Ukrayna savaşı, Suriyeli paralı askerlerin Rus vatandaşlığı alabilmesi için bir ‘kapı’

Moskova yönetimi altında askerlik için başvuruda bulunan kişilerin, Şam’daki rejim tarafından zorunlu hizmete veya herhangi bir hizmete tabi olmaması gerekiyor

Rusya, 2015’in sonlarında resmen Suriye savaşına dahil oldu (Independent Arabia)
Rusya, 2015’in sonlarında resmen Suriye savaşına dahil oldu (Independent Arabia)
TT

Ukrayna savaşı, Suriyeli paralı askerlerin Rus vatandaşlığı alabilmesi için bir ‘kapı’

Rusya, 2015’in sonlarında resmen Suriye savaşına dahil oldu (Independent Arabia)
Rusya, 2015’in sonlarında resmen Suriye savaşına dahil oldu (Independent Arabia)

Abdulhalim Süleyman  / Moskova

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş devam ederken, her iki tarafın saflarına, uluslararası tanıma göre ‘paralı askerler’ olarak bilinen yabancı savaşçıların katılımı artıyor. Rus medyası, genellikle bu kategorideki savaşçıların varlığı hakkında haber yapmazken, Ukrayna cephelerinde Rus ordusunun yanında savaşan bir dizi yabancı ve Arap paralı askerin bulunduğunu ortaya çıkardı.

Bu haberin yayınlandığı zamanlarda Suriye muhalefet medyası da, Rusya’nın cazip aylık yardımlar ve maaşlar karşılığında paralı askerlerin Rus ordusuna katılmasını sağlayan yerel aracılar ile kendi kuvvetlerine Suriyeli paralı askerleri almaya devam ettiğini aktardı.

Suriyelilerin paralı asker olarak Rusya’nın safında savaşa katılması yeni bir şey olmasa da, yerel aktivistlerin aktif olduğu Süveyda 24 internet sitesi, son zamanlarda yeni Rus güvenlik şirketlerinin, rejimin kontrolü altındaki çeşitli valiliklerde yeni Suriyeli paralı askerleri işe aldığını ortaya çıkardı.

Siteye göre, bir kısmı Süveyda’dan olmak üzere onlarca genç birkaç gün önce Suriye’ye ait sivil bir uçakla Lazkiye Havalimanı’ndan Moskova Havalimanı’na gitti. Bu gençler, adı açıklanmayan yeni bir Rus güvenlik şirketi ile askeri personel alımı sözleşmeleri imzaladı. Kayıtları, ‘işe alım görevlisi’ olarak bilinen Ruslarla aracılık sağlayan bir kişi üzerinden yapıldı. Söz konusu aracılar daha önce de Rus güvenlik şirketlerinde, Libya’da savaşmak üzere diğer Suriyeli gençleri işe almak için çalışıyordu.

Uçuşun detayları ile ilgili olarak, sivil uçağın yeni askerleri Moskova Havalimanı’na indirdiği, varışlarının ardından İlyuşin askeri uçağının onları dünyanın en soğuk bölgelerinden biri olarak kabul edilen Sibirya bölgesindeki bir şehre taşıdığı ortaya çıktı.

Gençler, gönderildikleri bölgenin herhangi bir çatışma bölgesinden uzak olması nedeniyle, kendilerine verilen görevlerin niteliğini bilmeden, nakledildikleri şehrin içindeki binalarda toplandı.

Diğer yandan genç Suriyelilerin işe alınması için, en az bir yıl geçerli pasaport, seyahat izni veya zorunlu askerlik bölümünden alınan durum beyanı içeren bir dizi belge sunmaları gerekiyor.

Suveyda24 Genel Yayın Yönetmeni Rayan Maruf, bu gençlerin işe alınmasını sağlayan arabulucunun da hiçbir sebeple Suriye rejim yetkilileri tarafından aranmayan ayrıca Şam’daki Askeri İstihbarat Bölümü’nden güvenlik onayı almış olması gerektiğini belirtti.

Maaşlar hakkında şüpheler

Suriyeli gençlerin paralı asker olarak işe alındığını ortaya çıkaran kaynaklar, sözleşme metninin Rusça yazılması nedeniyle gençlerin imzalanan sözleşmelerin içeriği konusunda bilgi sahibi olduklarından şüphelendiklerini belirtti. Ancak bununla birlikte bazılarının, Sibirya bölgesi yetkilileri tarafından kendilerine Rus pasaportları verileceğine yönelik bilgi sahip oldukları da aktarıldı.

Maruf, ihtiyaçlar, kötü koşullar ve düşük maddi gelirin bu gençleri Ruslar için paralı asker olarak çalışmaya ittiğini, sadece ‘durumlarını iyileştirmek istediklerini daha fazlasını istemediklerini’ belirtti. Aynı amaç için farklı bölgelerden toplanan yüzlerce genç Suriyeliyi Rus topraklarına taşıyacak birçok uçuşun yapılmasının beklendiğini de vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre gazeteye konuşan Maruf, geçen Aralık ayında iki grup Suriyeli paralı askerin Lazkiye Havaalanından Moskova’ya gittiklerinin belgelendiğini belirtti. Her uçuşta, Süveyda dahil Suriye rejiminin kontrolündeki farklı bölgelerinden 40 ila 50 kişinin bulunduğunu, önümüzdeki hafta yapılacak bir uçuş hakkında bilgi aldıklarını da anlattı.

Bu paralı askerlere ödenmesi beklenen maaşlarla ilgili olarak, Suriye’de kayıt sözleşmeleri yapan işe alım görevlilerinin, gönüllülere Rus parası cinsinden 2 bin ila 2 bin 200 dolar arasında değişen aylık maaş verileceği yönünde söz verdiğini söyledi. Ancak Maruf, ‘mümkün olan en fazla sayıda gönüllüyü çekmek amacıyla’ işe alım görevlilerinin bu sayıyı abarttığını öne sürerek, verilen para hakkında şüpheli olduğunu zira daha önce Libya konusunda da böyle olduğunu belirtti.

Düzenli ordu aracılığıyla askere alma

İlgili bir bağlamda, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Rami Abdurrahman, Rus kuvvetlerinin Tuğgeneral Suheyl el-Hasan liderliğindeki ‘25. Özel Kuvvetler Tümeni’nden daha fazla üyeyi eğitmeye ve onları savaşa katılmak üzere Ukrayna'ya transfer etmeye devam ettiğini bildirdi.

Rus kuvvetlerinin, maaşla işe alındıktan sonra Ukrayna’daki askeri operasyonlara katılmak üzere paraşüt atlama eğitimi alan ve sonrasında Hmeymim Askeri Havalimanı’na nakledecek savaşçıları denetlediğini aktardı.

25. Özel Kuvvetler Tümeni’nin fiili olarak Eylül 2022'’nin ortalarında Ukrayna’da savaşa girdiğini belirten Abdurrahman, Ukrayna’da Rusların safında öldürülen Suriyelilerin sayısının 9’a ulaştığını, Moskova’nın Kiev’e karşı silah altına alıp oraya naklettiği Suriyelilerin sayısı da 2 bini bulduğunu belirtti.

Rus vatandaşlığı savaşmak için bir teşvik

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’da Moskova adına savaşan yabancıların kendileri ve aileleri için ülkesinin vatandaşlığını almalarına izin veren bir kararname çıkartmıştı.

Kararnameye göre, Moskova’nın Ukrayna’da ‘özel askeri operasyon’ olarak adlandırdığı operasyona katılmak üzere sözleşme imzalayan kişiler kendileri, eşleri, çocukları ve ebeveynleri için Rus pasaportu başvurusunda bulunabilir ve bunun için en az bir yıl süreyle askere kayıtlı olduklarını kanıtlayan belgeleri sunmaları gerekiyor.

