ABD istihbaratı: "11 Eylül'de güçlendirilen yasayla İran'ın füze programı engellendi"https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4702301-abd-istihbarat%C4%B1-11-eyl%C3%BClde-g%C3%BC%C3%A7lendirilen-yasayla-i%CC%87ran%C4%B1n-f%C3%BCze-program%C4%B1-engellendi
ABD istihbaratı: "11 Eylül'de güçlendirilen yasayla İran'ın füze programı engellendi"
İran, son süpersonik füzesi Fettah 2'yi 19 Kasım'da tanıtmıştı (AFP)
ABD, tartışmalı istihbarat yasasını kullanarak İran'ın silah geliştirme programını engellediğini öne sürdü.
Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen ABD'li yetkililer, ülkenin önde gelen gazetecilik kuruluşlarından Politico'ya, Dış İstihbarat Gözetleme Yasası'nın (Foreign Intelligence Surveillance Act -FISA) tartışmalı 702. maddesini kullanarak, İran'ın balistik füze programına darbe vurduklarını iddia etti.
Yetkililer, İran'ın silah yapımında hangi ABD üretimi parçalara ihtiyaç duyduğunu tespit ettiklerini, daha sonra bunların adlarını ve aksamları üreten firmaları özel bir veritabanına kaydettiklerini söyledi.
Kaynaklar, CIA ve diğer istihbarat teşkilatlarının ortak çalışmasında, İran'ın balistik füze yapımında kullanmak için sipariş ettiği bazı parçaların teslimatının durdurulduğunu savundu. Haberde, “on milyonlarca dolar değerinde bir satışın engellendiği” iddiası da paylaşıldı.
Adının açıklanmamasını isteyen bir istihbarat yetkilisi şunları söyledi:
Birden fazla faaliyet yürüttük. Belirli parçaların satışları önceden durdurulduğu gibi, bazı parçalar da tedarik sürecinde engellendi.
Yetkililer parçaların özelliklerine, üretici firmaların adlarına ya da faaliyetlerin detaylarına ilişkin daha fazla bilgi paylaşmadı.
Politico'nun haberinde, ABD istihbaratının İran'ın Gazze savaşına dahil olmasına karşı önlemlere odaklandığına da dikkat çekildi. Ayrıca Tahran yönetiminin, balistik füze programı kapsamında Ukrayna savaşında Rusya'ya silah gönderdiğinden endişelendiği paylaşıldı. Washington'ın sıkça dile getirdiği bu iddiayı İran defalarca yalanlamıştı.
FISA'nın 702. maddesinde 11 Eylül saldırı sonrası yapılan değişikliklerle, Amerikan istihbarat kurumlarına yurtdışında ABD yurttaşı olmayan kişileri takibe alma ve gerektiğinde verilerine ulaşma yetkisi verilmişti. Ancak yabancıların ABD yurttaşlarıyla iletişime geçmesi halinde, bu kişiler de söz konusu madde kapsamında gözetleme altına alınabiliyor.
Eski ABD Başkanı Donald Trump, 702. maddenin geçerliliğini 2018'de tekrar uzatmıştı. 31 Aralık'ta süresi dolacak maddenin yenilenip yenilenmemesine dair ABD Kongresi'ndeki görüşmeler sürüyor.
Blinken Trump'a savaş sonrası Gazze için ‘kapsamlı bir plan’ sunacakhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5101507-blinken-trumpa-sava%C5%9F-sonras%C4%B1-gazze-i%C3%A7in-%E2%80%98kapsaml%C4%B1-bir-plan%E2%80%99-sunacak
Blinken Trump'a savaş sonrası Gazze için ‘kapsamlı bir plan’ sunacak
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, önümüzdeki hafta başında Başkan Joe Biden'ın görev süresinin sona ermesinden önceki son konuşmasında uluslararası toplumu, Gazze Şeridi'nin yönetimi ve yeniden inşası için Filistinli ve uluslararası ortak bir güç kurulmasını öngören savaş sonrası Gazze planını desteklemeye çağırdı. Blinken bu planın yeni Başkan Donald Trump yönetimine teslim edileceğini açıkladı.
Blinken, Lübnan'da Joseph Avn'ın cumhurbaşkanı seçilmesini ve Nevvaf Selam'ın yeni hükümeti kurmakla görevlendirilmesini ‘egemen bir devlet olma yolunda önemli adımlar’ olarak nitelendirdi.
ABD'li üst düzey diplomat, beş gün sonra sona erecek olan Biden yönetiminde Dışişleri Bakanı olarak son konuşmasını yaptığı Atlantik Konseyi düşünce kuruluşunda ABD'nin Ortadoğu'daki dış politikasını ele aldı. İlk olarak, özellikle bölgedeki entegrasyon, Arap devletleri ile İsrail arasındaki ilişkileri normalleştirmek için İbrahim Anlaşması’nın genişletilmesi, terörle mücadele ve İran'ın nükleer dosyası ile ilgili olarak son dört yılda elde edilen başarıları özetledi. Başkan Biden'ın ‘İran'ın kendi gözetiminde nükleer silah elde etmeyeceği taahhüdünü yerine getirdiğini’ vurguladı.
