İsrail polisi savaş karşıtı Yahudilerin gösterilerine müdahale etti

Kudüs ve Tel Aviv'de, savaş karşıtı Yahudilerin düzenlediği gösterilere müdahale eden İsrail polisi 2 göstericiyi gözaltına aldı

(AA)
(AA)
TT

İsrail polisi savaş karşıtı Yahudilerin gösterilerine müdahale etti

(AA)
(AA)

İsrail hükümetini Gazze'de katliam yapmakla suçlayan Yahudi aktivistler, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Kudüs'teki konutunun ve Tel Aviv'deki Savunma Bakanlığı binasının önünde toplanarak iki ayrı gösteri düzenledi.

Yaklaşık yüzer kişinin katıldığı gösterilerde aktivistler ellerinde İbranice, Arapça ve İngilizce "Gazze'yi bombalamayı durdurun", "Gazze'de çocuklar var", "Gazze'deki soykırımı durdurun" yazılı dövizler taşıdı.

Kudüs'te toplanan göstericiler savaş karşıtı sloganlar attı ve ateşkes çağrısında bulundu.

Göstericiler ellerinde İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde öldürdüğü bazı Filistinli sivillerin fotoğraflarını taşıdı.

Gruba müdahale eden İsrail polisi bazı aktivistleri darp ederek bir kişiyi gözaltına aldı. Polis göstericilerin ellerindeki Gazze'de öldürülen sivillerin fotoğraflarına el koydu.

Tel Aviv'deki gösteriye de müdahale eden İsrail polisi bazı göstericileri darp edip bir kişiyi gözaltına aldı.



Vatikan'da işçiler bir ilke imza attı: Çalışma koşullarını değiştirin

Vatikan'da kanunlar gereği işçilerin sendikalaşmasına izin verilmiyor (Reuters)
Vatikan'da kanunlar gereği işçilerin sendikalaşmasına izin verilmiyor (Reuters)
TT

Vatikan'da işçiler bir ilke imza attı: Çalışma koşullarını değiştirin

Vatikan'da kanunlar gereği işçilerin sendikalaşmasına izin verilmiyor (Reuters)
Vatikan'da kanunlar gereği işçilerin sendikalaşmasına izin verilmiyor (Reuters)

Vatikan Müzeleri'nde işçiler, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için Papa Francis yönetimine dilekçe gönderdi.  

49 çalışanın imzasını taşıyan dilekçede, Vatikan yönetiminden "her işçinin onurunu ve sağlığını zedeleyen çalışma koşullarının" değiştirilmesi istendi.

İşçilerin avukatı Laura Sgro, çalışma saatlerinin kısaltılması, ücretlerin artırılması, sağlık ve güvenlik desteğinin iyileştirilmesi gibi taleplerde bulunulduğunu belirtti. 

Sgro, Birleşik Krallık'ın (BK) tanınmış gazetelerinden Guardian'a şunları söyledi: 

İşçiler, bu durumu bireysel dilekçeler yazarak pek çok kez çözmeye çalıştı. Fakat talepler yanıtsız kaldı. Dolayısıyla böyle bir radikal adım atıldı. Uzun yıllar süren tartışmalardan sonra, bu ilk toplu eylem. Şu anda 49 kişi var ama önümüzdeki birkaç gün içinde bu sayının artacağını düşünüyorum.

BK merkezli haber ajansı Reuters'ın aktardığına göre dilekçe, Vatikan yasaları uyarınca yönetim ve çalışanlar arasında yapılacak uzlaşma sürecinin ilk resmi adımı niteliğinde. 

Avukat, süreçten sonuç alınamazsa Vatikan Mahkemesi'nde Papa Francis yönetimine karşı dava açacaklarını söyledi. 

Sgro, "Bu eylemle yapıcı bir süreç başlatmak istiyoruz. Bunun Vatikan'daki çalışma kurallarının genel anlamda tekrar gözden geçirilmesi için bir vesile olmasını umuyoruz" dedi.

Reuters'ın haberinde Vatikan'daki işçilerin bu hamleyle "eşi benzeri görülmemiş bir yasal süreç başlattığı" yazıldı.  

Avukat Sgro, Vatikan'daki iş kanununda zorunlu izin durumlarıyla ilgili net hükümler yer almadığını belirtti. 

Ayrıca Sgro, Vatikan yönetiminin pandemideki karantina uygulamaları nedeniyle aktif olarak çalışmayan işçilerden, bu dönemde kendilerine verilen maaşları geri yatırmalarını istediğini öne sürdü.

Yaklaşık 700 kişinin çalıştığı Vatikan Müzeleri'nin iddialarla ilgili yorum yapmayı reddettiğini aktarıldı. 

Dünyanın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Vatikan Müzeleri geçen yıl yaklaşık 7 milyon kişiyi ağırlamıştı.

Independent Türkçe, Guardian, Reuters


Ukrayna, Rusya'da "Vietnam Savaşı taktiklerini" kullanıyor

Ukraynalı yetkililer, Hollanda ve Danimarka'nın göndereceği F-16'ların bu ay ulaşmasını beklediğini söylemişti (Reuters)
Ukraynalı yetkililer, Hollanda ve Danimarka'nın göndereceği F-16'ların bu ay ulaşmasını beklediğini söylemişti (Reuters)
TT

Ukrayna, Rusya'da "Vietnam Savaşı taktiklerini" kullanıyor

Ukraynalı yetkililer, Hollanda ve Danimarka'nın göndereceği F-16'ların bu ay ulaşmasını beklediğini söylemişti (Reuters)
Ukraynalı yetkililer, Hollanda ve Danimarka'nın göndereceği F-16'ların bu ay ulaşmasını beklediğini söylemişti (Reuters)

Ukrayna'nın Rusya cephesinde ABD'nin Vietnam Savaşı'nda kullandığı taktikleri uyguladığı savunuldu. 

