Pentagon: Kızıldeniz'de Husilere karşı kurulan deniz koalisyonu savunma ve devriye amaçlıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4743781-pentagon-k%C4%B1z%C4%B1ldenizde-husilere-kar%C5%9F%C4%B1-kurulan-deniz-koalisyonu-savunma-ve-devriye
Pentagon: Kızıldeniz'de Husilere karşı kurulan deniz koalisyonu savunma ve devriye amaçlı
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Yemen'deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik saldırılarına karşı kurulan uluslararası deniz gücü koalisyonunun sadece savunma ve devriye amaçlı olduğunu belirtti
Pentagon: Kızıldeniz'de Husilere karşı kurulan deniz koalisyonu savunma ve devriye amaçlı
Pentagon sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder (AA)
Pentagon Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, günlük basın toplantısında, Orta Doğu’daki gelişmeleri değerlendirdi.
Ryder, Husilerin Kızıldeniz'deki ticari gemilere yönelik saldırılarına karşı 18 Aralık’ta kurulduğu açıklanan "Refah Muhafızı Operasyonu"nun sadece savunma ve devriye amaçlı olacağını söyledi.
Şu ana kadar 20’den fazla ülkenin bu koalisyona katıldığını kaydeden Ryder, "Refah Muhafızı Operasyonu'na atanan kuvvetler, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde devriye gezerek, bu hayati öneme sahip uluslararası su yolundan geçen ticari gemilere gerektiği şekilde müdahale ederek yardımcı olacak." diye konuştu.
Ryder, Husilerin sadece bir ülkeye değil, dünyanın her yerindeki ulusların ekonomik refahına saldırdığını savunarak, "Husilerin bu saldırıları durdurması gerekiyor. Milyarlarca dolarlık küresel ticareti, ekonomik refahı ve uluslararası hukuku olumsuz etkileyerek bütün toplumları karşılarına alıp alamayacaklarını kendilerine sormaları gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Yemen'deki Husilerin lideri Abdülmelik el-Husi, 14 Kasım'daki televizyon konuşmasında, İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına tepki olarak Kızıldeniz'de İsrail gemilerini hedef alabilecekleri tehdidinde bulunmuştu.
Husilerin askeri sözcüsü Yahya Seri de 19 Kasım'da X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İsrail bandıralı her türlü gemiyi hedef alacaklarını duyurmuştu.
Ardından Husiler, Babu'l Mendeb Boğazı'nda "Unity Explorer" ve "Number Nine" adlı iki İsrail gemisine İHA ve füze saldırısı düzenlemişti.
İsrailli denizcilik şirketi ZIM de 29 Kasım'da yaptığı açıklamada, Umman Denizi ve Kızıldeniz'deki güvenlik durumunu gerekçe göstererek gemilerinin Mısır'daki Süveyş Kanalı'nı kullanmayacağını belirtmişti.
Son dönemlerde Husilerin eylemlerinin ardından çok sayıda gemicilik şirketi de Kızıldeniz'deki seferlerini durdurma kararı almıştı.
Pentagon, 6 Aralık'ta Yemen’deki Husi güçlerinin Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik saldırılarına karşı uluslararası "Deniz Görev Gücü" kurulması için görüşmeler yaptıklarını bildirmiş, 18 Aralık’ta da "Refah Muhafızı Operasyonu" adında çok uluslu bir misyonun oluşturulduğunu duyurmuştu.
Buna karşılık olarak, Yemen'deki Husilerin lideri Abdülmelik el-Husi, "Amerika'nın gerilimi tırmandırmaya yönelik herhangi bir eğilimi veya Yemen'i hedef alması karşısında boş durmayacaklarını" belirtmiş ve "ABD'yi, İsrail gemilerini korumak amacıyla Kızıldeniz'i askerileştirmeye çalışmakla" suçlamıştı.
Gazze savaşının ermesi için Trump ve Netanyahu arasında anlaşmaya varılması bekleniyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5191307-gazze-sava%C5%9F%C4%B1n%C4%B1n-ermesi-i%C3%A7in-trump-ve-netanyahu-aras%C4%B1nda-anla%C5%9Fmaya-var%C4%B1lmas%C4%B1
Gazze savaşının ermesi için Trump ve Netanyahu arasında anlaşmaya varılması bekleniyor
İsrail’in dün Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısı sırasında sığınacak yer arayan Filistinli bir adam (EPA)
Uluslararası tarafların İsrail hükümetine Gazze'deki savaşı sona erdirmesi için uyguladığı baskı artarken, dünya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yarın Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmenin sonucunu bekliyor.