Düzenli ordu veya diğer askeri oluşumlarla sözleşme imzalayan hak sahibi kişilerin listesi, Wagner özel güvenlik grubu gibi grupları da kapsayabiliyor.

Bu adım ile, askeri deneyimi olan yabancıların Rus ordusu saflarına katılmak üzere başvuruda bulunmaları için ek teşvikler sağlamak üzere çalışıldığı görülüyor.

Uluslararası perspektifte bu bir suç

Paralı Askerlerin İstihdamı, Kullanımı, Finansmanı ve Eğitimine Yönelik Uluslararası Sözleşme, paralı askerler gruplarının oluşturulmasını ve ülkeler arasındaki çatışmalarda bunların kullanılmasını yasaklayan en önemli ve en yeni uluslararası anlaşmalardan ve belgelerden biri sayılıyor.

Anlaşma 1989 yılında kabul edildi ve 2011 yılında yürürlüğe girdi. Bu anlaşmayı onaylayan ülkelerden biri de Suriye’ydi. Ayrıca uluslararası insancıl hukukla birlikte uluslararası ve bölgesel anlaşmalar, paralı askerlerin savaş ve çatışmalarda kullanılmasını suç sayıyor, ancak görünüşe göre savaşların tarafları, ne pahasına olursa olsun zafere ulaşmaya çalışıyor ve söz konusu anlaşmaları ve yasaları dikkate almıyor.



Estonya, Rusya yanlısı siyasetçileri vatana ihanetten suçlu buldu

NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
TT

Estonya, Rusya yanlısı siyasetçileri vatana ihanetten suçlu buldu

NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)

Kasım 2023'te başlayan dava nihayet sonuçlandı ve Estonya yargısı, aynı yılın mart ayında tutuklanan politikacılar hakkındaki kararını verdi. 

Harju Bölge Mahkemesi'nde geçen perşembe görülen davada muhafazakar Koos partisinin kurucularından Aivo Peterson vatana ihanetten 14 yıl, Dmitri Rootsi ve Andrei Andronov ise 11'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. 

Ekim 2022 - Mart 2023'te Estonya devleti ve toplumunun hilafına Rusya'nın politikalarını desteklemekle suçlanan üç siyasetçi bu iddiaları reddediyor. 

Moskova'dan aldıkları emirlerle hareket etme iddialarının hedefindeki üçlü, temyize başvuracaklarını açıkladı. 

Partiden yapılan açıklamada da savcıların Estonya'nın anayasal düzeni ve güvenliğine nasıl zarar verildiğine dair somut kanıt gösteremediği savunuldu.

Estonya'nın Ukrayna'ya yardımına karşı çıkan Koos partisi, bu yıl düzenlenen belediye seçimlerinde ülke genelindeki oyların yalnızca binde 8'ini alabilmişti. 

2022'de kurulan parti, Baltık ülkesinin NATO'dan çıkıp tarafsızlığını ilan etmesini ve yabancı askerlerin ülke topraklarından çekilmesini isterken, diğer ülkeler arasındaki askeri çatışmalara doğrudan ya da dolaylı olarak karışılmasına karşı çıkıyor. 

Öte yandan Aivo Peterson, Ukrayna'dan 2014'te tek taraflı bağımsızlığını ilan eden ve Eylül 2022'de Rusya'ya katılma kararı alan Donetsk Halk Cumhuriyeti'ni 2023'te ziyaret etmişti. 

55 yaşındaki siyasetçi, Şubat 2022'de başlayan Ukrayna savaşına dair bilgi almak için bölgeye gittiğini şu ifadelerle savunmuştu:

Estonya medyasından aldığımız bilgiler tek taraflı. Tüm gazetecilerimiz Kiev'i destekliyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova haziranda yaptığı açıklamada Estonya için "düşmanca davranan ülkeler arasında ilk sıralarda" ifadesini kullanmış, Tallin yönetiminin kendilerini yalanlarla bir tehdit gibi gösterdiğini öne sürmüştü. 