ABD merkezli haber sitesi Business Insider, Ukraynalı pilotların Rus hava savunma sistemlerine karşı ABD ordusunun Vietnam Savaşı'nda kullandığı "yaban gelinciği" (Wild Weasel) taktiğini uyguladığını yazdı. 

Hollanda'daki Lahey Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden analist Frederik Mertens, Ukraynalı savaş pilotlarının bu stratejiyle Rus hava savunma sistemlerinin yerinin tespit edilmesini sağladığını söyledi. 

ABD Hava Kuvvetleri'nin 1955-1975'teki Vietnam Savaşı'nda uyguladığı stratejide pilotlar kendilerini yem olarak kullanıyor. 

"Yaban Gelinciği Projesi" adlı bu taktikte pilotlar, düşman radarına girecek irtifalardan uçuş yapıyor. Bu şekilde radar dalgalarının kaynağının tespit edilmesi mümkün hale geliyor. Daha sonra radarların bağlı bulunduğu hava savunma sistemlerinin yeri tespit ediliyor ve bu noktalara saldırılar düzenleniyor.

"Ukraynalılar, Batılıların savaş stratejilerini uyguluyor" Mertens, Ukraynalı pilotların kullandığı uçakların AGM-88 HARM (Yüksek Hızlı Anti Radyasyon Füzesi) taşıdığına dikkat çekti. 

Karargah, radar dalgaları sayesinde hava savunma sistemlerinin yerini tespit ettiğinde savaş jetler, düşman saldırı düzenlemeden bu füzeleri ateşleyerek hedefleri vurmaya çalışıyor. 

Bu görevi yapmak için yem olarak kullanılan pilotlara "yaban gelincik" adı verildiğini belirten Mertens, stratejinin "çok tehlikeli olduğunu" söyledi.

Ukrayna Hava Kuvvetleri'nin öncelikli hedefinin Rus hava savunma sistemlerini imha etmek olduğunu belirten stratejist, pilotların bu taktiğin de ötesine geçerek gerektiğinde "ellerindeki tüm silah, birlik ve mühimmatlarla hedeflere saldırı düzenlediğini" bildirdi. 

Diğer yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat 2022'de verdiği emirle başlayan savaşta Moskova, özellikle son dönemde Ukrayna'nın Harkiv bölgesindeki operasyonları yoğunlaştırdı.

Rusya, "Kinjal" hipersonik füze sistemleri ve drone'larla Ukrayna'ya saldırı düzenlerken, askeri bölgelerin yanı sıra enerji tesislerini ve demiryolu altyapısını hedef alıyor. Kremlin'in açıkladığı verilere göre Rus ordusu, son bir haftada Harkiv bölgesinde 11, Donetsk bölgesinde üç olmak üzere toplam 14 yerleşim birimini kontrol altına aldı.

Kiev yönetimiyse yoğun saldırılar nedeniyle en az 4 bin sivilin Harkiv'den tahliye edildiğini bildirmişti.

Amerikan gazetesi Wall Street Journal'ın (WSJ) aktardığına göre Ukrayna'nın hava savunma sistemleri saldırıları durdurmakta yetersiz kalıyor. Son 6 ayda Ukrayna, Rus füzelerinin yaklaşık yüzde 46'sını etkisiz hale getirdi. Söz konusu oran bundan bir önceki 6 aylık dönemde yüzde 73'tü.

Independent Türkçe, RT, Business Insider, Wall Street Journal 


İsrail'deki TV kanalları Gazze Savaşı'nı nasıl anlatıyor?

Ülkenin önde gelen haber kanallarının akşam 8 bültenlerindeki yayın akışlarında da Gazze halkı görünmüyor (Kolaj: WSJ)
Ülkenin önde gelen haber kanallarının akşam 8 bültenlerindeki yayın akışlarında da Gazze halkı görünmüyor (Kolaj: WSJ)
TT

İsrail'deki TV kanalları Gazze Savaşı'nı nasıl anlatıyor?

Ülkenin önde gelen haber kanallarının akşam 8 bültenlerindeki yayın akışlarında da Gazze halkı görünmüyor (Kolaj: WSJ)
Ülkenin önde gelen haber kanallarının akşam 8 bültenlerindeki yayın akışlarında da Gazze halkı görünmüyor (Kolaj: WSJ)

7 Ekim'de Hamas öncülüğündeki Filistin güçlerinin düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu'nun ardından başlayan Gazze savaşıyla ilgili haberler, İsrail'deki tüm kanalları kaplıyor. Ancak TV'lerdeki görüntülerde önemli bir unsur eksik: Gazze'de yaşayanlar.

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, İsrail'deki TV kanallarının bu tercihini ve sonuçlarını haberleştirdi. Bu durumun, dünyanın gördüğüyle İsrail halkının bildikleri arasında bir uçurum oluşturduğuna işaret edildi. 

Medya yöneticileri, gazeteciler, akademisyenler ve sıradan İsrailliler, TV kanallarında ölü Filistinlilerin görüntülerinin neredeyse hiç olmadığını belirtiyor. İbranice yayınları takip eden İsrailliler, Gazze'nin yakın çekim görüntülerine akıllı telefonlarında da nadiren denk gelindiğini vurguluyor. 

İsrail Demokrasi Enstitüsü'nün nisanda yaptığı ankete katılan İsrailli Yahudilerin üçte ikisine yakını, Gazze'deki hasara dair görüntüler hakkındaki soruya ya "Çok az gördüm" ya da "Hiç görmedim" yanıtını verdi. 

İsrailli araştırmacı gazetecilik kolektifi Yedinci Göz'ün (Seventh Eye) yayın yönetmeni Shuki Tausig, konuyla ilgili şu ifadeleri kullanıyor:

İsrail televizyonlarında savaşa dair tüm unsurlar var ama Gazze halkı hariç. Şu anda İsrail medyası karmaşık gerçeklikle başa çıkamıyor. İzleyicilerinin ölen düşmanın görüntülerini görmek istemediğini biliyorlar ve bu yüzden göstermiyorlar.

