Rus tarihine yön veren Putin, Stalin'i tercih etti: Lenin'in mirası ölümünden bir asır sonra Rusya'da unutuluyor

Komünist Parti taraftarları, pazar günü Moskova'da Lenin'in ölümünün yüzüncü yılını anma yürüyüşü sırasında kırmızı bayraklar kaldırdı (EPA)
Komünist Parti taraftarları, pazar günü Moskova'da Lenin'in ölümünün yüzüncü yılını anma yürüyüşü sırasında kırmızı bayraklar kaldırdı (EPA)
TT

Rus tarihine yön veren Putin, Stalin'i tercih etti: Lenin'in mirası ölümünden bir asır sonra Rusya'da unutuluyor

Komünist Parti taraftarları, pazar günü Moskova'da Lenin'in ölümünün yüzüncü yılını anma yürüyüşü sırasında kırmızı bayraklar kaldırdı (EPA)
Komünist Parti taraftarları, pazar günü Moskova'da Lenin'in ölümünün yüzüncü yılını anma yürüyüşü sırasında kırmızı bayraklar kaldırdı (EPA)

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) kurucu lideri Lenin'in mumyalanmış bedeni hâlâ Moskova'nın merkezindeki Kızıl Meydan'daki mozolesinde. Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in onu sürekli ‘Ukrayna'yı icat etmekle’ suçlayıp ‘yönünü Stalin'e dönmesi’, Lenin’in Rus toplumundaki izlerinin ölümünden 100 yıl sonra büyük ölçüde silinmesine neden oldu. Rus yetkililer, Lenin’in ölümünün 100. yılı (geçtiğimiz pazar günüydü) münasebetiyle herhangi bir özel etkinlik duyurmadı.

Turistik simge

Vladimir İlyiç Lenin 21 Ocak 1924'te 53 yaşında öldüğünde, Sovyet yetkilileri Stalin'in emriyle cesedini mumyaladı ve onun için bir mozole (anıt kabir) yaptı. Kırmızı ve siyah cilalı taşlardan inşa edilen anıt, Ekim 1930'dan beri Kızıl Meydan'ın kalbinde duruyor.1953'te Stalin'in naaşı da buraya nakledildi ve 1961'de Stalin'den arındırma kampanyası kapsamında Stalin’in naaşı buradan başka bir yere nakledildi. Sovyet döneminde Bolşevik Devrimi'nin babasının mezarını çok sayıda kişi ziyaret ederdi. Bugün o kalabalıklar artık yok, bayraklar ve kırmızı karanfillerle nostaljiyi savunarak gelen bir avuç insan dışında, artık kimseye çekici gelmiyor.

Lenin'in mumyalanmış bedeni öncelikle turistik bir cazibe merkezi haline geldi. Bilim adamlarının cesedi yeniden mumyalayıp oluşan hasarı giderebilmesi için bölge her 18 ayda bir kapatılıyor. Resmi TASS haber ajansına göre 16 santigrat derece sıcaklıkta zırhlı camdan yapılmış bir tabutta korunan Lenin'in vücudunun yalnızca yüzde 23'ü kaldı.

1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana, gazetelerde zaman zaman cesedin gömülmesi konusunda tartışmalar yaşandı. Ancak yetkililer, halen önemli bir seçmen tabanını oluşturan komünistlerin hoşnutsuzluğunu kesinlikle artıracak olan bu olasılığı hiçbir zaman ciddi bir şekilde ele almadılar.

Ukrayna'nın mucidi Lenin

Putin, Lenin'den nadiren söz ediyor. 24 Şubat 2022'de Ukrayna'ya saldırı başlamadan önce 1917 Ekim Devrimi'nin babasına yönelik sert eleştirisinin soru işaretlerine yol açmasının nedeni de budur. İşgalden üç gün önce Rusya Devlet Başkanı Lenin'i, SSCB’yi kurarken Ukrayna'yı da yaratmakla suçlayan sert bir konuşma yaptı.

Putin'e göre devlet olarak Ukrayna, Rusya topraklarında kurulmuştu ve Lenin'in özerkliğe sahip Sovyet cumhuriyetleri oluşturarak milliyetlerin ortaya çıkmasına izin verdiğini ve bunun da birliğin dağılmasına yol açtığına inanıyor. Rusya Devlet Başkanı o dönemde “Bolşevik politikası sayesinde Sovyet Ukrayna ortaya çıktı. Buna Lenin'in Ukrayna'sı demek oldukça doğru. O, onun mucidi, mühendisidir” ifadelerini kullanmıştı.

xsdc
Petersburg yakınlarındaki Razliv'de bir Lenin heykeli (EPA)

Ancak Lenin'in etkisi tamamen silinmedi. Heykelleri, Sovyetler Birliği çöktüğünde birçoğu kaldırılmış olsa bile, hâlâ birçok Rus şehrinin ortasında bulunuyor. Moskova'da Kaluga Meydanı'nın kalbinde 22 metre yüksekliğinde bir Lenin heykeli yükseliyor. Doğu Sibirya'daki Ulan-Ude'de Lenin'in kafasının heykeli hâlâ 14 metre yükseklikte bir kaide üzerinde duruyor. Antarktika'da, özellikle Sovyetler Birliği'nin daha önce üs kurduğu kıyıdan en uzak noktaya bir Lenin büstü yerleştirildi.

