Pakistan-İran sınırına ilişkin sorular ve dersler

Tahran’ın füze saldırılarıyla ortaya koyduğu yeni model, yurt içindeki ve dışındaki sorunları çözmeyecek.

Tahran’da 10 Aralık’ta düzenlenen kutlamada, hizmete giren Kerrar insansız hava araçları sergilendi. (EPA)
Tahran’da 10 Aralık’ta düzenlenen kutlamada, hizmete giren Kerrar insansız hava araçları sergilendi. (EPA)
TT

Pakistan-İran sınırına ilişkin sorular ve dersler

Tahran’da 10 Aralık’ta düzenlenen kutlamada, hizmete giren Kerrar insansız hava araçları sergilendi. (EPA)
Tahran’da 10 Aralık’ta düzenlenen kutlamada, hizmete giren Kerrar insansız hava araçları sergilendi. (EPA)

Halid Hamade

İran geçtiğimiz hafta, Suriye’de İdlib yakınlarındaki İslami örgütlerin eğitim kamplarına, Irak’ın Erbil eyaletinde Mossad tarafından kullanıldığını iddia ettiği bir mevzie ve Pakistan’da da Ceyşü’l-Adl (Adalet Ordusu) örgütüne ait eğitim üslerine benzeri görülmemiş bir füze bombardımanı başlattı.

Tahran’a göre Irak’taki yoğun saldırıların hedefi, Süleymani suikastının yıl dönümünde Kirman’a saldırı düzenleyen DEAŞ örgütünden intikam almaktı. Erbil’deki saldırıların hedefi ise Suriye’de İran Devrim Muhafızları liderlerinden Rıza Musevi’ye ve Lübnan’da Hamas hareketi lideri Salih el-Aruri’ye düzenlenen suikastlara karşılık vermekti.

İran’ın Pakistan’a ve Erbil’e yönelik beklenmedik ve benzersiz saldırıları, Tahran için alışıldık bağlamların dışında görünüyor ve akıllara birçok soru getiriyor.

Bu saldırıları nasıl okuyabiliriz? Basit bir şekilde İranlı hedeflere düzenlenen saldırılarla ilişkilendirilebilir mi?

İran ile Pakistan sınırları arasında yer alan ve hakkında pek bir şey bilinmeyen bölgelerin sakinleri olan ‘Beluç ayrılıkçıların’ karmaşıklığıyla alakalı derin hususiyetlerle birlikte, iki ülke arasındaki son karşılıklı saldırılar dünyanın ücra bir sınır bölgesinde onlarca yıldır devam eden saldırılarda gözle görülür bir artışa işaret ediyordu. Gerçekleşen son saldırı, Aralık 2023’te Ceyşül-Adl’in İran’daki bir polis karakoluna yönelik saldırısıydı. Bundan bir yıl önce de Saravan’da silahlı kişiler, İran Devrim Muhafızları’na mensup dört kişiyi öldürmüş, sonra da Pakistan’a geri kaçmıştı. O dönemde İran Silahlı Kuvvetleri, buna karşılık Pakistan’a herhangi bir saldırıda bulunmamıştı. Peki, şimdi ne değişti?

Bir tutumun değerlendirmesi

ABC News ve diğer kanalların yayınladığı haberlere göre İran muhalifi Cundullah örgütü (Ceyşü’l-Adl’in çekirdeği), 2007 yılından bu yana Amerika’dan yardım alıyor. Dolayısıyla Tahran’ın Pakistan topraklarındaki Ceyşü’l-Adl’e yönelik saldırı kararında Washington’a karşı gerekçeleri var. Bu durumda, Pakistan’ın Ceyşü’l-Adl’in Belucistan bölgesinde faaliyet yürütmesine neden izin verdiğine dair soru işaretleri doğuyor. Bu, ABD için yerine getirilen daha önceki hizmetlerin bir devamı mıydı?