Tausig, İsraillilerin ABD ve Avrupa'dan ayrıştığını zira halkın dörtte üçünün sosyal medya yerine televizyonları birincil haber kaynağı olarak gördüğünü söylüyor.

WSJ, pek çok kanalın yorum taleplerine yorum vermediğini bildirirken Kanal 12'nin ilettiği örneklerin de ölü sivillerin görüntülerini içermediğini vurguladı. 

Londra'da yaşayan İsrailli akademisyen Ayala Panievsky, Birleşik Krallık'ta izlediği haberlerle İsrail'dekilerin farkına işaret ediyor:

Böylesine büyük bir perspektif farklılığını ilk kez görüyorum.

WSJ, İsrail'in kamu yayıncısı Kan 11'de 7 Ekim'de Nova Müzik Festivali'ne katılanlarından 32 yaşındaki Ram'in hikayesi anlatılıp onun adına bestelenen şarkı çalınırken ABD'nin CNN kanalında İsrail'in hava saldırılarında öldürdüğü çocukların işlendiğini bildiriyor. 

7 Ekim saldırılarını daha az gösterip Filistinli sivillerin ölümünü daha kanlı görüntülerle gözler önüne seren Arap kanalları, İsrail TV'leriyle kıyaslandığında perspektif farkı daha da büyüyor. 

Filistin Siyaset ve Anket Araştırmaları Merkezi Direktörü Halil Şikaki, mart ayında yaptıkları bir ankete göre Filistinlilerin yüzde 80'inin 7 Ekim'de Hamas'ın herhangi bir vahşet eylemi içinde yer almadığını düşündüğünü aktarıyor. 

Batı Şeria merkezli kuruluşun direktörü,Hamas'ın bu konudaki sorumluluğuna inanma ihtimalinin, internetteki videoları görenlerde diğerlerine göre 10 kat daha fazla olduğunu söylüyor:

Bu bilgi kaynaklarının önemini gösteriyor. İzlemezseniz inanmazsınız.

İsrail'in yeni bir kanun çıkararak Katar merkezli El Cezire'nin ofislerini 5 Mayıs'ta kapatması da bu çerçevede yorumlanıyor. 

Bar-Ilan Üniversitesi'nde ekonomi dersleri veren Daniel Levy, YouTube ve Smart TV aracılığıyla hâlâ El Cezire izleyebildiklerini ve bu sayede İsrail medyasında yer almayan hikayeleri de gördüklerini belirtiyor. 

İsrail nüfusunun yüzde 20'si Araplardan müteşekkil olsa da TV kanallarında pek gözükmüyorlar. İbranice yayın yapan kanallarda gözüken az sayıdaki Arap gazeteciden biri olan Muhammed Magadli, "Halk, Gazze'de ne olduğunu gerçekten bilmiyor" diyor. 

İsrail'in 11 Eylül'ü gibi görülen 7 Ekim saldırılarının ardından en çok işlenen konulardan biri rehineler. 

Tel Aviv Havalimanı'ndaki resimler, yollardaki billboardlar, ağaçlara ve otomobillere bağlanan sarı bantlar, lokantalarda rehineler anısına boş bırakılan masalar, duvarlara yazılan "Onları şimdi eve getirin" grafitileri gibi pek çok tezahür var. 

Neredeyse her gece ana haber bültenlerinde işleniyorlar. Dünyanın geri kalanının bu konunun önemini anlamadığını savunuyorlar. 

Tel Aviv'de yaşayan emekli doktor Dorit Eldar, "Bizim İsrail'de bir mutabakatımız vardır: Arkada kimseyi bırakmazsın" diyerek rehinelerin önemini vurguluyor. 

Siyaset bilimci Dahlia Scheindlin, rehineler gelmeden kalıcı ateşkes ve Gazze'nin yeniden inşası gibi konuların İsrail'de düşünülmesinin güç olduğunu savunuyor:

Bir bakıma diğer her şey, rehinelerin rehinesi.

İsrail Demokrasi Enstitüsü'nden kıdemli araştırmacı Tamar Hermann da rehine konusu çözülmeden sivil ölümlerinin kale alınamayacağını öne sürerken martta yapılan bir anket de onu doğruluyor: İsrailli Yahudilerin yüzde 80'i savaşın devamıyla ilgili alınacak kararlarda Gazzeli sivillerin ölümünün ya hiç önemsenmemesi ya da az kale alınması gerektiğini düşünüyor. 

Kudüs'te yaşayan ABD-İsrail yurttaşı Aryeh Vanderhoof, Gazze'de ölen sivillerin görüntülerini görse de Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verdiği ölü rakamlarına inanmadığını söylüyor. Batı'yı ikiyüzlülükle suçlayarak "Dünyanın geri kalanı bizim neyin peşinde olduğumuzu anlamıyor. Hayatı sizi öldürmekten ibaret olan biriyle barış yapamazsınız" diyor. 

İsrail medyasının sağa kaydığı da sık yapılan bir yorum. Binyamin Netanyahu iktidarının kurduğu baskı ve söylem üstünlüğü, aykırı seslerin kovulmasına neden oluyor. 

Siyaset bilimci Dahlia Scheindlin, İsrail'deki Yahudilerin yüzde 60'ının sağcı, 25'inin merkezci, 11 ila 14'ününse solcu olarak kendilerini tanımladığını bildiriyor. 

İsrail, Hamas öncülüğündeki Filistin güçlerinin 7 Ekim'de düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu'nda çoğu sivil 1170 kişinin öldüğünü bildiriyor. 

Tel Aviv'in tahminlerine göre Gazze'de rehin tutulan 128 kişiden 36'sı hayatını kaybetti. 

İsrail'in saldırılarındaysa 35 bini aşkın kişi öldü, 80 bine yakın da yaralı var. Gazze Sağlık Bakanlığı bunların çoğunun kadın ve çocuk olduğunu aktarıyor.

