Almanya Başbakanı Scholz, ülkesindeki havayı "tedirgin edici" olarak nitelendirdi

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ülkedeki durumu tedirgin edici olarak gördüğünü söyledi

Olaf Scholz (AA)
Olaf Scholz (AA)
TT

Almanya Başbakanı Scholz, ülkesindeki havayı "tedirgin edici" olarak nitelendirdi

Olaf Scholz (AA)
Olaf Scholz (AA)

Haftalık Die Zeit gazetesine açıklamada bulunan Scholz, ülkedeki durumu nasıl algıladığı yönündeki soruya, "Tedirgin edici. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali nedeniyle ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi çalkantıyı hissedebiliyorsunuz. Aynı zamanda bir belirsizlik hissi de var çünkü ekonomik olarak güçlü bir ülke olarak 20-30 yıl sonra da iyi işlerin olması ve teknolojinin ön saflarında yer almaya devam etmemiz için rotamızı belirleme sürecindeyiz. Salgının birlikte yaşama biçimimizi değiştirdiğini de hissedebilirsiniz. Sonuç olarak, daha büyük bir rahatsızlık duygusu fark ediyorum." ifadelerini kullandı.

Başbakan Scholz, hükümetin imajında nasıl bir rol oynadığının sorulması üzerine de "Federal Şansölye olarak hükümetten ben sorumluyum. Nokta. Dolayısıyla hükümetle hiçbir ilgim olmadığını söylemek yanlış olur. Ne yazık ki kamuoyunda uzun tartışmalar olmadan önemli kararlar almak çok nadiren mümkün olmuştur. Bunun suçunu kabul etmek zorundayız ve ben bunu yapmasaydım da olurdu." diye konuştu.

AfD ülke imajına zarar veriyor

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinin (AfD) ülke imajına zarar verdiğine ve Avrupa'daki aşırı sağın yükselişine dikkati çeken Şansölye, şöyle devam etti:

Avrupa'nın her yerinde sağ popülist partilerin yükselişine tanık oluyoruz. Sağ popülistler Finlandiya'da hükümette, İsveç'te de hükümeti destekliyorlar. Hollanda ve Belçika'da güçlüler ve Fransa'da anketlerde öndeler. İspanya'da Muhafazakâr Parti ile sağ popülistler arasındaki koalisyon kıl payı önlendi. Sağ popülistler Portekiz'de de kazanımlar elde ediyor, İtalya'da iktidar partisi konumundalar. Sadece Polonya'da işler tam tersine döndü. Yani toplumlarımızda bir şeyler oluyor.

Ukrayna'ya daha fazla yardım çağrısı

Avrupa ülkelerine Ukrayna'ya daha fazla yardım çağrısı yapan Scholz, "Ukrayna ülkesini savunabilmeli. Avrupa'nın Ukrayna'yı kendi ülkesini savunması konusunda desteklemek için daha fazlasını yapması gerektiğine inanıyorum. Avrupa devletlerinin 2024 yılı için şu ana kadar ayırdıkları katkı henüz yeterince büyük değil. Desteğimizi önemli ölçüde arttırabilmemiz için Avrupa'nın her ülkenin ne kadar katkıda bulunabileceğini tartışması gerekiyor." şeklinde konuştu.

Scholz ayrıca Ukrayna konusunda Almanya'da sürekli olarak hükümetin çok az şey yaptığı ve çok tereddütlü olduğu yönündeki eleştirilerle yüzleşmek zorunda kaldığı için kızgın olduğunu da dile getirerek, "Oysa biz diğer tüm Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden çok daha fazlasını yapıyoruz. Bu nedenle mevkidaşlarımla sık sık telefonda görüşüyorum ve onlardan daha fazlasını yapmalarını istiyorum." dedi.

Ukrayna'da ki savaşın ne zaman biteceği konusunda kimsenin kesin bir cevap veremeyeceğini anlatan Şansölye, "Bizim görevimiz Ukrayna'nın uzun vadede kendini savunabilmesini sağlamak. Almanya şu anda Avrupa'daki bilinen silah desteğinin yarısından fazlasını Ukrayna'yı savunmak için seferber ediyor. Bunu uzun vadede tek başımıza yapabileceğimize inanmak kibir olur. Bir kez daha Avrupa'daki dostlarımız yardımlarını büyük ölçüde arttırmalıdır. ABD'nin destekçi olmaktan vazgeçmesi durumunda Almanya'nın Ukrayna'nın en büyük destekçisi haline gelmesi iyi bir haber olmayacaktır. (eski Başbakan) Helmut Schmidt'in dediği gibi, biz sadece bir orta gücüz." değerlendirmesinde bulundu.

Eski Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in "AB kendi nükleer silahlarına sahip olmalı" ifadelerine ilişkin Scholz, "Bugün bu tartışmanın ne hakkında olduğunu bilmiyorum. Transatlantik işbirliğini sürdürmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle hükümetim ABD ve NATO ile nükleer paylaşımı sürdürmeye karar verdi. Bunun ileriye dönük daha gerçekçi bir yol olduğunu düşünüyorum." dedi.



Trump yönetimi, Nikaragua ve Honduras vatandaşları için Geçici Koruma Statüsü'nü kaldırdı

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem (Arşiv- AP)
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem (Arşiv- AP)
TT

Trump yönetimi, Nikaragua ve Honduras vatandaşları için Geçici Koruma Statüsü'nü kaldırdı

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem (Arşiv- AP)
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem (Arşiv- AP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimi dün, Honduras ve Nikaragua vatandaşları için Geçici Koruma Statüsü'nün iptal edildiğini duyurdu; bu karar 70 binden fazla kişiyi önümüzdeki aylarda ABD'den sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya bırakıyor.

İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem yaptığı açıklamada, “Ülkedeki genel koşullar Honduraslıların güvenli bir şekilde evlerine dönmelerine yetecek kadar iyileşti” dedi. Şu anda tahminen 72 bin Honduraslı ve 4 bin Nikaragualıya verilen Geçici Koruma Statüsü, 1998 yılında her iki Orta Amerika ülkesinde de geniş çaplı yıkıma neden olan Mitch Kasırgasının ardından 1999 yılında verilmişti.

İç Güvenlik Bakanlığı yaptığı ayrı bir açıklamada Bakan Noem'in, Nikaragualılar konusunda da benzer bir sonuca vardığını belirterek “Geçici Koruma Statüsü’nün (TPS) çeyrek asır sürmemesi gerektiğini” vurguladı. Washington merkezli bir Latin Amerika insan hakları araştırma ve savunma merkezi olan Washington Office on Latin American Affairs, bakanlığı Honduras ve Nikaragua vatandaşlarının yanı sıra benzer eylemlerden etkilenen diğer ülkelerden gelenler için TPS'yi iptal etme kararını geri almaya çağırdı.

“STK'dan yapılan açıklamada, “Honduras ve Nikaragua, çok sayıda doğal afetin yanı sıra, onlarca yıldır yapısal cezasızlık, şiddet, yoksulluk ve temel kamu hizmetlerine erişim eksikliğinden muzdariptir. Nikaragualılar ise ifade özgürlüğü, örgütlenme ve insan hakları da dâhil olmak üzere sivil özgürlüklerini reddeden otoriter bir hükümet altında yaşamaktadır" denildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre hak sahiplerini sınır dışı edilmekten koruyan ve onlara ABD'de çalışma hakkı veren TPS, çatışma, doğal afet veya diğer “olağanüstü” koşullar nedeniyle ülkelerinde güvenlikleri risk altında olan göçmenlere geçici olarak verilmektedir.

Trump yönetimi daha önce de Haitililer, Venezuelalılar, Afganlar, Nepalliler ve Kamerunlular için Geçici Korumalı Statü'yü iptal etmişti. Başkan Donald Trump, ABD'nin “yabancı suçlular” tarafından “istila” edildiğini düşündüğü yasadışı göçle mücadeleyi en önemli önceliklerinden biri haline getirdi.