Elgin Mermerleri tartışmasının tek bir kazananı var: George Osborne

İster fevri deyin, ister aptal ama Sunak, Yunanistan Başbakanı'na yüz vermemekte haklıydı. Bu, ona mermerleri ödünç vermeyi kabul edip Osborne'un halkla ilişkiler tuzağına düşmekten daha iyidir…

Partenon Mermerleri, British Museum'da sergileniyor (Toby Melville/Reuters)
Partenon Mermerleri, British Museum'da sergileniyor (Toby Melville/Reuters)
TT

Elgin Mermerleri tartışmasının tek bir kazananı var: George Osborne

Partenon Mermerleri, British Museum'da sergileniyor (Toby Melville/Reuters)
Partenon Mermerleri, British Museum'da sergileniyor (Toby Melville/Reuters)

Emily Sheffield 

Partenon Mermerleri'nin (eski adıyla Elgin Mermerleri) muhafazası üzerine yaşanan son diplomatik tartışmanın ardından, Rishi Sunak'ın Yunanistan Başbakanı'yla görüşmesini iptal ederek huysuz ve kaba davrandığı yönünde genel bir görüş hızla hakim oldu. Affınıza sığınarak, ben buna katılmıyorum.

Sunak'ın siyasi açıdan hassas bir yılda Başkan Biden'la görüşmek üzere ABD'ye gittiğini ve önce Trump'la görüştüğünü, ardından da hiç gereği yokken televizyona çıkıp ikisi arasındaki tartışmalı bir konuda sert bir dil kullanarak halka açık büyük bir röportaj verdiğini düşünün. Sizce Biden, Sunak'la görüşmesini iptal eder miydi? Kesinlikle evet.

Miçotakis, Sunak'ın baskı altında olduğunu ve İşçi Partisi'nin genç destekçilerinin iadeden yana olduğunu biliyor. Onun nihai hedefi, British Museum'ın mevcut başkanı George Osborne'un sürekli önerdiği gibi "ödünç verme" değil. Miçotakis mermerlerin iade edilmesini istiyor; kendisi bile artık bunu sahip olma değil "yeniden birleşme" diye tanımlıyor.

İşçi Partisi, kızışan tartışmayı çabucak fırsat bilerek mermerlerle ilgili tutumunu değiştirdi. Daha geçen yıl Lucy Powell'ın ofisi bana, mermerlerin iadesine izin verecek şekilde mevzuatı değiştirmeyeceklerini söylemişti. Geçen haftaysa İşçi Partisi'nden bir yetkili, Keir Starmer heykellerin kalıcı olarak Atina'ya götürülmesine izin vermese de (zira 1963 tarihli British Museum Yasasını değiştirmeyecek) "British Museum ve Yunan hükümetinin karşılıklı kabul edeceği bir ödünç verme anlaşması yapılabilirse, bunun önünde durmayacaklarını" söylemişti. Starmer'ı karar alma sürecinden azat eden, zarif bir siyasi numara.

Pek destek gören bir görüş olmasa da Sunak'ın Miçotakis'e yüz vermemeye hakkı vardı. Bu, mutlaka yapılması gereken doğru eylem olmasa bile. Muhtemelen bunun üstesinden gelip Muhafazakar Parti yönetiminde mermerlerin kalacağını alenen tekrar ederek son noktayı koyması daha akıllıca olurdu. Fakat Sunak kaba ya da huysuz değildi; hata, dediğim gibi tam da istediğini elde eden Miçotakis'in siyasi manevralarında. Geleceğin İşçi Partili muhtemel başbakanı, antikalarımızı vermeyi teklif ederek tam da onun ekmeğine yağ sürdü.

Bu tamamen uydurma bir tartışma. Ve ucu bir başka siyasi taktikçiye, halihazırda British Museum'da ikamet eden eski Birleşik Krallık (BK) Maliye Bakanı George Osborne'a uzanıyor. Osborne oraya gelip konuşa konuşa meseleyi şişirene kadar kimse mermerlerden pek bahsetmiyordu. Ve ne harika bir halkla ilişkiler kampanyası oldu; sadece Osborne için değil, aynı zamanda güncel tartışmaların merkezine geri dönen British Museum için de. Zekice bir hareket.

Ve bugün artık Osborne'un gerçek tutumunu, kendisi de eski bir siyasetçi olan ve Victoria ve Albert Müzesi (V&A) Müdürü Tristram Hunt'ın bu sabah Radio 4'daki Today programında aktarması sonucu öğrendik. Tristram galiba kendisiyle Osborne'un 1963 tarihli yasanın yürürlükten kaldırılması isteğinde birleştiğini öne sürerken, bu değişiklik kendilerine müze koleksiyonlarıyla ilgili uygun gördükleri şekilde hareket etme yetkisi verecek.

Öte yandan mermerlerin bize geri verilmesini istiyorsak, onları geri göndermek son derece pervasız bir hareket olur. Bir müze başkanı ya da müdürünün böyle bir yetkiye sahip olması gerektiğini düşünmüyorum. Ayrıca Osborne siyasi ölüm ilanında, yönetimdeyken Avrupa Birliği referandumunu kaybeden, bunun ardından da BK'ye Partenon Mermerleri'ni kaybettiren bir adam olarak anılmak ister mi? Hiç sanmıyorum.

Ama önce Yunan mermerlerinin doğum yerlerine hatırı sayılır bir şekilde ödünç verilmesiyle ilgili yapılan onca konuşmanın altında gerçek bir imkan olup olmadığını değerlendirelim. Hem Starmer hem de Sunak mevcut mevzuatın değiştirilmeyeceğini açıkça belirtiyor; elbette bu değişebilir. Her ikisi de kapıyı, ödünç verme ihtimaline aralık bırakırken Starmer sorumluluğu müzeye attı.

Öte yandan Yunanlıların elinde teminat olarak verebilecekleri eşit değerde hiçbir eser yok. Eğer mermerler evlerine giderse, bir daha asla geri dönmezler. Bunu herkes biliyor. Hiçbir başbakanın ve daha önce de söylediğim gibi British Museum'ın başkanının, istemeden de olsa mermerleri kaybetme riskini göze alacağını sanmıyorum. (Son zamanlarda yeterince kaybettiler). Peki geriye ne kaldı? Birkaç parçayı takas etmek mi?

Daha da önemlisi, Yunanlılar kilit bir noktada ayak diremeye devam ediyor. Halkları, Atina'daki 2 bin 500 yıllık Partenon Tapınağı'nın bir zamanlar parçası olan bu hazinelerin geri dönmesini uzun zamandır arzuluyor. Yakın zamanda inşa edilen Akropolis Müzesi'nde, her biri kayıp heykel parçalarının şeklini titizlikle çerçeveleyen boş kaideler var. Dünyanın dört bir yanındaki ve V&A da dahil Londra'daki müzeler, halihazırda eserleri ait oldukları topraklara hediye ederek geri gönderiyor fakat iade etrafında dönen hararetli tartışmalarda, mermerlerin en çok öne çıkan sanat eserleri olduğu söylenebilir. Ve British Museum'ın stratejisi de karşılıklı ödünç vermeye dayalı bir model oluşturmak. Fakat bunun işe yaraması için Miçotakis'in mermerlerin ödünç verildiğini üstü kapalı kabul etmesi gerekiyor. Ve bunu asla yapmayacak.

Ulusal kimlik Yunanlılar ve dolayısıyla politikacıları için de gerçekten önemli. Komşumuz Fransa'yla tarihimizde savaşlar var ama Yunanistan ve komşusu Türkiye arasında, Türkiye'nin düşmanlıkları yeniden tırmandırması gibi çok gerçek bir tehdit varlığını sürdürüyor. Komşunuzun sürekli tehdidi altında yaşadığınızda ulusal gururunuz kabarır. Mermerler bu ulusal kimliğin kilit bir simgesi haline geldi.

Dolayısıyla hâlâ ciddi bir çıkmazın içindeyiz.

Bu satırları okuyan birçoğunuz muhtemelen iade edilmeleri gerektiğine inanıyor. Ama izninizle başka bir görüş ortaya atayım. Lord Elgin'in mermerleri yasal ya da yasadışı yollardan elde edip etmediği hiçbir zaman çözülemeyecek. Pek çok antika, Avrupalı arkeoloji ekiplerinin izniyle kazılıp çıkarıldı ama gerçek duvarlardan parçalar çıkarmanın pek de savunulacak yanı yok gibi görünüyor.

Elgin kurnaz bir fırsatçı mıydı yoksa bu muhteşem kalıntıları daha fazla tahribattan kurtarma amacıyla mı hareket etmişti? Partenon frizlerinin ve heykellerinin çoğu, çok daha önce yaşanan muazzam bir patlamada yok olmuştu ve tarih her iki yönde de ilerleyebilirdi. Elgin bunu bilemezdi. Dahası dünya tarihinin; savaşan ulusların, yeri değişen nüfusların, yerküre üzerinde sürekli hareket eden nesne ve kültürlere dair acımasız bir hikaye olduğunu inkar edemeyiz. Bunda zamanı geri alamayız.

