Tahran rejimi Kum’daki genç mollalardan rahatsız

İran Yargı Erki Enformasyon Merkezi ve İstihbarat Merkezi Başkanı Ali Abdullahi, insanların inançlarını zayıflatma planının bir parçası olarak ilahiyat öğrencileri arasına sızma yapıldığını iddia etti.

İran, din adamlarının toplumsal meselelere yönelik muhalif katılımından endişe ediyor (AFP)
İran, din adamlarının toplumsal meselelere yönelik muhalif katılımından endişe ediyor (AFP)
TT

Tahran rejimi Kum’daki genç mollalardan rahatsız

İran, din adamlarının toplumsal meselelere yönelik muhalif katılımından endişe ediyor (AFP)
İran, din adamlarının toplumsal meselelere yönelik muhalif katılımından endişe ediyor (AFP)

İran Yargı Erki Enformasyon Merkezi ve İstihbarat Merkezi Başkanı Ali Abdullahi, il meclislerinin idari komite üyeleri ve medrese öğrenci konseylerindeki komite başkanları önünde yaptığı konuşmada, “Düşmanın toplum düzeyinde medrese öğrencilerinin ve din adamlarının itibarını ve onurunu ne pahasına olursa olsun zayıflatmak ile ilgili bir planı var" dedi.

İlgili yetkililerin rejimin güvenlik ve istihbarat politikalarını eleştiren öğrenciler ve din adamlarına yönelik tedbir alması gerektiğini söyleyen İran Yargı Erki Enformasyon Merkezi ve İstihbarat Merkezi Başkanı, “Medrese öğrencileri arasında ayrımcılık yaratmaya ve medreselere saldırıp önünü kesmeye çalışan elleri tespit etmek için çalışmalıyız” dedi.

Kum şehrinde gerçekleştirilen toplantıda Ali Abdullah, “Din adamlarının önemsiz konulara dalması, toplumdaki konumlarını zayıflatmaya yol açmaktadır. Hiç şüphe yok ki düşmanın üzerinde çalıştığı planlardan biri de insanların inançlarını zayıflatmaktır. ‘Sızma’ düşmanın İran'da üzerinde çalıştığı en önemli esas ve araçtır. Bazı insanlar dinde, ticarette, kültürde, siyasette ve ekonomide sosyal statülerini kötüye kullanıyor. Din, ticaret, kültür, siyaset ve ekonomi gibi çeşitli alanlarda çalışan bu kişilerin bazıları ilahiyat fakültesi öğrencileri ve nüfuz sahibiler. Ancak toplumda pek tanınmadıkları görülüyor.” açıklamalarında bulundu.

Toplantıda casus olarak nitelendirdiği mollaların ve medrese öğrencilerinin isimlerine değinmeyen Abdullahi, ancak "düşmanın, başta mollalar olmak üzere çeşitli hareketlere sızarak toplum üyeleri arasında ayrılık ve bölünme meydana getirmeye çalıştığını" vurguladı.

İran Parlamentosu Hukuk ve Yargı Komitesi'nin, “İran Yargı Erki Enformasyon Merkezi’nin, İran Yargı Erki Enformasyon Merkezi ve İstihbarat Merkezi’ne dönüştürülmesine ilişkin planı” onaylanmasından birkaç hafta sonra İran Yargı Erki Enformasyon Merkezi ve İstihbarat Merkezi Başkanı söz konusu açıklamaları yaptı.

İran Yargı Erki Enformasyon Merkezi ve İstihbarat Merkezi’nin kurulmasına ilişkin planın onaylanmış metnin C Fıkrasına göre, İran rejimindeki bu yeni örgütün görevlerinden biri de İran'a sızan yabancıları tespit etmek. Hakimler ve adli makam çalışanları da dahil olmak üzere bu sızmayı önlemek ve başa çıkmak için çalışılacak.

Ali Abdullah'ın Kum kentindeki açıklamalarının içeriği bize gösteriyor ki, İran Yargı Erki Enformasyon Merkezi ve İstihbarat Merkezi şu andan itibaren ve İran rejiminde dördüncü bir istihbarat ve güvenlik aygıtına dönüştürülmesinin nihai onayı öncesinde, faaliyetlerinin bir kısmını, özellikle İran'ın en önemli Şii din eğitimi merkezi olarak kabul edilen Kum şehrinde, rejimin politikalarını eleştiren din adamları ve medrese öğrencileri üzerinde yoğunlaştıracak.