Pakistan, öngörülür ve hızlı bir tepki göstererek, iki ülkenin doğrudan bir çatışmayı tırmandırma arzusu veya imkânı olup olmadığına bakmaksızın, İran’ı üs olarak kullanan Beluç milliyetçilere bir hava saldırısı düzenledi.

Böyleyse eğer Pakistan bunun için iki ülke arasındaki yıllık iki milyar doları aşan ticari ilişkileri tehdit edebilecek bir bedel ödeyebilir. Bir o kadar önemli diğer soru şu: İran neden Beluç milliyetçilerin, İran Belucistan’ı dışında faaliyet göstermek ve Pakistan’a karşı operasyonlar düzenlemek üzere güvenli bir sığınak olarak İran topraklarını kullanmalarına izin verdi?

Dikkate alınması gereken tüm bu faktörlerin yanı sıra, Pakistan askerî kurumunun göz ardı edilemeyecek hususları da var. Bu kurum daima, sınırlarının karmaşıklığının bilincinde olan, ancak Pakistan toprakları herhangi bir saldırıya maruz kaldığında da seyirci kalamayan, saha tecrübesine sahip generaller tarafından yönetiliyor.

zscefvgr
Pakistan Başbakanı Enver el-Hak Kakar, Ulusal Güvenlik Konseyi üyelerini ve ordu komutanlarını 19 Ocak’ta İslamabad’da topladı. (AFP)

Pakistan öngörülür ve hızlı bir tepki göstererek, iki ülkenin doğrudan bir çatışmayı şiddetlendirme arzusu veya imkânı olup olmadığına bakmaksızın 18 Ocak gününün erken saatlerinde, İran’ı üs olarak kullanan Beluç milliyetçilere bir hava saldırısı düzenledi. Kararı Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na katılan geçici Pakistan Başbakanı Enver el-Hak Kakar’ın mı yoksa ona vekaleten ordunun mu aldığı ise belli değil.

Sonuç olarak İslam Devrimi Muhafızları’nın doğuda Pakistan’a karşı ve ondan önceki gün de Irak Kürdistan’ında düzenlediği pervasız saldırıları nasıl açıklayabiliriz? Amerikan güçlerinin İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın yayılmasını önlemek adına Körfez’de ve Umman Denizi’ndeki olası tehditlere karşı koymak üzere konuşlandığı bir durumda, İran’ı bir füze saldırısı başlatarak risk almaya iten şey ne olabilir? İran Devrim Muhafızları sadece birkaç gün önce, 3 Ocak’ta Kirman’da Kasım Süleymani’nin vefatının yıl dönümü için düzenlenen ve Süleymani’nin oğullarıyla üst düzey yetkililerin de katılması beklenen tören sırasında meydana gelen patlamada 90’dan fazla kişinin öldürülmesinin intikamını alma sözü vermemiş miydi? Patlamanın sorumluluğunu Kürtler, Beluçlar, İsrail veya ABD ile bağlantılı herhangi bir örgüt değil de Horasan eyaletindeki DEAŞ örgütüne bağlı Tacik üyeler üstlendiği halde neden İran’ın Belucistan ve Kürdistan sınırındaki  bölgelerinin bombalanmasına öncelik verildi?

İran saldırısının sonuçları ve dersleri

Bu saldırı, İran’a sadece dış tehditlere karşı değil, iç sahadaki tehditlere karşı da gücünü gösterme imkânı verdi. Aynı şekilde Pakistan da Belucistan Kurtuluş Ordusu’nun ve Belucistan Kurtuluş Cephesi’nin İran’daki kalelerine yönelik saldırılar düzenlemiş oldu. Bununla beraber İslamabad’ın İran ordusundan uzak duran hedefleri seçmesi, İran’ın Pakistan ordusundan uzak duran Ceyşü’l-Adl’e yönelik saldırılarına karşı orantılı ve ölçülü bir tepkiydi. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı analize göre bu, gerilimi tırmandırma arzusu taşınmadığına delalet etmekle birlikte birçok yönde caydırıcı bir mesaj da içeriyor.

Tahran, yanıt vermemeye devam etmenin bölgesel bağlamda oldukça maliyetli olacağını anladı.

İran’ın bu saldırıları, İslam Cumhuriyeti’nin, yıllar boyunca kaydettiği başarısızlık veya gerek İsrail’in Suriye’deki Devrim Muhafızları karargâhlarına yönelik sürekli bombardımanı gerekse ‘İran nükleer projesinin babası’ olarak anılan Muhsin Fahrizade gibi nükleer projesini yürüten bazı bilim adamlarına ya da liderlerine yönelik suikastlar üzerinden çıkarlarına ve nüfuz bölgelerine düzenlenen çeşitli saldırılara yanıt verememesi nedeniyle caydırıcılık yeteneğinin aşınmasına ilişkin endişesini yansıtıyor. 7 Ekim’deki Aksa Tufanı operasyonunun ardından bölgesel sahnenin İran üzerinde oluşturduğu ve İran’ın bu sebeple kendisini Gazze’de olup bitenlerden aklamaya çalıştığı baskı da İran’ı Pakistan’daki Ceyşü’l-Adl’e ait olduğu iddia edilen hedeflere saldırmak suretiyle alışıldığının dışında bir eylemde bulunmaya sevk etmek için yeterli olabilir.

İran’ın Pakistan’a yönelik saldırılarının arkasında yatan mesajları anlayabilmek, yani Tahran’ın hatalı davranışlarını, Ceyşü’l-Adl’den alınan ve Pakistan’ı kışkırtmayı hedefleyen bir intikam olarak görmemek çok önemli. Bu saldırılar, İran’ın sınırların ötesindeki herhangi bir saldırıya karşı koyma konusunda sahip olduğu füze becerisini gösterme çabası olarak değerlendirilmelidir. Diğer yandan İran’ın bölgesel güvenliğin istikrar sütunlarından birini oluşturma kabiliyeti konusunda ABD’ye, İsrail’e ve Arap dünyasına gönderilen bir mesaj da söz konusu.

scfedr
Lahor şehrindeki Pakistanlı göstericiler 19 Ocak’ta İran’ın Belucistan eyaletine yönelik bombardımanı kınadı. (EPA)

Tahran, artan saldırılara karşılık vermemeye devam etmenin, bölgesel bağlamda oldukça pahalıya mal olacağının farkına vardı. Diğer yandan Pakistan’ın buna verebileceği en üst tepki de karşılanabilir olacak. Dolayısıyla bu cevap, Tahran’a ABD’nin misillemelerinden kaçınmakla birlikte gücünü gösterme fırsatı da verecektir.

Tahran, Gazze savaşına kendisine daha fazla manevra kabiliyeti kazandıracak şekilde yatırım yapmaya çalışıyor. Bu doğrultuda Hizbullah’ı, kuzey sınırında İsrail’le çatışmaya sevk ederken, Husileri de Kızıldeniz’deki ulaşım hatlarına saldırmaya ve Amerikan güçleriyle doğrudan çatışmaya sevk etti. Bu arka planda, bir yandan uranyum zenginleştirme oranını endişe verici seviyelere çıkarıyor, diğer yandan da balistik silahlar alanındaki hedeflerini hızlandırıyor. Ancak tüm bu provokasyonlara rağmen ne ABD ne de İsrail, İran topraklarında nitelikli bir operasyon yoluyla doğrudan bir yanıt verdi.

Peki, Tahran Suriye’ye, Irak’a ve Pakistan’a yönelik son füze saldırılarıyla, bu bölgesel kargaşadan daha fazla yararlanmak üzere yeni çatışmalar çıkarmak ve sınırlarında çatışmalara hazır olduğunu duyurmak, aynı zamanda İranlı Kürtlere ve Beluçlara da rejimin sınır ötesi etnik çatışmalar da dahil olmak üzere her türlü çatışmaya hazır olduğu yönünde bir uyarı mesajı mı vermek istedi?

