İsrailli yazar Levi: Rejimin ırkçılığı Netanyahu'nun da ötesinde, uluslararası hukuk İsrail'e hiçbir zaman işlemedi

İsrailli yazar ve gazeteci Gideon Levi, Independent Türkçe'ye konuştu. Savaşın gidişatı, İsrail devleti, toplumu ve siyasetinin dünü, bugünü ve yarınına dair söyleşinin çarpıcı cümlelerinden biri de "İsrail'de Nazi gibi düşünenler var" oldu

Binyamin Netanyahu (AA)
Binyamin Netanyahu (AA)
TT

İsrailli yazar Levi: Rejimin ırkçılığı Netanyahu'nun da ötesinde, uluslararası hukuk İsrail'e hiçbir zaman işlemedi

Binyamin Netanyahu (AA)
Binyamin Netanyahu (AA)

Dora Mengüç 

Ortada Netanyahu'nun da ötesinde ırkçı bir rejim var, uluslararası hukuk İsrail'e hiçbir zaman işlemedi"

Söyleşinin girişindeki bu sözlerin sahibi Gideon Levi. 

Levi, İsrailli bir gazeteci-yazar.

Ülkenin önde gelen gazetelerinden Haaretz için haftalık köşe yazıları kaleme alıyor. 

Yazıları Filistin topraklarındaki İsrail işgali üzerine odaklanıyor.

İsrail tarafından işgal edilen bölgelerde insan hakları konulu yazıları ona 2021'de ülkesinin en prestijli gazetecilik ödülü Sokolov Ödülü'nü kazandırmıştı.

2007'deki bir mülakatında gençken siyasi görüşlerini "Ben milliyetçi-dindar bir orgazmın tam üyesiydim. Hepimiz İsrail projesinin varoluşsal bir tehlike altında olduğu hissi altındaydık" diye özetlemişti. 

1974'te girdiği İsrail Savunma Kuvvetleri'nde İsrail Ordusu Radyosu için muhabirlik yaptı. 

1978-1982 arasında İsrail İşçi Partisi lideri Şimon Peres'in hem yardımcısı hem sözcüsü olarak çalıştı. 

Son 41 yıldır ise Haaretz için yazıyor.

Gideon Levi (Haaretz gazetesi)
Gideon Levi (Haaretz gazetesi)

Levi kendisini yenileyen, olaylara yıllar içinde farklı bakabilen, sorgulayan, özeleştiri yapabilen, İsrail'de pek sevilmeyen bir isim. 

Bir zamanlar beyninin yıkandığını, söz gelimi İsrail'in Batı Şeria'daki kontrol noktalarında Filistinli kadınlara yönelik kötü muamalesini devlet politikasının bir parçası değil, "istisnai" durum olarak tanımlamış; fikriyatını o düşün dünyasından "İsrail rejimi bütünüyle ırkçıdır" bakış açısına taşımış bir kişilik.

Daha önce özel Filistin arazilerinde yerleşim inşası için "İsrail tarihinin en suçlu girişimi" dedi. 

2006'daki Lübnan Savaşı'na karşı çıktı. 

2007'de, o dönemde İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin durumunun onu İsrailli olmaktan utanç duymaya ittiğini söyledi. 

2008-09 Gazze Savaşı'nın başarısız olduğunu ve hedeflerine ulaşamadığını yazdı. 

Bir dönem iki devletli çözümü desteklerken şimdi bunun sürdürülemez olduğunu düşünüyor ve tek devletli çözümü destekliyor.

Yani ödün vermeksizin işgal altındaki Filistin topraklarından tek taraflı çekilme yanlısı...

Dün, "Hamas'ı eleştirmek yerine, çok daha büyük bir sorumluluğa sahip olan kendi hükümetimi eleştirmeyi tercih ederim" diyodu. 

Bugün yani  7 Ekim'den bu yana yaşananlar ile ilgili de aynı noktada duruyor.

Gideon Levi ile insani aranın sona ermesi ve İsrail saldırılarının başlamasından ardından konuştum.

Sadece Gazze Savaşı'na ilişkin değil, salt kendi bakış açısına dair değil İsrail toplumunda da olup bitenlere nasıl baktığını ve savaşın ardından Gazze için dillendirilen senaryolara dair sorular sordum.

Bir de, herhangi bir İsrail vatandaşının Gazze'deki acıyı derinden hissedip hissedemeyeceğine dair...

"Tampon bölge olsa insanlar nerede yaşayacak?"

