Arap dünyasının neden bir Kissenger’ı yok?

Kissinger (X platformundaki hesabından)
Kissinger (X platformundaki hesabından)
TT

Arap dünyasının neden bir Kissenger’ı yok?

Kissinger (X platformundaki hesabından)
Kissinger (X platformundaki hesabından)

Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'in ölüm haberi, sosyal medyada ‘bir Arap Kissinger’in olup olamayacağına dair sorulara yol açtı.

Haber, Google ve X platformlarında arama motorlarının en üst sıralarına çıktı. Bazı yorumcular ve gözlemciler, vefat eden siyasetçinin ‘maharetli bir diplomat’ veya ‘barış elçisi’ olduğunu düşünürken, diğerleri onu ‘savaş suçlusu’ olarak nitelendirdi. Kissinger belirli ülkelerin arananlar listesindeydi.

Mısırlı gazeteci Amr Adib de habere tepki gösterenler arasındaydı. X platformundaki hesabında yaptığı paylaşımda "Ölümünün ardından Kissinger'e sövülüyor çünkü düşünüyordu, planlıyordu ve mühendislik yapıyordu. Acaba düşünmekten ve planlamaktan bizi kim alıkoydu? Arap Kissinger nerede? Neden siyasi hayatımızda onu tanımıyoruz? Kissinger'e sövmek yerine, milyonlarca Kissinger yaratalım” ifadelerine yer verdi.

Mısır'ın önde gelen siyasetçisi ve eski Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Dr. Muhammed el-Baradei, Adib'in paylaşımına şöyle yanıt verdi: "Kissinger'in stratejik düşünür ve siyasetçi olarak görüş ve pozisyonları hakkındaki anlaşmazlıklar ne olursa olsun, size şunu temin etmek isterim ki 'Arap Kissinger' ancak bir özgürlük ortamı olduğunda ve sistem ile vatan arasında ayrım yapıldığında ortaya çıkacaktır."

Baradei şöyle devam etti: "Arap Kissinger veya başka bir deyişle Arap stratejist olabilecek birçok insan tanıyorum, ancak onlar ya ülkelerinde izole edilmiş durumdalar ya da ifade özgürlüğü ve daha da önemlisi insani onurlarını sağlayan bir ortamda yurtdışında çalışıyorlar."

Ancak yazar ve akademisyen Dr. Memun Fendi, ABD’li siyasetçi hakkında farklı bir görüşe sahipti. X platformunda yaptığı bir paylaşımda, "Siyaseti hayatım boyunca inceledim ve Kissinger'in yazdığı hiçbir şeyde en ufak bir fikir parıltısı bulamadım" dedi.

Mısırlı medyacı Ahmed el-Muslimani, X platformundaki hesabında "Henry Kissinger... Kötü Bir Politikacı Öldü" başlıklı bir yazı yazdı. Yazısında kendi görüşünü ifade etti ve yazısını şu sözlerle bitirdi: "Bugün, yüz yıl sonra... Henry Kissinger adında bir savaş suçlusu öldü."

Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, 100 yaşında Connecticut eyaletinde bulunan evinde öldü. Bu haber, Kissinger'in kurduğu siyasi danışmanlık şirketi Kissinger Associates tarafından yapılan bir açıklamayla duyuruldu.

Mısırlı medyacı Ahmed Muslimani, Şarku'l Avsat gazetesine yaptığı açıklamada, "Henry Kissinger'in savaşçı mı yoksa barışçı mı olduğu değerlendirmesi, coğrafi konuma göre değişir. Çin'de olsaydınız, o bir barışçıydı. Sovyetler Birliği'nin eski topraklarında olsaydınız, o bir barışçıydı. Mısır'da olsaydınız, o bir savaşçı ve savaş suçlusuydu. Vietnam veya Latin Amerika'da olsaydınız, o bir savaş suçlusuydu. Onu bir barışçı olarak görmek, dar görüşlü bir bakış açısıdır" dedi.

Müslümani, Kissinger'in Ortadoğu'da en etkili, Mısır'da savaşta ve barışta en etkili" isimlerden biri olduğu değerlendirmesinde bulunarak "Ancak benim değerlendirmeme göre ahlaki olmayan, ilkesiz bir kişidir" dedi.

Anılarında yer alan bilgilere göre Heinrich Alfred Kissinger (ABD’ye göç ettikten sonra adı Henry oldu) 27 Mayıs 1923'te Almanya'nın Bavyera eyaletine bağlı Fürth şehrinde doğdu. Annesi Yahudi’ydi ve aile, Nazilerin iktidara gelmesinden sonra 1938'de göç etmek zorunda kaldı. Kissinger ailesi önce Londra'ya, ardından ABD’ye gitti.

Eski Mısır Dışişleri Bakanlığı Parlamento İşleri Müsteşarı Büyükelçi Salah Abdussadık, Henry Kissinger'i ‘ABD’liler için bir diplomasi efsanesi’ olarak nitelendirdi. Abdussadık, Şarku'l Avsat gazetesine verdiği demeçte, "Kissinger, birkaç ay önce resmi bir görevi olmadan Çin'e gitti ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından, ABD ile Çin arasında daha önceki dönemlerde barışı sağlamadaki rolü için kabul edildi. Aynı şey, ABD-Sovyet ilişkileri konusundaki rolü için de geçerliydi" dedi.

Abdussadık, Henry Kissinger'ın Ekim Savaşı ve barış görüşmeleri sırasında Ortadoğu ve Arap-İsrail çatışmasıyla etkileşime girdiğinde, Yahudi kimliğiyle hareket ettiğini ve İsrail'in çıkarlarını göz önünde bulundurduğunu belirtti. Ayrıca, 100 yıla ulaşan uzun yaşam süresi ve aktifliği açısından ‘tekrarı olmayan bir örnek’ olduğunu vurguladı.

Müslümani, Henry Kissinger'ın ölümünün Mısır, bölge ve dünya düzeyinde gündem olması gerektiğini düşündü. Ekim Savaşı'nın ardından söylediği "Amerika olmasaydı İsrail çökerdi" sözlerine dikkat çekerek, onun ‘1973 Ekim Savaşı'nda İsrail ordusunun çökmesini engelleyen kişi’ olduğunu söyledi.



Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
TT

Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, dün yayınlanan bir röportajında, Ukrayna ile savaşı sona erdirmek için Rusya ile yapılan görüşmelerde "bazı ilerlemeler" sağlandığını söyledi.

Rubio, Fox News’te yaptığı açıklamada, "Yapmaya çalıştığımız şey, bu konuda bir miktar ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum, Ukraynalıların gelecekte güvenlik garantisi sağlayacak şekilde yaşayabilecekleri şeyleri bulmaktır" dedi. ABD'nin, anlaşmanın onlara "sadece ekonomilerini yeniden inşa etmelerine değil, aynı zamanda bir ulus olarak refaha kavuşmalarına da olanak sağlayacağını" umduğunu belirtti.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
TT

İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)

İşgalci İsrail güçleri, Ramallah ve El Halil'de askerlerin ezilip bıçaklandığı peş peşe iki saldırıya uğradı. Olaylar, İsrail ordusunun Batı Şeria'daki şehirlere düzenlediği baskınlara ve saldırılara misilleme olarak görüldü.

Dün, bir Filistinli Ramallah yakınlarında iki İsrail askerine saldırdı ve onları bıçaklamaya çalıştı. Ancak hafif yaralanan askerler onu vurarak öldürdü.

Bıçaklama girişimi, bir Filistinlinin Batı Şeria'nın güneyindeki Kiryat Arba Yahudi yerleşim birimi yakınlarında bir kadın askeri ezip kaçtığı başka bir saldırından birkaç saat sonra gerçekleşti. Filistinli, El Halil’de yapılan kovalamacanın ardından işgalci İsrail askerleri tarafından öldürüldü.

İsrail televizyonu Kanal 12, Filistinlilerin saldırılarının, İsrail ordusunun Batı Şeria'nın kuzeyinde yürüttüğü Beş Taş Operasyonu’nun başlamasının ardından gerçekleştiğini söyledi. İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta başlayan operasyonunu genişleterek Tubas'ın yanı sıra Kabatiya'ya baskı düzenledi ve sokağa çıkma yasağı uyguladı.

İsrail güçleri, Nablus'un batısındaki Zevata'da Filistinli tutuklu Abdulkerim Sunbur'un evini havaya uçururken, işgalci İsrail ordusunun buldozerleri Tubas'ın kuzeyindeki Akabe beldesinde tutuklu Eymen Necah Ganam'ın evini yıktı. İşgal İsrail güçleri Beytullahim’de iki evi daha yıktı.

Filistinli Esirler Kulübü tarafından dün yapılan açıklamada, İşgalci İsrail güçlerinin 7 Ekim 2023'ten bu yana Kudüs dahil Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde 21 kişiyi tutukladığını açıkladı.