Başkanlık yarışında Putin'e rakip olan Duntsova'nın adaylığı engellendi

Eski gazeteci Yekaterina Duntsova
Eski gazeteci Yekaterina Duntsova
TT

Başkanlık yarışında Putin'e rakip olan Duntsova'nın adaylığı engellendi

Eski gazeteci Yekaterina Duntsova
Eski gazeteci Yekaterina Duntsova

Rus yetkililer bugün eski gazeteci Yekaterina Duntsova'nın adaylık başvurusundaki hatalar nedeniyle önümüzdeki Mart ayında yapılması planlanan seçimlerde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e karşı yarışmasını engelledi.

Yayımlanan bir video klipte, Merkez Seçim Komitesi üyelerinin oybirliğiyle Duntsova'nın adaylığını kabul etmeme yönünde oy kullandığı bir toplantı gösterildi. Rusya Merkez Seçim Komisyonu Başkanı Ella Pamfilova, “Sen genç bir kadınsın ve önünde her şey var. Herhangi bir olumsuzluk her zaman avantaja dönüştürülebilir. Her deneyim bir tecrübe” dedi.

Duntsova'nın Telegram'daki kampanya kanalı, komitenin doğru imzalara sahip olmadığını belirttiği belgelerin fotoğraflarını yayınladı. Karar, 40 yaşındaki Duntsova'nın aday olma teklifini destekleyecek belgeleri Seçim Komisyonu'na sunmasından yalnızca üç gün sonra geldi. Duntsova, Ukrayna'daki savaşın sona ermesini ve siyasi mahkumların serbest bırakılmasını içeren bir platformda yarışa katılmayı amaçlıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i eleştirenler, Duntsova'nın kampanyasının bu hızlı iptalini, Ukrayna'da savaşın başlamasından bu yana yapılan ilk başkanlık seçimlerinde gerçekten karşıt görüşlere sahip hiç kimsenin ona karşı yarışmasına izin verilmeyeceğinin kanıtı olarak değerlendirerek, bunu bir sahtekarlık olarak yorumladılar.

Kremlin, kamuoyu yoklamalarında popülaritesinin yüzde 80 civarında olması nedeniyle Putin'in kazanacağını çünkü toplumdan gerçek bir destek aldığını söylüyor. Geçtiğimiz ay Dontsova aday olmak istediğini söylediğinde, yorumcular onu çılgın, cesur ya da Kremlin'in gerçek bir rekabet izlenimi yaratma planının parçası olarak tanımlamıştı. Dontsova, Kasım ayında Reuters'e verdiği röportajda, “Bu adımı atacak aklı başında olan herkes korkar ama korku kazanmamalı” dedi.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times