Tayvan Çin’i bağımsızlığını tanımaya çağırdı

Tayvan, Lai'nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Çin’i "gerçeklikle yüzleşmeye" çağırdı

Lai Ching-te Taipei’de seçim zaferini duyurduktan sonra destekçilerini selamlıyor (Reuters)
Lai Ching-te Taipei’de seçim zaferini duyurduktan sonra destekçilerini selamlıyor (Reuters)
TT

Tayvan Çin’i bağımsızlığını tanımaya çağırdı

Lai Ching-te Taipei’de seçim zaferini duyurduktan sonra destekçilerini selamlıyor (Reuters)
Lai Ching-te Taipei’de seçim zaferini duyurduktan sonra destekçilerini selamlıyor (Reuters)

Tayvan, Çin'i gerçeklikle yüzleşmeye ve Pekin'in kendi topraklarının bir parçası olarak gördüğü özerk adanın bağımsızlığını destekleyen Lai Ching-te'nin zaferiyle sonuçlanan başkanlık seçimlerinin sonuçlarına saygı duymaya çağırdı. Çin, Lai'nin zaferinin ardından Tayvan ile "yeniden birleşmenin" "kaçınılmaz" olduğunu teyit etmesinin ertesi günü, adadaki herhangi bir bağımsızlık eğilimine "sert" cezalar verileceği konusunda uyarıda bulundu.

Demokratik İlerici Partinin (DPP) adayı Lai Ching-te, önceki gün Çin'in "sürekli tehditleri ve gözdağı" karşısında adayı savunma sözü verdi. Tayvan Dışişleri Bakanlığı Pekin'e "başkanlık seçimlerinin sonuçlarına saygı duyması" çağrısında bulundu. Bakanlık, "Boğazlar arası olumlu etkileşimlerin doğru yola dönmesi için Pekin yetkililerini seçim sonuçlarına saygı duymaya, gerçeklerle yüzleşmeye ve Tayvan'a yönelik baskıyı bırakmaya" çağırdı.

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, dün Tayvan'ın "hiçbir zaman bir ülke olmadığını" ve asla olmayacağını vurgulayarak, bağımsızlığına yönelik herhangi bir adımın "sert" cezalarla cezalandırılacağı uyarısında bulundu. Yi Kahire’de düzenlediği basın toplantısında, “Tayvan hiçbir zaman bir ülke olmadı. Geçmişte böyle değildi, gelecekte de kesinlikle böyle olmayacak. Seçim sonuçları ne olursa olsun, tek bir Çin'in olduğu ve Tayvan'ın da bunun bir parçası olduğu temel gerçeğini değiştiremezler” ifadelerini kullandı.

FOTO: Aralarında ABD Dışişleri Bakanlığı Kuzey Amerika Departmanı Direktörü Laura Rosenberg'in (soldan ikinci) da bulunduğu bir Amerikan heyeti Pazar günü Taipei'ye geldi (AP)
Aralarında ABD Dışişleri Bakanlığı Kuzey Amerika Departmanı Direktörü Laura Rosenberg'in (soldan ikinci) da bulunduğu bir Amerikan heyeti Pazar günü Taipei'ye geldi (AP)

Taipei’deki ABD temsilciliğinden yapılan açıklamaya göre, bir ABD heyeti dün resmi olmayan bir ziyaret için Tayvan'a gitti. Taipei'deki Amerikan Enstitüsü'nün yaptığı açıklamaya göre, Joe Biden yönetimi tarafından görevlendirilen heyet bugün "bir dizi önde gelen isim" ile görüşmelerde bulunacak. Tayvan Dışişleri Bakanlığı ziyareti memnuniyetle karşılayarak, heyetin Başkan Tsai Ing-wen'in de aralarında bulunduğu "üst düzey yetkililerle" görüşeceğini ve ziyaretin Salı gününe kadar devam edeceğini aktardı. Bu adımın başta Washington olmak üzere Tayvan'la herhangi bir diplomatik yakınlaşmaya karşı uyarıda bulunan Çin'de kızgınlık yaratması bekleniyor.

Tayvan'ın statüsü, Çin ile adanın ana askeri destekçisi ABD arasındaki en büyük çekişmeli konulardan biri. Pekin, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in Lai'yi başkan seçilmesi nedeniyle tebrik etmesini şiddetle eleştirmişti. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü dün yaptığı açıklamada, açıklamanın "Tayvan'ın bağımsızlığını talep eden ayrılıkçı güçlere çok yanlış bir sinyal gönderdiğini" belirterek, "ABD tarafına güçlü protestolar yapıldığını" vurguladı.

