Çin, Kızıldeniz’deki Husi saldırılarını durdurması için İran’a baskı mı yapıyor?

6 Ağustos 2023 tarihinde Mısır’da Süveyş Kanalı’nda bir konteyner gemisi seyrediyor (Reuters)
6 Ağustos 2023 tarihinde Mısır’da Süveyş Kanalı’nda bir konteyner gemisi seyrediyor (Reuters)
TT

Çin, Kızıldeniz’deki Husi saldırılarını durdurması için İran’a baskı mı yapıyor?

6 Ağustos 2023 tarihinde Mısır’da Süveyş Kanalı’nda bir konteyner gemisi seyrediyor (Reuters)
6 Ağustos 2023 tarihinde Mısır’da Süveyş Kanalı’nda bir konteyner gemisi seyrediyor (Reuters)

İranlı dört kaynak ve bir diplomata göre, Çinli yetkililer, İranlı mevkidaşlarından Tahran’la müttefik Husilerin Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırılarının durdurulmasına yardım etmelerini, aksi takdirde Pekin ile ticari ilişkilerin zarar görebileceğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre, İranlı kaynaklar, son dönemde Pekin ve Tahran’da yapılan birkaç toplantıda, söz konusu saldırılar ve ticarete ilişkin görüşmelerin yapıldığını belirtti.

Ancak kaynaklar, bu görüşmelerin ne zaman gerçekleştiği veya kimin katıldığı konusunda ayrıntı vermeyi reddetti.

Görüşmeler hakkında bilgi veren İranlı bir yetkili şunları söyledi;

Temel olarak Çin şöyle diyor: Çıkarlarımız herhangi bir şekilde zarar görürse, bu Tahran’la olan işimizi etkileyecektir. O halde Husilere itidal göstermelerini söyleyin.

Husilerin Gazze’deki Filistinlilere destek amaçlı olduğunu söylediği saldırılar, Çin’den gelen gemiler tarafından yaygın olarak kullanılan, Asya ile Avrupa arasındaki önemli ticaret yolunu bozarak, nakliye ve sigorta maliyetlerini artırdı.

Ancak İranlı dört kaynak, Çinli yetkililerin, Husi saldırıları nedeniyle çıkarlarının zarar görmesi durumunda, Pekin’in İran’la ticari ilişkilerinin nasıl etkileneceği konusunda herhangi bir spesifik yorum veya tehditte bulunmadığını söyledi.

Çin, son on yılda İran’ın en büyük ticaret ortağı olmasına rağmen ticari ilişkileri dengesiz.

Örneğin, ticari analiz firması Kpler’in tanker izleme verilerine göre, ABD yaptırımlarının diğer birçok müşteriyi uzak tutması ve Çinli firmaların büyük indirimlerden kar etmesi nedeniyle, Çinli petrol rafinerileri, geçen yıl İran’ın ham ihracatının yüzde 90’ından fazlasını satın aldı.

Ancak İran petrolü Çin’in ham ithalatının yalnızca yüzde 10’unu oluşturuyor ve Pekin’in başka yerlerdeki açıkları kapatabilecek bir dizi tedarikçisi var.

İranlı kaynaklara göre Pekin Çin’e bağlı herhangi bir geminin vurulması veya ülkenin çıkarlarının herhangi bir şekilde etkilenmesi durumunda, Tahran’a karşı büyük hayal kırıklığı yaşayacağını açıkça belirtti.

İranlı kaynaklardan biri, Çin’in İran için önemli olduğunu, ancak Tahran’ın Yemen’deki Husilerin yanı sıra Gazze, Lübnan, Suriye ve Irak’ta da vekillerinin olduğunu ve karar alma sürecinde bölgesel ittifakları ve önceliklerinin önemli bir rol oynadığını söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı, Kızıldeniz saldırılarını görüşmek üzere İran’la yapılan toplantılar hakkında yorum yapması istendiğinde şu açıklamayı yaptı;

“Çin, Ortadoğu ülkelerinin samimi bir dostudur ve bölgesel güvenlik ve istikrarı teşvik etmeye ve ortak kalkınma ve refah arayışına kararlıdır.”

Bakanlık Reuters’a yapılan açıklamada, “Ortadoğu ülkelerinin stratejik bağımsızlıklarını güçlendirmelerini ve bölgesel güvenlik sorunlarını çözmek için birleşip işbirliği yapmalarını sıkı bir şekilde destekliyoruz” ifadelerini de kullandı.



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.