İran Yargı Erki Enformasyon Merkezi ve İstihbarat Merkezi Başkanı, Kum'daki medrese öğrencilerinin de katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, öğrenciler üzerinde güvenlik tedbirlerinin artırılmasının gerekliliğine işaret etti. İslam Cumhuriyeti'nin kuruluşunun başlangıcına kıyasla Şii medreseleri ve öğrenci sayısının iki katına çıktığını söyleyen Abdullahi, “Bilindiği gibi geçtiğimiz kırk yılda binlerce molla ve medrese öğrencisi mezun olduktan sonra yargıda ve Eğitim Bakanlığı'nda istihdam edildi. Ancak Eğitim Bakanlığı'nda istihdam edilen medrese öğrencileri ve din adamlarının varlığı hâlâ zayıf. Medrese öğrencileri bu durumu hükümete destek bağlamında ciddiye almalı” dedi.

Pek çok hükümet yetkilisi, özellikle 2019 ve sonrasında Kum kentinde olası siyasi ve sosyal değişiklikler konusunda uyarıda bulundu. Bu bağlamda İran'ın Kum kentinde ikamet eden Şii dini otoritelerinden Taklid Merci Ayetullahuzma Mekarim Şirazi, 16 Eylül 2021'de İstihbarat Bakanı İsmail Hatib ile yaptığı görüşmede "Şii medreseler ve bu okullar üzerinde yabancı ülkelerin etkisi" konusunda uyarılarda bulunmuştu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Farsi’den aktardığı habere göre Ayetullahuzma  Şirazi, “Kum’daki medreselerin merkeziliği göz önüne alındığında yabancı ülkelerin buralara sızma ve nüfuz etme riski diğer İran şehirlerine göre daha fazla, çünkü bahse konu ülkelerin bu konuda önemli planları var. İstihbarat Bakanlığı'nın faaliyetleri yoğunlaştırılmalı ve Tahran rejimini eleştiren veya rejime karşı olan bazı öğrenci ve din adamlarına yönelik sıkı tedbirler alınmalı. Aslında dikkatli olmamız gerekiyor ve bu konuda İstihbarat Bakanlığı'nın iyi rol oynaması gerekiyor” ifadelerini kullanmıştı.

2017 yılından bu yana ortaya çıkmaya başlayan sosyal ve politik değişimlere ilişkin kaygıların yanı sıra, rejime karşı çıkan medrese öğrencileri ve din adamlarına yönelik üst düzey hükümet yetkililerinin endişesi ve uyarıları artıyor. Söz konusu değişiklikler rejimin zirvesindeki “Rehber” Ali Hamaney'in 2019 yılında Kum şehrine ve Cemkeran Camii'ne yaptığı ziyaretten sonra daha da belirginleşti.

Kum şehri sakinlerinin 2019 ve 2022'deki halk protestolarına yaygın katılımının ardından İran rejimi liderlerinin kaygıları geniş boyutlara ulaştı. Şehrin üst düzey din adamları ağır eleştirilerde bulundu. Rehber Hamaney’in Kum Ofisi Başkanı Muhammed Muhammed Irak, 2021 yılının Ocak ayında yaptığı açıklamada, "Rehber’in Kum medreselerinin laikleştirilmesi" olarak tanımladığı durumla ilgili endişesini dile getirdi.

Hamaney’in Kudüs Gücü ve Devrim Muhafızları İstihbaratı'ndaki temsilcisi Ahmed Salek, 2021 yılının kış mevsiminde yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Karşı devrim süreci Kum şehrinde başladı ve Rehber, kendilerini din adamı sanan kişiler tarafından saldırıya uğradı.”

Hamaney'in son dört yılda Kum’daki duruma ilişkin endişeleri, aralarında polis şefi, savcı ve güvenlik ve istihbarat genel müdürü de dahil olmak üzere kentteki birçok üst düzey yetkilinin değişmesine yol açtı.

İşin ilginç yanı, Devrim Muhafızlarına bağlı "askeri güvenlik işlevine sahip özel bir tugay" olan 83. Din Adamları Tugayı’nın Komutanı İmam Cafer es-Sadık bile, pek çok yetkiliyi etkileyen bu değişiklikten yakasını kurtaramadı. 83. Tugay Komutanı İzzetullah Mutemed görevden alındı, yerine Macid Muntazar Zade adında bir molla getirildi.

Rehber, Kum kentindeki siyasi ve güvenlik durumunun yanı sıra halkın yaşam tarzından ve giyiminden de rahatsız.

Tüm bu pozisyon değişikliklerine, ihraçlara ve çatışmalara rağmen üst düzey hükümet yetkilileri, medrese öğrencilerinin ve din adamlarının büyük bir kesiminin rejimle arasındaki mesafeden endişe duyuyor. Öte yandan Kum şehrinde meydana gelen sosyal ve siyasi değişimler de geniş boyutlara ulaştı. Bu durum, İran Yargı Erki Enformasyon Merkezi ve İstihbarat Merkezi Başkanını, Tahran rejiminin en önemli Şii ve ideolojik merkezi olarak kabul edilen şehirdeki durumun ciddiyeti konusunda bir kez daha uyarıda bulunmaya sevk etti.



Bernie Sanders: "Demokratlar işçi sınıfı yerine milyarderleri dinlediği için kaybetti"

Bernie Sanders, milyarderlere yakınlaşmanın Demokratlara zarar verdiğini ifade ediyor (AFP)
Bernie Sanders, milyarderlere yakınlaşmanın Demokratlara zarar verdiğini ifade ediyor (AFP)
TT

Bernie Sanders: "Demokratlar işçi sınıfı yerine milyarderleri dinlediği için kaybetti"

Bernie Sanders, milyarderlere yakınlaşmanın Demokratlara zarar verdiğini ifade ediyor (AFP)
Bernie Sanders, milyarderlere yakınlaşmanın Demokratlara zarar verdiğini ifade ediyor (AFP)

Rachel Clun 

Bernie Sanders, Donald Trump'a karşı alınan seçim yenilgisinden Kamala Harris'i sorumlu tutarak, onun Amerikan işçi sınıfının sorunlarına değinmek yerine milyarderlere yakın davranmayı tercih ettiğini söyledi.

Demokrat Parti'nin eski başkan aday adaylarından olan 83 yaşındaki bağımsız senatör, Joe Biden seçim yenilgisi nedeniyle çok fazla eleştirilse de nihayetinde suçun Harris'te olduğunu ifade etti.

BBC Radio 4'un Today programında verdiği röportajda Sanders, "Birçok kişi, Kamala Harris'in seçimleri kaybetmesinin Joe Biden'ın suçu olduğunu söylüyor... Bu doğru değil. Suç Kamala Harris ve danışmanlarında" dedi.

Amerikan işçi sınıfına hitap edecek bir kampanya yürütmediler.

Sanders, Harris'in kazanabileceğine "kesinlikle" inandığını ancak Harris'in, Amerikan işçi sınıfının ihtiyaçlarından bahsetmediğini söyledi.

Senatör "Kamala Harris'i seçtirmek için ülkenin her yerini dolaştım ve onlara işçi sınıfının ihtiyaçlarını dile getirmeleri ve asgari ücreti geçinebilecek bir düzeye çıkarmayı, gerçek bir sağlık reformu yapmayı, ihtiyaç duyduğumuz gibi muazzam miktarda konut inşa etmeyi ve ev sahiplerine denetim getirmeyi konuşmaları için yalvardım" dedi. 

Ama onlar milyarder arkadaşlarını kullandılar.

Harris'in Cumhuriyetçi muhafazakar Liz Cheney'le "neredeyse herkesten daha fazla" zaman geçirdiğini ve Shark Tank programındaki yatırımcılardan milyarder iş insanı Mark Cuban'ın, Demokrat adayın açık sözlü bir destekçisi ve sözcüsü olduğunu söyledi.

Sanders "Burada işçi sınıfına ne mesaj veriliyor?" dedi.

Bana göre bu kesinlikle kazanılabilecek bir kampanyaydı. Ama mesele dönüp dolaşıp kampanyanın da danışmanlar ve milyarderler tarafından yürütülmesi gibi temel bir soruna geliyor.

Sanders "Ve burada önemli olan şey, Demokratların çok basit bir soruyu cevaplaması gerektiği: Hangi taraftasınız? Ve bu sorunun cevabı henüz verilmedi" diye devam etti.

Popüler Demokrat Alexandria Ocasio-Cortez'le birlikte ABD'nin dört bir yanında devasa kalabalıklar toplayan "Oligarşiye Karşı Mücadele Turu"nu yürüten Sanders'a göre bugün Amerika'nın temel sorunu, ülkede gelir ve servet eşitsizliğinin her zamankinden daha yüksek seviyede olması.

Trump'ın seçimi kazanmasının nedeninin, Demokrat Parti'nin bu ekonomik krize cevap verememesi olduğunu söyledi.

Senatör "Çok uzun saatler çalışan ortalama bir kişi, birçok Avrupalıdan daha az tatil yapabiliyor, sağlık hizmetlerini karşılayamıyor, çocuklarını üniversiteye gönderemiyor, çocuk bakımı Birleşik Devletler'de felaket durumda" ifadelerini kullandı.

Bu kişi Washington DC'ye bakıp 'Hey, benim için ne yapıyorsunuz, ben çile çekiyorum, acı çekiyorum ve böyle giderse... Çocuğum benden daha kötü bir durumda olacak' diyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news