Mısır, Katar ve ABD'nin sürdürdüğü arabuluculuk çabaları henüz sonuç vermedi. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Reuters

 


İngiltere'de üç kişi Hong Kong casusu olma iddiasıyla hakim karşısında

Metropoliten Polis Teşkilatı, soruşturma kapsamında bir dizi gözaltı yapıldığını açıkladı (Unsplash)
Metropoliten Polis Teşkilatı, soruşturma kapsamında bir dizi gözaltı yapıldığını açıkladı (Unsplash)
TT

İngiltere'de üç kişi Hong Kong casusu olma iddiasıyla hakim karşısında

Metropoliten Polis Teşkilatı, soruşturma kapsamında bir dizi gözaltı yapıldığını açıkladı (Unsplash)
Metropoliten Polis Teşkilatı, soruşturma kapsamında bir dizi gözaltı yapıldığını açıkladı (Unsplash)

Üç kişiye Ulusal Güvenlik Yasası uyarınca Hong Kong istihbarat servisine yardım etme ve dış müdahalede bulunma suçları isnat edildi.

38 yaşındaki Chi Leung (Peter) Wai, 37 yaşındaki Matthew Trickett ve 63 yaşındaki Chung Biu Yuen bugün Westminster Sulh Ceza Mahkemesi'ne çıkarılacak.

Metropoliten Polisi, Hong Kong soruşturmasının Rusya'yı da kapsayan ayrı bir davayla ilgili olmadığını açıkladı.

Metropoliten Polisi Terörle Mücadele Birimi Şefi Amir Dominic Murphy şunları söyledi: 

Bu soruşturma kapsamında İngiltere genelinde bir dizi gözaltı ve arama yapıldı. Soruşturma Londra'dan yönetilse de Terörle Mücadele Polisi ağı bu faaliyetin engellenmesinde hayati bir rol oynadı ve soruşturmanın başından bu yana Kraliyet Savcılık Servisi'yle yakın çalıştık. Bu suçlar endişe verici olsa da kamuoyunu kendilerine yönelik daha büyük bir tehdit olduğuna inanmadığımızın güvencesini vermek isterim. Bu soruşturma halen sürüyor ancak dava açıldığına göre, halkı bu davayla ilgili daha fazla spekülasyon yapmamaya ya da yorumda bulunmamaya çağırıyorum.

Metropoliten Polisi Terörle Mücadele Birimi görevlilerinin yürüttüğü soruşturma kapsamında toplam 11 kişi gözaltına alındı.

Yetkililer, 8 erkek ve bir kadının 1 Mayıs'ta Yorkshire bölgesinde, bir erkeğin Londra'da ve bir başka erkeğin de ertesi gün yine Yorkshire bölgesinde gözaltına alındığını söyledi.

Bu kişiler Londra'nın merkezindeki bir polis karakolunda ve West Midlands'teki bir polis karakolunda tutuldu. 11 kişinin tamamı Ulusal Güvenlik Yasasının 27. bölümü uyarınca gözaltına alındı.

Kendilerine suç isnat edilmeyen 7 erkek ve bir kadın 10 Mayıs'ta ya da öncesinde serbest bırakıldı.

Independent Türkçe


Doğum oranları dünyayı alarma geçirdi: Demografik kış geliyor

Pek çok ebeveyn, çocuklarına zaman ve para ayırmakta zorlandığını söylüyor (Unsplash)
Pek çok ebeveyn, çocuklarına zaman ve para ayırmakta zorlandığını söylüyor (Unsplash)
TT

Doğum oranları dünyayı alarma geçirdi: Demografik kış geliyor

Pek çok ebeveyn, çocuklarına zaman ve para ayırmakta zorlandığını söylüyor (Unsplash)
Pek çok ebeveyn, çocuklarına zaman ve para ayırmakta zorlandığını söylüyor (Unsplash)

Geçen hafta Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, ülkedeki düşük doğum oranlarına ilişkin sorunların çözümü kapsamında bir bakanlık kurmayı planladıklarını söyleyerek dünyada gündem oldu. Güney Kore, 2023'te 0,72'yle en düşük doğum oranına sahip ülkeler arasında ilk sıraya yerleşse de bu sorun küresel. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, üreme hızının düşmesinin niye endişe yarattığını bugünkü haberinde işledi. Mevcut doğum oranlarının dünya nüfusunu korumaya yetmeyebileceği vurgulandı. 

Zengin ülkelerin yanı sıra gelişmekte olanlarda da oran düşüyor. Hindistan, nüfus bakımından Çin'i geçse de halihazırdaki doğum oranının ikame seviyesinin altında kaldığı yani ülkenin mevcut nüfusunun korunamayacağı bildiriliyor. 

Pensilvanya Üniversitesi'nden demografi uzmanı Jesús Fernández-Villaverde, "Demografik kış geliyor" diyor. 

Pek çok nüfus bilimci, 40 yıl içinde dünya nüfusunun düşmeye başlayacağını tahmin ediyor. Bu durum tarihte çok az yaşandı. 

2017'de küresel doğum oranı 2,5'ti. Birleşmiş Milletler (BM) 2,4'e düşüşü 2020'lerin sonlarında beklerken 2021'de 2,3 görüldü. Küresel ikame oranı 2,2 olarak kabul ediliyor. 

BM'nin yeni rakamları açıklamaması üzerine harekete geçen Fernández-Villaverde geçen sene oranın 2,1-2,2 civarında olduğunu tahmin ediyor. Bu da küresel ikame oranının tarihte ilk kez yakalanamadığını ortaya koyuyor. 

Washington Üniversitesi Sağlık Ölçüm ve Değerlendirme Enstitüsü, dünya nüfusunun 2061'de 9,5 milyarla zirveyi gördükten sonra düşeceğini öngörüyor. 

İkinci demografik dönüşüm başladı mı?

18. yüzyılda endüstrileşmeye başlayan ülkelerde de doğum oranlarının azaldığına işaret eden tarihçiler, o zamandan sonra bir kere daha demografik dönüşümün başlamış olabileceğini söylüyor.

