İsrail ‘güvenlik doktrinini’ kaybederken Hamas şehir savaşını kazanıyor

Çatışmalar Tel Aviv’in caydırıcılık, erken uyarı, savunma ve kesin zafer tekniklerini kaybettiğini ortaya çıkardı

Gazze’deki İsrail bombardımanının etkileri (AFP)
Gazze’deki İsrail bombardımanının etkileri (AFP)
TT

İsrail ‘güvenlik doktrinini’ kaybederken Hamas şehir savaşını kazanıyor

Gazze’deki İsrail bombardımanının etkileri (AFP)
Gazze’deki İsrail bombardımanının etkileri (AFP)

Refik Huri

Gazze savaşında kaydedilen şey, sonuçları ne olursa olsun, İsrail gücünün kibri ile Filistin ulusal halk ve İslami ideoloji mislilerinin yani Hamas’ın kararlılığı arasında eşi benzeri görülmemiş belirleyici bir çarpışmadan başka bir şey değildir.

İsrail ordusunun bütün vahşetiyle Gazze’ye yönelik savaşı 100 günü aşarken, İsrail ne Hamas’ı parçalayabildi ne İsrailli rehineleri bulabildi ne de hiç olmazsa Kuzey Gazze’den Tel Aviv’e doğru atılan füzeleri durdurabildi. Hamas’ın iç liderliği hala savaşı yönetirken, Katar ve Mısırlı arabulucular aracılığıyla herhangi bir rehine-tutuklu takası anlaşması için şartlarını dayatıyor ve Batı Şeria’da ve diasporada popülaritesini artırıyor.

Ancak Netanyahu hükümeti, şimdiye kadar ulaşamadığı hedeflere ulaşmak için ne kadar uzun sürerse sürsün savaşı devam ettirmeye kararlı. Bu noktada, Başkan Joe Biden ve onun siyasi, güvenlik ve askeri yardımcılarının çoğunun Tel Aviv’e geldiği ve uçak gemileri gönderip silah taşımak için hava köprüleri oluşturan ABD ile bile görüş ayrılığı yaşanıyor. Gazze’de ‘soykırım’ yapan radikal bir hükümete körü körüne verdiği destek nedeniyle ABD’nin Ortadoğu ve dünyada itibarı ciddi şekilde zedelendi.

Artık her şeyin üzerini kapatamayan Washington, sivillerin korunmasını talep etmek, onlara yardım göndermek ve İsrail’in onları Gazze’den tehcir etme arzusuna karşı çıkmak zorunda kalıyor. Arap ve İslam kamuoyu, Hamas’ın ideolojisine karşı tutumlarından bağımsız olarak Filistin meselesine tekrar dikkat kesildi. Avrupa ve ABD şehirlerindeki gençler, Filistin davasını destekleyip İsrail savaşına karşı olduklarını göstermek için her gün protesto gösterisi düzenliyor.

Gazze’nin kaybettiği şey evler, altyapı ve on binlerce ölü, yaralı ve kayıpsa, İsrail’in kaybettiği şey, öldürülen, yaralanan, sakat kalan veya psikolojik travma geçiren binlerce askerin ve Gazze Şeridi çevresindeki yerleşim birimleri ve Lübnan’ın karşısındaki Yukarı Celile’deki yerleşimcilerin yerlerinden olmasının ötesinde, daha derin bir noktaya uzanıyor. Bu, İsrail’in eski Askeri İstihbarat Dairesi (AMAN) Başkanı Amos Yadlin ve emekli Albay Udi Evental’in “Why Israel Slept?” (İsrail neden uyudu?) başlıklı yazısında söylediği gibi, “sağlam İsrail güvenlik doktrininin çöküşünü” temsil ediyor.

Peki nedir bu güvenlik doktrini? İsrail’in kurucusu David Ben-Gurion tarafından formüle edilmiş olup aşamalara ve koşullara göre geliştirilen bu yöntem dört temel sütuna dayanıyor; ‘caydırıcılık, erken uyarı, savunma ve kesin zafer’. Gelgelelim, Aksa Tufanı operasyonu tüm bu sütunları kırıp geçirdi. Orduda deneyimli olan iki ismin görüşüne göre başarısızlık geneldi:

“Caydırıcılık başarısız oldu. Erken uyarı başarısız oldu. Ordu, tünellere karşı yeraltında inşa ettiği duvara güvendiği için hazırlıklı değildi. İsrail yerin üzerinden bir saldırı geleceğini hesap etmedi, savunmayı güçlendirmek için çalışmadı ve Yom Kippur’dan alınan şu dersi görmezden geldi: Savunmanızı düşmanın azmine ve kararlılığına göre değil, yeteneklerine göre ayarlayın. İsrail sınırları korumak için yalnızca teknolojiye güvenerek başarısız oldu.”

