Rusya, 2024’e büyük havai fişek gösterileri yapmadan girdi

Rusya, Ukrayna’daki savaş nedeniyle 2024'e büyük havai fişek gösterileri yapmadan girdi

(AA)
(AA)
TT

Rusya, 2024’e büyük havai fişek gösterileri yapmadan girdi

(AA)
(AA)

Yüzölçümü bakımından dünyanın en geniş ülkesi olan Rusya’nın en doğusundaki Kamçatka ve en kuzeydoğu kesimindeki Çukotka bölgeleri yeni yıla başkent Moskova’dan 9 saat önce girdi.

Günler öncesinden süslenen ve ışıklandırılan Moskova’da cadde ve meydanlarda dolaşan halk, restoranları ve eğlence mekanlarını yeni yıla girmeden doldurmaya başladı.

Başta Kızıl Meydan’ın civarı olmak üzere şehrin çam ağacı dikilen ana meydanlarında ve parklarındaki eğlence yerlerinde toplanan insanlar yılbaşını karşılamak için bekledi.

Moskova’da yönetim, günler öncesinde büyük hava fişek gösterileri yapılmayacağını duyurdu. Bazı yetkililer, Ukrayna’daki savaş nedeniyle havai fişek harcamasından elde edilen tasarrufun çatışma bölgesindeki askerlere destek olarak gönderilmesi çağrısı yapmıştı. Geçen yıl da Ukrayna'daki savaş nedeniyle Rusya'da büyük havai fişek gösterileri yapılmamıştı.

Rusya’nın bazı bölgeleri de Moskova’nın kararını takip ederken, bazı bölge yönetimleri Ukrayna ordusunun Rusya’nın Belgorod şehrine düzenlediği ve 24 kişinin hayatını kaybettiği saldırılar nedeniyle havai fişek gösterilerini son anda iptal etti.

Moskova’da konser ve gösteriler yapıldı

Havai fişek gösterilerinin yapılmadığı Moskova’da yeni yıl kutlamaları çerçevesinde pek çok eğlence programı gerçekleştirildi. Saatin gece yarısını geçmesiyle sokaklardaki insanlar kendi yaptıkları eğlencelerle 2024 yılını karşıladı.

Başkent’in 21 büyük park ve 12 ana meydanında akşam saatlerinden itibaren yerel saat ile 03.00’a kadar konserler ve gösteriler yapıldı. Şehrin farklı alanlarında kurulan buz pistlerinde vatandaşlar paten kaydı.

Moskova sakinleri yaşadığı mahallelerde bulunan alanlarda kendi havai fişek gösterilerini gerçekleştirdi.

Yeni yıla giren vatandaşlar şehrin sokaklarında gezdi, parklarda ve meydanlarda çocuklarıyla vakit geçirdi. Moskova’da 3 Ocak’a kadar her gün yerel saat ile 15.00-21.00’da eğlence ve konser programları devam edecek.

Rusya genelinde yılbaşı ve Noel kutlamaları nedeniyle 1 Ocak-8 Ocak tarihleri resmi tatil olarak ilan edilmişti.

Putin, cephedeki Rus askerlerine seslendi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yeni yıla dakikalar kala tüm televizyon kanallarından kutlama konuşması yaptı. Putin’in konuşması Moskova sokaklarındaki dev ekranlardan da yayınlandı.

Geçen yıl çok çalıştıklarını ve çok şey başardıklarını söyleyen Putin, vatanın kaderinin halkı birleştirdiğini ifade etti.

Konuşmasında cephedeki Rus askerlerine seslenen Putin, onlarla gurur duyduklarını dile getirdi. Putin, “Milyonlarca Rus vatandaşının güçlü, samimi desteğini, tüm halkın desteğini hissettiğinizi biliyorum. En zor sorunları çözebileceğimizi ve asla pes etmeyeceğimizi defalarca kanıtladık. Çünkü bizi bölebilecek, atalarımızın anısını ve inancını unutturabilecek, gelişmemizi durdurabilecek hiçbir güç yok.” ifadelerini kullandı.

Rusya’da 2024 yılını "Aile Yılı" ilan ettiklerini kaydeden Putin, “Sonuçta kocaman, güzel ve sevgili vatanımızın tarihi, her ailenin geçmişinden oluşuyor. Onun kaderi hepimiz, yani Rusya'nın çok uluslu halkı tarafından belirleniyor ve yaratılıyor. Biz tek ülkeyiz, büyük bir aileyiz. Vatanımızın emin adımlarla gelişmesini, vatandaşlarımızın refahını sağlayacağız ve daha da güçleneceğiz.” diye konuştu.



Apo dersinden kaçış yok

PKK, Türkiye'ye karşı 40 yıllık “silahlı isyanı” sonlandırdı (AFP)
PKK, Türkiye'ye karşı 40 yıllık “silahlı isyanı” sonlandırdı (AFP)
TT

Apo dersinden kaçış yok

PKK, Türkiye'ye karşı 40 yıllık “silahlı isyanı” sonlandırdı (AFP)
PKK, Türkiye'ye karşı 40 yıllık “silahlı isyanı” sonlandırdı (AFP)

Refik Huri

Amerikalı iş adamı ve sanayici Armand Hammer, komünist lider Vladimir Lenin'in dostuydu ve onun Sovyetler Birliği'ni sanayileştirmesine ve elektriğe kavuşturmasına yardımcı olmuştu. Hammer “Tarihin Tanığı” başlıklı anılarında, Komünist Parti liderinin “1920 yılında komünizmin başarılı olamayacağını anladığını” anlatır. Bu dönem, Marx'ın öngördüğü komünizm dönemi değildi; Lenin'in “burjuvasız bir burjuva devleti” olarak adlandırdığı dönemdi. Sonra, en yüksek düzeyine ulaştığında “devletin ortadan kalkmasıyla” komünizm aşamasını başlatan “sosyalist proletarya” devleti gelecekti.

Ancak Lenin'in Stalin'den Brejnev'e kadar halefleri, George Orwell'in tasvir ettiği, güçlü bir endüstriyel ve askeri temele dayanan “Büyük Birader” polis devletini kurdular. Gorbaçov gelip bu yanlışı açığa çıkardığında, ardından “perestroyka ve glasnost” yoluyla sistemi reform etmek istediğinde, Sovyetler Birliği ellerinin arasında çöktü. Çöküşün sorumlusu olarak onu suçlayanlar da var, 70 yıldır “başarısız olan” şeyi görmekte geç kaldığını düşünenler de.

Ancak Sovyetler Birliği, tarihte önemli roller de oynadı; bunların arasında Amerikan ve Avrupa emperyalizmiyle bağlantılı rejimlere karşı silahlı mücadele yürüten devrimci hareketleri desteklemek de vardı. Lenin'in “Bir rejimi devirmek için devrimci bir örgüte değil, devrimciler örgütüne ihtiyaç vardır” sözünden etkilenenler arasında; 1978 yılında Türkiye'de katı Marksist-Leninist ideolojiyle Kürdistan İşçi Partisi'ni (PKK) kuran Abdullah Öcalan (Apo) da vardı. Örgüt 1984 yılında bağımsız Kürt devleti kurmak için bir silahlı isyan başlattı. Apo, yarım asırdan fazla süren mücadele, kırsalda gerilla savaşları, şehirlerde “hendek savaşı” sonrasında başarısız olduğunu gördü ve çıtayı giderek düşürdü; önce “demokratik konfederalizm”, sonra federalizm, ardından özyönetim, sonra da ademi merkeziyetçilik ve demokratik bir sistem içinde Kürtlerin siyasi ve kültürel haklarının tanınması taleplerine geçiş yaptı. Bu da onu ​​en sonunda silahlı mücadele aşamasının başarısızlığa uğradığını ve sona erdiğini itiraf etmeye, örgütünü feshettiğini, silah bırakacağını ve demokratik mücadele çerçevesinde faaliyet göstereceğini açıklamaya yöneltti. Belki de bu zor kararı 20 yıl önce Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra almalıydı.

Bugün soru şu: Peki, ya diğer silahlı mücadele hareketleri ne olacak? Onların deneyimi, koşullar farklı olmasına rağmen, PKK'nınkinden farklı mı? Hamas deneyimi hakkında neler söyleyebiliriz? Filistin Ulusal Otoritesi içinde parlamento seçimlerini ve hükümet başkanlığını kazandı, ancak Ramallah'taki yönetime karşı askeri darbe yaparak Gazze Şeridi'ni tek başına yönetmeye başladı. Bunu yapmakta elbette stratejik bir hedefi vardı; Oslo Anlaşması'nı reddetmek ve denizden nehre kadar Filistin'in kurtarılmasında diretmek. Oysa bu görev, yalnızca ulusal birlik, siyasi irade, Arap katılımı ve uluslararası destek gerektirmiyor, aynı zamanda Gazze'yi tamamen abluka altına alabilecek bir düşman aracılığıyla gelen su, elektrik, yiyecek ve ilaca bağımlı bir Gazze’den daha geniş alandan harekete geçmeyi gerektiriyor. İlave olarak 1948'den günümüze Arap-İsrail çatışmasının tarihi, İsrail'in kurulmasına Amerikan, Avrupa ve Sovyetler Birliği'nin destek vermesinin ve daha sonra yıkılmasını reddetmelerinin, “iki devletli çözüm” çerçevesinde Filistin devleti çağrısı yapmalarının ardındaki sır da derinlemesine okunmalı.

Eğer Başkan Harry Truman İsrail'i kuruluşundan dakikalar sonra tanıdıysa, dışişleri bakanı olmadan önce o dönem Sovyetler Birliği Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi olan Andrey Gromiko, İsrail'in kurulmasını engellemek için “Filistin'e giren Arap ordularını” “İsrail'e karşı saldırganlık” ile suçlamıştı. Son dönemde yaşanan Gazze ve Lübnan savaşları deneyimi ise daha büyük bir ders. Ne ABD, ne Rusya, ne de Çin Gazze'ye ve halkına karşı yürütülen imha savaşını durdurmaya çalışmadı veya başaramadı. İsrail'i tanıyan Arap ülkeleri de katliamı reddetme yönünde pratik bir karar almadılar. Şarku'l Avsat'ın Insependent Arabia'dan aktadığı analize göre gerçek acılar ile öğrenilen dersten en azından herkesin anladığı husus, İsrail'i ortadan kaldırmak isteyenin önce ABD’yi ortadan kaldırmak için çalışılması gerektiğidir.

Peki, Hizbullah'ın Gazze'ye yönelik “destek savaşı” deneyimine, aldığı ağır darbelere, Lübnan’ın uğradığı yıkıma ve sonunda Hizbullah'ın onayıyla ateşkes anlaşmasına varılmasına, 1701 sayılı kararın uygulanmasına, dahası İsrail'in sanki zafer kazanmış gibi davranmasına, İslami direnişten hiçbir karşılık almadan savaşını sürdürmesine ne demeli? Bu nasıl bir strateji ki, aktörleri ne meşru otoritenin ne de Lübnan halkının çoğunluğunun görüşü sorulmadan ve rolü olmadan, İsrail'i İran’ın kararı ile Lübnan'dan ortadan kaldırmanın mümkün olduğunu hayal ediyorlar? Cevap aslında sahada. İran’ın kollarının İran'ı ve bölgesel projesini koruma rolü, Esed rejiminin çökmesi ve Suriye köprüsünün kaybedilmesiyle birlikte gerileme dönemine girdi. Lübnan'daki direniş için oyun bitti, ancak Tahran hâlâ zamanı geri alabileceğini öne sürüyor. ABD ile bir anlaşma için müzakerelerde bulunurken, Hizbullah ise hâlâ kullanımı intihara ve Lübnan'dan geriye kalanların kesin yıkımına yol açacak bir reçeteye dönüşen silahını korumaktan bahsediyor.

Öcalan yaşananları gözden geçirip dersler çıkardı, Hamas da en azından Gazze halkının durumundan dolayı bir gözden geçirmede bulunmalı ve dersler çıkarmalı. Lübnan'daki yeni durum da Hizbullah'a yaşananları gözden geçirip ders çıkarmaktan başka seçenek bırakmadı, aksi takdirde hem yeni durum hem Hizbullah başkalarına ders olacaktır.

Carl von Clausewitz’in “Savaş Teorisi” adlı kitabında üzerinde durduğu husus da savaşta siyasi hedefin önemidir.

* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Insependent Arabia'dan çevrilmiştir.