Tarihin en büyük gazeteci cinayeti Gazze'de yaşandı

Gazze Şeridi'ndeki savaşta 58 saha muhabiri öldürüldü

İsrail gözaltına aldığı gazetecilerin çoğunun Hamas hareketine mensup veya onunla bağlantılı olduğunu iddia ediyor (AFP)
İsrail gözaltına aldığı gazetecilerin çoğunun Hamas hareketine mensup veya onunla bağlantılı olduğunu iddia ediyor (AFP)
TT

Tarihin en büyük gazeteci cinayeti Gazze'de yaşandı

İsrail gözaltına aldığı gazetecilerin çoğunun Hamas hareketine mensup veya onunla bağlantılı olduğunu iddia ediyor (AFP)
İsrail gözaltına aldığı gazetecilerin çoğunun Hamas hareketine mensup veya onunla bağlantılı olduğunu iddia ediyor (AFP)

Halil Musa 

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında dünyadaki en büyük sayı olarak değerlendirilen 58'den fazla Filistinli gazeteciyi öldürdü.

Bu, son 20 yılda Filistin'de öldürülen gazetecilerin sayısını aşıyor.

Batı Şeria'da İsrail ordusu 7 Ekim'den sonra 42 gazeteciyi tutukladı, 32'sini gözaltına aldı.

İsrail ordusu Reuters ve AFP'ye, iki kurumun gazetecilerinin İsrail saldırıları tarafından hedef alınmayacağına dair garanti aramasının ardından "Gazze Şeridi'nde çalışan gazetecilerin güvenliğini garanti edemeyeceğini" bildirdi.

Büyük sonuç

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi, savaş sırasında gazetecilerin hedef alınmasını "modern tarihte işgal ordusunun planladığı ve işlediği en büyük gazeteci cinayeti" olarak tanımladı.

Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi'ne göre 2022 yılında Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı sırasında 15 gazeteci öldürüldü.

Komite, savaşın ilk ayında Gazze Şeridi'nde öldürülen gazetecilere ilişkin belgelediği rakamın "komitenin 20 yıl önce gazeteci kurbanlarının sayısını saymaya başlamasından bu yana çatışmanın benzer dönemlerindeki en büyük rakam olarak kabul edildiğini" belirtti.

Gazetecileri Koruma Komitesi, 7 Ekim'de bir günde altı kişinin, 18 Kasım'da ise beş kişinin öldürüldüğünü açıkladı.

Komitenin Orta Doğu ve Kuzey Afrika Program Koordinatörü Şerif Mansur gazetecilere yönelik saldırılara ilişkin şunu dile getirdi: 

Gazeteciler savaşan tarafların hedefi olmamalıdırlar. Onlar bu trajik çatışmayı aktarmak için büyük fedakarlıklar yapıyorlar.

İsrail güvenliklerini garanti etmiyor

Mansur, İsrail ordusunun "uluslararası medya kuruluşlarına medyanın veya çalışanlarının güvenliğini garanti edemeyeceğini söyleyerek cinayetlerle ilgili herhangi bir sorumluluk üstlenmeyi reddettiğini" kaydetti.

Ayrıca Gazze Şeridi'ndeki çoğu gazetecinin meslektaşlarını, ailelerini ve medya tesislerini kaybettiğini ve güvenli bir sığınak veya çıkış olmadığında güvenlik arayışı içinde kaçtıklarını açıkladı.

Filistin Kalkınma ve Basın Özgürlüğü Merkezi'nin direktör vekili Şirin el-Hatib'e göre, merkez İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde savaşı takip eden çok sayıda gazeteciyi kasten öldürdüğünü belgeledi.

Hatib, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Bazı muhabirler video yayınladıktan sonra bombalanarak öldürülürken, bazıları da evleri bombalandığında aileleriyle birlikte öldürüldü. Bu, Filistinli gazetecilerin, Gazze Şeridi'nin diğer sakinleri gibi Filistinli oldukları ve evlerinde ve İsrail baskınlarının hedef aldığı bölgelerde bulundukları için öldürülmesi gerçeğini ortadan kaldırmaz. İsrail ordusunun 7 Ekim'den bu yana 40'tan fazla Filistinliyi tutuklaması onları susturmayı amaçlıyor ve bu onlara karşı bir intikam adımıdır.

Savaş suçları

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellangi, Ramallah ziyareti sırasında, ziyaretin "Filistinli muhabirlerin yanında yer almayı ve onların Gazze Şeridi ve Batı Şeria'daki çalışmalarında karşılaştıkları zorlukları öğrenmeyi" amaçladığını vurguladı.

Bellangi, Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın "İsrail'in gazetecilere karşı savaş suçu işlediği" iddiasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde dava açmasına desteğini ifade etti.

Gazeteciler Sendikası geçtiğimiz yıllarda Uluslararası Ceza Mahkeme'sine, İsrail'in 2000 ile 2021 yılları arasında yaklaşık 50 gazeteciyi öldürdüğü yönünde iddialarda bulunmuştu.

Sınır Tanımayan Gazeteciler ayrıca, "İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşı sırasında gazetecilere karşı işlenen savaş suçları" nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde dava açılacağını da duyurdu.

Örgüt, "özellikle Gazze'de kendilerine karşı işlenen suçların boyutu, ciddiyeti ve tekrarlanan doğası, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı tarafından soruşturma yapılmasına öncelik verilmesini gerektiriyor" ifadesini kullandı.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı'na açtığı davada, dokuz gazetecinin görevlerini yerine getirirken öldürülmesi, iki gazetecinin de yaralanması ayrıntılarıyla anlatılıyor.