Dördüncü sütun hakkındaki tartışmalara gelince, ‘kesin zaferin’ ne olduğu konusunda net bir sonuca ulaşılamadı. İki yazara göre “milislerle ve devlet dışı aktörlerle olan çatışmada İsrail, örgütün askeri yeteneklerini yok etmelidir”. Gazze’de amaç “Hamas’ın tamamen bitirilmesi ya da Gazze’yi tamamen etkisiz hale getirmek değil, İsrail toplumuna yönelik doğrudan tehdidi ortadan kaldırmak”.

Bu anlamda, Netanyahu hükümetinin ‘Hamas’ın ortadan kaldırılması’ yönünde belirlediği hedefler gerçekçi değildi. Nitekim saldırılar bunun hayali bir hedef olduğunu ortaya çıkardı. Bugün sayıları azımsanmayacak kadar İsrailli uzman, gerçekçi olmayan hedeflerin çıtasından, ulaşılabilecek hedeflerin çıtasına inilmesi çağrısında bulunuyor.

Hamas’ın direnme ve İsrail ordusunun sınırlı hedeflerini bile engelleme konusundaki yeteneği ve azmi de azımsanacak bir şey değil. Hamas, askeri güçle sona erdirilmesinin mümkün olmadığını, şehirlerdeki gerilla savaşında düzenli orduya göre avantajlı olduğunu ve diğer ülkeler gibi teknolojiden ve bilgi devriminden faydalandığını somut olarak ortaya koydu. Güçlü ile zayıf arasındaki savaşta kutsal sayılan prensip, Hamas için olduğu kadar Ukrayna için de geçerlidir. Güçlü olan kazanmazsa kaybeder, zayıf olan ise kaybetmezse kazanır.

* Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



Norveç, Lübnan'da patlayan çağrı cihazlarıyla ilgili soruşturmayı iptal etti

Hizbullah üyelerinin Lübnan genelinde iletişim kurmak için kullandığı çağrı cihazlarının patlamasının ardından bir hastanenin önü... Beyrut, 17 Eylül 2024. (Reuters)
Hizbullah üyelerinin Lübnan genelinde iletişim kurmak için kullandığı çağrı cihazlarının patlamasının ardından bir hastanenin önü... Beyrut, 17 Eylül 2024. (Reuters)
TT

Norveç, Lübnan'da patlayan çağrı cihazlarıyla ilgili soruşturmayı iptal etti

Hizbullah üyelerinin Lübnan genelinde iletişim kurmak için kullandığı çağrı cihazlarının patlamasının ardından bir hastanenin önü... Beyrut, 17 Eylül 2024. (Reuters)
Hizbullah üyelerinin Lübnan genelinde iletişim kurmak için kullandığı çağrı cihazlarının patlamasının ardından bir hastanenin önü... Beyrut, 17 Eylül 2024. (Reuters)

Norveç polisi dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Lübnan’da eylül ayında patlayan ve onlarca kişinin ölümüne ve binlerce kişinin yaralanmasına neden olan bubi tuzaklı çağrı cihazlarının Hizbullah’a tedarikiyle Norveç'in bağlantısını araştırmak için herhangi bir dayanak bulamadığını bildirdi.

İsrail, Hizbullah'a yönelik sürpriz bir saldırı olarak gerçekleşen çağrı cihazlarının patlatılmasının sorumluluğunu üstlendi ve bunu İran destekli militan gruba yönelik büyük bir hava ve kara askerî harekâtı takip etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre, bir Bulgar şirketinin sahibi olan Norveçli bir kişinin Bulgaristan'da olayla olası bağlantıları nedeniyle soruşturma altında olduğunun tespit edilmesinin ardından, Norveç polisi olayla ilgili herhangi bir Norveç bağlantısı olup olmadığına dair bir ön soruşturma başlattı.

Polis avukatı Haris Hrynovica dün sözcüsü aracılığıyla Reuters'e yaptığı açıklamada, “Norveç polisinin genel değerlendirmesi, yetkimiz kapsamında düzenli bir soruşturma başlatmak için herhangi bir temel olmadığını gösteriyor” dedi.

Diğer yandan Bulgaristan Ulusal Güvenlik Ajansı 20 Eylül'de yaptığı açıklamada, Lübnan'daki saldırıda kullanılan çağrı cihazlarının ne Bulgaristan'da üretildiğini ne de ülkeden ihraç edildiğini ‘kesin olarak teyit ettiğini’ söyledi.

Bulgaristan'da soruşturma altında olan Bulgar şirketinin sahibi 39 yaşındaki Renson Jose, çağrı cihazlarının Lübnan'da patladığı gün olan 17 Eylül'de Norveç'ten ABD'ye gitti.

Jose, DN Media Group adlı Norveçli bir şirketin satış departmanında çalışıyordu ve bu şirket kaybolmasıyla ilgili olarak polise ihbarda bulundu. Polis, Jose'nin işvereniyle temasa geçmesinin ardından 5 Kasım'da kaybolma dosyasını kapattı.

Norveçli yetkililer Jose'nin nerede olduğunu açıklamadı. Reuters dün Norveç'teki telefon numarasını aradığında, sesli mesajda telefonun kapalı olduğu belirtildi. WhatsApp üzerinden yapılan yorum talebine ise yanıt vermedi.