Stalin tercihi

Putin çoğu zaman tüm Sovyet liderleri arasında Stalin’i ‘Kremlin Efendisi’ olarak sunuyor, aldığı sert kararlarını kınamıyor, Almanya'yı Hitler yönetiminde yüksek bir bedelle de olsa mağlup eden devlet adamı ve ‘savaş ağası’ olarak övüyor. Ukrayna'ya yönelik askeri harekâtını her zaman İkinci Dünya Savaşı'nın mirası bağlamına oturtmaya çalışan Putin, sürekli ve temelsiz bir şekilde Ukraynalı yetkilileri Nazilere benzetiyor ve çatışmayı Rusya'nın varlığını sürdürmesi için verilen varoluşsal bir savaş olarak sunuyor.

Kremlin'in gözünde Stalin bir zafer ve güç örneği olmaya devam ederken, Lenin tarih açısından bir kaybedendir. Bağımsız anket enstitüsü Levada'dan sosyolog Alexei Levinson, “Mevcut yönetimin Stalin'e ihtiyacı var, çünkü o aynı zamanda bir kahraman ve bir kötü adam. Savaşı kazandı, böylece tüm vahşetleri silindi. Dünya devriminin lideri Lenin'e gelince, bu hiç de gerçekleşmedi. Dünya işçi sınıfının lideri Lenin, sosyalist devletin kurucusu Lenin, bunların hepsi artık yok. Artık bunu kimse istemiyor” değerlendirmesinde bulundu.



İran, ABD ile müzakerelerin üçüncü turu öncesinde Avrupa troykası ile görüşmek üzere harekete geçti

ABD ile İran arasındaki müzakerelerin ikinci turunun yapıldığı Umman’ın Roma'daki büyükelçiliğinin giriş kapısındaki polis memurları ve gazeteciler, 19 Nisan 2025 (AP)
ABD ile İran arasındaki müzakerelerin ikinci turunun yapıldığı Umman’ın Roma'daki büyükelçiliğinin giriş kapısındaki polis memurları ve gazeteciler, 19 Nisan 2025 (AP)
TT

İran, ABD ile müzakerelerin üçüncü turu öncesinde Avrupa troykası ile görüşmek üzere harekete geçti

ABD ile İran arasındaki müzakerelerin ikinci turunun yapıldığı Umman’ın Roma'daki büyükelçiliğinin giriş kapısındaki polis memurları ve gazeteciler, 19 Nisan 2025 (AP)
ABD ile İran arasındaki müzakerelerin ikinci turunun yapıldığı Umman’ın Roma'daki büyükelçiliğinin giriş kapısındaki polis memurları ve gazeteciler, 19 Nisan 2025 (AP)

Dört diplomat dün yaptıkları açıklamada, İran’ın ABD ile müzakerelerin yeniden başlaması halinde 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın Avrupalı taraflarıyla Roma'da bir toplantı yapmayı önerdiğini belirtti. Diplomatlara göre toplantının cuma günü yapılması bekleniyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığı habere göre Avrupa troykasından bu öneriye şimdiye kadar herhangi bir yanıt gelmedi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, dün düzenlediği olağan basın toplantısında, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi tarafından geçtiğimiz hafta gönderilen mektuba Avrupalıların yanıt verip vermediğini bilmediğini söyledi.

İran, ABD ile cumartesi günü Umman'da yeniden başlayan nükleer programına ilişkin müzakerelerdeki ve geçtiğimiz hafta Rusya ve Çin ile yapılan görüşmelerdeki ivmeden faydalanmaya çalışıyor.

Ummanlı yetkililer, ABD-İran görüşmelerinin yeni turunun 3 Mayıs'ta Avrupa'da yapılabileceğini açıkladı. Ancak henüz resmi karara ilişkin bir duyuru yapılmadı. İran medyası, Tahran'ın yeni turun İngiltere'nin başkenti Londra'da yapılmasını reddettiğini bildirdi.

İran'ın Avrupa Troykası olarak bilinen İngiltere, Fransa ve Almanya'ya ulaşması Tahran'ın seçeneklerini açık tuttuğunu gösteriyor. Ancak Avrupalıların, 2015 tarihli nükleer anlaşmanın sona ereceği ekim ayından önce Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarını yeniden uygulamak üzere snapback mekanizmasını devreye sokma konusundaki tutumunu da değerlendirmek istiyor.

