, krizin çözümü için iki devletli çözümden ve bağımsız, egemen bir Filistin devletinin tanınmasından başka alternatif bir yol olmadığını kaydetti.

Diğer taraftan İsrail, AİB forumuna katılmadı. İsrail, hafta ortasında, gündemin kendisine danışılmadan Gazze'deki savaşla sınırlandırılması yönünde değiştirildiğini bahane etti ve toplantılara katılmayacağını açıkladı.

İspanyol diplomatlardan birinin söylediğine göre, İspanya diplomasisi, önümüzdeki ayın sonlarında sona erecek AB dönem başkanlığı çerçevesinde Batı ve İslam dünyası arasındaki bu savaşın yol açtığı uçurumun genişlemesini önlemek için haftalardır çalışıyor. Aynı diplomat, söz konusu çabaları çeşitli cephelerde yönetmekten ve koordine etmekten sorumlu.

Öte yandan forum, sonuç bildirisinde 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail'in kendisini savunma hakkına atıfta bulunulmasını kabul etmeyen Arap ülkelerinin heyetleri arasında hararetli ve seslerin yükseldiği tartışmalara sahne oldu. Diğer yandan ateşkes isteme konusundaki çekincelerini dile getiren Almanya, yardımların ulaştırılması için insani ateşkes çağrısını destekledi.

Bunun yanında anlaşmazlığın iki devletli çözüm ve İsrailliler ile Filistinliler arasında karşılıklı tanınma temelinde çözülmesi için uluslararası bir konferans çağrısı yapılması amacıyla diplomatik çabalar sarf edildi. AB tarafından benimsenen bu eğilim, forumda hazır bulunan Arap Birliği ve İİT temsilcileri tarafından desteklendiyse de İsrail tarafından reddedildi.

En büyük zorluğun yalnızca temel altyapıyı yok eden büyük yıkım olmadığını dile getiren AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, aynı zamanda Gazze halkının sivil idaresinden sorumlu olan Hamas'ın dağıtılmasından dolayı da savaş bittikten sonra Gazze Şeridi'nin içinde bulunacağı durum olduğunu söyledi. Borrell, AB’nin, Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin sorumluluğunu üstleninceye kadar bu görevi Birleşmiş Milletler'e (BM) devretme eğiliminde olduğunu da sözlerine ekledi.

Borrell, AiB 8. Bölgesel Forumu toplantılarının ‘İsrail'e karşı bir komplo’ olduğu yönündeki iddiaları kategorik olarak reddetmişti.



Trump destekçisi, sabotaja uğrayan Kuzey Akım'ı almak için harekete geçti

Kuzey Akım boru hatlarındaki sabotajın ardından sızıntı yaşanmıştı (Reuters)
Kuzey Akım boru hatlarındaki sabotajın ardından sızıntı yaşanmıştı (Reuters)
TT

Trump destekçisi, sabotaja uğrayan Kuzey Akım'ı almak için harekete geçti

Kuzey Akım boru hatlarındaki sabotajın ardından sızıntı yaşanmıştı (Reuters)
Kuzey Akım boru hatlarındaki sabotajın ardından sızıntı yaşanmıştı (Reuters)

Amerikalı bir yatırımcı, iki yıl önce sabotajla patlatılan Kuzey Akım 2 boru hattını satın almaya çalışıyor. 

ABD'nin tanınmış gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), Floridalı yatırımcı Stephen P. Lynch'in, boru hattını satın almak için Washington yönetiminden izin talep ettiğini yazıyor. 

5 Kasım'da yapılan başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump'ın kampanyasına 300 bin dolara yakın bağış yapan yatırımcı, boru hatlarını satın alma projesine dair şunları söylüyor:

İşin özü şu: Bu, Amerika ve Avrupa'nın fosil yakıt çağının geri kalanında Avrupa'daki enerji arzı üzerinde kontrol sahibi olması için hayatta bir kez gelecek bir fırsat.

WSJ'nin incelediği belgelere göre Lynch, Kuzey Akım 2'yi satın almak için ABD Hazine Bakanlığı'na şubatta başvuru yaptı. Yatırımcı, kendisine satın alma işlemleri kapsamında ABD'nin yaptırım listesindeki bazı kişi ve kuruluşlarla görüşme imtiyazı sağlanmasını istiyor. 