İlk demografik dönüşümde kadınların işgücüne katılımı, çocuk ölüm oranlarının azalması ve ortalama hayat süresinin artmasıyla birlikte çok sayıda çocuk doğurma isteğinin azaldığını vurguluyorlar. 

Halihazırda yaşandığı savunulan ikinci demografik dönüşümdeyse evlilik ve ebeveynliğe verilen önemin azaldığı, çocuk sahibi olmamanın normalleştirildiği bildiriliyor.

Maryland Üniversitesi'nden Melissa Kearney şöyle anlatıyor: 

İnsanların kariyer inşası, boş zaman faaliyetleri, ev dışındaki ilişkilere zaman ayırma gibi tercihleri varsa çocuk yetiştirmekten uzaklaşmaları daha muhtemel oluyor.

Çocuklara zaman ve para ayırmanın güçlüğü, ekonomik krizlerle birleşince üreme kararı daha da zorlaşıyor. 

Küresel Yaşlanma Enstitüsü Başkanı Richard Jackson, düşük doğum oranı döngüsüne girildiğinde toplumun normlarının da değiştiğini vurguluyor:

Çevrenizdekilerin daha az çocuk yaptığını gördüğünüzde tüm toplumsal iklim değişiyor.

Liderlerin çabaları yetersiz mi?

Siyasetçiler de işgücü arzındaki azalmanın ekonomik büyümeyi de yavaşlatacağını ve daha düşük emekli maaşlarının daha da az çocuğa yol açacağını düşünerek endişeleniyor. "ABD, Çin ve Rusya gibi ülkelerin nüfusları düşerse süpergüç olarak kalabilecekler mi?" sorusu da tartışılıyor. 

Eski ABD Başkanı Donald Trump, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, iş insanı Elon Musk, Japonya Başbakanı Fumiyo Kişida, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni gibi pek çok nüfuzlu kişi, doğum oranlarının düşüklüğüne dikkat çekiyor. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da meseleye uzun süredir dikkat çekerek "en az üç çocuk" yapma çağrısında bulunuyor. Konuyla ilgili adımların ne kadar etkili olduğuysa tartışmalı. 

Doğum oranlarını artırmak için en uzun süredir çabalayan ülkelerden Japonya, 1990'ların başında 1,5 rakamını gördü. 

Ebeveyn izni gibi üremeye dair teşvikler pek de işe yaramış sayılmaz. Rakamlar 2005'te 1,26; 2015'te 1,45; 2022'deyse 1,26 oldu. Gelişmiş ülkelerde ikame oranı 2,1 olsa da bu rakama hiç yaklaşılamadı. 

Bu sene Japonya'da hane gelirinden bağımsız olarak çocuk yardımı, üç çocuğu olanlara ücretsiz lise eğitimi ve ücretli ebeveyn iznini kapsayan bir program daha başlatıldı. Ancak muhalefet sorunun para değil zaman olduğunu söylüyor. Haftada 4 gün çalışmanın bu işi çözebileceğini söyleyenler var. 

Demografi-göç ilişkisi

Gelişmiş ülkelerde düşen nüfusun göçle idare edilmesi fikri pek çok açıdan sorunlu. 

Birincisi göç veren ülkeler, kalifiye elemanlarını kaybediyor. Ancak son göçmen dalgalarında niteliksiz işçiler gelişmiş ülkelere gitti. 

Bu da ikinci sorunu büyütüyor: Gelişmiş ülkelerdeki siyasi ortam göçmen karşıtlığına doğru gidiyor. 

Nüfusun azaldığı yerlerin hayalet kasabalara dönmesi de bir başka mesele. 

Papa: İnsan hayatı bir sorun değil, hediyedir

Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis de geçen hafta İtalya'da düzenlenen ve doğum oranlarındaki düşüşün ele alındığı bir konferansta bu konuya değinmişti. Katoliklerin ruhani lideri, Avrupa'da düşen doğum oranlarına uzun vadeli çözümlerle yaklaşılması gerektiğini, Yaşlı Kıta'nın doğumlardaki düşüş nedeniyle giderek "daha yaşlı bir kıtaya" dönüştüğünü söylemişti.

Doğum kontrol uygulamalarını eleştiren Papa, şu ifadeleri kullanmıştı: 

Bir demografi uzmanının bana söylediği gibi şu anda en fazla gelir getiren yatırımlar, silah fabrikaları ve doğum kontrol ilaçları. Biri hayatı yok ediyor, diğeri engelliyor. Sorun karmaşık ancak bu, konuyu ele almamak için bir mazeret olamaz ve olmamalıdır. İnsan hayatı bir sorun değil, hediyedir. Dünyadaki kirliliğin ve açlığın temelinde doğan çocuklar değil, sadece kendini düşünenlerin tercihleri ve materyalizm ile tüketim çılgınlığı vardır.

Papa ayrıca, annelerin çalışma hayatı veya çocuklarına bakma arasında seçim yapmak zorunda kalmamaları için çaba gösterilmesi gerektiğini belirtmişti. Francis, bunun için genç çiftlere iş güvencesi sağlanması ve onların ev alma gibi zorluklardan kurtarılması gerektiğini kaydetmişti.

Independent Türkçe


Hindistan'da seçimler dördüncü aşamaya girerken dini söylemler yoğunlaşıyor

Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin maketini tutan bir adam (EPA)
Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin maketini tutan bir adam (EPA)
TT

Hindistan'da seçimler dördüncü aşamaya girerken dini söylemler yoğunlaşıyor

Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin maketini tutan bir adam (EPA)
Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin maketini tutan bir adam (EPA)

Hindistan'da seçmenler bugün (Pazartesi) yedi hafta sürecek genel seçimlerin dördüncü aşamasında oylarını kullanırken, ekonomik eşitsizlikler ve dini bölünmeler üzerine seçim söylemleri yoğunlaştı.

Dünyanın en kalabalık ülkesinde yaklaşık bir milyar kişinin oy kullanma hakkına sahip olduğu yedi aşamalı seçimde oy verme işlemi 19 Nisan'da başladı. Oyların sayımı ise 4 Haziran'da yapılacak.

Başbakan Narendra Modi, Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi'ni (BJP) (Hindistan Halk Partisi) ana rakibi Hindistan Ulusal Kongresi (kısaca Kongre Partisi) de dahil olmak üzere yirmiden fazla muhalefet partisinden oluşan bir koalisyonla karşı karşıya getiren oylamada, Hindistan'da nadir görülen bir durum olan üst üste üçüncü dönemi kazanmaya çalışıyor.

xcs
Keşmir'in güneyindeki bir oy verme merkezinin dışında kimlik doğrulaması için bekleyen seçmenler (Reuters)

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Modi'nin güçlü yardımcısı ve ülkenin İçişleri Bakanı Amit Şah oy verme işlemi başlarken yaptığı açıklamada, “Herkesi kararlı bir hükümet lehine oy vermeye çağırıyorum” şeklinde konuştu.

On eyalet ve bölgede 96 sandalye için yapılacak seçimler bugün yapılıyor. Seçimlerde yaklaşık 177 milyon kişi oy kullanma hakkına sahip. Sandalyelerin büyük bir kısmı BJP'nin ülkenin diğer bölgelerinde olduğu kadar güçlü olmadığı güney ve doğu eyaletleri Telangana, Andhra Pradesh ve Odisha'da bulunuyor.

İlk üç aşamadaki düşük rakamlar, güçlü bir merkezi sorunun olmadığı seçimde, seçmenlerin ilgisizliğine dair endişeleri artırdığı için katılım yakından takip ediliyor.

Sıcak havanın oy verme üzerindeki etkisi de takip ediliyor. Zira ülkenin pek çok yerinde 40 derece ve üzerinde yüksek sıcaklıklar yaşanıyor.

sxdcfvgrtb
Telangana'da oyunu kullandıktan sonra parmağına mürekkep sürülen Hintli bir seçmen (Reuters)

Katılımın düşük olması, BJP ve müttefiklerinin kamuoyu yoklamalarında öngörülen ezici zaferi elde edip edemeyecekleri konusunda şüphelere yol açtı.

Analistler, düşük katılımın Modi'yi ilk aşamadan sonra kampanyasının seyrini değiştirmeye ittiğini ve odağını, ‘Kongre Partisi’ni yoksul kabile grupları ve Hindu kastları pahasına Müslüman azınlıklara yönelik refah yardımlarını genişletmeyi planlamakla suçlamaya’ kaydırdığını söylüyor.

Kongre Partisi ise böyle bir vaatte bulunduğunu reddetti ve Modi'nin katılım oranından rahatsız olduğunu söyledi. BJP ise bunu yalanladı.

dcfve
Srinagar'da bir oy verme merkezinde görevli güvenlik personeli (AFP)

Hindistan'ın 1,4 milyarlık nüfusunun yaklaşık yüzde 80'i Hindu olmakla birlikte, yaklaşık 200 milyon Müslümanın yaşadığı ülke, dünyanın üçüncü büyük Müslüman nüfusuna da sahip.

Anketler seçmenlerin en çok işsizlik ve artan fiyatlar konusunda endişe duyduğunu gösteriyor.

Rahul Gandhi liderliğindeki Kongre Partisi, Modi'nin 10 yıllık görev süresi boyunca servet eşitsizliğinin daha da kötüleştiğini savunarak, Hindistan'ın yoksul ve dezavantajlı kesimlerine yönelik temsil ve refah programlarını iyileştirmeyi amaçlıyor. Hükümet ise bu suçlamayı reddediyor.


Hamaney'in danışmanı: Tahran Washington ile görüşmelere açık

İran Dini Lideri Ali Hamaney'in dış politika danışmanı Kemal Harrazi (IRNA)
İran Dini Lideri Ali Hamaney'in dış politika danışmanı Kemal Harrazi (IRNA)
TT

Hamaney'in danışmanı: Tahran Washington ile görüşmelere açık

İran Dini Lideri Ali Hamaney'in dış politika danışmanı Kemal Harrazi (IRNA)
İran Dini Lideri Ali Hamaney'in dış politika danışmanı Kemal Harrazi (IRNA)

İran, ABD ile doğrudan görüşmelere açık olduğunu ve ezeli düşmanına yönelik politika yaklaşımını değiştirmeye istekli olduğunu gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’ndan (ISNA) aktardığına göre, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in dış politika danışmanı Kemal Harrazi dün (Pazar) yaptığı açıklamada, “ABD’liler diplomasiyi en iyi seçenek olarak tanımlıyor. Biz de aynı bakış açısına sahibiz ve müzakerelere dönmeye hazırız” ifadelerini kullandı.

Harrazi'ye göre İran, eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde durdurulan nükleer müzakereleri yeniden başlatmaya da hazır olmalı.

İranlı üst düzey danışman, “O zaman nükleer silahlardan arındırılmış bir Ortadoğu bölgesinden bahsedebiliriz” dedi.

DPA'ya göre İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin muhafazakâr hükümeti, 2021'de İran'da iktidara geldiğinden bu yana sık sık ‘Büyük Şeytan’ olarak nitelendirdiği ABD ile doğrudan teması şimdiye kadar güçlü ve tutarlı bir şekilde reddetti.

Tahran'daki Dışişleri Bakanlığı'na göre ABD ile diplomatik temaslar yalnızca Katar veya Umman gibi üçüncü ülkeler ve bazı durumlarda Avrupa Birliği (AB) üzerinden yürütülüyor. Dolayısıyla Harrazi'nin sözleri İran'ın yaklaşımında bir değişikliğe işaret ediyor.

Ancak hükümetin resmi temsilcileri henüz bu konuda herhangi bir açıklama yapmadı.

Harrazi, geçtiğimiz Perşembe günü ABD ve İsrail'i İran'ın nükleer doktrinini gözden geçirmekle tehdit etti. Ancak bunu gerekçelendirerek, ülkesinin halen nükleer silah üretmek ya da kullanmak istemediğini belirtti.


Gallant: Gazze savaşı önümüzdeki on yıllar boyunca İsraillilerin yaşamlarını belirleyecek

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, terör kurbanları için düzenlenen anma töreninde konuşuyor. (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, terör kurbanları için düzenlenen anma töreninde konuşuyor. (DPA)
TT

Gallant: Gazze savaşı önümüzdeki on yıllar boyunca İsraillilerin yaşamlarını belirleyecek

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, terör kurbanları için düzenlenen anma töreninde konuşuyor. (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, terör kurbanları için düzenlenen anma töreninde konuşuyor. (DPA)

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant bugün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasında devam eden savaşın sonucunun önümüzdeki on yıllar boyunca İsraillilerin yaşamlarını belirleyeceğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığı habere göre Gallant, terör kurbanlarını anma gününde yaptığı konuşmada, savaşı ‘alternatifi olmayan’ bir eylem olarak nitelendirdi. Gallant, “Bu savaş, esirlerimizi geri alana, Hamas'ın yönetimini ve askeri yeteneklerini yok edene, İsrail devletini refah ve yaratıcılığına geri döndürene ve vatandaşlarının yüzüne yeniden gülümseme yerleştirene kadar devam edecek” ifadelerini kullandı.

İsrail, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıların ardından Hamas'ı ortadan kaldırmaya yönelik askerî harekâtına başladı.

Gallant ayrıca, İsrail'in askerî harekâtının hedeflerinden birinin de Hizbullah ile çatışmalar nedeniyle Gazze ve Lübnan yakınlarındaki evlerini terk etmek zorunda kalan yaklaşık 250 bin İsrail vatandaşının geri dönmesini sağlamak olduğunu belirtti.


ABD’li Senatör Lindsey Graham, Gazze Şeridi'nin nükleer silahlarla bombalanmasını önerdi

 Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, 9 Mayıs 2024 tarihinde Washington DC'de düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (AP)
Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, 9 Mayıs 2024 tarihinde Washington DC'de düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (AP)
TT

ABD’li Senatör Lindsey Graham, Gazze Şeridi'nin nükleer silahlarla bombalanmasını önerdi

 Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, 9 Mayıs 2024 tarihinde Washington DC'de düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (AP)
Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, 9 Mayıs 2024 tarihinde Washington DC'de düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (AP)

ABD’li Senatör Lindsey Graham, İsrail'i askerî harekâtı sona erdirmek için ‘ne gerekiyorsa yapmaya’ çağırdı.

Pazar sabahı NBC'de yayınlanan Meet the Press programında Christine Welker'e konuşan Cumhuriyetçi Senatör Graham, İsrail'in Gazze Şeridi'ni nükleer silahla yerle bir etmekte haklı olacağını, zira ABD'nin de 1940'larda Hiroşima ve Nagazaki'de, savaşın başında ABD'nin Pearl Harbor Limanı’na saldırarak ABD'ye savaş açan Japonya'ya karşı bunu yaptığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli The Daily Beast internet sitesinden aktardığına göre Güney Karolina Senatörü Graham, “Japonya'nın Pearl Harbor saldırısının ardından Almanlar ve Japonlarla savaşan bir ulus olarak yıkımla karşı karşıya kaldığımızda, Hiroşima ve Nagazaki'yi nükleer silahlarla bombalayarak savaşı sona erdirmeye karar verdik” ifadelerini kullandı.

Hiroşima ve Nagazaki'nin bombalanmasını ABD'nin verdiği ‘doğru karar’ olarak nitelendiren Graham, “İsrail'e kaybetmeyi göze alamayacağı bir savaşı sona erdirmek için ihtiyaç duyduğu bombaları verin ve kayıpları en aza indirmek için onunla birlikte çalışın” şeklinde konuştu.

Hamas ise Graham'ın sözlerini kınayarak, ABD'li senatörün şok edici sözlerinin ‘ulaştığı ahlaki düşüşün derinliğini gösterdiğini’ belirtti.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, “ABD'deki siyasi elit kesimlerle birlikte Graham'ın da içinde bulunduğu soykırımcı ve sömürgeci zihniyet, ahlaksız işgal ordusunun silahsız sivillere karşı işlediği tam teşekküllü soykırım suçuyla aynı çizgidedir” ifadeleri yer aldı.

Şarku’l Avsat’ın NBC'den aktardığına göre Graham, İsrail'in kendini savunma hakkı olduğunu ve bir Yahudi devleti olarak hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapması gerektiğini söyledi. Graham, Beyaz Saray yönetimini İran ve Gazze Şeridi'ne nükleer bomba atmaya ve Yahudileri öldürmek isteyenleri onlardan önce öldürmeye çağırdı.


Endonezya'nın Sumatra eyaletinde soğuk lavlar ve seller 41 kişinin ölümüne yol açtı

Batı Sumatra eyaletinde sel ve soğuk lavlardan etkilenen bölgelerden (AP)
Batı Sumatra eyaletinde sel ve soğuk lavlardan etkilenen bölgelerden (AP)
TT

Endonezya'nın Sumatra eyaletinde soğuk lavlar ve seller 41 kişinin ölümüne yol açtı

Batı Sumatra eyaletinde sel ve soğuk lavlardan etkilenen bölgelerden (AP)
Batı Sumatra eyaletinde sel ve soğuk lavlardan etkilenen bölgelerden (AP)

Yerel afet yönetim dairesinden üst düzey bir yetkili, bugün (Pazartesi) AFP'ye yaptığı açıklamada, Endonezya'nın batısındaki Sumatra'da sel ve soğuk lav akıntıları nedeniyle 41 kişinin hayatını kaybettiğini, 17 kişinin ise kayıp olduğunu bildirdi.

Dün gece 37 ölü kaydettik. Ancak bu sabahtan beri sayı 41'e yükseldi” ifadelerini kullanan yetkili, kurtarma ekiplerinin halen kayıp olan 17 kişiyi aradığını belirtti.

