Hollanda istihbarat çalışanının, 2007'de İran'daki nükleer tesise sabotajda rol aldığı iddia edildi

Hollanda hükümetinin dijital sabotaj eyleminden haberdar olmadığı belirtildi

(AA)
(AA)
TT

Hollanda istihbarat çalışanının, 2007'de İran'daki nükleer tesise sabotajda rol aldığı iddia edildi

(AA)
(AA)

Volkskrant gazetesinin haberine göre, eşi İranlı olan Van Sabben, 2007'de Natanz'da nükleer tesise sızarak Stuxnet virüsü ile dijital sabotaj eylemi düzenledi.

AIVD tarafından 2005'te işe alınan Van Sabben, ABD ve İsrail tarafından İran'da yürütülen casusluk eyleminde "kullanıldı" ve Hollandalı siyasetçiler bu durum hakkında bilgilendirilmedi.

Van Sabben, Natanz kentindeki yeraltı nükleer kompleksine sızarak, tesisteki santrifüjlerin ömrünü azaltarak uzun vadede kullanılmaz hale gelmesini sağlayan Stuxnet virüsünü yayacak cihazları sisteme yerleştirdi.

O dönem Dubai'deki bir taşımacılık firmasında mühendis olarak çalışan Van Sabben, eylemin ardından İran'dan ayrılarak Dubai'ye döndü ve 2009'da motosiklet kazasında hayatını kaybetti.

Sabotaj iddiasıyla ilgili 43 kişiyle görüşüldü

Van Sabben'in öldüğü motor kazasında şüpheli bir bulguya rastlanmadığı ifade edilen haberde, Askeri İstihbarat ve Güvenlik Teşkilatı (MIVD) yetkilisinin kazayla ilgili Van Sabben'in "ağır bir bedel ödediğinden" şüphelendiği belirtildi.

Natanz'daki nükleer santrale yönelik sabotajın iki yıllık çalışma neticesinde ortaya çıkarıldığı kaydedilen haberde, muhabirlerin, sabotaj iddiasıyla ilgili 19'u AIVD ve MIVD çalışanı olmak üzere 43 kişiyle görüştüğü ifade edildi.

Hollanda hükümeti bilgilendirilmedi

Natanz'daki nükleer santrale yönelik sabotaj operasyonunun taşıdığı risklere rağmen o dönemin Jan Peter Balkenende başbakanlığındaki koalisyon hükümetine bilgi verilmediği vurgulanan haberde, sadece koalisyondaki bazı parti liderlerinin operasyonu bildiği ifade edildi.

Haberde, olası siyasi sonuçları nedeniyle dönemin Başbakanı Balkenende'nin operasyondan kasten haberdar edilmemiş olabileceği şeklindeki yoruma yer verildi.

Bazı Hollandalı milletvekillerinin, haberin yayımlanmasının ardından hükümetten olayın aydınlatılmasını talep ettiği aktarıldı.

Santrifüjler, zenginleştirilmiş uranyumu ya sivil kullanım ya da nükleer silahlar için daha yüksek saflık seviyelerine çıkarmak için kullanılıyor.



Körfez-ABD Zirvesi bölgede istikrarın yol haritasını çiziyor

Körfez-ABD Zirvesi bölgede istikrarın yol haritasını çiziyor
TT

Körfez-ABD Zirvesi bölgede istikrarın yol haritasını çiziyor

Körfez-ABD Zirvesi bölgede istikrarın yol haritasını çiziyor

ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan ziyaretinin ikinci ve son gününde, Kral Selman bin Abdulaziz'in daveti üzerine Riyad'da düzenlenen Körfez-ABD zirvesi bölgede istikrarın yol haritasını çizdi ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ile ABD arasındaki stratejik ilişkilerin gücünü vurguladı.

Zirvede stratejik ortaklığın güçlendirilmesinin yanı sıra bölgesel güvenlik, ekonomi ve bölgesel meseleler ele alındı.

Zirveye başkanlık eden Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, ABD'nin KİK ülkeleri için kilit bir ticaret ortağı olduğunu ve 2024 yılında KİK ülkeleri ile ABD arasındaki ticaret hacminin 120 milyar dolara ulaştığını belirtti.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Filistin meselesine Arap Barış Girişimi ve uluslararası kararlar doğrultusunda bir çözüm bulunması gerektiğini vurguladı. “Yemen'de kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşılması için Yemenli taraflar arasında diyaloğu teşvik ediyoruz” diyen Muhammed bin Selman, Suriye'nin toprak bütünlüğünün önemini vurgulayarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'ye uygulanan yaptırımları kaldırma kararını övdü.

Diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump, KİK-ABD Zirvesi sırasında yaptığı açıklamada, Körfez ülkelerinin gelişmiş ve müreffeh ülkelerin başında geldiğini ve dünyanın Körfez ülkelerindeki fırsatları takip ettiğini söyledi. Trump, Gazze'de ‘güvenli ve onurlu bir gelecek’ yaratılması gerektiğini vurguladı. İran konusuna da değinen Trump, İran'ın bölgedeki vekalet savaşlarını durdurması gerektiğini belirtti. Suriye konusunda ise Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile yaptığı istişarelerin ardından Suriye'ye yönelik tüm yaptırımların kaldırılması talimatını vereceğini bildirdi ve ülkesinin yeni Suriye hükümetiyle tüm ilişkileri normalleştirmek için çalışacağını kaydetti. Trump Lübnan'la ilgili olarak, Lübnan'ın yeni cumhurbaşkanı ve başbakanla birlikte bir fırsata sahip olduğunu ve Lübnan'da Hizbullah'tan arınmış gelecek için gerçek bir şans olduğunu kaydetti.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın daveti üzerine dün sabah Riyad'da Veliaht Prens, ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (telefonla katıldı) ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera arasında bir toplantı gerçekleşti.

Toplantıda Suriye'deki durumun geleceği ele alındı ve Suriye'nin istikrarı, egemenliği ve toprak bütünlüğü ile Suriye halkı için güvenlik ve refahın sağlanmasının önemi vurgulandı. Körfez liderleri ABD'nin Suriye'ye yönelik adımını övdü. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan düzenlediği basın toplantısında, “Suriye yalnız kalmayacak... Suudi Arabistan ve uluslararası ortaklar Suriye'nin yanında duracak” ifadelerini kullandı.