BM Genel Kurul oturumlarında ve oturum aralarında yapılan toplantılar ve sergilenen uluslararası tutumlar, ABD Başkanı Trump’ın yaklaşımını değiştirmeyi başarmış ve onu İsrail Başbakanı Netanyahu’ya savaşı sona erdirmesi için baskı yapmaya itmiş gibi görünüyor. İsrailli kaynaklar, Trump'ın savaşı sona erdirmeye karar verdiğini ve Netanyahu'ya, Hamas'ın zaten gördüğü bir öneriyi kabul etmesi için baskı uyguladığını doğruladı.
Netanyahu, cuma gecesi BM’deki konuşmasının ardından düzenlenen bir etkinlikte Gazze'deki savaşın sona ermek üzere olduğunu duyurdu. Hala yapılması gereken işler olduğunu söyleyen Netanyahu, “(Savaşın) sonuna yaklaşıyoruz, rehinelerimizi eve getiriyor, düşmanlarımızı yeniyor, komşularımızla barış inşa ediyoruz. Elimizde kılıçla... Şu an tamda bunu yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
İsrail televizyonu KAN, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve damadı Jared Kushner'ın New York'ta Netanyahu ile yaptıkları görüşmede, Başkan Trump'ın savaşı sona erdirme zamanının geldiğine inandığını söylediklerini ve ‘Bibi (Benjamin), zamanı geldi’ dediğini ilettiklerini bildirdi.
BM yaptırımlarının yürürlüğe girmesini ‘hukuki açıdan geçersiz’ olarak değerlendiren İran, ‘kararlı’ bir yanıt vereceğini taahhüt ettihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5191305-bm-yapt%C4%B1r%C4%B1mlar%C4%B1n%C4%B1n-y%C3%BCr%C3%BCrl%C3%BC%C4%9Fe-girmesini-%E2%80%98hukuki-a%C3%A7%C4%B1dan-ge%C3%A7ersiz%E2%80%99-olarak-de%C4%9Ferlendiren
BM yaptırımlarının yürürlüğe girmesini ‘hukuki açıdan geçersiz’ olarak değerlendiren İran, ‘kararlı’ bir yanıt vereceğini taahhüt etti
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün yaptığı açıklamada, Fransa, Birleşik Krallık ve Almanya'nın (Avrupa Troykası) Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarına geri dönülmesi için ‘snapback’ mekanizmasını devreye sokma kararının ‘hukuki açıdan geçersiz’ olduğunu söyledi. İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, ‘kararlı ve sert’ bir şekilde yanıt verileceği belirtildi.
Arakçi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e yazdığı mektupta, Tahran'ın ‘diplomasiye ve adil, dengeli ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşmaya hazır’ olduğunu, ancak üç Avrupa ülkesi ve ABD'nin ‘çatışma yaklaşımını’ seçtiğini bildirdi.
Süresi dolmuş kararları yeniden canlandırma girişiminin yasal dayanağı olmadığını belirten Arakçi, “İran'ın nükleer sorunları, nükleer anlaşma ve 2231 sayılı karar ile zaten çözülmüştür. Ayrıca, İsrail ve ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik yasadışı saldırıları, iptal edilen bu kararları geçersiz ve mevcut gerçeklikle ilgisiz hale getirmiştir” ifadelerini kullandı.
Arakçi, Tahran'ın egemenlik haklarını ve çıkarlarını kararlılıkla savunmaya devam edeceğini ve bunlara zarar verme girişimlerinin uygun bir yanıtla karşılanacağını vurguladı.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani ise ülkesinin müzakerelere hazır olduğunu, ancak ‘sonuç önceden biliniyorsa müzakerelerin anlamsız olduğunu’ söyledi.
Laricani, “Kimse nükleer programı ortadan kaldıramaz… Biz başarılarımızı korumaya devam edeceğiz” dedi.
İran riyali değer kaybetti
Diğer yandan döviz takibi konusunda uzmanlaşmış bir dizi internet sitesine göre İran riyali, BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasının ardından bugün saat 07:30 civarında dolar karşısında en düşük seviyesine ulaştı.
Resmi olmayan karaborsa kuruna göre, dolar yaklaşık 1,12 milyon riyal seviyesinde işlem görüyordu.
Dün akşam geç saatlerde, İran'ın nükleer programı konusunda Tahran ile Batılı güçler arasındaki görüşmelerin tıkanmasının ardından, 10 yıl sonra ilk kez İran'a karşı kapsamlı BM yaptırımları yeniden uygulandı. İran'ın nükleer programlarıyla ilgili işlemleri yasaklayan yaptırımlar, diğer önlemlerle birlikte, kaldırılmalarından on yıl sonra dün New York saatiyle 20:00'de otomatik olarak yürürlüğe girdi. Söz konusu yaptırımların ekonomi üzerinde daha geniş etkilerinin olması bekleniyor.