Tehditlere karşı koruma

Lai, Pekin'den gelen diplomatik baskılar ve Çin savaş uçaklarının neredeyse her gün sızmasıyla gölgede kalan bir seçim kampanyasının ardından, en yakın rakibi , ana muhalefetteki Milliyetçi Partinin (Koumintang/KMT) adayı Yeni Taipei Belediye Başkanı Hou Yu-ih’i 900 bin den fazla oyla mağlup etti. Lai, zaferinin ardından yaptığı açıklamada, “Tayvan'ı Çin'in sürekli tehditlerinden ve korkutmalarından korumaya kararlıyız” diyerek, halkı dış güçlerin bu seçimleri etkileme çabalarına direnmedeki başarılarından dolayı tebrik etti. Ayrıca Çin ile alışveriş ve iş birliğini sürdürme sözü verdi.

Çin, Tayvan'ı topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak görüyor ve gerekirse zorla kendi kontrolüne geri verme sözü verdi. Seçim günü Tayvan Savunma Bakanlığı, adayı çevreleyen sularda 4 Çin askeri gemisinin yanı sıra kendi toprakları üzerinde yüksek irtifada uçan bir balonun tespit edildiğini duyurdu. Çin, Lai'yi Tayvan'ın bağımsızlığı için "inatçı bir işçi" ve "barışı sabotajcı" olarak gördü ve onun adadaki "savaşın ve gerilemenin" nedeni olacağı konusunda uyarıda bulundu. S eçimlerden önceki günlerde Çin, Tayvanlılara "doğru seçimi" yapma çağrısında bulundu. Yüzde 72'ye ulaşan seçmen katılımı, seçmenlerin oy kullanma heyecanını ortaya koydu.

Uluslararası karşılama

Dün batılı ülkelerden gelen tebrik mesajları sürdü.  Fransa Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “Seçilenlerin yanı sıra bu demokratik eyleme katılan tüm seçmen ve adaylarımızı tebrik ediyoruz. Statükoya tüm taraflarca saygı duyulmaktadır ve Boğaz'ın iki yakası arasındaki diyaloğun devam etmesini umuyoruz” ifadelerine yer vererek, Ratvan Boğazı’ndaki istikrarın önemini vurguladı. Berlin ise, adadaki statükoyu koruma çağrısında bulunarak, adadaki herhangi bir değişikliğin "barışçıl ve karşılıklı anlaşmayla" gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı.

Geçtiğimiz Cumartesi günü adada yapılan seçimle ilgili görüşü sorulan  ABD Başkanı Joe Biden, "ABD, Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemiyor" dedi.  ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ise Lai'yi zaferinden dolayı kutladı ve Tayvan'daki "demokratik sistemin ve seçim sürecinin sağlamlığını" övdü. Avrupa Birliği, İngiltere, Japonya ve diğer taraflardan da memnuniyetle karşılandı.

Buna karşılık Çin, Tayvan'la "yeniden birleşmenin" "kaçınılmaz" olduğunu vurguladı. Çin'in Tayvan İşleri Ofisi Sözcüsü Chen Binhua, oylamanın "Çin ile kaçınılmaz yeniden birleşme eğilimini engellemeyeceğini" söyledi. Çin, 2016 yılında Başkan Tsai ve partisiyle tüm resmi bağlarını kopardı ve halefi Lai ile olan yaklaşımını değiştirmesi beklenmiyor. Bu da iki parti arasındaki anlaşmazlığın görev süresinin önümüzdeki dört yılı boyunca devam edeceğini gösteriyor.

Çin'in Lai'nin zaferine vereceği tepkinin ne olacağı ve bunun siyasi ve diplomatik yorumlar çerçevesinde mi kalacağı yoksa bunun ötesinde büyük bir askeri güç gösterisine mi geçeceği sorusu önümüzdeki günlerde varlığını sürdürüyor.

Tayvan'da 23 milyon insan yaşıyor ve Çin kıyılarına 180 kilometre uzaklıkta. Tayvan Boğazı'ndaki herhangi bir çatışmanın ekonomi üzerinde feci sonuçları olacaktır. Ada, dünyadaki yarı iletkenlerin yüzde 70'ini sağlıyor ve dünyada taşınan konteynerlerin yüzde 50'sinden fazlası bu boğazdan geçiyor.



Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.


WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
TT

WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)

ABD gazetesi The Wall Street Journal (WSJ), ABD’li yetkililerin, Başkan Donald Trump yönetiminin Gazze Şeridi'ni istikrara kavuşturmak için ABD’li bir generalin komutasındaki 10 bin kişilik çok uluslu bir güç oluşturmaya çalıştığını söylediğini aktardı.

