ABD Dışişleri Bakanı: Yaşanan büyük sivil kaybı ve sivillerin yerlerinden edilmesi güneyde tekrarlanmamalı

ABD Dışişleri Bakanı, "Gazze'nin kuzeyinde yaşanan büyük sivil kaybı ve sivillerin yerlerinden edilmesi güneyde tekrarlanmamalı" ifadelerini kullandı

Antony Blinken (AA)
Antony Blinken (AA)
TT

ABD Dışişleri Bakanı: Yaşanan büyük sivil kaybı ve sivillerin yerlerinden edilmesi güneyde tekrarlanmamalı

Antony Blinken (AA)
Antony Blinken (AA)

Blinken, 7 Ekim'den bu yana üçüncü Orta Doğu turu kapsamında geldiği İsrail ve Filistin'deki temaslarının ardından Tel Aviv'deki basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

İsrail ile Hamas arasında varılan "insani ara" ve esir takasının uzatılması için çalışmalar yürüttüklerini belirten Blinken, İsrailli esirlerin tamamının serbest bırakılması amacıyla çalışmayı sürdüreceklerini ifade etti.

Blinken, dün yaptığı görüşmelerde, İsrail ordusunun yeniden saldırılara başlaması halinde, Gazze'nin merkezinde ve güneyinde güvenli bölgelerin oluşturulması, bölgedeki Filistinlilerin zorla göç ettirilmesinin önlenmesi, hastaneler, su arıtma gibi insan canını yakından ilgilendiren kritik yapıların hedef alınmaması ve sonunda yerlerinden edilmiş Filistinlilerin evlerine dönmesine olanak sağlanması gibi uyarılarını İsrail yetkililere ilettiğini kaydetti.

"İsrail, savaş kullarına uygun hareket etmeli"

Blinken, İsrail'in Gazze'de "Hamas'ı devirme" hedefine destek vermeye devam ettiklerini belirterek, "İsrail, savaş kurallarına uygun hareket etmeli." ifadesini kullandı.

ABD'nin, İsrail'in Gazze'nin güneyine saldırılarını başlatmadan önce "sivil kayıpları daha da azaltmaya yönelik planları uygulamaya koyması" yönündeki çağrısını yineleyen Blinken, şunları kaydetti:

Gazze'nin kuzeyinde yaşanan büyük sivil kaybı ve sivillerin yerlerinden edilmesi güneyde tekrarlanmamalı. İsrail'in kendisini savunma şekli önemli. Başbakan'a (Netanyahu) da söylediğim gibi niyet önemlidir ancak sonuçlar da önemlidir.

Blinken, Netanyahu ve İsrail Savaş Kabinesi'nin, perşembe günü yaptıkları görüşmede "ABD'nin Gazze'ye yönelik saldırılarda sivil kayıplarını önlemek için dile getirdiği yaklaşımı" kabul ettiğini söyledi.

Blinken, Gazze'deki insanların kalıcı şekilde yerinden edilmemesi gerektiğini vurguladı

Filistinli sivillere yönelik insani yardımları sürdüreceklerini belirten Blinken, bölgedeki ortaklarıyla yürüttükleri çalışmalarla Gazze'ye gıda, su, ilaç ve yakıt gibi kritik malzemelerin temininde önemli artış görüldüğünü dile getirdi.

Bu yardımların Gazze'deki halkın ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmadığını vurgulayan Blinken, Gazze'deki insanların "kalıcı bir şekilde yerinden edilmemesi" gerektiğini söyledi ve tüm bunların "İsrail'in hedeflerine ulaşmasını sağlayacak şekilde" yapılabileceğini anlattı.

Blinken, Filistin halkının isteklerinin en etkili şekilde karşılanması ve onlara hizmet sunulması için "Filistin otoritesinin" yeniden canlandırılması ve yenilenmesi gerektiğini belirtti ve bugün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı görüşmede de bu konuyu ele aldıklarını söyledi.

Yaptığı görüşmelerde İsrail hükümetinin bazı üyelerinin Batı Şeria'daki aşırılık yanlısı yerleşimcilerin yerlerini daha da genişletme önerilerine ilişkin derin endişelerini ilettiğini dile getiren Blinken, İsrail'e bu konuların ele alınmasına ilişkin beklentilerini net şekilde ifade ettiğini sözlerine ekledi.



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.