Ülkede yaşanan büyük felaket, Cumartesi günü yerel saatle 22:30 sularında Sumatra'nın batısındaki Agam ve Tanah Datar bölgelerinde meydana geldi. Bölgede saatlerce süren şiddetli yağışlar ani sellere ve adada bulunan volkanik bir dağ olan Marapi Dağı'ndan soğuk lav akıntılarına neden oldu.

dvfrgb
Tanah Datar'da şiddetli yağışlardan etkilenen bir bölgede hasar görmüş bir araba (Reuters)

Soğuk lav, volkanik dağı oluşturan kül, kum ve kayalar gibi farklı malzemelerin bir karışımıdır ve yağmurla karışarak volkanik dağ boyunca akabilir.

Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan 43 yaşındaki Rina Divina, “Gök gürültüsü ve kaynayan suya benzer bir ses duydum. Bu, Marapi Dağı'ndan düşen büyük kayaların sesiydi” dedi.

Agam bölgesinde yaşayan bir ev hanımı, “Büyük kayalar üzerlerine düştüğünde komşularımın evleri yıkıldı. Komşularımdan üçü (anne, baba ve çocukları) ve ayrıca 85 yaşındaki bir komşum da öldü” ifadelerini kullandı.

sthyum
Tanah Datar'da selden zarar görmüş bir bölge (AP)

Üç çocuk annesi Rina, evinin hasar görmediğini belirtti, ancak belediye merkezine tahliye edildi. Rina, şiddetli yağmur nedeniyle elektriğin kesildiğini ve ailesiyle birlikte evden kaçtığını bildirdi.

Hava karanlıktı, bu yüzden cep telefonumu el feneri olarak kullandım. Yol çamurluydu. Bu yüzden ‘Tanrım, bana yardım et!’ diye defalarca bağırdım.

Rina, yetkililer güvenli olduğuna dair güvence verene kadar evine dönmeyecek.

xsdvf
Tanah Datar'da selden zarar gören bir yol (AP)

Yerel afet yönetim dairesi yetkilileri, halen kayıp ihbarları aldıklarını söyledi.

Yetkililerden, kaç kişinin tahliye edildiğine dair bir açıklama gelmezken, kurtarma ekipleri kayıp kişileri ve kurbanları aramaya devam ediyor.

Yerel kurtarma ekibinin başkanı Abdulmelik yaptığı açıklamada, dün aralarında üç ve sekiz yaşlarında iki çocuğun da bulunduğu dokuz kurbanın kimliğinin tespit edildiğini söyledi.

Camiler ve evler hasar gördü

Adanın afet yönetim dairesi sözcüsü Abdulmehari yaptığı açıklamada, Tanah Datar bölgesinde 84 ev, 16 köprü ve iki caminin yanı sıra 20 hektar pirinç tarlasının zarar gördüğünü bildirdi.

Tanah Datar bölgesinde 370 bin kişi yaşıyor.

Yollar çamur tabakasıyla kaplandı. Çok sayıda ev çamurlu sular altında kaldı. Şiddetli yağmur mahalleleri çamur ve enkaz denizine çevirdi.

Şelalesi genellikle turistlerin ilgisini çeken Lembah Anai bölgesinde, Padang ve Bukittinggi şehirlerini birbirine bağlayan yol da hasar gördü ve trafiğe kapatıldı.

Yakınlarda iki kamyon nehrin sel sularına kapıldı.

Agam Bölgesi Afet Yönetim Dairesi Başkanı Budi Peruera Negara, onlarca ev ve kamu binasının hasar gördüğünü belirtti. Agam, 500 binden fazla insana ev sahipliği yapıyor.

zascdve
Agam vilayetinde bir bölge sular altında kaldı. (Reuters)

Negara'ya göre, bölgenin yaklaşık 90 sakini bir okula sığındı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, arama çalışmalarına yerel kurtarma ekipleri, polis, asker ve gönüllüler katılıyor.

Bir AFP muhabiri yağışın ‘dehşet verici’ olduğunu ve bölge sakinlerinin acil durum barınaklarına yönlendirildiğini söyledi.

Yerel yönetim, iki vilayetin çeşitli bölgelerinde barınaklar ve acil yardım merkezleri açtı.

sc dfbr
Agam'da selden etkilenen bir bölgede yürüyen insanlar (Reuters)

Yetkililer, kayıp insanları aramak ve bölge sakinlerini su altında kalmamış alanlara yerleştirmek için bir kurtarma ekibi ve lastik botlar gönderdi.

44 yaşındaki Agamlı çiftçi ve beş çocuk babası Budi Rahmat, “Evim sallanıyordu, dışarı baktım ve suların aktığını gördüm. Evi boşaltmakta tereddüt ettim. Tek düşünebildiğim karımı ve çocuklarımı kurtarmak zorunda olduğumdu” ifadelerini kullandı.

Rahmat, ailesinin güvende olduğunu, çünkü bir akrabalarının tepe üzerine inşa edilmiş olan evine ulaşabildiklerini belirtti.

sxdfevrtb
Kurtarma ekipleri Tanah Datar'da sel mağdurlarını arıyor. (EPA)

Endonezya'da yağmur mevsimi boyunca sel ve toprak kaymaları sıkça yaşanır.

Mart ayında Sumatra'nın batısında meydana gelen heyelan ve sellerde en az 26 kişi hayatını kaybetmişti.

2022 yılında Sumatra'da meydana gelen sel nedeniyle yaklaşık 24 bin kişi tahliye edilmiş ve iki çocuk hayatını kaybetmişti.

asdcv
Batı Sumatra'da sel ve soğuk lavlardan etkilenen bölgeler (EPA)

Sumatra'daki çevre aktivistlerine göre, ağaç kesimi nedeniyle seller daha yıkıcı hale geldi.

“Ateş Dağı” anlamına gelen Marapi Dağı, ülkedeki en aktif yanardağlardan biri.

Aralık ayında meydana gelen bir patlamada, bölgede bulunan ve çoğu öğrenci olan 24 kişi hayatını kaybetti.