AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
TT

AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.

Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.

Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.

Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.

Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.

srftbn
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.

Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.

AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.

sdcevr
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)

Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.

Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden  İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.

Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.

Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.

 



Fukuşima robotu ikinci görevine başladı

Fukuşima I nükleer santrali (AP)
Fukuşima I nükleer santrali (AP)
TT

Fukuşima robotu ikinci görevine başladı

Fukuşima I nükleer santrali (AP)
Fukuşima I nükleer santrali (AP)

2011'deki nükleer felaketin ardından uzun ve karmaşık bir şekilde devam eden devreden çıkarma çalışmaları kapsamında bir robot, Japonya'daki Fukushima I santralinin reaktörlerinden birinden erimiş nükleer yakıtı çıkarmak için ikinci denemesine başladı.

Salı günü Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi (Tepco), santralin 2 numaralı reaktöründe çekirdeğe yakın bir yerden yeni bir radyoaktif kalıntı örneği almayı amaçlayan bu son görevi başlattı.

Bu çaba, geçen kasımda gerçekleştirilen ve analiz için bir gramdan daha az miktarda enkazı başarıyla çıkaran ilk deneme çalışmasının üzerine kuruldu.

"Telesco" diye bilinen robotik sistem, uzatılabilir kollar, kameralar ve yüksek radyasyonlu bölgelerde çalışmak üzere tasarlanmış bir kavrama aracına sahip.

Dar bir geçitten geçirilen cihaz, reaktörün birincil muhafaza kabının içinde 22 metreye kadar manevra yapabilecek. Robotun ucunun yeni hedef konuma ulaşmasının 12 gün kadar sürmesi bekleniyor.

Bu ikinci operasyon, Mart 2011'deki 9.0 büyüklüğündeki deprem ve tsunaminin yol açtığı üçlü erime sırasında erimiş yakıtın daha fazlasının biriktiğine inanılan reaktörün merkezine 1 ila 2 metre yakınından malzeme almaya odaklanıyor.

sdfrgthy
Japonya'nın kuzeydoğusundaki Futaba kasabasında bulunan Fukuşhima I nükleer santralinde 20 Şubat 2025'te bir kuş uçarken (AP)

Felaket, tarihteki en kötü nükleer kazalardan birini tetiklemiş ve üç reaktörde yaklaşık 880 ton radyoaktif yakıt enkazı bırakmıştı.

Bir önceki görevde alınan ve kabaca bir kuru üzüm büyüklüğündeki numunede uranyum, zirkonyum ve nükleer yakıtta kullanılan diğer maddelerin izlerine rastlanmıştı. Ancak bilim insanları, hasarlı reaktörlerin içindeki enkaz bileşimi ve dağılımının daha iyi anlaşılabilmesi için daha fazla örnekleme yapılması gerektiğini söylüyor.

Nihai amaç, 3 numaralı reaktörde 2030'larda başlaması planlanan büyük ölçekli yakıt çıkarma işlemi için gerekli teknoloji ve teknikleri geliştirmek. Tepco, robotun engeller nedeniyle daha derin bölgeye ulaşamaması halinde bir önceki konumdan örnek toplamaya geri dönebileceğini söylüyor.

Tepco geçen yıl, teleskopik geri alma sisteminin ilk kullanımından bu yana geliştirildiğini doğruladı. Görüşü iyileştirmek için yeni bir kamera eklendi ve uç bölümde denge artırıldı.

Marttaki hazırlık çalışmaları, boruların sırasını kontrol etmek için yoğun işçi eğitimini ve daha önceki görevi birkaç ay geciktiren kamera sorunlarını içeriyordu.

dsfgtrhy
Tepco'nun Fukuşima prefaktörlüğünün Okuma kentindkei Fukuşima I nükleer santralinde ikinci yakıt enkazı denemesi sırasında izolasyon vanasından geçen uçtaki cihazı gösteren fotoğraflar (AFP)

Hizmetten çıkarma sürecinin onlarca yıl sürmesi bekleniyor. Bazı uzmanlar aşırı radyasyon seviyeleri ve teknik karmaşıklık nedeniyle bir yüzyıldan fazla sürebileceği uyarısında bulunuyor.

Robotlar, geçen ay iki reaktör binasının yeraltı bölgelerinden radyasyonlu kum torbalarını çıkarmaya başlamıştı.

2023'te Japonya, 540 olimpik yüzme havuzu hacmine eşdeğer arıtılmış atık suyu Pasifik Okyanusu'na bırakmaya başlamıştı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın desteklediği bu hamle, Çin ve Rusya'nın Japon deniz ürünleri ithalatını yasaklamasına yol açmıştı.

Çin o zamandan beri Fukuşima yakınlarındaki deniz suyunda ya da deniz yaşamında herhangi bir anormallik olmadığını bildirmiş olsa da daha ileri testler yapılana kadar yasağı uygulamaya devam edecek.

Independent Türkçe