1 Aralık'ta geçici ateşkes bitti. İsrail, Gazze Şeridi'ne saldırılarına devam ediyor. İsrail savaş uçakları Han Yunus şehrine hava saldırıları düzenledi ve Deir al-Balah'ya saldırdı. Buna ek olarak Refah sınır kapısı üzerinden yapılan tüm insani yardımların bir sonraki emre kadar durdurulduğunu açıkladı. Tam bir ateşkesin imkansız olduğunu düşünüyor musunuz?

Şu anda, evet. Çünkü İsrail tam ölçekli bir ateşkese ilgi duymuyor. Ne yazık ki... Ama bu durum bu.

Savaşın sona ermesinden sonra İsrail'in Gazze'de bir tampon bölge oluşturmaya çalışacağı belirtiliyor ve dört Arap ülkesinin söz konusu plandan haberdar olduğunu öne sürülüyor. Bu olasılığı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Umuyorum olmaz ama olabilir. Savaştan sonra ne olacağını kimse bilmiyor. İsrail'in Gazze'den bu kadar çabuk ayrılacağını öngörmüyorum. Eğer çöp olarak gelseler bile Gazze'yi kim yönetecek? Gazze Şeridi şu anda çok dar. Tampon bölgelerle başlayacağız diyelim. Peki insanlar nerede yaşayacak tam olarak?

"İsrail'de Nazi gibi düşünenler var"

İsrail Savunma Kuvvetleri çıkışlı, Eski Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Giora Eiland "Gazze'deki salgınlar İsrail için iyidir, güneydeki şiddetli salgınlar zaferi yaklaştıracak ve IDF askerleri arasındaki ölümleri azaltacaktır" dedi. Bu sözlere pek ses çıkartan olmadı. Sizin deyişinizle bir Avrupalı komutan ortaya çıkıp bir ulusu salgın ya da açlıkla öldüreceğini söylese sizce ne olurdu?

Bu bir Nazi fikriydi, hatta bir Nazi fikrinden daha az değildi. Bu sözcüğü pek çok kez kullanmam ama bu sefer bu bir generalin Nazi terimleriyle konuşmasıydı. Dediğiniz gibi daha şaşırtıcı olan buna neredeyse hiç tepki gelmemesi! Bu bile sadece İsrail toplumunun gerçekten aşırı sağa doğru nasıl hareket ettiğini ve herhangi bir ahlaki kayıp yaşamaktan çekinmeyip vaziyetin nasıl ilerlediğini gösteriyor. Neden bu kadar korkunç olduğunu açıklamama bile gerek yok. Yani herkes böyle bir fikrin ne kadar korkunç ve Nazi bakış açısını yansıttığını anlar...

Emekli İsrail generali Giora Eiland, önceki İsrail-Arap savaşlarında öncü roller üstlenmişti (New Arab )
Emekli İsrail generali Giora Eiland, önceki İsrail-Arap savaşlarında öncü roller üstlenmişti (New Arab )

"İsrail'in yarattığı korkunç tahribatı dünya onarmalı"

Eski İsrail başbakanları, Netanyahu'ya kızgınlar ve olağan senaryoları tartışıyorlar. Ehud Barak "ABD, Hamas'ın yok edilmesi ve geçiş sürecinde güvenlik tedbirleri alındıktan sonra kontrolü İsrail'den devralacak ılımlı ülkelerden oluşan bir Arap barış gücü oluşturulmasını öngörüyor" diyor. Ehud Olmert, ise Haaretz için kaleme aldığı yazıda Gazze'de savaş sonrası dönemde NATO güçlerinin kontrolü ele alması gerektiğini söylüyor. Sizce gelecekte Gazze'yi bekleyen ne?

Bunu düşünemiyorum. Yani ben bu duruma getirmedim ki! Her zaman sağcılar, milliyetçiler bir şey yaptığında ve sonra yanlış gittiğinde gelip, "Peki, sen ne öneriyorsun?" derler. Ben 16 yıl önce Gazze'yi kuşatma altına almazdım. Belki de Hamas, Gazze'de kuşatma ve yaşam koşullarının imkansızlığı temelinde bu kadar güçlenmezdi. Her halükarda şu anda bir süreliğine Gazze'yi devralacak uluslararası bir güç fikri iyi bir fikir. Sadece oraya gitmeye istekli bir güç olacağını umalım... Gazze rehabilite edilmelidir. İsrail'in yaptığı tüm bu korkunç tahribat onarılmalı. Çünkü insanlar evsiz kalmış durumda. Bu savaşın sonunda 2 milyon insan evsiz kalacak ve onlara kimse bakamayacak. Sadece dünya onlara bakabilir. Kendi kendilerine yardım edemezler. Yani uluslararası bir güç iyi bir fikir mi? Evet.

11 Ekim 2023 tarihinde, İsrail bombardımanının ardından yıkılmış bir binanın dışında bir adamın verdiği tepki objektiflere böyle yansıyor (Mohammed Abed, AFP)
11 Ekim 2023 tarihinde, İsrail bombardımanının ardından yıkılmış bir binanın dışında bir adamın verdiği tepki objektiflere böyle yansıyor (Mohammed Abed, AFP)

"İsrail kitlesel katliam yapıyor"

Belki videoyu izlemişsinizdir... İsveç Başbakanı Ulf Kristersson fena bir 'gaf' yapmış. Bir açık hava toplantısında "İsrail'in soykırım yapma hakkı var" cümlesini son anda "Meşru müdafaa hakkı var" diye düzeltmiş. Akıldaki dile mi yansıyor?  Gazze'de yaşananlar soykırım mı? Her şeyden ötesi, kötülük sıradanlaştı mı?

Bakın, bu bir tanım sorunudur. Bu, kitlesel bir katliam ve kitle cinayetidir. Şüphesiz cinayettir. Gazze'de neredeyse 20 bin insan öldü. Adıyla tanımlamak zorunda değilsin. Sonuçları görüyorsun...

"Uluslararası hukuk İsrail işgallerinin karşısına hiç çıkmadı"

İsrail'e karşı uluslararası hukuk 7 Ekim'den bu yana mı işlemiyor? Yoksa son 55 yıldır mı bu sorunla karşı karşıyayız?

Uluslararası hukuk hiçbir zaman İsrail'in işgali karşısında işlemedi. İsrail uluslararası hukuku Batı Şeria'da günlük olarak ihlal ediyor. Başka ne var? Batı Şeria'daki herhangi bir yerleşim de uluslararası hukukun ihlalidir. İsrail'e ait hapishanelere Filistinlileri götürmek bir uluslararası hukuk ihlalidir. Her türlü kolektif ceza uluslararası hukuk ihlalidir. Ve İsrail uluslararası hukuku hiçe saydı. Şimdi Gazze'de savaş başladığında elbette uluslararası hukuk İsrail'in düşündüğü son şeydir.

İsrail hapishanelerindeki Filistinliler (Euro Med Human Rights Monitor)
İsrail hapishanelerindeki Filistinliler (Euro Med Human Rights Monitor)

"ABD'den yeşil ışık olduğu sürece İsrail devam edecek"

Şartlar ne olursa olsun bu savaşın sona ermesi gerektiğini söylüyorsunuz ama ABD "Bitiyor" demeden savaş biter mi? Daha geçtiğimiz günlerde İsrail 8 milyar dolarlık askeri bütçeyi onayladı. Ve sürekli Hamas'ı yok etmekten bahseden Netanyahu iktidarı Gazze'de aradığı üst düzey kadroyu şimdi Han Yunus'ta arıyor. Bu durum, belki yarın öbür gün bir başka adreste mi sürecek? Böyle bir kısır döngü şeklinde mi devam edecek? Bu savaş ne zaman bitecek? Ateşkesin kalıcı olması için ne gerekiyor? 

Korkarım bu savaş ancak ABD ciddi bir şekilde son vermesi gerektiğini düşüşündüğünde sona erecek. Unutmayın, bunu gizleyemeyiz. Yeşil ışık olduğu sürece İsrail devam edecek, eğer ABD İsrail'i durdurmaya karar verirse duracak. ABD İsrail'i durdurmanın yolllarını aslında çok iyi biliyor. 

"İsrail'in 7 Ekim'de başına gelenler şu an istediklerini yapma hakkı veremez"

7 Ekim'e döndüğümüzde, Hamas saldırısından hareketle İsrail'in Gazze Savaşı'nı ilk başta meşruiyet zeminine oturttuğunu söyleyenler var. Şu anda bu meşruiyetin artık bittiği kanaatinde misiniz?

(İsrail) Kendini savunma açısından açık bir meşruiyete sahipti. Böyle vahşi bir saldırıdan sonra -Evet, bu İsrail'e karşı barbarca bir saldırıydı- İsrail bunu görmezden gelemez, hiçbir şey olmamış gibi devam edemezdi. Hayır, hiçbir devlet böyle bir saldırıya tepki göstermemezlik etmezdi. Ancak bu durum İsrail'in istediği her şeyi yapma hakkını vermez. Ve bu durum meşruiyetin çok ötesinde, orantının çok ötesinde... Gazze'de neler olduğu konusunda rasyonel bir düşünceyi de aşan bir durum. Çünkü bu savaş hiçbir yere gitmiyor gibi. Geçici ateşkes sona erdikten sonraki 24 saatte Gazze'de neredeyse 200 Filistinli sivil öldü. Bu durum İsrail'e nasıl hizmet ediyor? Bu durum yani masum insanların kitlesel olarak öldürülmesi İsrail'e ve dünya genelinde daha da haklı bir öfkeye neden olacak.