Tahran’ın bölgede yaşadığı güvenlik ve siyaset sorunlarıyla başa çıkmak üzere araçlarını kullanma konusunda çeşitlilikten yoksun oluşu, füzelerin her yönde tekrar fırlatılmasına sebep olacak.

Füze saldırılarıyla ortaya konan yeni model, hiç şüphesiz İran’ın yurt içinde ve dışında yaşadığı güvenlik ve siyaset sorunlarına bir çözüm getirmeyecek. Nitekim bu saldırıların ardından İranlı güvenlik güçleri Pakistan sınırında öldürüldü. Sınırın her iki tarafındaki dağınık terör örgütleri de yeni çatışmalar çıkarmaya her zaman müsait.  

Karşılıklı saldırılar yeniden tırmanır mı? Bu gerilim odağı, İran’ın vekillerinin Yemen’de, Gazze’de, Suriye’de ve Lübnan’da dahil olduğu süregelen çatışmalara nasıl ayak uyduracak?

Hiç kuşkusuz uluslararası toplumun bu gerilimler karşısındaki seçenekleri kısıtlı. Hele de ABD’nin Pakistan’a ve Pakistan ordusuna karşı mesafeyi koruma kararından dolayı ABD’nin İslamabad üzerindeki nüfuzu azalmışken. Ayrıca Washington, daha önce saldırıların Pakistan-Afganistan sınırları üzerinden yayılması konusunda da ciddi bir endişe göstermemişti.

Tahran’ın bölgede yaşadığı güvenlik ve siyaset sorunlarıyla başa çıkmak üzere araçlarını kullanma konusunda çeşitlilikten yoksun oluşu, füzelerin her yönde tekrar fırlatılmasına yol açacak. Bu da İran ile Pakistan ve Irak arasında siyasi gerilime yol açmakla kalmayacak, aynı zamanda İran’ın faaliyetleri ile vekillerinin faaliyetleri arasındaki benzerliğe dair bir başka gösterge sunacak.

Ayrıca Pakistan’ın Tahran’ın beklemediği şekilde hızlı bir tepki vermesi ve herkesin aşmaktan kaçındığı sınırları aşması da Tahran’ın bölgede askerî yeteneklerini sürekli sergileme çabasının tarihî komşusuyla daha derin bir çatışmaya ve bölgede herkesin izleyeceği bir örneğe dönüşmesinden korkarak, dikkatle değerlendireceği bir model oluşturacaktır.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)
TT

Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)

Etiyopya Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır’ı Afrika Boynuzu bölgesinde ‘Etiyopya’yı hedef alan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürütmekle’ ve ‘gerilimi artırmaya zemin hazırlamakla’ suçladı.

İki ülke arasında Mavi Nil üzerindeki Rönesans Barajı konusunda süren anlaşmazlığa atıfta bulunan bakanlık, açıklamasında Mısır’ın ‘Afrika Boynuzu’nda Etiyopya’yı merkeze alan, ancak onunla sınırlı olmayan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürüttüğünü’ savundu.

Bakanlık, Mısır’ın ‘diyaloğu reddettiğini ve gerilimi artırma niyetini açıkça ortaya koyan düşmanca söylemini yoğunlaştırdığını’ iddia etti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise dün yaptığı açıklamada, ülkesinin Etiyopya’nın Rönesans Barajı’na ilişkin tek taraflı adımlarını reddettiğini yineleyerek, “Etiyopya’nın uygulamaları tüm Afrika kıtasının istikrarını tehdit eden ciddi bir tehlike oluşturuyor” dedi.

Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanlığı da geçen ay yaptığı açıklamada, Etiyopya’nın baraj yönetiminde ‘tek taraflı ve kontrolsüz uygulamalarını’ sürdürdüğünü, bunun ‘havza ülkelerinin hak ve çıkarlarını tehdit eden ciddi riskler barındırdığını’ vurguladı.

Etiyopya, milyarlarca dolara mâl olan dev Rönesans Barajı’nın inşasına Nil Nehri üzerinde 2011 yılında başladı. Mısır ise projeyi, Afrika’nın en uzun nehrindeki tarihi su haklarını tehdit eden bir girişim olarak görüyor.

