"Tanımlanamayan nesneler" ABD'deki harcamaları yönlendiren bir efsane mi?

Komplo teorisyenleri, bu iddianın sürdürülebilirliğini desteklemek ve vergi mükelleflerinin konuyu araştırmak üzere milyonlarca dolar harcamasını sağlamak için hükümetle birlikte çalışıyor

Anormal olduğunu iddia ettikleri ancak aslında 1950'lerdeki bir füze kovanına ait olan bir parçayı incelemek için perde arkasında insanlar araştırmalar yaptı (Independent Arabia)
Anormal olduğunu iddia ettikleri ancak aslında 1950'lerdeki bir füze kovanına ait olan bir parçayı incelemek için perde arkasında insanlar araştırmalar yaptı (Independent Arabia)
TT

"Tanımlanamayan nesneler" ABD'deki harcamaları yönlendiren bir efsane mi?

Anormal olduğunu iddia ettikleri ancak aslında 1950'lerdeki bir füze kovanına ait olan bir parçayı incelemek için perde arkasında insanlar araştırmalar yaptı (Independent Arabia)
Anormal olduğunu iddia ettikleri ancak aslında 1950'lerdeki bir füze kovanına ait olan bir parçayı incelemek için perde arkasında insanlar araştırmalar yaptı (Independent Arabia)

Kifaye O'Leary 

Pentagon'un tanımlanamayan anormal fenomenler (unidentified anomalous phenomena-UAP) ile ilgili eski baş araştırmacısına göre, ABD hükümeti çıkarına ve ABD hükümeti içinde çalışan komplo teorisyenleri, vergi mükelleflerinin bunları araştırmak için milyonlarca dolar harcamasını sağlamak amacıyla UFO'larla ilgili efsanelerin varlığını sürdürmek için çalışıyor. 

Sean Kirkpatrick, savunma bakanlığının Tüm-alan Anormallik Çözüm Ofisi'nin (AARO) ilk müdürü olarak geçen ay istifa ettikten sonra bu hafta bir podcastte bu iddiayı dile getirdi.

AARO, UAP gözlemlerine ilişkin askeri raporları derlemek ve hükümetin bildikleri konusunda daha şeffaf olmak için 2022'de kuruldu.

Kirkpatrick, AARO'nun Kongre'ye sunulan ve bu yılın sonlarında yayınlanması planlanan ilk kapsamlı tarihsel kayıt raporunun, uzaylı yaşamının varlığına veya hükümetin bunu örtbas ettiğine dair hiçbir kanıt içermediğini söyledi. 

Ancak birçok yasa koyucunun, hükümetin gizli UFO araştırma programları hakkında "bir grup insandan oluşan çekirdek grup" tarafından yayılan asılsız hikayeleri benimsemekten fazlasıyla mutlu olduğu konusunda ısrar etti.

Bu iddialar arasında, eski ABD istihbarat yetkilisi ve istihbaratçı David Grusch'un geçen yıl, bozulmamış uzaylı araçları ve uzak bir tesiste depolanan bozulmamış uzaylı bileşikler ve insan dışı "biyolojik maddeler" hakkındaki şaşırtıcı iddiaları da yer alıyordu.

Kirkpatrick, In the Room With Peter Bergen isimli podcast'inde "Bunlar mevzuat yazmak için perde arkasında Kongre ile birlikte çalışan insanlardan bazılarını da içeriyor" dedi. 

Eski Pentagon yetkilisi "UAP olduğunu iddia ettikleri ve gerçekte 1950'lerden kalma bir füze kovanı parçası olan bir malzemeyi incelemek için bir ABD şirketi ve ABD ordusuyla birlikte çalışan kişilerle aynı kişiler. Bu kişiler, öne çıkıp 'Hey, elimde ilk elden kanıt yok ama bütün bu insanlar bana bunu söylüyor' diyen kişileri etkileyenlerle de aynı kişiler" dedi. 

Kirkpatrick bu kişilerin isimlerini vermeyi reddetti ancak CNN'den Peter Bergen'in "gerçek komplonun, hükümeti uzaylıları soruşturma işine dahil etmek için bir grup gerçek inanan tarafından yürütüldüğü" şeklindeki gözlemine katıldığını belirtti. 

Eleştirel düşünme becerileri

Kirkpatrick "Bu tam olarak kendi kendini yalayan bir dondurma külahı" ifadelerini kullandı ardından "Bu işte olabilecek en iyi şey uzaylıları bulmamdı. Onları ortaya çıkarabilirdim ama yoklar. Dünya dışı varlıklara dair hiçbir kanıt yok. Uzaylılara dair hiçbir kanıt yok ve hükümetin komplolarına dair de bir kanıt yok" dedi. 