Gideon Levy (Times of Israel)
Gideon Levy (Times of Israel)

"İsrail rehineleri feda etmeye karar verdi"

Rehineleri eve getirme-Filistinli mahkumları serbest bırakma... İsrail toplumu zaten savaş öncesi, neredeyse son 1 yıldır yargı reformu meselesi nedeniyle kutuplaşmış bir haldeydi. Peki rehinelerin özgürlüğü uğruna Filistinli mahkumların serbest bırakılmasını bugün İsrail toplumu nasıl karşılıyor? İsrail toplumu barış için her şeye hazır mı? Ruh hali ne? Netanyahu'ya öfke büyüyor mu? Yoksa tüm bu yaşananlardan ucu aşırı milliyetçiliğe uzanan bir "ulusal birlik" hissiyatı sonucu mu çıkarmak gerekiyor İsrail toplumu adına?

Şu ana kadar İsrail'in ödediği bedel çok küçük bir bedeldi. Kimi kadınların serbest bırakılması ve hatta bunlardan bazıları suçlu bile değildi. Yine de bu İsrail için çok küçük bir bedeldi. Büyük serbest bırakmalara yani kaçırılan askerlerin serbest bırakılmasına gelince o zaman İsrail büyük bir bedel ödemek zorunda kalacak. Size hatırlatmalıyım ki; Gilad Şalit beş yıl boyunca Hamas hapishanesinde olan bir askerdi. İsrail, bunun karşılığında bin Filistinli mahkumu serbest bıraktı. Bu hesabı yaparsanız Hamas'ın birkaç bin Filistinli mahkumu serbest bırakmaktan başka bir şey kabul etmeyeceği çok açık. Ve burada bir tartışma olacak. Bu da bizi İsrail'in ne istediğine getiriyor. İsrail rehinelerin serbest bırakılmasını mı istiyor? Yoksa Hamas'ı yok etmeyi mi? İsrail'in karar vermek zorunda kalacağı bir "doğruluk anı" olacak. Korkarım bu anı iki gün önce yaşadık ve şimdi İsrail savaşı sürdürmeye, yani rehineleri feda etmeye veya en azından tehlikeye atmaya karar verdi. İsrailli toplum bununla yaşıyor, ne yazık ki savaşın devamına tam bir destek var. 

Gilad Şalit (The New Yorker)
Gilad Şalit (The New Yorker)

"Gazze'de yaşananlara tepkisizlik İsrail solunun cesaretini yansıtıyor"

Gazze'deki acılar üzerine sivil toplumun önde gelen kanaat önderleri neden çok konuşmak istemiyor? Bu noktada aklıma ilk olarak Shikma Bressler geliyor. Hem yargı reformu hem "Kara Bayrak" eylemlerinde simge isimlerden biriydi. Netanyahu ve aşırı sağ hükümet karşıtı bir isim. Evet, yine hükümeti eleştiriyor. Ama Gazze'de hayatını kaybeden siviller ile ilgili bir açıklamasına rastlamadım. Elbette amacım bir kişi üzerinden gitmek değil ancak uzaktan bakınca İsrail'de genel tablonun bu olduğunu gözlemliyorum.  İsrail'i Gazze'de olup bitenler ve sivillere yönelik katliam için eleştirmek, kınamak, o acıyı paylaşabilmek ve/ya kıyaslayabilmek hem insan hem sorumlu bir vatandaş hem de aydın olmanın gereği değil mi? Neden sadece siz konuşuyorsunuz?

Bu vaziyet hem İsrail solunun ruh halini hem cesaretini yansıtıyor aslında. Unutmayın ki; Shikma Bressler'in liderliğini yaptığı protestolar hiçbir zaman işgale dokunmadı. Demokrasiden bahsediyorlardı ancak arkalarında bu vahşi apartheid sistemi olduğunda, bu meseleye hiç dokunmadılar. Kimseye bunun hakkında konuşmasına da fırsat vermediler. Bu nedenle şu anda savaşta, onların bir bilince sahip olmalarını ve en azından Gazze'nin kurbanlarına karşı dayanışma göstermelerini beklememiz zordur. İşte İsrail'in yüzü budur. Şu anda, 7 Ekim'den sonra, İsrail Filistinlilere duyulan dayanışma sesine hoşgörülü değildir. Çünkü ortalama bir İsrailli için Gazze Hamas'tır. Ortalama bir İsraillinin gözünde Gazze, "Oğullarımızı ve kızlarımızı öldürdü, kaçırdı ve tecavüz etti ve bu nedenle tamamının cezalandırılması gerekir" denilen yerdir. Bu çok tehlikeli bir durumdur ve sadece daha fazla kan dökülmesine yol açacaktır.

Fizikçi Shikma Bressler, Netanyahu karşıtı eylemlerin liderliğini yapmıştı (AP)
Fizikçi Shikma Bressler, Netanyahu karşıtı eylemlerin liderliğini yapmıştı (AP)

"İsrail'deki ırkçı rejim Netanyahu'nun çok ötesinde"

Buradan hareketle İsrail "ırkçı bir rejim" mi? Yoksa mesele Netanyahu hükümetinin de mi ötesinde?

Hayır, hayır! (Irkçı rejim) Netanyahu'nun ötesine geçiyor... Netanyahu'nun elbette payı var. Ancak İsrail (o olmasaydı da) sanırım neredeyse aynı şekilde tepki verecekti. Eğer şu anda iktidarda Netanyahu olmasaydı sanırım İsrail aynı şeyleri yapardı. Zira diğer başbakanlar da aynı vahşi saldırıları başlatıp Gazze'yi yok ettiler. Ve o zaman koltukta oturan Netanyahu değildi. Yani bunu Netanyahu icat etmedi. Yine ve yine Gazze'ye saldırmayı, Gazze'yi yine ve yine yok etmeyi umuyor. Ki; bu daha iyi bir duruma yol açmayacaktır.

7 Ekim öncesi, İsrail Başbakanı Netanyahu mart ayında İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Mükellefiyet Merkezi'nde askerlere şöyle sesleniyor: Ordusuz bir ülkemiz yok. Hizmet için askere alınan askerler olmadan bir ülkemiz yok. Mirasımızı korumak için askere alınıyorsunuz (İsrail Başbakanlık)
7 Ekim öncesi, İsrail Başbakanı Netanyahu mart ayında İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Mükellefiyet Merkezi'nde askerlere şöyle sesleniyor: Ordusuz bir ülkemiz yok. Hizmet için askere alınan askerler olmadan bir ülkemiz yok. Mirasımızı korumak için askere alınıyorsunuz (İsrail Başbakanlık)

"İsrail basını Gazze'de yaşananlara karşı otosansür uyguluyor"

"İsrail basını yaşanan vahşeti gizliyor" diyorsunuz. Biz ise Türkiye'de özellikle Haaretz gazetesi üzerinden, hatta 8 Ekim'de atılan "Sorumlu Netanyahu" manşetinden hareketle "İsrail'de basın ne kadar özgür" diyoruz. Hangisi doğru? Olup bitenleri evrensel gazetecilik ilkeleri ölçeğinde ele alan Haaretz mi var sadece? Yoksa Gazze'deki gerçekler hakkında konuşan başka İsrail gazeteleri/medya kuruluşları da var mı?

Öncelikle İsrail medyası tamamen özgürdür. Ve bu da bugünkü durumu çok daha kötü kılıyor. Hiç kimse medyaya Gazze'yi göstermemesini söylemiyor. İsrail medyası özellikle savaş zamanlarında izleyicilerin ve okuyucuların ne görmek-bilmek istediğinin ve istemediğinin fazlasıyla farkında. Bu sansürden çok daha kötü olan bir otosansürdür. İsteselerdi her şeyi yayınlayabilirdi. Onları hiçbir şey durdurmazdı. Evet, şu anda ana akım medyadan bağımsız birçok web sitesi var. Her şeyi gösteriyorlar ve bizi gerçeği söylemeye teşvik ediyorlar. Ancak şu anda İsrail'de televizyon kanallarını izlediğinizde, ana akım gazeteleri okuduğunuzda, Gazze hakkında hiçbir şey alamazsınız. Hiçbir şey! Ve bu bilinçlidir... Ve bu kendi tercihleri doğrultusundadır. Hiç kimse onlara bunu yapmalarını söylemedi. Bunu seçtiler ve bu nedenle İsrail medyasının sorumluluğu çok daha yüksektir.

"Netanyahu gidici, İsrail eleştiriyi hak ediyor ama Erdoğan keşke daha yumuşak ifadeler seçseydi"

Son iki soru. Biri çok kısa, Benyamin Netanyahu'nun tüm bunlardan sonra İsrail siyasetinde bir geleceği var mı? Ve ikinci soru, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gazze Savaşı sırasındaki tutumunu nasıl değerlendiriyor,  İsrail ile Türkiye'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

İlk soruyu cevaplamak daha kolay. Hayır, Netanyahu'nun politik anlamda bir geleceği olduğunu görmüyorum. Anketlere bakıldığında İsrail toplumunun yüzde 70'inden fazlası şu anda onun istifasını istiyor. Kendi partisinin seçmenlerini de içeriyor. Ve onun hayatta kalacağını görmüyorum. Evet, kariyerinde zor anlardan birçok kez kurtuldu. Ancak bu sefer kurtulamayacak.

Sadece Netanyahu mu yoksa İsrail siyasetinin tüm eski yüzleri için mi bu sözleriniz?

Çoğunlukla Netanyahu için ancak hükümetini de içerecek... Sonraki hükümetin de iyi bir hükümet olacağını düşünmüyorum. Anketler çok açık bir şekilde bunu gösteriyor. Politikalar çok fazla değişmeyecek. Diğerlerinden beklentiye girmemek gerek. Konu Gazze'ye ve savaşlara geldiğinde çok farklı olmayacaklar. İşgale, apartheide gelince çok fazla fark olmayacak. Netanyahu giderse her şeyin çözüleceği miti var. Hayır, hayır, hayır! Böyle değil.

Çok değil, eylül ayı içinde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu ülkesinde ziyaret edeceğini duyurmuştu, bu fotoğraf karesi ise iki liderin uzun yıllar sonra ilk kez BM 78. Genel Kurul toplantıları kapsamındaki ABD görüşmesinden (Reuters​​​​​​)
Çok değil, eylül ayı içinde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu ülkesinde ziyaret edeceğini duyurmuştu, bu fotoğraf karesi ise iki liderin uzun yıllar sonra ilk kez BM 78. Genel Kurul toplantıları kapsamındaki ABD görüşmesinden (Reuters​​​​​​)

Şimdi Erdoğan hakkında görüşlerimi beyan edeyim. Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail'in çok sert bulduğu bazı aşırı ifadeler kullandı. Ancak İsrail eleştiriyi hak ediyor. Bununla beraber her halükarda daha yumuşak ifadeler kullanmasını tercih ederdim. Diplomatik ilişkilerin devam edeceğini iddia etti. Şu anda İsrail ve Türkiye arasındaki çıkarlar çok güçlü. Aynı zamanda halk tabanında da Türkiye'yi defalarca ziyaret eden ve bu hafta (Perşembe) tekrar ziyaret etmeye hazırlanan biri olarak ülkenizde her zaman çok iyi hissettim. Ve yüz binlerce hatta milyonlarca İsrailli de Türkiye'de her zaman çok iyi hissetti. Sanırım bu geri dönecek çünkü bu ilişkiler gerçekten bir zirveden diğerine en istikrarsız ilişkilerdir. Bir ay önce Erdogan'ın İsrail'e ziyaret olasılığından bahsediliyordu. Şimdi savaş nedeniyle başka bir limanda bulunuyoruz. Sanırım bunu düzeltmek için bir yol bulacaklar çünkü sonuçta bu çıkarlarla ilgili. Çıkarlar her iki ülke için de çok güçlü. Bununla beraber Ortadoğu'daki çok farklı görüşlere sahip iki Arap olmayan ülkeden söz ediyoruz...

Independent Türkçe



Trump, 1,6 milyar dolar dolandırıcılıkta parmağı olan yöneticiyi affetti

ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)
TT

Trump, 1,6 milyar dolar dolandırıcılıkta parmağı olan yöneticiyi affetti

ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)

ABD Başkanı Donald Trump, 1,6 milyar dolarlık dolandırıcılıkla binlerce yatırımcıyı aldatmaktan hüküm giyen özel sermaye yöneticisi David Gentile'ın hapis cezasını kısmen kaldırdı.

The New York Times'a göre, GPB Capital Holdings'in eski CEO'su ve kurucu ortağı, çarşamba günü hapisten çıktığında 7 yıllık cezasının iki haftasından azını çekmişti.

59 yaşındaki Gentile ve diğer sanık Jeffry Schneider, Ağustos 2024'te menkul kıymetler ve elektronik dolandırıcılık suçlarından hüküm giymiş ve bu yıl mayısta cezalarını almışlardı. Anlaşılan o ki, Trump 6 yıl hapis cezasına çarptırılan Schneider'ı affetmedi.

Trump'ın "af çarı" Alice Marie Johnson, Şükran Günü'nde sosyal medyada yaptığı paylaşımda Gentile'ın evine, çocuklarının yanına döndüğünü görmekten "çok memnun" olduğunu söyledi.

Savcılar, mahkeme dosyalarında Gentile ve Schneider'ın yatırımcı fonlarını kullanarak otomotiv ve perakende sektörlerindeki şirketlerin hisselerini satın aldığını belirtti. Bu varlıkların getirilerinden yatırımcılara düzenli yıllık ödemeler yapıldı.

Eski Başkan Joe Biden yönetiminin Adalet Bakanlığı, geçen yıl GPB'nin mevcut faaliyetlerinden elde ettiği fonları kullanmak yerine yatırımcılara ödeme yapmak için yatırımcı fonlarını kullanmasının bir saadet zinciri oluşturduğunu saptamıştı.

Ancak bir Beyaz Saray yetkilisi, savcıların işletmeyi yanlış bir şekilde saadet zinciri diye nitelendirdiğini savunarak, Reuters'a yaptığı açıklamada, iddianın "GPB'nin yatırımcılara ne olacağını açıkça söylemesi nedeniyle ciddi şekilde zayıflatıldığını" söyledi.

Adı açıklanmayan Beyaz Saray yetkilisi Reuters'a, "Duruşmada hükümet, düzmece olduğu iddia edilen beyanları Gentile'a bağlayamadı" dedi.

Kaynak, "Gentile ayrıca hükümetin sahte ifadeler aldığı ve bu ifadeleri düzeltmediği konusunda ciddi endişelerini dile getirdi" diye ekledi.

Cumartesi günü itibarıyla, Gentile'ın ceza indirimi metni henüz Adalet Bakanlığı'nın internet sitesinde yayımlanmamıştı. Ceza indiriminin herhangi bir mali cezayı etkileyip etkilemeyeceğiyse belirsizdi.

Haziranda savcılar, davadaki hakimden Gentile'ın 15,5 milyon dolardan fazla parasına el konmasını talep ederken, Schneider'ın 12 milyon dolardan fazla parasına el konmasını istemişti.

The New York Times'a göre eylülde savcılar hakime yazdıkları mektupta, mahkeme tarafından atanan bir kayyumun 700 milyon dolardan fazla paraya erişimi olduğunu ve bunun muhtemelen yatırımcılara dağıtılacağını belirtmişti.

Associated Press'ten de yararlanılmıştır

Independent Türkçe


Netanyahu’nun af talebi İsrail’de siyasi ve hukuki kriz yarattı

TT

Netanyahu’nun af talebi İsrail’de siyasi ve hukuki kriz yarattı

Netanyahu’nun af talebi İsrail’de siyasi ve hukuki kriz yarattı

İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun pazar günü sunduğu af talebini “devletin ve İsrail toplumunun çıkarlarını esas alarak” değerlendireceğini açıkladı. Tartışma hem siyaseti hem yargıyı hem de kamuoyunu ikiye bölerken, olası şartlı af senaryoları gündemin merkezine yerleşti. Herzog’un bu ilk açıklaması, ülkede siyasi, hukuki ve toplumsal kutuplaşmanın en yüksek seviyeye ulaştığı bir döneme denk geldi.

Af talebinin kamuoyunda büyük bir kaygı ve tartışma yarattığını belirten Herzog, “Şiddet dili beni etkilemez. Saygılı söylem tartışmayı teşvik eder. İsrail halkını görüşlerini Cumhurbaşkanlığı sitesinden iletmeye davet ediyorum” dedi.

Trump’tan gelen mesaj tartışmayı büyüttü

Yediot Aharonot gazetesinin haberine göre Herzog’un açıklaması, bazı hükümet yetkililerinin yönelttiği örtülü tehditlere yanıt niteliği taşıdı. Çevre Bakanı Idit Silman, af talebinin reddedilmesi halinde ABD Başkanı Donald Trump’ın yargı sistemindeki üst düzey isimlere yaptırım uygulayabileceğini öne sürdü. Trump’ın iki hafta önce Herzog’a gönderdiği bir mektup ile Netanyahu için af istediği de doğrulandı.

Netanyahu, talebini “ulusal çıkar” ve “toplumsal bölünmenin sona ermesi” gerekçesiyle savundu ancak herhangi bir suç itirafında bulunmadı.

Birlik vaadi yeni bölünme yarattı

Netanyahu’nun af talebi, hükümet kanadında destek görse de muhalefet lideri Yair Lapid ve diğer isimler, ancak suçun kabulü ve siyasetten çekilme şartıyla af verilmesi gerektiğini savundu. İsrail basını, Herzog’un da şartlı bir af formülüne sıcak baktığını yazdı.

rtg
Geçtiğimiz Ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve Başbakan Binyamin Netanyahu ABD Başkanı Donald Trump’ı karşıladı (AP)

Kanal 12, Herzog’un “evet ama şartlı” seçeneğini değerlendirdiğini; Netanyahu’dan ya suçlamaları kabul etmesini, ya da siyasi faaliyetlerinde kısıtlama getirilmesini talep edebileceğini aktardı. KAN televizyonu ise Herzog’un, “itiraf anlaşması” seçeneğini yeniden gündeme getirmeyi planladığını bildirdi.

dcfvg
Aralık 2024'te Tel Aviv Adliyesi'nin dışında, Netanyahu'yu temsil eden bir maske takan, hapishane kıyafetleri giyen ve elleri kelepçeli bir muhalif (EPA)

Şarku’l Avsat’ın Kanal 13’ten aktardığı haberlere göre olası şartlar arasında erken seçim çağrısı yapılması, siyasetten geçici çekilme veya tartışmalı yargı reformlarının durdurulması da bulunuyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı ve Netanyahu cephesi bu iddiaları reddetti.

Hukuki tartışma büyüyor

Netanyahu’nun dört ayrı dosyada rüşvet, dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla yargılandığı süreçte af talebi, ülkenin hukuk çevrelerinde geniş bir tartışma başlattı.
Baro yetkilisi Guy Şinar, bunun “devam eden bir cezai süreci af yetkisiyle sonlandırma girişimi” olduğunu savundu.

erg
Netanyahu, Yargı Atamaları Komitesi'ni seçmek için Knesset'te yapılan oylamada oyunu kullanıyor - Haziran 2023 (Reuters)

Öte yandan Netanyahu’nun eski avukatlarından Mika Feitman, “Af, suçunu kabul eden kişiye verilir. Kanun bunu söylüyor” diyerek suç itirafı olmadan af verilmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Feitman, 1984’teki “300 Numaralı Otobüs” olayında bile affın ancak suç itirafından sonra verildiğini hatırlattı.

Uzmanlar arasında, cumhurbaşkanının af yetkisinin yargı denetimine tabi olup olmayacağı konusunda da derin görüş ayrılıkları bulunuyor.

Sokağa da yansıyan kutuplaşma

Cumhurbaşkanlığı konutu önünde toplanan göstericiler, Herzog’a af talebini reddetmesi çağrısında bulundu. i24News için yapılan ankette halkın yüzde 54’ü affı desteklerken, yüzde 45’i karşı çıktı.

Affın suç itirafı şartına bağlanmasını destekleyenler yüzde 48, karşı çıkanlar yüzde 49 oldu. Netanyahu’nun siyaseti bırakması şartı gündeme geldiğinde ise kamuoyu yine ortadan ikiye bölündü.

Mavi-Beyaz lideri Benny Gantz, “Bu sürecin iyi bir şekilde sonuçlanmasını diliyorum; iç savaşla değil” diyerek tansiyonun yüksekliğine dikkat çekti.


Trump bugün Venezuela’ya yönelik sonraki adımları görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)
TT

Trump bugün Venezuela’ya yönelik sonraki adımları görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)

ABD merkezli CNN televizyonu, Başkan Donald Trump’ın bugün akşam saatlerinde Beyaz Saray’da Venezuela konusunda izlenecek yol haritasını değerlendirmek üzere bir toplantı düzenleyeceğini duyurdu. Toplantı, Washington yönetiminin Karakas üzerindeki baskıyı artırdığı bir dönemde gerçekleşiyor.

Habere göre toplantıya, Savunma Bakanı Pete Hegseth, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dan Kane, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Susie Wiles ve Başkan Yardımcısı Özel Kalem Müdürü Stephen Miller gibi yönetimin kilit isimleri katılacak.

ABD son haftalarda, uyuşturucu kaçakçılığı yapan gemilere yönelik operasyonlar düzenleyerek ve Karayipler’deki askeri varlığını güçlendirerek Venezuela üzerindeki baskısını tırmandırdı.

Trump, cumartesi günü Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, Venezuela’nın üzerindeki ve çevresindeki hava sahasının “tamamen kapalı” kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Öte yandan New York Times gazetesi, Trump’ın geçen hafta Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro ile telefon görüşmesi yaptığını ve tarafların olası bir buluşmayı değerlendirdiğini aktardı. Gazete, Trump’ın Maduro’ya ABD’de bir görüşme teklif ettiğini ancak şu anda böyle bir plan bulunmadığını kaydetti.