Haberde, Trump'ın, boru hattının satın alınmasını Ukrayna savaşını bitirmek için bir koz olarak kullanabileceğine dikkat çekiliyor. Cumhuriyetçi lider, seçim kampanyasında Ukrayna savaşını 24 saatte bitirme vaadiyle gündem olmuştu. 

Toplam maliyeti yaklaşık 11 milyar dolar olan Kuzey Akım 2 projesiyle yılda 55 milyar metreküp Rus gazının Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya sevk edilmesi planlanıyordu. Ancak Ukrayna savaşının patlak vermesiyle proje yarım kaldı.

Projeyi, Rus devletine ait Gazprom'un yan kuruluşu olan ve merkezi İsviçre'de yer alan Nord Stream 2 AG yürütüyordu. 

Gazprom liderliğinde tasarlanan ve inşaatı Eylül 2021'de tamamlanan Kuzey Akım 2 projesinin ruhsatlandırma çalışmaları devam ederken, Kremlin'in ayrılıkçı Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'ni 21 Şubat 2022'de tanıması diplomatik kriz yaratmıştı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 22 Şubat'ta boru hattının sertifikasyon sürecinin durdurulması talimatını vermişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in emriyle bundan iki gün sonra Ukrayna işgali başlamıştı.

Rusya'ya yönelik yaptırımların bir parçası olarak ABD Hazine Bakanlığı da Batılı şirketlerden, Nord Stream 2 AG'yle ilgili tüm finansal işlemleri durdurmasını istemişti. 

Nord Stream 2 AG, yaptırımlar nedeniyle Mart 2022'de 140 çalışanını işten çıkarmış ve iflasın eşiğine gelmişti. Daha sonra İsviçre'de yürütülen hukuki süreçte şirkete borçlarını ödemesi için 10 Ocak 2025'e kadar süre verilmişti.  

Amerikan gazetesi Washington Post'un (WP) aktardığına göre Lynch, iflas duyurusu yapması durumunda Nord Stream 2 AG'yi satın alarak Kuzey Akım 2 hattının sahibi olmayı hedefliyor. WP, Gazprom'un ve Alman hükümetinin yorum taleplerine yanıt vermediğini bildiriyor. 

Ayrıca Lynch'in elini güçlendirmek için Alman danışmanlık firması Berlin Global Advisors'dan da destek aldığı belirtiliyor. Şirketin partnerlerinden Rüdiger von Fritsch, 2014-2019'da Almanya'nın Moskova Büyükelçisi olarak görev yapmış, Kuzey Akım 2'nin kurulmasıyla ilgili çalışmalarda da yer almıştı.

Yaklaşık 20 yıl Moskova'da yaşayan 57 yaşındaki Lynch, ABD Hazine Bakanlığı'ndan aldığı izinle, 2022'de Rusya'ya ait Sberbank'ın İsviçre şubesinin Cenevre merkezli M3 Groupe Holding firmasına satışında arabuluculuk yapmıştı. Lynch'in, satıldıktan sonra TradeXBank adı altında faaliyet gösteren bankada yüzde 10 hissesi var. 

Kuzey Akım hatlarına sabotaj

Rusya'dan Avrupa'ya Baltık Denizi'nin altından doğalgaz taşıyan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarında 26 Eylül 2022'de üç patlama gerçekleşmişti. Kuzey Akım sabotajıyla ilgili New York Times ve Almanya merkezli Die Zeit tarafından ortaya atılan bir teoride, saldırının Ukrayna destekçisi 6 kişi tarafından bir yat kiralanarak gerçekleştirilmiş olabileceği belirtilmişti.

WP de sabotajı 48 yaşındaki Ukraynalı albay Roman Çervinski'nin yönettiğini savunmuştu. Haberde Çervinski'nin yalnız hareket etmediği ve operasyonu planlayan isim olmadığı belirtilirken, emrin dönemin Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeri Zalujni'ye rapor veren daha üst rütbedeki subaylardan geldiği ileri sürülmüştü. Böylelikle sabotajdan Ukrayna'nın sorumlu olduğu iddiası daha da güçlenmişti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Washington Post, Interfax, Swiss Info