The Guardian'ın haberine göre Kirkpatrick, geçen hafta Scientific American tarafından yayınlanan bir makalesinde, yasa koyucuların "örtbas etmeyi ortaya çıkarma" telaşı içerisinde "komploya dayalı karar alma" ve sansasyonelliğe yenik düşmelerinden korktuğunu söyledi.

Kirkpatrick "Bazılarının destekleyici delilleri görmeden ve hatta talep etmeden bu hikayeler üzerinde yargıda bulunma ve harekete geçme konusundaki istekliliği endişe verici. İddialar bu kadar olağanüstü olduğunda bu ihmal daha da sorun yaratan bir hal alıyor" dedi. 

Pentagon'un eski yetkilisi "Bazı Kongre üyeleri, konu hakkında kanıta dayalı bir brifing almak yerine uzaylılar hakkında basına fikir beyan etmeyi tercih ediyor. Bu üyelerin, ilgi odağı olmak yerine eleştirel düşünme becerilerini sergilemeye yönelik bir sorumluluğu var" ifadelerini kullandı. 

Hayal kırıklığı Bergen'le yaptığı konuşmada açıkça görülen Kirkpatrick, departmanının onlarca yıl öncesine ait UFO raporlarını ve gözlemlerini derlemek ve değerlendirmek için "titiz bir bilimsel çerçeve ve veriye dayalı bir yaklaşım" kullanma misyonunun, yanlış beyanlar, gerçeklerin çarpıtılması ve güvenilmez kaynaklardan gelen diğer yanlış bilgi parçacıkları nedeniyle sekteye uğradığını söyledi.

Kirkpatrick "UFO hikayesini anlatmak veya medyaya açıklamak için gelen insanlarla konuşan insanlar var ve başka insanlar da geliyor, ancak hiçbirinin ilk elden kanıt veya bilgiye sahip olmadığı ortaya çıktı" ifadelerine yer verdi. 

Ardından "Hepsi başkalarından duydukları hikayeleri aktarıyorlar. Tüm bu insanların birbirini nereden tanıdıklarını takip ederseniz, bunların hepsinin aynı çekirdek gruba ait olduğunu görürsünüz" ifadelerine yer verdi. 

Kirkpatrick'a göre, ekibi son yıllarda Pentagon tarafından gizliliği kaldırılan bazı askeri karşılaşma videoları da dahil olmak üzere, kaydedilen UFO gözlemlerinin en az yüzde 90'ının tamamen mantıklı bir açıklamaya sahip olduğu sonucunu çıkardı. 

Eski araştırmacıya göre, "Bu tür gözlemleri derinlemesine incelerken -ki yüzlercesi var- geriye dönüp pilotla çalışıyorsunuz, sensörle çalışıyorsunuz ve tüm etkileşimi yeniden oluşturuyorsunuz, 10 veya daha fazlasından 9'u, paralaks dediğimiz optik bir illüzyona dönüşüyor. Açıklama bulamadığımız çoğu zaman bu durum veri eksikliğinden oluyor, yani bilgisayara koyabileceğiniz, üzerinde analiz yapabileceğiniz tutarlı, sağlam, kayıtlı verilerden bahsediyorum" dedi. 

Kirkpatrick bilimsel açıklamaları hiçbir şekilde kabul etme olasılıklarının düşük olduğunu ekledi. "UFO'lara gerçekten inananlarının din değiştirmesini sağlayacak açıkça yapacağım, söyleyeceğim veya öne süreceğim hiçbir şey kesinlikle yok" ifadelerine yer verdi. 

Independent Arabia - Independent Türkçe



Öcalan, 26 yıl hapis yattıktan sonra kendisini ‘barış elçisi’ olarak nitelendiriyor

Dünyanın dört bir yanındaki Kürtler Öcalan'ı bir kahraman olarak görüyor ve serbest bırakılmasını talep ediyor. (AFP)
Dünyanın dört bir yanındaki Kürtler Öcalan'ı bir kahraman olarak görüyor ve serbest bırakılmasını talep ediyor. (AFP)
TT

Öcalan, 26 yıl hapis yattıktan sonra kendisini ‘barış elçisi’ olarak nitelendiriyor

Dünyanın dört bir yanındaki Kürtler Öcalan'ı bir kahraman olarak görüyor ve serbest bırakılmasını talep ediyor. (AFP)
Dünyanın dört bir yanındaki Kürtler Öcalan'ı bir kahraman olarak görüyor ve serbest bırakılmasını talep ediyor. (AFP)

PKK’nın feshedildiğini ve silah bıraktığını açıklayan kurucu lider Abdullah Öcalan, Türkiye tarihine ‘barış elçisi’ olarak adını yazdırdı.

