Çin Tayvan’ı işgal edebilir mi?

Çin ve Tayvan bayraklarının önünde bir gemi ve savaş uçağının fotoğrafı (Reuters)
Çin ve Tayvan bayraklarının önünde bir gemi ve savaş uçağının fotoğrafı (Reuters)
TT

Çin Tayvan’ı işgal edebilir mi?

Çin ve Tayvan bayraklarının önünde bir gemi ve savaş uçağının fotoğrafı (Reuters)
Çin ve Tayvan bayraklarının önünde bir gemi ve savaş uçağının fotoğrafı (Reuters)

ABD’li ve Tayvanlı bir grup uzmanın katıldığı yeni bir anket, Çin’in Tayvan’a denizden amfibi bir saldırı gerçekleştirme becerisine sahip olmadığını, ancak onu abluka altına almak için iyi bir konumda olduğunu gösterdi.

Şarku’l Avsat’ın Axios sitesinden aktardığı habere göre, Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin (CSIS) Çin Güç Projesi ve Tayvan Ulusal Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen ankete 52 ABD’li ve 35 Tayvanlı uzman katıldı.

ABD’li uzmanların yalnızca yüzde 26’sı ve Tayvanlı uzmanların ise yüzde 17’si, Çin’in önümüzdeki beş yıl içinde Tayvan’a etkili bir amfibi işgali başlatabilecek askeri kapasiteye sahip olduğu konusunda hemfikir.

Diğer taraftan, ABD’li uzmanların yüzde 90’ı ve Tayvanlı uzmanların yüzde 62’si, Çin’in askeri faaliyetlerden ziyade ticari faaliyetleri hedef alan sınırlı bir abluka olan ve Çin ordusu tarafından değil, sahil güvenlik veya diğer kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilecek bir izolasyon uygulayabileceğini söyledi.

sxdver
Çin askerleri (Reuters-Arşiv)

Ayrıca ABD’li uzmanların yüzde 80’i ve Tayvanlı uzmanların yüzde 60’ı, Çin’in hem ticari, hem de askeri faaliyetleri içerecek ve doğrudan Çin ordusunun önderlik edeceği bir abluka uygulayabileceğini dile getirdi.

CSIS raporuna göre, bu değerlendirmenin bir nedeni, amfibi bir işgalin, kuşatma veya ablukadan çok daha fazla askeri güç gerektirmesi ve söz konusu operasyonların önemli ölçüde daha karmaşık olması.

Çin, Taipei hükümetinin güçlü itirazlarına rağmen, Tayvan’ı kendi topraklarının bir parçası olarak görüyor.

Tayvan Savunma Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, Tayvan Adası çevresinde, gün boyunca Çin’e ait 6 yüksek irtifa balonunun tespit edildiği bilgisi verildi.

Tayvan Savunma Bakanlığı’nın X hesabından yapılan açıklamaya göre, balonlardan 5’i, Tayvan’ın kuzey ucundaki Keelung şehri açıklarında, 1’i ise güneyindeki Pingtung şehri üzerinde uçtu.

Bakanlık bu ay yaptığı sert ifadeli bir açıklamada, Çin'i, 13 Ocak’ta yapılan Tayvan seçimlerinden günler önce havacılık güvenliğini tehdit etmek ve ada sakinlerine balonlarla psikolojik savaş yürütmekle suçladı.

Tayvanlılar, adayı Pekin’in ‘tehditleri ve tacizinden’ koruma sözü veren Lai Ching-te’yi başkan olarak seçti.

Çin, Tayvan’ın seçilmiş başkanını tehlikeli bir ayrılıkçı olarak nitelendirdi ve destekçilerini vahim sonuçlarla tehdit etti.



Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor
TT

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

ABD Başkanı Donald Trump pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu Beyaz Saray'da ağırlarken İsrailli yetkililer, ABD'nin arabuluculuğunda Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin sağlanması için Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) ile dolaylı görüşmeler yaptı.

Trump’ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdiğini açıklayan Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen toplantıda milyarder Cumhuriyetçi Başkan’a ödül komitesine gönderdiği adaylık mektubunun bir kopyasını sundu. Netanyahu, Beyaz Saray'da Trump ile yediği akşam yemeğinde, ABD Başkanı’nın ‘şu anda bir ülkeden diğerine, bir bölgeden diğerine barışı tesis ettiğini’ söyledi. Trump ise sık sık Norveç’teki Nobel Barış Ödülü Komitesi'nin Hindistan ile Pakistan ve Sırbistan ile Kosova arasındaki anlaşmazlıkları çözme çabalarını görmezden gelmesinden şikayet etti.

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanmasını istediğine inandığını belirten Trump, Beyaz Saray'da gazetecilerin İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi’nde devam eden çatışmaların, taraflar arasında sürmekte olan ateşkes görüşmelerini engelleyip engellemeyeceği sorusuna verdiği yanıtta “Hamas görüşmek ve ateşkes istiyor” dedi.