‘Kararlı ve kesin bir yanıt’
İran, BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasının ardından ‘kararlı ve kesin bir yanıt’ vereceğini taahhüt etti. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “İran İslam Cumhuriyeti ulusal hak ve çıkarlarını kararlılıkla savunacak ve halkının çıkar ve haklarını zedeleyen her türlü eyleme kararlı ve kesin bir yanıt verecektir” denildi.
İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf ise Tahran'ın uranyum zenginleştirmesinin askıya alınması da dahil olmak üzere ‘yasadışı’ kararlara uymakla yükümlü olmadığını söyledi.
Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) liderlerinden İsmail Kevseri, parlamentonun İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'ndan çekilmesini değerlendirebileceğini duyurdu.
Somali'de gerginlik artıyor... Bu, hükümet ile muhalefet arasında bir çatışmanın habercisi mi?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5191303-somalide-gerginlik-art%C4%B1yor-bu-h%C3%BCk%C3%BCmet-ile-muhalefet-aras%C4%B1nda-bir-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fman%C4%B1n-habercisi
Somali'de gerginlik artıyor... Bu, hükümet ile muhalefet arasında bir çatışmanın habercisi mi?
Somali Başbakanı kabine üyeleriyle bir araya geldi. (Somali resmi haber ajansı SONNA)
Somali'de muhalif Kurtuluş Forumu ile yeni federal hükümet arasındaki siyasi krizde, polis merkezinin önünde günlerce süren çatışmalar ve başkent Mogadişu'da gösteri çağrılarının ardından yeni bir aşama başladı.
Kurtuluş Forumu’nun hükümetle diyalog kurmayı reddetmesi ve önde gelen yetkililerin Forum'dan ayrılmasının ardından gelen bu gelişme, Afrika uzmanları tarafından ‘ülkeyi on yıllardır yaşadığı istikrarsızlığa geri döndürebilecek bir olay’ olarak değerlendiriliyor.
Somali'de, 1969'da yapılan son seçimlerden 57 yıl sonra, 2026'da yapılacak doğrudan seçimler konusunda yoğun tartışmalar yaşanıyor. Bu seçimler, ‘darbeler ve iç savaşların’ ardından uygulanan ve ülkenin beş eyaletindeki kabile kotalarını esas alan 2000 yılında yapılan dolaylı seçimlerin yerine geçecek.
Somali Halk Meclisi Başkanı Şeyh Âdem Muhammed Nur Madobe, can kaybına yol açan çatışmaların ardından perşembe günü başkent Mogadişu'daki Warta Nabda polis karakolunu ziyaret ederek, ‘yüksek mevkilerdeki politikacılar tarafından kışkırtılan’ olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Şarku’l Avsat’ın Somali resmi haber ajansı SONNA’dan aktardığına göre Madobe, sorumluların hesap vermesi gerektiğini söyledi.
Çatışmaların ardından Somali federal hükümeti yaptığı açıklamada, ‘iktidara susamış bazı politikacıların polis karakolunu zorla ele geçirmeye çalıştığını, sivillerin kanını döktüğünü ve devletin egemenliğini ve güvenliğini açıkça ihlal ettiğini’ iddia etti.
Somali medyasına göre çatışmalar, muhalefet lideri eski Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Şerif Ahmed'in de aralarında bulunduğu Somali Kurtuluş Forumu liderlerinin, muhalefetin hükümet güçlerinin sivillere saldırdığını iddia ettiği başkent Mogadişu'daki bir polis karakoluna gidip üyelerinden birinin serbest bırakılmasını talep etmeden önce patlak verdi.
Bunun ardından Şeyh Şerif Ahmed, ‘hükümet tarafından ezilen’ vatandaşlarla dayanışmayı ifade etmek için cumartesi günü başkent Mogadişu'da gösteri düzenleme çağrısında bulundu.
Somali Savunma Bakanı Ahmed Muallim Fiki, geçtiğimiz perşembe günü bu olaylara sert bir şekilde tepki göstererek, muhalefet liderlerini ‘sabotajcı’ olmakla suçladı ve yargılanmalarını istedi.
Afrika meseleleri uzmanı Dr. Ali Mahmud Keleni, mevcut krizin Somali siyasi sahnesinin kırılganlığını ortaya çıkardığını ve hükümet ile muhalefet arasındaki anlaşmazlıkları yönetme mekanizmalarının zayıflığını ortaya koyduğunu düşünüyor. Keleni, bu gerginliğin uzlaşmacı çözümler bulunmadan devam etmesinin federal devleti zayıflatabileceğini ve ülkeyi on yıllardır yaşadığı istikrarsızlığa geri döndürebileceğini açıkladı.
