Brezilya ve Venezuela Devlet Başkanları "ihtilaflı Esequibo bölgesi"ni görüştü

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile yaptığı telefon görüşmesinde, Guyana ile ihtilaflı Esequibo bölgesi gerilimini ele aldı

(AA)
(AA)
TT

Brezilya ve Venezuela Devlet Başkanları "ihtilaflı Esequibo bölgesi"ni görüştü

(AA)
(AA)

Brezilya Devlet Başkanlığı basın biriminden yapılan açıklamada, Lula da Silva'nın, Maduro'yu telefonla aradığı ve Guyana ile yaşanılan Esequibo bölgesi gerilimi nedeniyle endişelerini aktardığı bildirildi.

Açıklamada, Lula da Silva'nın Maduro'ya, barış ve diyalog çağrısı yaptığı belirtilerek, Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC) Dönem Başkanı Saint Vincent ve Grenadinler Başbakanı Ralph Gonsalves'in, taraflar arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduğu önerisini paylaştığı kaydedildi.

Taraflar arasında "barışçıl çözümler" bulunması için Brezilya'nın tüm girişimleri destekleyeceği vurgulanan açıklamada, "Lula da Silva, mevcut durumun tırmanmasına yol açacak tek taraflı önlemlerden kaçınılmasının önemli olduğunu mevkidaşına vurguladı." denildi.

Brezilya'da 7 Aralık'ta düzenlenen Güney Ortak Pazarı (MERCOSUR) Zirvesi sonuç bildirgesinde de üye ülkeler Arjantin, Brezilya, Kolombiya, Şili, Ekvador, Paraguay ve Uruguay, taraflara "tek taraflı eylemlerden" kaçınmaları çağrısında bulunmuştu.

(AA)

Esequibo uyuşmazlığı

Venezuela ile Guyana arasındaki Esequibo bölgesi anlaşmazlığı, Guyana'nın bağımsızlığından önceki döneme dayanıyor.

Guyana'nın İngiliz sömürgesi olduğu dönemde, 1899 tarihli sınır tahkimi kararına göre Esequibo Nehri'nin Guyana'nın batı sınırı olarak belirlenmişti.

Ancak bağımsızlığını 1966'da kazanan ve 1970'te İngiliz Milletler Topluluğuna dahil olan Guyana, bu sınırı tanımayarak Esequibo'nun kendisine ait olduğunu ilan etmişti.

Halihazırda, Esequibo bölgesi veya Guyana Esequiba olarak bilinen bölge Guyana'nın ortalarında bulunan Esequibo Nehri'nin batısında, ülkenin ise kuzeyinde yer alıyor.

Bölgenin doğal kaynaklar açısından son derece zengin olduğu biliniyor.



Suriyeli Şiiler: İran şimdiye kadar duyduğumuz en büyük yalancı... Projesi Suriye'yi mahvetti

İran'ın Nisan 2018'de Suriye'de uyguladığı Dört Şehir Anlaşması'nın ilk aşamasının uygulandığı günlerden (İnternet)
İran'ın Nisan 2018'de Suriye'de uyguladığı Dört Şehir Anlaşması'nın ilk aşamasının uygulandığı günlerden (İnternet)
TT

Suriyeli Şiiler: İran şimdiye kadar duyduğumuz en büyük yalancı... Projesi Suriye'yi mahvetti

İran'ın Nisan 2018'de Suriye'de uyguladığı Dört Şehir Anlaşması'nın ilk aşamasının uygulandığı günlerden (İnternet)
İran'ın Nisan 2018'de Suriye'de uyguladığı Dört Şehir Anlaşması'nın ilk aşamasının uygulandığı günlerden (İnternet)

Şii mezhebine mensup Suriye vatandaşları, İran'ın Suriye'deki politikasından ve Suriye'nin diğer bileşenlerini, özellikle de Sünni çoğunluğu korkutarak, gençleri kandırarak ve onları Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) milisleri bünyesinde bölgedeki çıkarları için askeri yakıt olarak kullanıp sonra da terk ederek kendilerini kandırmasından şikayetçi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Devlet Başkanı Beşşar Esed'in bu ay Moskova'ya kaçtığı ilk günden beri Şam'ın çeşitli bölgelerinden, Humus kırsalındaki köylerden ve Kefraya, el-Fua, Nubl ve ez-Zehra köylerinden yerlerinden edilen 300'den fazla Şii Suriyeli’yle bir anket yaptı.

Anket, Suriye'deki eski rejimin devrilmesi ve Beşşar Esed ile rejiminin üst düzey yetkililerinin kaçmasıyla birlikte İran'ın Suriye'deki projesinin çöküşünün sonuçlarına ilişkin din adamları ve aydınların görüşlerini içeriyordu.

bfrtbgtr
Deyrizor'da İran bağlantılı bir grup milis (Arşiv - SOHR)

Katılımcılar, İran'ın en büyük yalancı olduğu ve İran projesinin Suriye'yi yıktığı, halkını böldüğü, Şii ve Alevi toplulukları Veliyyü'l Fakih projesinin piyonları haline getirdiği, bunun da Suriye çoğunluğu ile aradaki uçurumu derinleştirdiği ve bu iki topluluğun üyelerini Suriye halkının yelpazesini bir araya getiren devrime karşı kaybedilen bir savaşın odunu ve yakıtı haline getirdiği konusunda hemfikirdi.

İranlılar Suriye'deki Şiilerin bir kısmını Kudüs'ü özgürleştirmek için kandırırken, amaç İran için kazanımlar elde etmek ve Suriye topraklarını Lübnan'daki Hizbullah'a silah aktarmak ve mezhepsel şiddeti körüklemek için kullanmaktı.

yhjukı
Seyyide Zeyneb Türbesi, Şam yakınlarında yüzlerce yıldır varlığını sürdürüyor. (Şarku’l Avsat)

SOHR'un raporunda, İran'ın Suriye'de ayak izi bırakmak için dini türbeleri bahane olarak kullandığı, oysa Şii toplumunun türbe ve kutsal mekânlarının yüzlerce yıldır korunduğu belirtildi. İran ve Suriye'deki milisleri, toplumun yerinden edilmesine ve demografik değişime katkıda bulunduktan sonra Şii gençleri kendi saflarına katmak için kullandı. Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında yer alan Kefraya ve el-Fua köylerinin sakinlerini savaşa dahil etti ve Halep kırsalındaki Nubul ve ez-Zehra köylerinin sakinlerine yaptığı gibi, Suriye vatandaşlarına karşı savaşa dahil olmaları için onlara altı ay boyunca mali destek sağladı. İran Suriye'de, özellikle de Deyrizor'da, çocukları eğitmek için projeler kurarak uzun vadeli etkisini pekiştirmeye çalıştı.

fdvbghntj
Birleşmiş Milletler (BM) konvoyları, 2015 yılında Hizbullah tarafından kuşatılan Şam kırsalındaki Madaya'ya tıbbi malzeme ve gıda ulaştırmaya çalışıyor.

Şarku’l Avsat’ın SOHR’dan aktardığına göre Şii toplumunun büyük bir kısmı, 2017'de Şam kırsalındaki Madaya ve Zabadani halkının göç ettirilmesi karşılığında İdlib'deki Kefraya ve el-Fua'dan 8 bin kişinin göç ettirilmesini kabul etmesinden bu yana İran'a karşı cephe almış durumda. O dönemde Dört Şehir Anlaşması olarak bilinen bu anlaşmanın imzalanmasında en büyük rolü Hizbullah ve İran oynamıştı.