İsrail yapay zeka destekli silahları denemek için Filistin'i laboratuvar olarak kullanıyor

İsrail'in Gazze'de yapay zeka destekli silahları sivil ölümleri azaltmak için kullandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığı ve silah endüstrisinin Filistin'i yeni teknolojileri denediği bir laboratuvar olarak kullandığı belirtiliyor

(AA)
(AA)
TT

İsrail yapay zeka destekli silahları denemek için Filistin'i laboratuvar olarak kullanıyor

(AA)
(AA)

Avustralyalı serbest gazeteci ve "Filistin Laboratuvarı" kitabının yazarı Antony Loewenstein, İsrail'in Gazze'de yapay zeka teknolojisiyle destekli silahları kullanmasını değerlendirdi.

Loewenstein, İsrail ordusunun, Gazze'ye yönelik saldırılarında "güvenilir hedefleri hızlı ve doğru şekilde üretmek" için yapay zekayı (AI) kullanmakla övündüğünü belirterek, "İsrail'in bu teknolojiyi kullanarak sivil kayıpları önlediğine dair elimizde hiçbir kanıt yok. Şu güne kadar 15 binden fazla sivil öldü. Mevcut sivil ölümleri bu iddiayı inandırıcı kılmıyor." dedi.

Savaşta yapay zeka teknolojisi kullanılmasını savunanların sivil ölümleri azaltacağı ve savaşı daha insanileştireceğini iddia ettiğini kaydeden Loewenstein, hem ABD hem de İsrail tarafından kullanılan teknolojilerin bu iddiayı destekleyecek kanıt sağlamadığını söyledi.

Loewenstein, İsrail'in yapay zeka destekli İHA'lar ve hedefleme teknolojisiyle sivilleri koruma iddiasının gerçekçi olmadığına dikkati çekerek, "Başta ABD, İsrail olmak üzere pek çok devletin savaşlarına yapay zekayı dahil ettiği ve bunun aslında insani nedenlerle sivilleri korumak için yapıldığına halkı ikna etmeye çalıştığı bir döneme doğru ilerlediğimiz konusunda endişeleniyorum çünkü gerçek şu ki en azından şu ana kadar bunun olduğuna dair kanıt yok." diye konuştu.

Filistin, silahların denendiği bir laboratuvar

İsrail'in dünyanın en büyük 10'uncu silah endüstrisine sahip olduğunu ve silah ticaretinin hem 11 Eylül saldırıları sonrası hem de Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesiyle daha da büyüdüğünü aktaran Loewenstein, pek çok Avrupalı devletin füze savunma sistemleri ve diğer askeri donanımları İsrail'den aldığını dile getirdi.

Loewenstein, İsrail'in Filistinlilere baskı uygulamak için teknolojiyi kullandığına işaret ederek, şöyle devam etti:

Filistin Laboratuvarı adlı kitabımda yazdığım gibi İsrail, sürekli gelişen yeni baskı ve gözetleme teknikleriyle 'savaş testi' yapmak için hem Batı Şeria'nın hem de Doğu Kudüs'ün sonsuz işgalini ve Gazze kuşatmasını kullandı. Yüz tanıma teknolojileri, casus yazılımlar ve dronlar kendi ülkelerindeki gazetecilere, insan hakları savunucularına ve aktivistlere baskı uygulaması için demokratik veya diktatör devletlere satılıyor. 7 Ekim, İsrail için büyük bir istihbarat başarısızlığı olsa da zamanla bunun silah endüstrisine fayda sağlayacağını düşünüyorum.

İsrail'in füze savunma sistemlerinin ve telefonlara sızan casus yazılımların satışını 7 Ekim'den sonra da devam ettirdiğini ifade eden Loewenstein, silah endüstrisinin İsrail ekonomisinin büyüyen bir parçası olmaya devam edeceği görüşünü paylaştı.

"Siviller ölmeye devam ettiği sürece söylenilenler değil yapılanlar önemli"

Loewenstein, İsrail için savaşta ABD'nin sağladığı silah desteğinin çok önemli olduğunun altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:

Elbette İsrail, ABD desteği olmadan da Gazze'de savaşı yürütebilirdi ancak 7 Ekim'den bu yana Gazze'de çok fazla füze, bomba ve yıkıcı ekipman kullanıldı. Burada yaklaşık 3 hafta önce kullanılan bombaların toplam şiddeti iki nükleer bombaya eşitti. ABD, Avrupa Birliği, Avustralya ve pek çok devlet işte bu yüzden silah gönderiyor çünkü İsrail kendi bombalarını çok hızlı tüketiyor.

ABD Başkanı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın İsrail'i siviller konusunda uyardıklarını söylemelerinin anlamsız olduğuna vurgu yapan Loewenstein, siviller ölmeye devam ettiği sürece söylenilenlerin değil yapılanların önemli olduğunu belirtti.