WSJ tarafından isimleri açıklanmayan yetkililere göre savaştan sonra Gazze'ye bu gücün konuşlandırılması önümüzdeki yılın büyük bir bölümünü alacak. Aynı yetkililer, söz konusu gücün görevinin Hamas'ı silahsızlandırmayı da içerecek şekilde genişletilme olasılığı konusundaki çekinceler nedeniyle hiçbir ülkenin asker göndermediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın WSJ'den aktardığı habere göre ABD'li yetkililer, gelecek yılın başlarında 5 bin asker gönderme taahhüdü almayı umuyor ve bu sayının 2026 sonuna kadar 10 bine çıkmasını hedefliyor. Ancak diğer yetkililer, gücün asker sayısının 8 bini geçmeyeceğini düşünüyor.

WSJ, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaklaşık 70 ülkeye Gazze’ye konuşlandırılacak güce askeri veya mali katkı sağlamaları için resmi talepte bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker gönderme veya ekipman ve lojistik dahil olmak üzere başka şekillerde yardım sağlama konusunda istekli olduğunu bildirdi.

Katar'da salı günü 25'ten fazla ülkenin ABD'nin liderliğinde yapılacak toplantıda bir araya gelerek söz konusu gücün kurulması ve görev kapsamı için planlar hazırlaması bekleniyor.

WSJ, ABD'li yetkililerin Hamas'ın silahsızlandırılmasındaki herhangi bir gecikmenin İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmek yerine bölgede kalmasına neden olabileceğini söylediklerini aktardı.

Eski ABD Başkanı George W. Bush yönetimi döneminde Ortadoğu meselelerinden sorumlu eski ABD Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi Michael Singh, konuya ilişkin değerlendirmesinde “Hamas ile çatışmaktan kaçınan bir barış gücü, bölgede yeni sorunlar yaratabilir” dedi.

Singh, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güç kullanmaya isteksiz olan barış gücü, İsrail için ‘Hamas'ı silahsızlandırmada başarısız olmakla kalmayıp, yeniden silahlanmasına da zemin hazırlayan ve İsrail'in hareket özgürlüğünü kısıtlayan bir güç olma’ şeklindeki en kötü senaryoyu yaratma riskini taşıyor.”

ABD'li yetkililere göre Hamas, ağır silahlarını Mısır'ın gözetimi altında depolara kaldırmaya açık olduğunu özel olarak ifade etti.


Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

TT

Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)

İnci Mecdi

Savunma meselelerinde uzman bir Amerikan web sitesi, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine atfedilen tartışmalı bir stratejik teklifi içerdiği iddia edilen bir belgenin ayrıntılarını yayınladı. “Avrupa'yı Yeniden Muhteşem Yapalım” başlıklı yeni strateji kapsamında dört Avrupa ülkesini Avrupa Birliği'nin politikalarından uzaklaştırmayı ve ABD'nin nüfuz alanına yaklaştırmayı amaçlıyor.

Arku’l Avsat’ın Defense One internet sitesinden aktardığı habere göre gizli belge, Washington'un Avrupa kıtasında siyasi bir depreme neden olacak bir adımla Avusturya, İtalya, Macaristan ve Polonya'yı Avrupa bloğunun politikalarından koparmaya çalışma niyetinden bahsediyor.

Avrupa'ya göç

Bu sözde sızıntı, resmi ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin yayınlanmasından bir hafta sonra geldi. 33 sayfadan oluşan strateji, “medeniyetinin silinmesi” olasılığına karşılık uyarısı, kıtanın demografisini değiştiren büyük göç dalgaları göz önüne alındığında, bazı Avrupa ülkelerinin “güvenilir müttefik” olarak kalıp kalamayacağına dair şüpheleri nedeniyle Avrupa'da geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Strateji  ayrıca mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde kıtanın “20 yıldan daha kısa bir süre içinde tanınmaz hale gelebileceğine” de dikkat çekti.

Sızdırılan belge, “ABD'ye sadık kalarak egemenlik arayışında olan ve geleneksel Avrupalı yaşam tarzlarını koruyan veya yeniden canlandıran” partileri, hareketleri, düşünsel ve kültürel figürleri destekleme ihtiyacına işaret ediyor. Bu eğilim, resmi stratejide “Avrupa ülkelerinde kıtanın mevcut gidişatına karşı direnişin geliştirilmesi” şeklindeki ifadenin bir uzantısı olarak görülüyor. Buna ek olarak, milliyetçi partilerin artan etkisine de güveniliyor.

Bu partilerin isimleri açıkça belirtilmese de, tahminler bunların arasında Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki “Ulusal Miting”, İspanya'da “Vox”, İngiltere'de “Reform” ve “Almanya İçin Alternatif” partilerinin de yer aldığını gösteriyor. Bunlara ek olarak, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni liderliğindeki “İtalya'nın Kardeşleri” Partisi de bulunuyor.