Gazze hakkında konuşmaya başlar başlamaz katılımcılardan biri bağırarak Blinken'ı Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere karşı ‘soykırımı’ desteklemekle suçladı.
ABD'nin ‘Suudi Arabistan ile stratejik ortaklığı güçlendirecek kapsamlı bir anlaşmaya doğru önemli bir ilerleme kaydettiğini’ ve bu anlaşmanın İsrail ile normalleşmeden önce ‘Filistin devletine giden inandırıcı bir yol’ bulmaya odaklandığını belirtti. Blinken, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki saldırısının zamanlamasının ‘tesadüf olmadığını’ yineledi.
İran zayıfladı
Salonda bulunan bir başka kadın ayağa kalkarak Blinken'ı Filistinli çocukların öldürülmesine katkıda bulunmakla suçladı ve salondan çıkarıldı.
Ancak Blinken, ‘Hamas'ın askeri ve hükümet kapasitesini yok etmek, saldırının arkasındaki beyni öldürmek’ ve özellikle Lübnan'da Hizbullah'ın, liderliğinin ve altyapısının ortadan kaldırılmasının ardından ‘Tahran'ı savunmaya geçirmek’ hakkında konuşmaya devam etti.
Blinken sözlerini şöyle sürdürdü: “İran Hizbullah'a karadan ikmal yolunu kaybetti… İsrail, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin yasadışı kimyasal silahlar da dahil olmak üzere birçok silahını, fabrikalarını ve üslerini imha etti.”
Ortadoğu'daki güç dengesinin Hamas ve destekçilerinin umduğu ya da planladığı şekilde değil, dramatik bir şekilde değişmekte olduğunu vurgulayan Blinken, “Yine de bölge, Suriye'nin kırılgan siyasi geçiş sürecinden İran'ın caydırıcılığını yeniden kazanma çabasına ve bunun nükleer emelleri için ne anlama gelebileceğine, Husilerin İsrail'e ve uluslararası deniz taşımacılığına yönelik devam eden saldırılarına kadar risklerle dolu olmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
Blinken, “Ortadoğu'da tüm insanların kendilerini daha güvende hissedecekleri yeni bir gerçeklik yaratmak için çalışmalıyız. Herkes kendi ulusal arzularını gerçekleştirebilir. Herkes barış içinde yaşayabilir” ifadelerini kullandı. Bu noktada bir başka kadın ayağa kalkarak Blinken'e bağırdı ve onu ‘soykırım’ yapmakla suçladı.
Entegre bir plan
Blinken, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirecek bir anlaşmanın yakın olup olmadığı sorusuna “Her zamankinden daha yakın. Ancak şu anda burada oturmuş Hamas'tan kabul ettiklerine dair son sözü bekliyoruz. Bu söz her an gelebilir. Önümüzdeki birkaç saat içinde gelebilir. Önümüzdeki günlerde de gelebilir. Biz de bunu bekliyoruz” yanıtını verdi. Blinken ayrıca, Başkan Biden'ın yönetiminin Başkan Trump'ın ekibine savaştan sonra Gazze Şeridi'nin yönetimi için uluslararası güçler ve Filistinlileri içeren geçici bir güvenlik gücünün ayrıntıları da dahil olmak üzere kapsamlı bir plan sunacağını açıkladı.
İran'la ilgili bir soruya ise şu yanıtı verdi: “İran şu anda nükleer silah için bölünebilir malzeme üretebilecek bir noktada. Bir ya da iki hafta içinde nükleer silaha sahip olabilirler. 2015 nükleer anlaşmasıyla onları bir kutuya koyduğumuz zamankinden çok daha tehlikeli bir yerdeler.” Başkan Trump'ın daha iyi bir anlaşma yapmaktan bahsettiğine dikkat çeken Blinken, “Bakalım. Belki bunu yapmak için bir fırsat vardır” ifadelerini kullandı.
Lübnan'daki durum
Blinken, İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmaya kalıcı bir çözüm bulmak, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek ve Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki ‘ilişkileri normalleştirmek’ gibi birbiriyle bağlantılı üç diplomatik hedeften söz etti. Lübnan'da hedefin ‘Hizbullah'ın İsrail'i tehdit edecek ya da Lübnan devletini ve Lübnan halkını rehin almaya devam edecek şekilde yeniden yapılanmasını önlemek’ olduğunu ifade eden Blinken, “Fransa ile vardığımız anlaşma bu kriterleri karşılıyor; Lübnan hükümetinin topraklarının kontrolünü yeniden ele geçirmesini sağlıyor, Lübnan ekonomisine ve güvenlik güçlerine çok ihtiyaç duyulan yardım ve desteği sağlıyor ve İsrail'in uluslararası hukuka uygun olarak kendini savunma hakkını koruyor” şeklinde konuştu.
Blinken sözlerini şöyle noktaladı: “ABD ve Fransa anlaşmayı izlemek ve ihlalleri ele almak için gece gündüz çalışıyor ve şimdi, anlaşmadan sadece altı hafta sonra, Lübnan parlamentosu yeni bir cumhurbaşkanı ve yeni bir başbakan seçmek için ezici bir çoğunlukla oy kullandı; güvenli, başarılı ve Lübnanlıların ihtiyaçlarına cevap veren egemen bir devlet olma yolunda iki önemli adım attı.”