Independent Türkçe, ERR, RT


Barrack, Netanyahu’yu Gazze’de Türkiye’nin rolünü kabul etmeye ikna etmeye çalışıyor

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
TT

Barrack, Netanyahu’yu Gazze’de Türkiye’nin rolünü kabul etmeye ikna etmeye çalışıyor

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)

İsrail basınında yer alan haberlerde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack ile pazartesi günü Kudüs’te yaptığı görüşmede, Trump yönetiminden “sert ve özel mesajlar” aldığı belirtildi. Görüşmenin, ay sonunda Florida’da yapılması planlanan ABD-İsrail zirvesi öncesinde gerçekleştiği aktarıldı. Barrack-Netanyahu görüşmesinin ana gündem maddelerinin Gazze, Suriye ve Trump’la yapılacak buluşma olduğu kaydedildi.

Gazze’de “kabul edilemez” açıklamalar

Gazze dosyasında, Ekim ayında başlayan kırılgan ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesi ele alınırken, Yedioth Ahronoth gazetesi Barrack’ın, Netanyahu’nun Türkiye’nin rolüne ilişkin kaygılarını gidermeye çalıştığını ve Türkiye’nin Gazze’de kurulması öngörülen uluslararası güce katılmasına ikna etmeye çalıştığını yazdı. Haberde, Barrack’ın Türkiye’nin Hamas üzerinde en fazla etkiye sahip ülke olduğunu ve silahsızlanma konusunda Hamas’ı ikna edebilecek en güçlü aktör konumunda bulunduğunu vurguladığı belirtildi.

frt
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şarm el-Şeyh Ortadoğu Barış Bildirgesi'ni imzalarken (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığı habere göre Barrack, Türkiye’nin Trump planını imzaladığını ve Hamas adına silahların teslimini içeren maddeye taahhüt verdiğini Netanyahu’ya hatırlattı. Türkiye’nin katılımının, şu aşamada çekimser olan birçok ülkeyi de uluslararası güce katılmaya teşvik edeceğini savundu.

Haberde, Barrack’ın “Türkiye’nin dışlanmasının diğer ülkelerin de geri adım atmasına yol açtığını, Başkan Trump’ın bu planın başarısız olmasına izin vermeyeceğini” söylediği aktarıldı. Ayrıca Netanyahu’nun “Hamas’ın silah bırakacağına güvenmediği” yönündeki açıklamalarının ve İsrail’in bunu zorla sağlayabileceğine dair ifadelerinin “kabul edilemez” olduğu ve planı tehdit ettiği uyarısında bulunduğu kaydedildi.

Bu bilgiler, İsrail Kanal 12 televizyonunun aktardıklarıyla da örtüştü. Kanal 12, Beyaz Saray’ın Netanyahu’ya “özel ve sert” bir mesaj gönderdiğini ve Hamas’ın üst düzey askeri isimlerinden Raid Saad’ın öldürülmesinin, Trump arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının ihlali olarak görüldüğünü bildirdi.

Kanal ayrıca, Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan anlaşmanın ikinci aşamasına geçiş konusundaki görüş ayrılıkları ve İsrail’in bölgedeki genel politikaları nedeniyle Trump yönetimi ile Netanyahu hükümeti arasında artan bir gerilim yaşandığını aktardı.

ABD’li iki yetkili, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Başkan Trump’ın damadı Jared Kushner’in Netanyahu’nun tutumundan “son derece rahatsız” olduğunu söyledi. Üst düzey bir ABD’li yetkiliye göre Netanyahu’ya verilen net mesajda şu ifadelere yer verildi: “Eğer itibarını zedelemek ve anlaşmalara uymayan bir lider olarak görünmek istiyorsan bu senin tercihin. Ancak Trump’ın arabuluculuğunda sağlanan Gazze anlaşmasının itibarını zedelemene izin vermeyiz.”