Sahte haberler

Beyaz Saray, belge ile ilgili haberi “sahte haber” olarak nitelendirerek hemen bu iddiaları kesin bir dille reddetti. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Yardımcısı Anna Kelly, Başkan Trump'ın “şeffaf” olduğunu söyledi. İmzalı resmi strateji belgesinin, onaylanmış tek belge olup, alternatif veya gizli bir versiyon olduğu fikrini reddetti

Gözlemciler, açıklanan stratejinin gerçekten de Avrupa Birliği'ne yönelik keskin bir bakışı yansıttığını, zira liderlerini kitlesel göç karşısında çaresiz kalmakla suçladığını söylüyor. Keza  Brüksel'in politikalarını ulusal egemenliği baltalamaktan, siyasi özgürlükleri kısıtlamaktan ve üye devletlerin rolünü zayıflatmaktan sorumlu tutuyor. Avrupa'nın göç politikalarını “kıtanın çehresini değiştirmek ve huzursuzluk yaratmak” olarak tanımlıyor.

Tekrarlanan aleni açıklamaları sırasında Trump, “kötüleşen Avrupa ülkelerini” ve onların “siyasi doğruculuğa takıntılı” liderlerini hedef alarak, göç politikalarının ülkelerini “yok ettiğini” ve bunun sonucunda Avrupa'nın “parçalandığını” varsaydı.

Ukrayna savaşı

Ukrayna savaşı da Atlantikli müttefikler arasında bir gerilim ve geniş çaplı anlaşmazlık noktasını temsil ediyor. Son günlerde ABD Başkanı Avrupalı liderlere yönelik açıklamalarını sertleştirerek onları zayıf olarak nitelendirdi ve Ukrayna'daki savaşı sonlandıramamakla suçladı. Trump ile Almanya, İngiltere ve Fransa liderleri arasında aynı konuyla ilgili gergin bir telefon görüşmesinin ardından gerginlik daha da arttı. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Washington ile ek görüşmelerin beklendiğini ve önümüzdeki hafta başında Ukrayna konusunda uluslararası bir toplantı yapılması olasılığının bulunduğunu vurguladı.

Bu yönelimler, ABD-Avrupa ittifakını parçalamaya yönelik girişimlere karşı uyarıda bulunan Papa 14. Leo’nun kayda değer tutumu da dahil olmak üzere kapsamlı eleştirilere yol açtı. Papa, Trump'ın bazı açıklamalarının ABD ile Avrupa arasındaki tarihi ittifakın doğasında “köklü bir değişikliği” temsil edebileceğini söyleyerek, bu ittifakın mevcut aşamada zarar görme tehlikesine karşı uyarıda bulundu.

Beş güç

İngiliz The Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, iddia edilen belge tartışmaya başka bir boyut kazandırıyor. Zira küresel nüfuz dengesini yeniden şekillendirecek bir hamleyle, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Japonya'yı kapsayan “beş temel güç” adı verilen yeni bir uluslararası blok oluşturulması önerisinden bahsediyor.

Daha önce Trump, Rusya'nın G8’den çıkarılmasından ve böylece grubun G7’ye dönüşmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek tartışmalara yol açmış ve bunu “çok büyük bir hata” olarak tanımlamıştı. Hatta daha da ileri giderek Çin'i de ekleyerek G9 adını verdiği bir grup oluşturmayı teklif etmişti.

Ulusal Güvenlik Stratejisi, bir adım daha ileri giderek, büyük güçlerin yer aldığı, üye devletlerin zengin olmasını ve demokratik sistemlerle yönetilmesini gerektiren G7’nin koşulları ile sınırlanmamış yeni bir blok inşa etmeyi öneriyor.

Beyaz Saray'dan gelen resmi yalanlamalara rağmen, bu sızıntılar Avrupa'nın transatlantik ilişkilerin geleceği ve Washington'un kıtanın siyasi haritasını yeniden şekillendirmedeki rolü konusunda giderek artan endişelerini büyütmeye devam ediyor. Daily Mail gazetesi, Avrupalıların tepkilerinin öfkeli ve hızlı olduğunu bildirdi. Chatham House Enstitüsü'nden araştırmacı Leslie Vinjamuri, yaşananların “Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası liberal düzenin sonunu” temsil ettiğini söyledi.

Bazı Avrupalı ​​liderler, Washington'un milliyetçi ve Avrupa Birliği’ne şüpheyle yaklaşan partileri güçlendirebilecek şekilde, kıtanın iç siyasi işlerine tekrar müdahale etmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

Artan gerilimin gölgesinde ABD Kongresi, ABD yönetiminin Avrupa'daki Amerikan askeri varlığını yasama organının onayı olmadan azaltma yetkisini kısıtlamayı amaçlayan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nı oylamaya hazırlanıyor.