Öte yandan Filistinlilerle barış istediğini söyleyen Netanyahu, ancak gelecekte kurulacak herhangi bir bağımsız Filistin devletinin İsrail'i yok etmek için bir platform olacağını belirterek, güvenlik konusunda egemenliğin İsrail'in elinde kalması gerektiğini savundu.

Netanyahu, şunları söyledi:

“Filistinlilerin kendilerini yönetmek için tüm yetkilere sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum, ancak bizi tehdit edecek hiçbir yetkiye sahip olmamalılar. Bu, genel güvenlik gibi egemenlik yetkilerinin her zaman bizim elimizde kalacağı anlamına geliyor.”

İsrail Başbakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“7 Ekim'den sonra insanlar Filistinlilerin bir devleti olduğunu, Gazze'de Hamas devleti olduğunu söylediler ve bakın ne yaptılar. Onlar bunu inşa etmediler. Onlar bunu sığınaklarda, terör tünellerinde inşa ettiler ve sonra halkımızı katlettiler, kadınlarımıza tecavüz ettiler, erkeklerimizin kafalarını kestiler, şehirlerimizi, kasabalarımızı ve çiftliklerimizi işgal ettiler. İkinci Dünya Savaşı ve Nazilerin işlediği Holokost’tan bu yana görmediğimiz korkunç katliamlar işlediler.”

İsrail Başbakanı, şöyle devam etti:

“Filistinli komşularımızla, bizi yok etmek istemeyenlerle barışa ulaşmak için çalışacağız ve güvenliğimizin ve egemenliğimizin her zaman bizim elimizde kalacağı bir barışa ulaşmak için çalışacağız. Şimdi insanlar, ‘Bu tam bir devlet değil, bir devlet bile değil’ diyecekler. Umurumuzda değil. Bunu bir daha asla tekrarlamayacağımıza söz verdik. Bir daha asla ve asla olmayacak.”

Diğer taraftan İran'a uygulanan sert yaptırımları uygun zamanda kaldırmak istediğini söyleyen Trump, Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasının Şam'ın ilerlemesine yardımcı olacağını belirtti. İran'ın da benzer bir adım atmasını umduğunu ifade eden Trump, “Uygun zamanda bu yaptırımları kaldırmak ve onlara yeniden inşa fırsatı vermek istiyorum. Çünkü İran'ın barışçıl bir şekilde yeniden inşa olmasını istiyorum, eskisi gibi ‘Amerika'ya ölüm, İsrail'e ölüm’ gibi sloganlar atmaktan çekinmemesini istiyorum” şeklinde konuştu.

Beyaz Saray'ın geçtiğimiz hafta Kiev'e bazı silah sevkiyatlarını durdurduğunu açıklamasının ardından, ABD'nin Ukrayna'ya ‘daha fazla savunma silahı’ göndereceğini duyuran Trump, “Öncelikle savunma silahları olmak üzere daha fazla silah göndermemiz gerekecek” diyerek, barışa yanaşmaması nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den duyduğu ‘memnuniyetsizliğini’ bir kez daha yineledi.

Trump, 1 Ağustos'ta yürürlüğe girecek olan ABD gümrük vergilerinin kesin tarihi olup olmadığı sorulduğunda, “Kesin diyebilirim ama yüzde 100 kesin değil. Bizi arayıp farklı bir şekilde bir şeyler yapmak istediklerini söylerlerse, buna açık olacağız” dedi. Trump pazartesi günü, Japonya ve Güney Kore gibi büyük tedarikçilerden küçük ülkelere kadar ticari ortaklarına, ABD'nin yüksek gümrük vergilerinin 1 Ağustos'ta yürürlüğe gireceğini bildirmeye başladı. Bu durum, ABD Başkanı’nın bu yılın başlarında başlattığı ticaret savaşında yeni bir aşamayı temsil ediyor.

Trump ve Netanyahu, başkanın genellikle önemli ziyaretçileri kabul ettiği Oval Ofis'te resmi görüşmeler yapmak yerine özel bir akşam yemeğinde bir araya geldi. Trump'ın bu kez Netanyahu'yu resmi olmayan bir şekilde kabul etmesinin nedeni henüz belli değil. Netanyahu, dün gece Washington'a gelmesinin ardından Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile bir araya gelerek Trump ile yapacağı görüşmelere hazırlandı.

Netanyahu, Trump'ın geçtiğimiz ocak ayında yeniden başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana Beyaz Saray'a üçüncü kez yaptığı ziyaret Trump’ın geçtiğimiz ay İsrail'in hava saldırılarını desteklemek için İran'ın nükleer tesislerine hava saldırısı düzenlenmesi emrini vermesinin ardından bir ilki temsil ediyor. ABD Başkanı, önce İran’ın nükleer tesislerinin bombalanması emri vermiş, daha sonra 12 gün süren İsrail-İran savaşında ateşkesin sağlanmasına yardımcı olmuştu.