Batı Şeria ve bölgesel gerilim

Batı Şeria konusunda da Beyaz Saray’ın, Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik şiddetinden ve “Arap dünyasında provokasyon olarak algılanan” İsrail adımlarından giderek daha fazla endişe duyduğu belirtildi. ABD’li bir yetkili, Washington’un Netanyahu’dan İsrail’in güvenliğini tehlikeye atmasını değil, İbrahim (Abraham) Anlaşmaları’nın genişletilmesine zarar verecek adımlardan kaçınmasını istediğini söyledi.

Aynı yetkili, Netanyahu’nun son iki yılda uluslararası alanda giderek yalnızlaştığını savunarak, “Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin neden onunla görüşmeyi reddettiğini ve Abraham Anlaşmaları’nın üzerinden beş yıl geçmesine rağmen neden BAE’ye davet edilmediğini kendisine sorması gerekir” dedi. Yetkili, Netanyahu’nun tansiyonu düşürmeye hazır olmaması halinde Washington’un Abraham Anlaşmaları’nı genişletme çabalarına zaman ayırmayacağını da ifade etti.

Beyaz Saray’da Netanyahu’ya öfke

Trump’ın, son dönemde Netanyahu’nun sert eleştirilerine maruz kalan Barrack’ı Kudüs’e göndermesi dikkat çekti. Netanyahu, Barrack için “Amerika’daki Türk büyükelçisi gibi davranıyor” ifadesini kullanmıştı. Barrack’ın İsrail demokrasisine ilişkin sözleri de Netanyahu’nun tepkisini çekmiş, Barrack bu açıklamalar için özür dilemişti.

Yedioth Ahronoth yazarı Nahum Barnea, ABD’li kaynaklara dayandırdığı yazısında, Washington’un Netanyahu’nun Trump’ın barış planını hayata geçirme konusunda samimi olmadığı ve İsrail’in sürekli savaş halinde kalması için çaba gösterdiği kanaatine vardığını yazdı. Barnea, Beyaz Saray’da Netanyahu’ya yönelik sert ve ağır ifadeler kullanıldığını, bunların bir kısmının doğrudan Netanyahu’ya da iletilmiş olabileceğini belirtti.

Suriye’de “kırmızı çizgiler”

İsrail basınına göre Barrack, Netanyahu’ya Suriye konusunda da “kırmızı çizgiler” iletti. Trump yönetiminin, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı Washington’un bir müttefiki olarak gördüğü ve ülkenin istikrarı için desteklenmesi gerektiği görüşünde olduğu aktarıldı. ABD’nin, İsrail’in yoğun askeri operasyonlarının Suriye’de yönetimin çökmesine yol açmasından endişe duyduğu ve güvenlik anlaşmasına varılmasını istediği belirtildi.

Lübnan konusunda ise Trump’ın, İsrail’in Hizbullah’a karşı sınırlı baskıyı sürdürmesini desteklediği, ancak geniş çaplı bir savaşa onay vermediği ifade edildi.

İsrailli analistler, Netanyahu’nun Barrack’ın tüm taleplerini reddetmeyeceğini, ancak kesin taahhütlerden kaçınarak Trump’la 29 Aralık’ta Florida’da yapacağı görüşmenin önünü açmaya çalıştığını öne sürdü. Buna karşın Netanyahu’nun, Barrack’ın ofisine ulaşmasından hemen önce Suriye’ye hava saldırısı düzenlenmesi talimatı vererek bağımsız hareket ettiği mesajını da vermekten geri durmadığı kaydedildi.

vgt
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Pazartesi günü bir araya geldi (İsrail hükümeti)

Türkiye’ye mesaj olarak yorumlanan bir adımda ise Netanyahu’nun, Yunanistan Başbakanı ve Kıbrıs Rum Yönetimi lideriyle üçlü bir zirve düzenleme kararı aldığı belirtildi. İsrail’de bu toplantı, Türkiye’ye yönelik doğrudan siyasi mesaj olarak değerlendirildi. Barrack ise görüşme sonrasında, temasların “bölgesel barış ve istikrarı hedefleyen yapıcı bir diyalog” olduğunu söyledi.


Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

TT

Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

Bondi Plajı’ndaki saldırganlardan birini etkisiz hâle getirerek silahını alan manav Ahmed el-Ahmed’in, saldırı sırasında yaralanmasının ardından ameliyata alındığı bildirildi. El-Ahmed’in ailesi, oğullarını “kahraman” olarak nitelendirirken, hastanedeki tedavisi sürerken kendisi için başlatılan bağış kampanyasına yoğun destek geldi.

El-Ahmed’in, Avustralya yayın kuruluşu ABC’ye konuşan anne ve babası, oğullarının omzundan dört ila beş kurşunla vurulduğunu, vücudunda hâlâ çıkarılmamış mermiler bulunduğunu söyledi. Ailesi, Ahmed el-Ahmed’in 2006 yılında Avustralya’ya geldiğini, kendilerinin ise Suriye’den Sidney’e yalnızca birkaç ay önce ulaştıklarını ve uzun süredir oğullarından ayrı olduklarını belirtti.

Kuzeni Hozay el-Kenc, pazartesi günü basına yaptığı açıklamada, Ahmed el-Ahmed’in ilk ameliyatının başarıyla tamamlandığını söyledi. El-Kenc, “İlk ameliyatını geçirdi. Durumuna bağlı olarak iki ya da üç ameliyat daha gerekebilir” dedi.

Aileden hükümete çağrı

El-Ahmed’in anne ve babası, yaşlarının ilerlemesi nedeniyle oğullarının iyileşme sürecinde yeterli destek verememekten endişe duyduklarını ifade ederek, Başbakan Anthony Albanese hükümetinden yardım talep etti. Aile, Almanya’da ve Rusya’da yaşayan iki kardeşin Avustralya’ya gelerek destek olabilmesi için vize kolaylığı istediklerini belirtti.

sdfg
Ahmed Al-Ahmed'in babası Muhammed Fateh Al-Ahmed (Videodan alınan ekran görüntüsü).

Anne, “Şu anda yardıma ihtiyacı var çünkü engelli kaldı. Diğer çocuklarımızın buraya gelmesini istiyoruz” dedi. Ahmed el-Ahmed’in, saldırganın mermileri bittiğinde silahını elinden aldığı sırada vurulduğunu da aktardı.

Başbakan Albanese, Ahmed el-Ahmed’in cesaretinin hayatlar kurtardığını söyledi. ABD Başkanı Donald Trump da el-Ahmed’i “çok, çok cesur bir kişi” olarak nitelendirdi.

Bağışlar 750 bin dolara yaklaştı

Reuters’ın aktardığına göre, 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed için başlatılan bağış kampanyasında toplanan miktar yaklaşık 750 bin ABD dolarına ulaştı. GoFundMe üzerinden başlatılan kampanya, bir gün içinde 1,1 milyon Avustralya dolarını (yaklaşık 744 bin ABD doları) aştı.

Ailesinin anlattığına göre el-Ahmed, Bondi’de bir arkadaşıyla kahve içerken silah seslerini duydu. Ağaç arkasına saklanan silahlı kişiyi fark eden el-Ahmed, saldırganın cephanesi tükendiğinde arkadan yaklaşarak silahını almayı başardı.

Hanuka Bayramı dolayısıyla düzenlenen etkinlikte gerçekleşen silahlı saldırıda en az 15 kişi hayatını kaybederken, 42 kişi yaralandı. Saldırının Navid Akram (24) ile babası Sajid Akram (50) tarafından gerçekleştirildiği açıklandı.

Başbakan Chris Minns, hastane ziyaretinin ardından yaptığı paylaşımda, “Ahmed’in gösterdiği cesaret olağanüstüydü. Hayatını büyük bir riske atarak saldırganı etkisiz hâle getirdi” dedi.

El-Ahmed’in, silahlı saldırgana arkadan koşarak uzun namlulu tüfeğini aldığı anlara ait görüntüler dünya genelinde medya kuruluşları tarafından yayımlandı ve sosyal medyada 22 milyondan fazla kez izlendi.