Loewenstein, İsrail'e silah yardımı yapılmasının yanı sıra pek çok Batılı ülkenin İsrail'le birlikteliği göstermek için bu ülkeden silah satın aldığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin korkunç olması nedeniyle Batı'nın onları yok etmesi ve çok sayıda insanı katletmesi bu şekilde gerekçelendirildi. İsrail de aynı retoriği kullanıyor. İsrail ayrıca 'biz bu savaşı kazanamazsak Avrupa'da, Avustralya'da, Birleşik Krallık'ta ve ABD'de bunlar sizin de başınıza gelecek' demek istiyor. Bu savaş bu şekilde devam ettiği sürece kısa ve uzun vadede sonuçlarının korkunç olacağını düşünüyorum. İsrail'in Gazze Şeridi'nin tamamını yok etmeye devam etmesini durdurmak için Batı'nın baskısının daha fazla olmasını diliyorum.



Huckabee reklam tartışması büyüyor: İsrail Büyükelçiliği görevi Öncesi inceleme altında

Fotoğraf: Relaxium
Fotoğraf: Relaxium
TT

Huckabee reklam tartışması büyüyor: İsrail Büyükelçiliği görevi Öncesi inceleme altında

Fotoğraf: Relaxium
Fotoğraf: Relaxium

Trump yönetiminin İsrail büyükelçisi Mike Huckabee'nin İsrail'le dış ilişkilerde ABD'yi temsil ederken aynı zamanda bir uyku takviyesinin marka yüzü olduğu bildirildi ve bu durum olası bir etik ikilem hakkında sorulara yol açıyor.

NOTUS'a göre, Arkansas eski valisi ve iki kez başkan adayı olan Huckabee, kablolu televizyonda yayımlanan gece yarısı reklamlarında ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onaylı olmayan Relaxium takviyesini tanıtıyor. Relaxium, uyku sorunu yaşayanlara hitap ediyor.

2016 başkan adayı olarak tanıtılan Huckabee, reklamda izleyicileri ekrandaki numarayı arayıp kendi şişelerini almaya çağırırken, "Relaxium'un uykusuna güveniyorum, siz de güvenmelisiniz" diyor.

Huckabee, birkaç yıldır Relaxium'un marka yüzü ve üst düzey yönetim görevinde bile bu işten kâr elde etmeye devam ediyor gibi görünüyor. Görünen o ki, bu işi bırakmaya hiç niyeti yok.

Trump'ın şubatta İsrail büyükelçiliğine aday gösterdiği 70 yaşındaki Huckabee, çıkar çatışmasına yol açabilecek çeşitli görevlerden istifa edeceğini ve bazı kurumlardan çekileceğini belirtmişti.

Ancak 7 sayfalık etik sözleşmesinde, Yönetim Etiği Ofisi'ne şunları bildirdi:

Adımı, imajımı ve görüntümü lisansladım. Büyükelçilik görevim süresince yeni lisans almayacağım. Ancak önceki lisanslar için ödeme almaya devam edeceğim.

Huckabee mal beyanında, Relaxium'un üreticisi Amerikan Davranışsal Araştırma Enstitüsü tarafından, aday gösterilmesinden önceki yıl olan 2024'te 414 bin 684 dolar ödendiğini belirtti.

Huckabee'ye Relaxium'a verdiği destekle ilgili endişeleri olup olmadığı sorulduğunda ABD Kudüs Büyükelçiliği, NOTUS'a şu yanıtı verdi:

Hayır. Büyükelçilerin de uyuması gerekiyor.

Relaxium, ABD Dışişleri Bakanlığı ve ABD Kudüs Büyükelçiliği, The Independent'ın yorum talebini yanıtlamadı.

ABD Kudüs Büyükelçiliği ayrıca NOTUS'a, Huckabee'nin Amerikan Davranışsal Araştırma Enstitüsü'nden, isim, imaj ve görüntü anlaşması nedeniyle kendisini tanıtımlarda kullanmayı bırakmasını istemek için "yasal bir hakkı" olmadığını bildirdi. Büyükelçilik, Huckabee'nin Relaxium için enstitünün içeriğine sahip olmadığını veya bu içeriği kontrol etmediğini vurguladı.

Ancak NOTUS'un bildirdiğine göre haber kuruluşu salı günü makaleyi yayımladıktan kısa süre sonra enstitü, Huckabee'nin bir videosunu internet sitesinden kaldırmış gibi görünüyor.

Relaxium'un internet sitesi arşivinde, eylülden kalma ana sayfanın kaydedilmiş bir sürümünde Huckabee, uyku takviyesini tanıttığı bir videoda görülüyor. Salı öğleden sonra itibarıyla Huckabee'nin videosu Relaxium'un ana sayfasında yer almıyor.

Genellikle federal çalışanlardan, yönetime olan kamu güvenini korumak için çıkar çatışması oluşturabilecek ya da çıkar çatışması gibi görünebilecek varlık veya pozisyonlardan çekilmeleri istenir. Bu aynı zamanda, bir aile üyesine veya arkadaşa fayda sağlayabilecek belirli konulardan çekilmeyi de içerir.

George Washington Üniversitesi Siyasi İletişimde Etik Projesi direktörü Peter Loge, NOTUS'a, "Hükümet yetkilileri ticari bir ürünü tanıtmamalı ve tanıtıyormuş gibi görünmemeli. Nokta" diye konuştu.

Bu yıl Amerikan Davranışsal Araştırma Enstitüsü, Relaxium'un klinik denemesine sponsor olmadan önce gerekli evrakları sunmadığı için FDA'dan uyarı almıştı.

Independent Türkçe


Oxfam: Güney Sudan vatandaşlarının yarısı şiddetli açlık çekiyor

Güney Sudan'ın Bor kentindeki bir hastanenin yetersiz beslenme tedavi koğuşunda çocuklarıyla birlikte oturan anneler, (Arşiv_AP)
Güney Sudan'ın Bor kentindeki bir hastanenin yetersiz beslenme tedavi koğuşunda çocuklarıyla birlikte oturan anneler, (Arşiv_AP)
TT

Oxfam: Güney Sudan vatandaşlarının yarısı şiddetli açlık çekiyor

Güney Sudan'ın Bor kentindeki bir hastanenin yetersiz beslenme tedavi koğuşunda çocuklarıyla birlikte oturan anneler, (Arşiv_AP)
Güney Sudan'ın Bor kentindeki bir hastanenin yetersiz beslenme tedavi koğuşunda çocuklarıyla birlikte oturan anneler, (Arşiv_AP)

Oxfam bugün yaptığı açıklamada, Güney Sudan nüfusunun neredeyse yarısının akut açlıkla karşı karşıya olduğunu, şimdiye kadarki en düşük seviyede ve yetersiz yardım aldığını belirtti.

İngiltere merkezli kuruluş, Batılı ülkelerin yardım bütçelerini kısmasının ardından Güney Sudan'a 2025 yılı için ayrılan 1,6 milyar dolarlık insani yardım planının yalnızca yüzde 40'ının ulaştığını ifade etti.

Oxfam, yaklaşık altı milyon Güney Sudanlının şiddetli açlık çektiğini, temiz su ve sanitasyon hizmetlerine yeterli erişimden yoksun olduğunu ve bu sayının nisan ayına kadar 7,5 milyona ulaşmasının beklendiğini açıkladı.

Birleşmiş Milletler tarafından belgelendiği üzere, Güney Sudan'ın petrol zenginliğini çalan elitlerin yolsuzluğu, ülkeyi neredeyse her türlü temel hizmetten mahrum bıraktı.

Oxfam'ın Güney Sudan Ülke Direktörü Şebnem Baloch yaptığı açıklamada, "Dünya, tam da hayatları tehlikedeyken, yardıma en çok ihtiyaç duyanları terk ediyormuş gibi hissediyorum" ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Güney Sudan, 2011 yılında bağımsızlığını kazandı, ancak kısa süre sonra iki milyondan fazla insanı yerinden eden yıkıcı bir beş yıllık iç savaş yaşadı. Barış anlaşmasının çökmesiyle birlikte çatışmanın bu yıl yeniden alevlenebileceğinden endişe ediliyor.

Ayrıca savaştan kaçan yüz binlerce Sudanlıya da ev sahipliği yapıyor.

Sınır kasabası Renk'teki transit merkezlerine her gün yaklaşık bin kişi geliyor. Ancak Oxfam önümüzdeki ay buradaki operasyonlarını yüzde 70 oranında azaltmak zorunda kaldı ve şubat ayına kadar yeni fon sağlamazsa operasyonlarını tamamen durduracağını açıkladı.


Rapor: ABD barış planının son hali Kiev için çok daha iyi

Rus insansız hava aracı saldırısının ardından Kiev'de hasar gören bir bina (DPA)
Rus insansız hava aracı saldırısının ardından Kiev'de hasar gören bir bina (DPA)
TT

Rapor: ABD barış planının son hali Kiev için çok daha iyi

Rus insansız hava aracı saldırısının ardından Kiev'de hasar gören bir bina (DPA)
Rus insansız hava aracı saldırısının ardından Kiev'de hasar gören bir bina (DPA)

AFP'ye konuşan konuya yakın bir kaynak, ABD'nin Ukrayna'daki çatışmayı çözmeye yönelik son taslak planının Kiev için "çok daha iyi" hükümler içerdiğini söyledi.

Kaynak, "Ukrayna, ABD ve Avrupalılar, Amerikan önerisini uygulanabilir hale getirdi ve şimdi Kiev için çok daha iyi" ifadelerini kullandı.

Kaynak, bu versiyonun Ukrayna'nın planın ilk versiyonundaki 600 bin askerlik orduya kıyasla 800 bin kişilik bir ordu bulundurmasına olanak sağladığını ifade etti.