Filistinli Gazeteciler Sendikası: İsrail'in Gazze'ye saldırılarında iki ayda 75 gazeteci öldürüldü

Filistinli Gazeteciler Sendikası, İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 2 ayda 75 gazetecinin öldürüldüğünü açıkladı

Yaklaşık 80 gazetecinin yaralandığı saldırılarda, 60 gazetecinin ailesinin evi bombalandı, 63 basın kurumu ve bürosu tahrip edildi (AA)
Yaklaşık 80 gazetecinin yaralandığı saldırılarda, 60 gazetecinin ailesinin evi bombalandı, 63 basın kurumu ve bürosu tahrip edildi (AA)
TT

Filistinli Gazeteciler Sendikası: İsrail'in Gazze'ye saldırılarında iki ayda 75 gazeteci öldürüldü

Yaklaşık 80 gazetecinin yaralandığı saldırılarda, 60 gazetecinin ailesinin evi bombalandı, 63 basın kurumu ve bürosu tahrip edildi (AA)
Yaklaşık 80 gazetecinin yaralandığı saldırılarda, 60 gazetecinin ailesinin evi bombalandı, 63 basın kurumu ve bürosu tahrip edildi (AA)

Filistinli Gazeteciler Sendikası, İsrail'in iki ayı geride bırakan saldırılarında yaşamını yitiren, yaralanan, alıkonulan ve evlerini kaybeden gazetecilerle ilgili bir rapor yayımladı.

Rapora göre, saldırılarda 75 gazeteci hayatını kaybetti, yaklaşık 80 basın mensubu yaralandı. Ayrıca 2 gazetecinin de kayıp olduğu belirtildi.

İsrail'in binlerce sivilin ölümüne, on binlercesinin de yaralanmasına neden olan saldırılarında, yüzlerce savaş suçu ve ihlale imza attığı kaydedildi.

Medya kuruluşları İsrail'in hedefinde

Raporda, ailelerini ve yakınlarını kaybeden gazetecilerin çalıştığı medya merkezlerinin de saldırılarda yıkıldığı belirtildi.

İsrail saldırılarında 60 gazetecinin ailesinin evlerinin bombalandığı, 63 basın kurumu ve büronun da tahrip edildiği aktarıldı.

Saldırılarda aldıkları hasar nedeniyle biri işgal altındaki Batı Şeria'da, 24'ü Gazze Şeridi'nde olmak üzere 25 yerel radyo istasyonunun çalışmalarında aksamalar meydana geldi.

(AA)

Gazetecilerin görevlerini yerine getirmesi engelleniyor

İsrail yönetimi bu süreçte 3 medya kuruluşunu kapattı, 41'i Batı Şeria'da, 2'si Gazze'de olmak üzere 43 gazeteciyi gözaltına aldı veya alıkoydu.

Raporda Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın, gazetecilerin can güvenliğinin sağlanması, mesleklerini icra edebilmeleri, uluslararası koruma sağlanmasının yanı sıra İsrail'in saldırılarda hayatını kaybeden gazetecilerin ölümünden sorumlu tutulması ve yargılanması için çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürdüğü vurgulandı.

Raporda ayrıca, İsrailli yetkililerin gazetecilerin kasıtlı hedef alındığına dair delil yetersizliğinin bulunduğu yönündeki açıklamalarının İsrail'in yalanlarının bir parçası olduğu ve sahadaki gerçeklerin bu tür savunmaları yalanladığı ifade edildi.

Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın raporuna göre İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazetecilerin isimleri şu şekilde:

Abdülhamid el-Karnavi (21), Şeyma el-Cezzar, Hassan Fercullah, Edhem Hasavne (41), Muntasır es-Savvaf (33), Abdullah Derviş, Nadir en-Nezeli, Mustafa Bekir, Emel Zuhd (27), Muhammed Muin Ayyaş (29), Asım Adli el-Beraş (34), Muhammed Nebil ez-Zuk (29), Cemal Muhammed Heniyye (21), Ayat Omer Hadura (27), Hamis Salim Hamis (19), Bilal Cadullah Hasan Salim (45), Hasune Selim (28), Sari Mansur (32), Abdulhalim Avad (41), Mustafa es-Savvaf (68), Amr Salah Ebu Hayye, Musab Aşur (22), Muhammed Matar, Musa el-Beraş (30), Ahmed Emin Fatime (29), Ahmed el-Kura (27), Yahya Ebu Muni, Muhammed Ganim el-Cace (31), Muhammed Ebu Hasire (53), Heysem Harare, İyad Matar, Muhammed el-Beyyari, Muhammed Ebu Hatab (52), Mecid Fazl Ardenus (29), Macid Ahmed Keşku (47), İmad Abdulmehdi el-Vahidi (57), Nazmi en-Nedim (54), Hazife en-Neccar, Yasir Subhi Ebu Namus, Muhammed Fayiz el-Husni, Dua Şeref, Zahir el-Afgani (27), Cemal el-Fakavi (28), Silmi Muhaymer (34), Ahmed Abdulhay Ebu Mehadi (35), Said Semir el-Halebi (42), Mahmud Cemal Ebu Zarife (29), İman Cemal el-Akıli (29), Muhammed İmad Said Lubd (27), Ruşdi Ribhi es-Serrac (31), Ahmed Nahid Hasan Mesud (32), Hani İbrahim el-Medhun (59), Muhammed Ali (31), Aid İsmail en-Neccar, Halil İbraihim Ebu Azire (40), Semih Abdurrezzak en-Nadi (59), Receb en-Nakib (31), Muhammed Cemil Baluşe (36), Assam Muhammed Bihar (39), Abdulhadi Habib (37), Yusuf Devvas, Selam Halil Miyme (40), Husam Mahmud Mubarek (41), Ahmed Abdurrahman Şihab (42), Abdurrahman Rebi Şihab (55), Mahummed Fayiz Ebu Matar (28), Mustafa Muhammed en-Nakib (28), Hişam Muhammed en-Nevvaca (27), Said Rıdvan et-Tavil (37), Muhammed Rızk Subh (36), Enes İbrahim Ebu Şimale (27), Esad Abdunnasır Şemlah (29), Muhammed Tihami es-Salihi (29), İbrahim Muhammed Lafi (21), Muhammed Sami Cergun (28).



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.