Uluslararası örgüt, İsrail'in "Gazze'deki 50'den fazla medya kuruluşunun binalarını tamamen veya kısmen tahrip ettiğini" açıkladı.

Bu, Sınır Tanımayan Gazeteciler'in 2018'den bu yana Gazze'de Filistinli gazetecilere karşı işlenen savaş suçlarıyla ilgili olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sunduğu üçüncü şikayet.

Bellangi'ye göre Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Ukrayna'da olduğu gibi Gazze Şeridi'nde gazeteciler için güvenli evlerin kurulması ve bu evlerin ihtiyaçlarının karşılanması için çalışıyor, bu evlerle gazetecilerin korunmasına ve güvenli çalışma ortamı sağlanmasına katkı sağlıyor. 

İşini yaparken İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu gözlerinden birini kaybettikten yıllar sonra İsrail ordusu gazeteci Muaz Amarine'yi tutukladı.

Filistinli insan hakları örgütleri, "İsrail yetkilileri Amarine'yi ilaçlarından mahrum bırakıyor ve ona kötü davranıyor" dedi.

Gazetecileri Koruma Komitesi, "2022 yılı boyunca dünya çapında 68 gazeteci ve medya çalışanının öldürüldüğünü, bunların 42'sinin çalışmaları sırasında öldürüldüğünü" belgeledi.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Netanyahu’nun Trump ikilemi: Koalisyon mu ABD desteği mi?

Trump ve Netanyahu, en son nisanda Beyaz Saray’da görüşmüştü (İsrail Başbakanlık Ofisi/Facebook)
Trump ve Netanyahu, en son nisanda Beyaz Saray’da görüşmüştü (İsrail Başbakanlık Ofisi/Facebook)
TT

Netanyahu’nun Trump ikilemi: Koalisyon mu ABD desteği mi?

Trump ve Netanyahu, en son nisanda Beyaz Saray’da görüşmüştü (İsrail Başbakanlık Ofisi/Facebook)
Trump ve Netanyahu, en son nisanda Beyaz Saray’da görüşmüştü (İsrail Başbakanlık Ofisi/Facebook)

Gazze savaşı sürerken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yla ABD Başkanı Donald Trump'ın arası iyice gerildi. 

Hamas'la ABD arasında yapılan doğrudan görüşmeler sonucunda ABD-İsrail vatandaşı esir asker Idan Alexander, dün serbest bırakıldı. Filistinli örgüt, bu hamlenin "ateşkesin sağlanması ve insani yardım girişlerinin gerçekleştirilmesine yönelik ilk adım" olduğunu ifade etti. 

Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff da Alexander'in serbest bırakılmasının "umut ışığı" olduğunu belirtirken, Netanyahu'ya yüklendi: 

Esirleri geri getirmek istiyoruz ama İsrail savaşı bitirmeye hazır değil. İleriye dönük net bir yol göremiyoruz, bir anlaşmaya varılması gerekiyor ama Netanyahu yönetimi savaşı uzatıyor.

Guardian, Witkoff'un açıklamalarının ABD-İsrail arasındaki gerginliğin ne kadar arttığını gösterdiğini yazıyor. Eski İsrailli diplomat Alon Pinkas, şu değerlendirmeleri paylaşıyor: 

Trump, İsrail'e karşı değil ama onu umursamıyor. Trump'a göre Netanyahu sinir bozucu birine dönüştü, bu da banka hesabına katkı yapmadığı anlamına geliyor.

Trump, son dönemde Netanyahu'yu köşeye sıkıştıracak hamleler yaptı. Husilerle barış ilan etti, İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine saldırı planını desteklemek yerine Tahran'la müzakere başlattı ve Suudi Arabistan'la nükleer görüşmelerin ilerlemesi için Riyad-Tel Aviv hattında normalleşme şartını askıya aldı.

Ayrıca Ortadoğu turunda da İsrail'i ziyaret etmeyecek. 

Analizde, Trump'ın bu hamlelerle ABD-İsrail ilişkilerinde oturmuş diplomatik yapıyı değiştirdiğine dikkat çekiliyor. İki devletli çözümü savunan düşünce kuruluşu İsrail Politika Çalışma Grubu'nun yöneticisi Ilan Baruch, şunları söylüyor: 

Trump açıkça yeni bir yörüngeye girdi. İsrail, Trump yönetiminin 'ortak inançlar ve karşılıklı stratejik çıkarlar' paradigması çerçevesinde yoluna devam etmesini bekliyordu. Trump bir kuşaktır bu denklemden şüphe duyulmasını sağlayan ilk başkan oldu.

Trump, 5 Ocak'ta göreve başladığında Netanyahu, Beyaz Saray'a davet edilen ilk yabancı liderdi. İsrail Başbakanı, Cumhuriyetçi liderin zaferini de ilk tebrik edenler arasındaydı. Diğer yandan analizde, Gazze savaşındaki tavrı nedeniyle Netanyahu'nun Trump'tan aldığı desteği kaybedebileceği belirtiliyor. 

Radikal sağcı kabinedeki liderlerin savaşın sürmesini istediği, Trump'ınsa tüm rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkes için baskı yaptığına dikkat çekiliyor. Netanyahu'nun bu noktada ikileme düştüğü belirtiliyor: 

Netanyahu, tekrar Trump'ın desteğini istiyorsa koalisyonunun dağılmasına neden olacak adımlar atması lazım. Geçmişine ve deneyimine bakarsanız her şeyin farkında olması gerektiğini düşünürsünüz. Ama davranışlarına baktığınızda sanki neler olup bittiğinden haberi yok.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel