BMGK’da Gazze'de ateşkes ve Filistin devletinin tanınması sesleri yükseldi

BMGK’da düzenlenen üst düzey Gazze oturumuna Çin Dışişleri Bakanı Wang başkanlık ederken, uzlaşı için de taslak bir belge açıkladı. Gazze'nin geleceğine ilişkin önerilerle ilgili bir ‘çalışma grubu’ oluşturuldu.

Prens Faysal bin Ferhan, New York’ta ‘Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi’nin basın toplantısına katıldı (Reuters)
Prens Faysal bin Ferhan, New York’ta ‘Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi’nin basın toplantısına katıldı (Reuters)
TT

BMGK’da Gazze'de ateşkes ve Filistin devletinin tanınması sesleri yükseldi

Prens Faysal bin Ferhan, New York’ta ‘Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi’nin basın toplantısına katıldı (Reuters)
Prens Faysal bin Ferhan, New York’ta ‘Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi’nin basın toplantısına katıldı (Reuters)

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) yapılan üst düzey oturumda, Gazze'de ‘derhal kalıcı ateşkes ilan edilmesi’ ve İsrail'in sadece Gazze Şeridi'nde değil Batı Şeria'da da milyonlarca Filistinli sivile uyguladığı toplu cezalandırma politikasının reddedilmesi talebinde bulunan sesler yükseldi.

Oturumda Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile hem Arap hem de Arap olmayan ülkelerin dışişleri bakanları tarafından ilkeler sıralandı. Bu çerçevede, başkenti Doğu Kudüs olan, Haziran 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulması dahil olmak üzere Filistinlilerin iki devletli çözüm temelinde kendi kaderlerini tayin etme hakkını tanıyan bir BM kararı çıkarılması istendi. Ayrıca, somut sonuçlar elde edilmesini sağlayacak bir uluslararası barış konferansı düzenlenmesi talep edildi.

Çin'in bu ayki BMGK dönem başkanı sıfatıyla 29 Kasım Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü’nde düzenlediği toplantıda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze Şeridi'nde kalıcı ateşkes ilan edilmesi, acil insani koridorlar oluşturulması ve tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrısında bulunan 2712 sayılı kararın uygulanmasına ilişkin bir konuşma yaptı.

sadfe
BMGK’da dün İsrail ile Hamas arasındaki savaşın ele alındığı oturumda oturuma başkanlık eden Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile konuşurken (AFP)

Hem İsrail hem de Filistin tarafında mağdurların olduğunu söyleyen Guterres, BMGK kararı çerçevesinde Gazze'nin geleceğine ilişkin acil önerilerde bulunmak üzere bir çalışma grubu kurduğunu açıkladı. Gazze halkının dünyanın gözü önünde büyük bir insani felaket yaşadığını, bundan kimsenin gözünü kaçırmaması gerektiğini vurguladı. BM Genel Sekreteri, ateşkes süresinin uzatılması için sürdürülen müzakerelerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Guterres, insani nedenlerle gerçek bir ateşkes ilan edilmesine ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

Guterres, BM kararları ve uluslararası hukuk temelinde İsrail ve Filistin barış ve güvenlik içinde yan yana yaşadığı iki devletli çözüm yolunda kararlı ve geri döndürülemez bir şekilde ilerleyerek bölge halklarına bir ufuk açılması gerektiğini vurguladı.

Yeni ve farklı bir yaklaşım

Guterres’in ardından söz alan BM Ortadoğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Tor Wennesland, “Geçmişteki çabalarımız yeterli olmadı. Bu, bugün Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü'nde yankılanan bir mesajdır. Yeni ve farklı bir yaklaşım gerekiyor. Aksi takdirde, açıkça yönetilemez hale gelen bir çatışma girdabına girmeye mahkumuz” ifadelerini kullandı.

Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Gazze’deki geçici ateşkesin devam ettiğini belirtirken Gazze'de yaşananların bir savaş değil, kimsenin ve hiçbir şeyin haklı gösteremeyeceği bir katliam olduğunu vurguladı. Filistin halkının ‘bekalarına yönelik bir tehditle karşı karşıya olduğu’ konusunda uyaran Maliki, “İsrail'in bekasının tehdit altında olduğundan söz ediliyor. Asıl beka tehdidi altında olan Filistin ve tüm bunlar ayan-beyan herkesin gözü önünde gerçekleşiyor. Kanunlara ve politikalara dönüştürülüyor. Bu yok etme, İsrailli askerler ve yerleşimciler tarafından vahşice gerçekleştiriliyor. Kelimenin tam anlamıyla haritadan siliniyoruz” şeklinde konuştu.

sdfe
İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesin üçüncü gününde Gazze'deki Şifa Hastanesi'nin girişindeki Filistinliler, 26 Kasım 2023 (AFP)

İsrail'in şu anda 75 yıl önce yaşanan Nekbe’yi (Büyük Felaket) yeniden gerçekleştirmeye çalıştığını söyleyen Filistinli bakan, ‘yeryüzünde hiçbir gücün Filistinlileri Filistin'den, Filistin'i de Filistinlilerin kalplerinden söküp atamayacağını’ vurguladı.

sferg
BMGK’nın bu ay ki dönem başkanlığını devralan Çin’in Dışişleri Bakanı Wang Yi, dün New York'taki BM genel merkezinde yapılan üst düzey oturumda Ortadoğu'daki son durum ve İsrail ile Hamas arasındaki savaş hakkında konuştu (AFP)

Öte yandan İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, Hamas'ın tüm rehineleri serbest bırakması ve ‘katliama karışan tüm teröristleri’ teslim etmesi halinde savaşın yarın, hatta bugün sona erebileceğini söyledi. Yaklaşık iki ay süren savaşın ardından Hamas'ın ‘vahşi suçlarının’ BMGK ya da başka bir BM kuruluşu tarafından halen kınanmamış olmasının şoke edici olduğundan şikayet eden Erdan, “Ateşkesi destekleyen herkes, aslında Hamas'ın Gazze'deki terörist yönetimini sürdürmesini destekliyor” dedi.

Çin’den çözüm için taslak belge

BMGK’daki üst düzey oturuma başkanlık yapan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, krizden ve çatışmadan çıkışın yolunun iki devletli çözümden geçtiğini vurguladı. Herkesin ‘savaş ve barış arasındaki o keskin virajda’ olduğunun ve uluslararası toplumun çözüm bulmak için çalışması gerektiğinin altını çizen Wang, diyalog ve müzakerenin, hayat kurtarmanın en iyi yolu olduğunu söyledi. ‘Savaşların yeniden başlamasının muhtemelen tüm bölgeyi etkileyen bir felakete dönüşeceği’ uyarısında bulunan Çinli bakan, geçici ateşkesin müzakere edilmiş kalıcı bir ateşkesin başlangıcı olmasını umduğunu belirtti. Wang Yi, BMGK’nın sorumluluk alması ve daha fazla adım atması yönündeki çağrılara bir an önce yanıt vermesi gerektiğini vurguladı. Wang, ülkesinin çatışmanın çözümüne ilişkin bir taslak belge sunduğunu açıkladı.

İngiltere'nin Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Lord Tarık Ahmed, tüm dünyanın Ortadoğu’ya dikkat kesildiğini söyleyerek “Gözlerimizin önünde bir trajedi yaşanıyor” dedi. Ateşkesin son derece ihtiyaç duyulan bir nefes arası olduğunu ifade eden Lord Ahmed, “Ateşkes anlaşması, rehinelerin ailelerine umut vermek ve hayati önem taşıyan insani yardımın Gazze'ye girmesine olanak sağlamak için önemli bir fırsat” diye konuştu.

ABD’nin tutumu

ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, geçici ateşkesin ‘bir umut ışığı’ olduğunu belirterek “Bu salonda yaptığımız işler önemli olsa da ilerlemenin çoğu zaman bu duvarların dışında gerçekleştiğini söylüyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin ilk günden beri doğrudan diplomasiye yönelik bir yaklaşım sergilediğini söyleyen Thomas-Greenfield, uzatılan ateşkesin ardından topun artık Hamas'ın sahasında olduğunu da sözlerine ekledi.

Thomas-Greenfield, “Hamas'ın insanları canlı kalkan olarak kullanmaya devam ettiğini biliyoruz. Fakat bu, İsrail'in uluslararası insancıl hukuk kapsamında sivilleri koruma sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor” şeklinde konuştu.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Bakanı Halife Şahin el-Marar, mevcut ateşkesin bir ‘umut işareti’ olduğunu söyledi. Bu ateşkesi sağlamak için Katar, ABD ve Mısır’ın gösterdiği diplomatik çabaları takdir ettiğini ifade eden Marar, “Filistin meselesinin adil, kalıcı ve kapsamlı bir siyasi çözüme ulaştırılması ihtimaline duyulan umudu canlandırmak için çalışmamız gerekiyor” dedi.

İsrail'in tüm Filistin ve Arap toprakları üzerindeki işgaline son vermeden ve 4 Haziran 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan, İsrail'le yan yana, güvenlik ve barış içinde yaşayan ve karşılıklı olarak tanınan bağımsız bir Filistin devleti kurmadan sürdürülebilir barışa ulaşmanın mümkün olmayacağını vurguladı.

Endişe verici boyutlar

Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vasily Nebenzya, ‘iki ayı aşkın bir süredir devam eden endişe verici boyutlardaki çatışmanın Ortadoğu'yu kasıp kavurduğu’ uyarısında bulunarak, “(Çatışmanın) son on yılların en ölümcül bölgesel çatışmalarından biri haline geldiğini söylersek abartmış olmayız. Artık ertesi günü düşünmenin zamanı geldi. Gazze'nin yeniden inşasının yolu ve genel olarak Filistin sorununa uzun vadeli bir çözümün geleceği hakkında pek çok soru işareti var” yorumunu yaptı. Nebenzya, Rusya'nın bu yönde aktif olarak çalıştığını da sözlerine ekledi.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ise geçtiğimiz haftalarda Filistinlilerin ‘cehennemi yaşadığını’ söyledi. Ülkesinin kan dökülmesini durdurmak ve rehinelerin iade edilmesini sağlamak için taraflarla birlikte yürüttüğü temaslar hakkında konuşan Katarlı yetkili, anlaşmanın ateşkes süresinin uzatılmasını ve Filistinli rehineler ve mahkumların serbest bırakılmasını sağladığını kaydetti. Anlaşmanın, aynı zamanda Gazze'ye daha fazla yardımın ulaştırılmasının önünü açtığını söyleyen Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, doğrudan eyleme geçmekten kaçınmanın yalnızca şiddetin tırmanmasına yol açacağını ve barışa yönelik gerçek önlemler almanın zamanının geldiğini vurguladı. Barış çağrısında bulunduklarını bir kez daha ifade eden Katarlı yetkili, “Filistin devleti kurulmadan bölge huzur ve güvene kavuşamayacak” dedi.

Suudi Arabistan’ın tutumu

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan Al Suud, Gazze Şeridi'ne insani yardımların yeterli ve sürdürülebilir şekilde ulaştırılması çağrısında bulundu. BMGK’dan Filistin Devleti'nin tanınmasına ilişkin bir karar çıkarılmasını talep ettiklerini söyledi. Kendilerini barışa yaklaştıran Gazze'de ulaşılan ateşkes ve İsrail'in onlarca yıldır devam eden barış çabalarına verdiği yanıt olduğunu belirten Prens Bin Ferhan, “Barışın bizim stratejik tercihimiz olduğunu hatırlatıyor ve karşı tarafın da tercihi olmasını istiyoruz” diye konuştu.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

İsrail, Filistin Devleti'ni ne zaman tanıyacak? Artık Filistin Devleti'nin bir BMGK kararıyla uluslararası alanda tanınmasının ve BM’ye tam üye olmasının zamanı gelmiştir. İki devletli çözümün uygulanmasını sağlayacak ciddi ve inandırıcı bir barış sürecinin başlatılması için BM himayesinde uluslararası bir barış konferansı düzenlenmesi çağrısını bir kez daha yineliyoruz.

Diğer taraftan Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, ülkesinin ‘Filistin halkını topraklarından uzaklaştırarak Filistin meselesini ortadan kaldırmaya yönelik her türlü niyeti’ reddettiğini bir kez daha dile getirdi. Şukri, İsrail’in Gazze’de yaptığının, Filistinliler için ‘hayatı imkansız hale getirmeye yönelik kasıtlı bir politika’ olduğunu da sözlerine ekledi.

Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi (AL) Olağanüstü Ortak Zirvesi’nde kurulması kararlaştırılan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’ın başkanlığını üstlendiği, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdul Rahman bin Casim Al Sani, Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi, AL Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Malezya Dışişleri Bakanı Zambry Abdul Kadir ve BAE Devlet Bakanı Halife Şahin el-Marar’ın üyeleri arasında olduğu Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü.

Suudi Arabistan resmi ajansı SPA’nın aktardığına göre, toplantıda, Gazze Şeridi ve çevresindeki durumla ilgili gelişmelerin yanı sıra insani ateşkesin bazı rehinelerin serbest bırakılması ve ailelerine dönmesiyle elde ettiği sonuçlar ele alındı. Ayrıca, acil ateşkes için gösterilen çabalarla birlikte uluslararası toplumun sivilleri koruma sorumluluğunu yerine getirmesinin ve uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk ilkelerinin uygulanmasının önemine değinildi.

Toplantıda, Filistin halkının İsrail işgal güçlerinin ihlallerinden korunmasına ve güvenliklerinin sağlanmasına ilişkin BM’nin aldığı kararların uygulanmasına dikkat çekildi. Ayrıca, iki devletli çözüme ilişkin uluslararası kararların hayata geçirilmesiyle barış sürecine geri dönülmesinin, Filistin halkının, 4 Haziran 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devleti kurmalarına ilişkin meşru haklarına kavuşturulmalarının önemi de vurgulandı.

Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi üyeleri, uluslararası toplumun Gazze Şeridi'ne acil insani yardım ulaştırılması için yardım koridorlarının güvenliğinin sağlanması amacıyla tüm etkili önlemleri almasının önemine ilişkin taleplerini yineledi. Üyeler, kardeş Filistin halkının zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddettiklerini teyit etti.



Öcalan, 26 yıl hapis yattıktan sonra kendisini ‘barış elçisi’ olarak nitelendiriyor

Dünyanın dört bir yanındaki Kürtler Öcalan'ı bir kahraman olarak görüyor ve serbest bırakılmasını talep ediyor. (AFP)
Dünyanın dört bir yanındaki Kürtler Öcalan'ı bir kahraman olarak görüyor ve serbest bırakılmasını talep ediyor. (AFP)
TT

Öcalan, 26 yıl hapis yattıktan sonra kendisini ‘barış elçisi’ olarak nitelendiriyor

Dünyanın dört bir yanındaki Kürtler Öcalan'ı bir kahraman olarak görüyor ve serbest bırakılmasını talep ediyor. (AFP)
Dünyanın dört bir yanındaki Kürtler Öcalan'ı bir kahraman olarak görüyor ve serbest bırakılmasını talep ediyor. (AFP)

PKK’nın feshedildiğini ve silah bıraktığını açıklayan kurucu lider Abdullah Öcalan, Türkiye tarihine ‘barış elçisi’ olarak adını yazdırdı.

27 Şubat'ta yüz binlerce Kürt Türkiye'nin güney ve doğusundaki şehirlerde, Suriye'nin kuzeydoğusunda binlerce Kürt  sokaklara dökülerek Öcalan'ın PKK'ya yaptığı dağılma ve silah bırakma çağrısına destek verdi.

76 yaşındaki Öcalan, 26 yıldır Türkiye'nin batısındaki Marmara Denizi'nin güneyinde, İstanbul'a 51 kilometre uzaklıkta Bursa iline bağlı İmralı Adası’ndaki izole bir cezaevinde tek başına tutulmasına rağmen, Türkiye'deki Kürt sorununun çözümü konusunda halen ‘anahtar’ ve ‘gerekli adam’ olarak görülüyor.

hyuı
Öcalan'ın PKK'ya silah bırakma ve dağılma çağrısını duyururken çekilen son fotoğrafı (EPA)

4 Nisan 1949'da Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine bağlı Ömerli köyünde bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Öcalan’ın fikirleri, 1970'lerde solcular ve sağcılar arasında yaşanan şiddetli sokak çatışmalarıyla şekillendi.

Kürtlerin ‘kahraman’ olarak gördüğü Öcalan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden ayrıldıktan sonra bağımsız bir Kürt devletinin kurulması için mücadele etmeye yemin ederek Türk solundan ayrıldı ve 28 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesinde PKK’yı kurdu.

1984'ten bu yana Suriye'de on binlerce insanın ölümüne neden olan bir isyana liderlik etti (kurbanların sayısına ilişkin tahminler 15 bin ila 40 bin arasında değişmekte). Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği (AB) PKK’yı terör örgütü olarak tanımlıyor.

zxcdfgt
Öcalan'ın 1999'da Kenya'da yakalandıktan sonra Türkiye'ye getirilişi sırasında çekilmiş fotoğrafı (Arşiv - Türk medyası)

Türkiye'nin 1998'de Öcalan yüzünden Suriye'yi savaşla tehdit etmesinin ardından Şam, savaşın patlak vermesini önlemek için Mısır ve İran'ın araya girmesiyle Öcalan'ı sınır dışı etmek zorunda kaldı ve bunun sonucunda Türkiye'ye, güvenliğine yönelik bir tehdit oluşması halinde PKK üyelerini kovalamak için Suriye topraklarına 5 kilometre mesafeye kadar girme hakkı veren Adana Anlaşması imzalandı.

Öcalan, 15 Şubat 1999'da Kenya'nın başkenti Nairobi'de yakalanıp Türk özel kuvvetlerinin koruması altında Ankara'ya getirilmeden önce Rusya'ya, ardından İtalya ve Yunanistan'a sığınmıştı. 29 Haziran 1999'da terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan idama mahkûm edildi.

Türkiye'nin 2004 yılında AB'ye katılım müzakereleri çerçevesinde idam cezasını kaldırması üzerine cezası infaz edilmedi ve İmralı Cezaevi’ndeki bir hücrede tek başına tutulmak üzere şartlı tahliye imkânı olmaksızın müebbet hapis cezasına çevrildi.

xsdfgrt
Öcalan, 1992 (AFP)

Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısı, 2000'li yılların başında ve 2013'te başarısızlıkla sonuçlanan iki girişimin ardından üçüncü ateşkes çağrısıydı. Müzakerelerde varılan mutabakatın reddedilmesi ve Türkiye'de Kürt sorunu olmadığı iddia edilmesiyle çatışmaların tetiklemesiyle ikinci çağrı da çöktü. Ancak Erdoğan'ın AK Parti'nin büyük gerilemeler yaşadığı bir seçim dönemine denk gelen önceki tutumuna rağmen, bizzat Öcalan, Kürtler ve Türkler arasında kardeşliği sağlamak ve topluma barış getirmek umuduyla yeni bir barış çağrısıyla, PKK'nın feshedilmesi ve silahsızlandırılması arzusuyla geri döndü... Ancak bu yeni çağrının Türkiye'de ve bölgede Kürt sorununa kalıcı bir çözüm getirip getirmeyeceğini ya da siyaset koridorlarında ve seçim taktiklerinde kaybolup gitmeyeceğini kimse bilmiyor.