Keleni, ‘muhalefetin, hükümetin yasadışı arazi ele geçirme ve yoksulları ve alternatif konut bulamayanları zorla yerinden etme uygulamalarını protesto etmek için başkent Mogadişu'da barışçıl bir gösteri çağrısı yaptığını’ belirtti. Bu çağrı, muhalefet ile hükümet arasında yapılan birkaç tur diyaloğun başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından geldi.
Hükümet, Mogadişu Belediye Başkanı ve Banadir Bölge Valisi Mencab'ın geçen hafta yaptığı açıklamalara göre, bunun başkenti yeniden inşa etme ve kamu güvenliğini güçlendirme planlarının bir parçası olduğunu söyleyerek yanıt verdi.
Durumun geçici olarak yatıştırılması ve gösterinin bir hafta ertelenmesi için yapılan arabuluculuk çabalarına rağmen, federal hükümetin güvenlik birimleri herhangi bir gösteri için resmi izin alınması gerektiği konusunda ısrar etmeye devam ediyor. Aksi takdirde bu bir sabotaj eylemi olarak değerlendirilecek ve bu da gerginliği artıracak.
Bu gelişmeler, muhalif Kurtuluş Forumu’nun en önde gelen kurucularını kaybetmesinin ardından geldi. Kurucular forumdan ayrıldı ve 2026'daki doğrudan seçimlerde aday olmaya karar verdiler. Bu, hükümet ile Kurtuluş Forumu arasındaki en önemli anlaşmazlık noktalarından biri.
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (Somali resmi haber ajansı SONNA)
Geçtiğimiz ağustos ayı sonunda, eski Somali Başbakanı Ömer Abdurreşid, eski parlamento başkanları Şerif Hasan Şeyh Âdem ve Muhammed Mürsel Şeyh Abdurrahman (Kurtuluş Forumu Başkan Yardımcısı) ve eski Enformasyon Bakanı (Kurtuluş Forumu Sözcüsü) Tahir Mahmud Cili, ‘gelecek yıl ülkede yapılacak seçimlere katılmak için siyasi partiler kurmak’ amacıyla, kurucu üyeleri oldukları Somali Kurtuluş Forumu'ndan ayrıldıklarını açıkladılar. Bu arada, forumun lideri eski Cumhurbaşkanı Şeyh Şerif Ahmed, eski başbakanlar Hasan Ali Hayri ve Muhammed Hüseyin Rubli ile diğer önde gelen isimlerden oluşan başka bir grup, hükümetin seçim programını reddetti.
Birkaç gün sonra, bu isimler seçimler konusunda federal hükümetle ‘anlaşmaya’ vardı. Bölünme ve ardından gelen anlaşmalardan önce, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud yerel basında yer alan açıklamalarında, ‘muhalefetin, özellikle de Somali Kurtuluş Forumu'nun siyasi gündeminde bölünmüş’ olduğunu ifade etti.
Anlaşmazlıklar, Hasan Şeyh Mahmud'un 13 Mayıs'ta Adalet ve Dayanışma Partisi'ni kurması ve yaklaşan doğrudan seçimlerde aday olarak gösterilmesinden sonra daha da şiddetlendi. Bunu, 15 önde gelen Somali siyasi figürünün ülkeyi kurtarmak için acil istişareler yapılması çağrısında bulunan bir bildiri yayınlaması izledi.
Keleni, siyasi çıkmaz göz önüne alındığında, birkaç senaryonun halen mümkün olduğunu ve bunların en ciddi olanının uluslararası müdahale olduğunu düşünüyor. Keleni, gerginliğin devam etmesinin, durumu yatıştırmak ve barışçıl bir siyasi geçiş sağlamak gerekçesiyle, Birleşmiş Milletler (BM) veya Afrika Birliği (AfB) aracılığıyla uluslararası toplumun doğrudan müdahalesine yol açabileceğini ifade etti. Keleni, muhalefetin dış destek elde etmek için bu seçeneği istediğine inanıyor.
“İkinci senaryo ise seçimlerin ertelenmesi” diyen Keleni, hükümetin mevcut durumu, siyasi ve güvenlik koşullarının özgür ve güvenli bir seçim sürecine izin vermediği gerekçesiyle 2026'nın başlarında yapılması planlanan seçimleri ertelemek için kullanabileceğini belirtti.
Şayet olaylar açık bir çatışmaya dönüşürse, Keleni üçüncü bir senaryo öne sürdü. Bu senaryoda, eş-Şebab'ın önderliğindeki silahlı gruplar kaosu fırsat bilerek şehirlere geri dönebilir veya ulusal güvenliği tehdit eden belirli operasyonlar gerçekleştirebilir. Dördüncü senaryo ise Kurtuluş Forumu içindeki iç bölünmeler olarak öngörülüyor. Bazı üyeler silahlı çatışmaya girmeyi reddederek forumun dağılmasına ve siyasi meşruiyetinin yitirilmesine yol açabilir.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة