Rusya: Gazze Şeridi'nde insanların ölmesi "soykırım" olarak nitelendirilebilir

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev: Kısa sürede kadın ve çocuk dahil bu kadar insanın ölmesi gerçekten suçtur. Bu, soykırım olarak nitelendirilebilir

Aleksandr Lavrentyev (AA)
Aleksandr Lavrentyev (AA)
TT

Rusya: Gazze Şeridi'nde insanların ölmesi "soykırım" olarak nitelendirilebilir

Aleksandr Lavrentyev (AA)
Aleksandr Lavrentyev (AA)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, Kazakistan’ın ev sahipliğinde Astana’da gerçekleştirilen Suriye konulu 21. Astana görüşmelerinin ardından basın toplantısı düzenledi.

Gazze Şeridi'ndeki duruma değinen Lavrentyev, "Gazze Şeridi'ndeki trajik olaylar, insanlık dışı haline geldi. Kısa sürede kadın ve çocuk dahil bu kadar insanın ölmesi gerçekten suçtur. Bu, soykırım olarak nitelendirilebilir ancak Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail aleyhine 'soykırım' davası açtığı Lahey'deki UAD, bunu hukuk açısından değerlendirmesi gerekiyor." ifadesini kullandı.

Lavrentyev, İsrail'in Filistin'e yönelik siyasetini de değerlendirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

İsrail yönetiminin müsamahakarlık siyaseti, Orta Doğu bölgesinin tamamı için son derece olumsuz sonuçlara yol açabilir. Gazze Şeridi'nde savaş devam ederse çatışmalar, Lübnan ve Suriye'ye de kaçınılmaz olarak sıçrayacak. Söz konusu ülkeler de bu savaşa dahil olursa Orta Doğu bölgesinde diğer ülkeler de zarar görecek. Kimse bunun böyle olmasını istemiyor. Bunun mümkün olan tüm yöntemlerle önlenmesi gerekiyor.

Filistin devletinin önemine işaret eden Lavrentyev, bu meselenin bir an önce çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Lavrentyev, "Uluslararası toplumun, Gazze Şeridi'nde çatışmaların durdurulması ve iki devletli sistemi Filistinliler ile istişare etmek için müzakere masasına oturulması gerektiği konusunda İsrail'i ikna etmesi gerekiyor." dedi.

"ABD ve İngiltere'nin Yemen topraklarında saldırıları kabul edilemez"

ABD ve İngiltere'nin Yemen topraklarında saldırılar düzenlediğine dikkati çeken Lavrentyev, şunları kaydetti:

Elbette, Babu'l Mendeb Boğazı'ndan geçen gemilerin vurulmasını kınıyoruz, ancak Batı'nın bu eylemleri orantısız ve kesinlikle kabul edilemez. Yemen'in Kızıldeniz'de seferlerin güvenceye alınması amacıyla bombalandığı yönünde belirtilen hedeflere ulaşılamayacak. Tüm bölgenin yeniden alevlenmesine ve büyük bir çatışma bölgesine dönüşmesine izin verilmemeli.

Suriye meselesine de değinen Lavrentyev, ABD'nin Suriye'deki yasa dışı varlığının ülkedeki durumun istikrarsızlaşmasına neden olduğunu, Rusya, Türkiye ve İran'ın bu konuda ortak pozisyona sahip olduğunu söyledi.

"ABD'nin Suriye'de durumu istikrarsızlaştırmak amacıyla DEAŞ terör örgütünü kullandığını" ve bunun "kabul edilemez" olduğunu vurgulayan Lavrentyev, Suriye meselesi çözümüne ilişkin Astana formatının etkili mekanizma kalmaya devam ettiğini dile getirdi.

Aleksandr Lavrentyev, Kazakistan'ın, Birleşmiş Milletler'in (BM) Golan Tepeleri'ndeki Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) misyonu için askeri birlik gönderme yönündeki kararını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi.



İran: Uranyum zenginleştirmek için ‘her hakka’ sahibiz

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
TT

İran: Uranyum zenginleştirmek için ‘her hakka’ sahibiz

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)

İran bugün, Batı'nın Tahran'ın nükleer silah peşinde olabileceğine dair artan korkularına ve ABD ile görüşmelerin ertelenmesine rağmen uranyum zenginleştirme ‘hakkını’ savundu.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi X platformunda yaptığı paylaşımda, “İran'ın tam nükleer yakıt döngüsüne sahip olmaya hakkı var” dedi ve Tahran'ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın (NPT) imzacılarından olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Arakçi, “Nükleer silahları tamamen reddederken uranyum zenginleştiren pek çok NPT imzacısı ülke var” ifadesini kullandı.

NPT imzacısı ülkeler, nükleer stoklarını beyan etmek ve bunları Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) gözetimi altına almakla yükümlüdür.

ABD ve diğer Batılı ülkeler İran'ı nükleer silah elde etmeye çalışmakla suçlarken, Tahran bunu reddediyor ve nükleer programının sadece sivil amaçlı olduğunda ısrar ediyor.

İran ve ABD, 12 Nisan'dan bu yana Tahran'ın nükleer programına ilişkin görüşmeler yürütüyor.

Bu görüşmeler, Donald Trump'ın 2018'deki ilk başkanlık döneminde ABD'yi büyük güçlerin İran'la yaptığı anlaşmadan çekmesinden bu yana İran'ın nükleer programına ilişkin en üst düzey temas olma özelliğini taşıyor.

Tahran tarafından geliştirilen yerli santrifüjler (Arşiv-AFP)Tahran tarafından geliştirilen yerli santrifüjler(Arşiv-AFP)

Arabulucu Umman bu hafta başında yaptığı açıklamada, başlangıçta cumartesi günü (bugün) yapılması planlanan dördüncü tur görüşmelerin ‘lojistik nedenler’ ileri sürülerek ertelendiğini duyurdu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü verdiği bir demeçte, İran'a uranyum zenginleştirmekten ‘vazgeçmesi’ çağrısında bulunarak, ‘dünyada uranyum zenginleştiren ülkelerin nükleer silah sahibi ülkeler olduğunu’ söyledi.

İran şu anda uranyumu yüzde 60'a kadar zenginleştiriyor. Bu oran anlaşmada öngörülen yüzde 3,67'lik oranın oldukça üzerinde, ancak askeri kullanım için gerekli olan yüzde 90'lık eşiğin halen altında.

Stoklar önde gelen Batılı ülkeler için endişe kaynağı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Nool Barrot pazartesi günü yaptığı açıklamada, İran'ın ‘nükleer silah edinmenin eşiğinde’ olduğunu söyledi ve Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin Avrupa güvenliğine bir tehdit olarak görülmesi halinde Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının yeniden devreye sokulabileceğini ifade etti.

Tahran, 2015 nükleer anlaşmasının imzacılarından biri olan Fransa'nın açıklamalarını ‘gülünç’ olarak nitelendirdi.

Arakçi daha önce İran'ın uranyum zenginleştirme hakkının ‘müzakere edilemez’ olduğunu söylemişti.

UAEA Başkanı Rafael Grossi çarşamba günü yaptığı açıklamada, zenginleştirilmiş malzemenin ‘kolayca eritilebileceğini’ ya da İran dışına ‘gönderilebileceğini’ söyledi.

Geçtiğimiz ay İran hükümet sözcüsü Fatma Muhacerani zenginleştirilmiş malzemenin transferinin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtmişti.

Rubio, İran'ın nükleer tesislerinin ABD'li uzmanlar tarafından da denetlenmesine izin vermesi gerektiğini vurguladı.

Rubio ayrıca Tahran'a, İsrail'e ve Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırıları ABD'nin misilleme saldırılarına yol açan Yemen'deki Husilere verdiği desteği sona erdirmesi çağrısında bulundu.

Tahran, Washington ile görüşmelerin sadece nükleer program ve yaptırımların kaldırılması konularını ele almasında ısrar ediyor ve bölgesel nüfuzu ve askeri kabiliyetleri ile ilgili müzakereleri dışlıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz hafta, güvenilir bir anlaşmanın ‘İran'ın nükleer silahlar için uranyum zenginleştirme kabiliyetini ortadan kaldırması’ ve balistik füze geliştirmesini engellemesi gerektiğini söyledi. Arakçi ise Netanyahu'yu ABD politikasını ‘dikte etmekle’ suçladı.