Dileğim, her iki ülkenin de artık yerel ve küresel topluluklar halinde yaşadığımızı kabul edip nadir antika eserleri paylaşabileceğimizde hemfikir olarak kurduğu güvenilir bir ortaklık kapsamında, örneğin her 5 yılda bir bu mermerlerin dönüşümlü olarak yer değiştirdiğini görmeye ömrümüm yetmesi. Ama bunun için gururlu bir ulus olan Yunanlıların çok fazla taviz vermesi ve bizim de çok fazla diplomasi ve güven göstermemiz gerekecek. Ve bu son anlaşmazlık, her iki tarafın da kişisel çıkarlarını yüksekte tuttuğunu ortaya koymaktan başka bir şey yapmadı ve bu durumun yatışacağına dair hiçbir işaret yok. Siyaset kuralları.

Independent Türkçe



İspanya'da sahte özgeçmiş skandalı sonrası milletvekilleri istifa etmek zorunda kaldı

İspanya Parlamentosu Salonu (Parlamento'nun Facebook sayfası)
İspanya Parlamentosu Salonu (Parlamento'nun Facebook sayfası)
TT

İspanya'da sahte özgeçmiş skandalı sonrası milletvekilleri istifa etmek zorunda kaldı

İspanya Parlamentosu Salonu (Parlamento'nun Facebook sayfası)
İspanya Parlamentosu Salonu (Parlamento'nun Facebook sayfası)

Sahte diplomalar ve tamamlanmamış üniversite eğitimleri ile ilgili skandallar İspanya'nın siyasi sahnesini sarsarken, solcu ve sağcı birçok milletvekili, şeffaflık ve hesap verebilirlik çağrılarının artmasıyla istifa etmek zorunda kaldı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre kriz, 21 Temmuz'da, X platformundaki sert yorumlarıyla tanınan sosyalist Ulaştırma Bakanı Oscar Puente'nin, sağcı Halk Partisi (PP) Milletvekili Noelia Nunez'in özgeçmişinin doğruluğundan şüphe duymasıyla ortaya çıktı.

33 yaşındaki milletvekili, muhafazakâr partinin yükselen yıldızlarından biri ve Madrid Özerk Hükümet Başkanı Isabel Diaz Ayuso'ya yakın bir isim. Milletvekili, hukuk, kamu yönetimi ve İngiliz filolojisi alanlarında diplomaları olduğunu iddia etmişti.

Yayınladığı özgeçmişlerindeki çelişkileri açıklamasının istenmesinin ardından milletvekili, bu alanlarda eğitim almaya başladığını, ancak söz konusu diplomaları almadığını itiraf etti.

Sosyal medyada yüz binlerce takipçisi olan milletvekili, 22 Temmuz'da istifasını açıklarken, “Bunun bir hata olduğunu ve kimseyi aldatmak gibi bir niyetim olmadığını beyan ederim” diyerek kendini savundu.

Bunun ardından sağ ve sol partiler, siyasi rakiplerinin akademik özgeçmişlerindeki hataları ve tutarsızlıkları ortaya çıkarmak için çılgın bir yarışa girerek birbirlerini suçladılar.

Görsel kaldırıldı.İspanya Ulaştırma Bakanı Oscar Puente (X platformundaki hesabı)

PP mensubu Endülüs Özerk Hükümet Başkanı Juan Manuel Moreno, haksız yere işletme diploması aldığını iddia etmekle suçlandı. Sosyalist Parti'nin Valensiya'daki hükümet temsilcisi Pilar Bernabe de medya alanında sahte diploma iddiasında bulunmakla suçlandı. Bu tartışmayı başlatan Oscar Puente ise eğitim seviyesi daha düşük olmasına rağmen ‘yüksek lisans’ terimini kullandığı için eleştirilere maruz kaldı.

Doğrulanması zor olan bu suçlamalar, bazı siyasi yetkilileri daha fazla şeffaflık talep etmeye itti, bazıları ise özgeçmişlerini değiştirmeye başladı.

29 Ekim'de Valensiya'da meydana gelen sel felaketinden etkilenen bölgelerin yeniden inşasından sorumlu sosyalist Jose Maria Angel, kaynağı bilinmeyen bir şikâyetle hükümet görevine sahte diploma kullanarak geldiği iddiasıyla geçtiğimiz perşembe günü görevinden istifa etti.

İspanya'nın batısındaki Ekstremadura bölgesinde kırsal işlerden sorumlu sağcı İgnasio Higuerro, pazartesi günü, o dönemde bu uzmanlık dalını sunmayan bir üniversiteden pazarlama diploması aldığını iddia ettiği ortaya çıktıktan sonra istifa etti.

Yazar Joaquim Coll bir köşe yazısında, “İspanya'da halen kronik bir hastalık olan diploma çılgınlığından mustaribiz” diyerek, ‘özgeçmişlerini kişisel pazarlama aracı haline getiren’ bazı milletvekillerinin ‘vicdansızlığını’ eleştirdi.