Afrika Birliği (AfB) arabuluculuğunda Mısır ile Etiyopya arasında yürütülen müzakereler Nisan 2021’de sonuçsuz kalmış; bunun üzerine Kahire, Addis Ababa’ya baskı uygulanması için konuyu Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne taşımıştı.


Macron ve Şi Cinping Ukrayna ve ticari İlişkileri görüştü

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron, Halkın Büyük Sarayı'ndaki tören kıtasını inceliyor (Reuters)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron, Halkın Büyük Sarayı'ndaki tören kıtasını inceliyor (Reuters)
TT

Macron ve Şi Cinping Ukrayna ve ticari İlişkileri görüştü

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron, Halkın Büyük Sarayı'ndaki tören kıtasını inceliyor (Reuters)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron, Halkın Büyük Sarayı'ndaki tören kıtasını inceliyor (Reuters)

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, bugün (Perşembe) Pekin’de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u ağırladı. Macron’un ziyareti, Çin ile Avrupa arasındaki ticaret dengesizliğinin giderilmesi ve Pekin’in Rusya ile ilişkilerini kullanarak Ukrayna savaşının sonlandırılmasına katkı sağlaması amacıyla gerçekleşti.

Görüşmede konuşan Şi Cinping, Fransa ile “daha istikrarlı” ilişkilere ihtiyaç duyduklarını belirterek, Çin’in “her türlü dış müdahalenin önlenmesi ve Çin–Fransa kapsamlı stratejik ortaklığının daha istikrarlı hale getirilmesi” için birlikte çalışmaya hazır olduğunu söyledi.

gthy
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Pekin'deki Büyük Halk Sarayı'nda düzenlenen resmi resepsiyonundan bir kare (Reuters)

Macron ise Çin ile iş birliğinin Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi açısından “hayati öneme sahip” olduğunu vurguladı. “Dünyada, Ukrayna’da ve çatışmalardan etkilenen tüm bölgelerde barış ve istikrarı desteklemek için birlikte hareket etmeyi sürdürmeliyiz. Birlikte çalışma kapasitemiz kritik” dedi.

Şi Cinping ve eşi Peng Liyuan, Macron ve eşi Brigitte Macron’u başkentteki Halkın Büyük Salonu’nda resmî törenle karşıladı. Macron çifti, Pekin’e gelişlerinde Çin’in üst düzey diplomatı Wang Yi tarafından da karşılanmıştı.

Macron, 2017’den bu yana dördüncü Çin ziyaretinde Başbakan Li Qiang ile de görüşecek. Ardından, daha önce Fransa’ya gönderilen pandaların geri döndüğü Çengdu kentine geçmesi planlanıyor.

Ukrayna’da ateşkes için Çin’e baskı

Macron’un temaslarında Ukrayna’daki savaş da önemli yer tutuyor. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Çin’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olarak “Moskova’ya baskı uygulayabileceğini” belirtti. “Rusya’nın, özellikle de Vladimir Putin’in ateşkesi kabul etmesi için Çin’e güveniyoruz” dedi.

fgthy
Çin Devlet Başkanı'nın eşi, Fransa Devlet Başkanı'nın eşiyle birlikte, Macron'un Büyük Halk Salonu'ndaki resepsiyonunda (Reuters)

Çin, tüm ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı ve barış görüşmelerine dönülmesi çağrısı yapmasına rağmen, 2022’de başlayan işgal nedeniyle Rusya’yı hiçbir zaman açık şekilde kınamadı. Batılı ülkeler, Pekin’i Moskova’nın savunma sanayisi için gerekli askeri bileşenleri sağlayarak Rusya’ya ekonomik destek sunmakla suçluyor.

ju
Çocuklar Fransız cumhurbaşkanını karşılamak için bayrak ve çiçek salladılar (Reuters)

Fransız Cumhurbaşkanlığı, Macron’un görüşmede Şi Cinping’e “Çin’in Rusya’ya savaşı sürdürmesine yardımcı olacak herhangi bir imkân sağlamaktan kaçınması gerektiğini” aktaracağını bildirdi.