27 Şubat'ta yüz binlerce Kürt Türkiye'nin güney ve doğusundaki şehirlerde, Suriye'nin kuzeydoğusunda binlerce Kürt  sokaklara dökülerek Öcalan'ın PKK'ya yaptığı dağılma ve silah bırakma çağrısına destek verdi.

76 yaşındaki Öcalan, 26 yıldır Türkiye'nin batısındaki Marmara Denizi'nin güneyinde, İstanbul'a 51 kilometre uzaklıkta Bursa iline bağlı İmralı Adası’ndaki izole bir cezaevinde tek başına tutulmasına rağmen, Türkiye'deki Kürt sorununun çözümü konusunda halen ‘anahtar’ ve ‘gerekli adam’ olarak görülüyor.

hyuı
Öcalan'ın PKK'ya silah bırakma ve dağılma çağrısını duyururken çekilen son fotoğrafı (EPA)

4 Nisan 1949'da Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine bağlı Ömerli köyünde bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Öcalan’ın fikirleri, 1970'lerde solcular ve sağcılar arasında yaşanan şiddetli sokak çatışmalarıyla şekillendi.

Kürtlerin ‘kahraman’ olarak gördüğü Öcalan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden ayrıldıktan sonra bağımsız bir Kürt devletinin kurulması için mücadele etmeye yemin ederek Türk solundan ayrıldı ve 28 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesinde PKK’yı kurdu.

1984'ten bu yana Suriye'de on binlerce insanın ölümüne neden olan bir isyana liderlik etti (kurbanların sayısına ilişkin tahminler 15 bin ila 40 bin arasında değişmekte). Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği (AB) PKK’yı terör örgütü olarak tanımlıyor.

zxcdfgt
Öcalan'ın 1999'da Kenya'da yakalandıktan sonra Türkiye'ye getirilişi sırasında çekilmiş fotoğrafı (Arşiv - Türk medyası)

Türkiye'nin 1998'de Öcalan yüzünden Suriye'yi savaşla tehdit etmesinin ardından Şam, savaşın patlak vermesini önlemek için Mısır ve İran'ın araya girmesiyle Öcalan'ı sınır dışı etmek zorunda kaldı ve bunun sonucunda Türkiye'ye, güvenliğine yönelik bir tehdit oluşması halinde PKK üyelerini kovalamak için Suriye topraklarına 5 kilometre mesafeye kadar girme hakkı veren Adana Anlaşması imzalandı.

Öcalan, 15 Şubat 1999'da Kenya'nın başkenti Nairobi'de yakalanıp Türk özel kuvvetlerinin koruması altında Ankara'ya getirilmeden önce Rusya'ya, ardından İtalya ve Yunanistan'a sığınmıştı. 29 Haziran 1999'da terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan idama mahkûm edildi.

Türkiye'nin 2004 yılında AB'ye katılım müzakereleri çerçevesinde idam cezasını kaldırması üzerine cezası infaz edilmedi ve İmralı Cezaevi’ndeki bir hücrede tek başına tutulmak üzere şartlı tahliye imkânı olmaksızın müebbet hapis cezasına çevrildi.

xsdfgrt
Öcalan, 1992 (AFP)

Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısı, 2000'li yılların başında ve 2013'te başarısızlıkla sonuçlanan iki girişimin ardından üçüncü ateşkes çağrısıydı. Müzakerelerde varılan mutabakatın reddedilmesi ve Türkiye'de Kürt sorunu olmadığı iddia edilmesiyle çatışmaların tetiklemesiyle ikinci çağrı da çöktü. Ancak Erdoğan'ın AK Parti'nin büyük gerilemeler yaşadığı bir seçim dönemine denk gelen önceki tutumuna rağmen, bizzat Öcalan, Kürtler ve Türkler arasında kardeşliği sağlamak ve topluma barış getirmek umuduyla yeni bir barış çağrısıyla, PKK'nın feshedilmesi ve silahsızlandırılması arzusuyla geri döndü... Ancak bu yeni çağrının Türkiye'de ve bölgede Kürt sorununa kalıcı bir çözüm getirip getirmeyeceğini ya da siyaset koridorlarında ve seçim taktiklerinde kaybolup gitmeyeceğini kimse bilmiyor.