Avrupalı güçlerin (Fransa, Almanya ve İngiltere) müzakerelerde yer almamasını yorumlayan Bekayi, Avrupalıların bu turun dışında kalmalarının kendi kararlarının bir sonucu olduğunu belirterek, “Avrupalıların bir sonraki aşamada olumlu bir rol oynayacaklarını ve yapıcı bir seçim yapacaklarını umuyoruz” diye konuştu.

Avrupa troykasından iki diplomat ve Batılı bir diplomat, geçtiğimiz cumartesi günü ABD ile yapılan görüşmelerin ardından İran'ın Roma'da toplantı yapılması için bir teklif gönderdiğini ve toplantının muhtemelen cuma günü yapılacağını söylediler.

Bu teklifin gerçekleşmemesi halinde İran'ın görüşmelerin bu tarihten önce Tahran'da yapılmasını da önerdiğini belirten diplomatlar, Washington ve Tahran arasındaki müzakerelerin ikinci turunun Roma'da yapıldığını ifade ettiler. İran tarafından yapılan açıklamada bu turda da önemli anlaşmazlıkların devam ettiği belirtilmişti.

İranlı bir yetkili, böyle bir teklifin sunulduğunu doğruladı, ancak Avrupa troykasının henüz yanıt vermediğini belirti. Diplomatlar, İran'la şimdi mi görüşmenin yoksa Washington'la görüşmelerin nasıl gelişeceğini görmeyi mi beklemenin kendi çıkarlarına olacağını değerlendirdiklerini, fakat Tahran'da bir toplantı yapılmasını ihtimal dışı bıraktıklarını ifade ettiler.

2015 tarihli nükleer anlaşmanın tüm taraflarıyla uzlaşıya varmanın önemli olduğunu söyleyen İranlı yetkili, bu yüzden Amerikalılarla yapılacak bir sonraki tur müzakerelerinden önce bu hafta Avrupa troykası ile bir araya gelmenin faydalı olacağını ifade etti.

BM yaptırımları için son tarih

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, perşembe günü yaptığı açıklamada, görüşmeler için Avrupa'ya gitmeye hazır olduğunu ifade etti. Ancak iki taraf arasındaki ilişkilerin bozulmasının ardından topun Avrupa'da olduğunun sinyalini verdi.

Tahran ve Avrupalı güçler geçtiğimiz eylül ayından bu yana aralarındaki ilişkileri ve nükleer meseleyi görüşmek üzere üç kez bir araya geldi. En son mart ayında, yaptırımların kaldırılması karşılığında İran'ın nükleer programının geri çekilmesini garanti altına alacak gelecekteki bir anlaşmanın parametrelerini araştırmak üzere teknik düzeyde bir toplantı yapıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, İran'ın nükleer silah geliştirmesini engelleyecek yeni bir anlaşmaya hızla varılmaması halinde, İran’a saldırmakla tehdit etti. Trump, İran ile dünya güçleri arasında 2015 yılında varılan anlaşmadan 2018 yılındaki ilk başkanlık döneminde tek taraflı olarak çekilmişti.

Batı, İran'ın nükleer silah edinmenin peşinde olduğundan şüphelense de İran bunu reddediyor. Diplomatlar, yaptırımların yeniden başlatılması tehdidinin Tahran'a taviz vermesi için baskı yapmak üzere tasarlandığını ve Amerikalılar ile Avrupalılar arasındaki ayrıntılı görüşmeleri hayati hale getirdiğini söylüyor.

ABD, İran ile 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan 2018 yılında tek taraflı olarak çekildi. Bundan dolayı BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) anlaşmada yer alan yaptırımları yeniden uygulama mekanizmasını harekete geçiremiyor. Bu durumda anlaşmaya taraf olan üç Avrupa ülkesi, yaptırımların yeniden uygulanması için harekete geçebilecek tek alternatif olarak kalıyor.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Avrupalılarla görüşme önerisinin yaptırımların yeniden başlatılması konusuyla ilgili olup olmadığı sorulduğunda, bunun toplantının amacının bir parçası olduğunu belirterek “ABD ile görüşmeler, özellikle de nükleer adımlar konusunda hızlı ilerlemiyor, daha fazla zamana ihtiyacımız olduğu açık ve Tahran, ABD tarafına olan güven eksikliği nedeniyle geçici bir anlaşmadan yana değil” ifadelerini kullandı.

Bekayi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ya biz geçici bir anlaşma kapsamında adımımızı uygularsak ve diğer taraf bunu yapmazsa ne olacak?! Avrupalıların yeni bir anlaşma istediğimizi ve uranyum zenginleştirmemizi sınırlandırmak için adım atmaya hazır olduğumuzu anlamalarını istiyoruz, ancak zamana ihtiyacımız var.”

İngiltere ve Almanya dışişleri bakanlıkları, İran'ın bu hafta içinde bir toplantı teklif edip etmediği konusunda yorum yapmaktan kaçınırken, Fransa Dışişleri Bakanlığı, yorum talebine henüz yanıt vermedi.