Macron’un ziyareti, bu hafta Paris’i ziyaret eden Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin Avrupa’ya destek çağrısının ardından gerçekleşti. Zelenskiy, Macron ve Avrupalı liderlerle yaptığı görüşmeler sonrası “Savaşın adil bir şekilde sona ermesi gerektiği konusunda hemfikiriz” mesajı vermişti.

Ticaret gündemi

Macron’un Çin temaslarında ticaret de önemli bir başlık oluşturuyor. Avrupa Birliği, Çin ile 357 milyar dolarlık büyük bir ticaret açığı veriyor. Macron’un danışmanları, Çin’in daha fazla iç tüketim yapması, Avrupalıların ise daha fazla üretmesi gerektiğini belirtiyor.

Macron, daha önce AB’ye Çin’e olan bağımlılığı azaltma ve teknolojide Avrupalı şirketlere öncelik verilmesi çağrısında bulunmuştu. Geçen ay düzenlenen bir Avrupa teknoloji zirvesinde, “Avrupa’nın ABD ve Çinli teknoloji devlerine bağımlı olmak istemediğini” söylemişti.

Macron, üç gün sürecek Çin ziyaretinin son gününde Sichuan eyaletindeki Çengdu kentini ziyaret edecek. Çinli bir diplomat, Fransa’ya yeni pandaların gönderileceğini açıkladı.

Fransız tarafı, Çengdu ziyaretinin “Çin protokolünde son derece istisnai” olduğunu belirterek, Macron tarafından memnuniyetle karşılandığını ifade etti.


İngiltere, suçluları takip etmek için yüz tanıma teknolojisinin kullanımını artırıyor

Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)
Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)
TT

İngiltere, suçluları takip etmek için yüz tanıma teknolojisinin kullanımını artırıyor

Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)
Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)

İngiltere hükümeti tarafından bugün yapılan bir açıklamada, polislerin suçluları yakalamak için yüz tanıma teknolojisinin kullanımını artıracağını duyururken bu teknolojinin kullanımını denetlemek üzere yeni bir kurum kurulmasını önerdi.

Bu teknoloji, son iki yılda yüz tanıma teknolojisini kullanarak tecavüz, aile içi şiddet ve şiddet suçları dahil olmak üzere bin 300 tutuklama gerçekleştiren Metropolitan Polisi tarafından halihazırda kullanılıyor.

Ancak, İngiltere merkezli sivil özgürlükler örgütü Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasının ciddi bir mahremiyet ihlali olduğunu belirtti.

Avrupa'daki yasaların halkı toplu yüz tanıma gözetiminden koruduğunu söyleyen Big Brother Watch’a göre ancak İngiltere, demokratik dünyadan ayrı bir ülke ve burada halk artık bu kameralar tarafından izleniyor ve neredeyse her gün şüpheli muamelesi görüyor.

Metropolitan Polisi, futbol maçları gibi büyük etkinliklerde, izleme listesindeki kişileri tespit etmek için canlı yüz tanıma teknolojisini halihazırda kullanıyor.

Polis Bakanı Sarah Jones yaptığı açıklamada, yüz tanıma teknolojisinin DNA eşleştirmesinden bu yana suçluları yakalamaya yardımcı olan en büyük atılım olduğunu söyledi.

Jones, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu teknoloji, sokaklarımızdan binlerce tehlikeli suçluyu uzaklaştırmaya yardımcı oldu ve polisin güvenliğimizi sağlamasına destek olmak için muazzam bir potansiyele sahip.”

Hükümet, teknolojinin faydalarını ve gizlilik koruması da dahil olmak üzere halkın güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri incelemek üzere on haftalık bir danışma süreci başlatacağını açıklarken polisin yüz tanıma ve benzeri teknolojileri kullanımını denetlemek ve düzenlemek için tek bir kurum oluşturulmasını önerdi.