HRW: Küresel otomobil üreticileri, alüminyum tedarik zincirlerinde Uygurları zorla çalıştırma riskini en aza indirmekte başarısız oldu

Uygur gösterici, Ekim 2023’te İstanbul’daki Çin konsolosluğu yakınındaki Çin karşıtı protestoya katıldı (AFP)
Uygur gösterici, Ekim 2023’te İstanbul’daki Çin konsolosluğu yakınındaki Çin karşıtı protestoya katıldı (AFP)
TT

HRW: Küresel otomobil üreticileri, alüminyum tedarik zincirlerinde Uygurları zorla çalıştırma riskini en aza indirmekte başarısız oldu

Uygur gösterici, Ekim 2023’te İstanbul’daki Çin konsolosluğu yakınındaki Çin karşıtı protestoya katıldı (AFP)
Uygur gösterici, Ekim 2023’te İstanbul’daki Çin konsolosluğu yakınındaki Çin karşıtı protestoya katıldı (AFP)

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), aralarında General Motors, Tesla, BYD, Toyota ve Volkswagen’in de bulunduğu küresel otomobil üreticilerini, alüminyum tedarik zincirlerinde Uygurların zorla çalıştırılmasına karşı yeterince çaba göstermemekle suçladı.

Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığı habere göre, HRW, 99 sayfalık ‘Otomobil Şirketlerinin Çin’de Zorunlu Çalıştırmada Suç Ortaklığı’ başlıklı raporu bugün yayınladı.

HRW’den kıdemli araştırmacı Jim Wormington, rapora ilişkin açıklamasında şunları söyledi:

“Otomobil şirketleri, alüminyum tedarik zincirlerinde Sincan’daki zorunlu çalıştırmayla olan bağlantılarının boyutunu bilmiyor. Tüketiciler, arabalarının Sincan’daki zorla çalıştırma veya diğer suistimallerle bağlantılı malzemeler içerebileceğini bilmelidir.”

Rapora göre, Sincan’daki alüminyum üreticilerinin, Uygurları ve diğer Müslüman azınlıkları Sincan ve diğer bölgelerde çalışmayı kabul etmeye zorlayan Çin hükümeti programlarına dahil olduklarına dair kesin kanıtlar var.

Söz konusu raporda, aralarında General Motors, Tesla, BYD, Toyota ve Volkswagen’in de bulunduğu küresel otomobil üreticilerinin, alüminyum tedarik zincirlerinde Uygurları zorla çalıştırma riskini en aza indirmekte başarısız oldukları vurgulandı.

İnsan hakları örgütleri, yıllardır Sincan’daki yüz binlerce Uygur ve diğer azınlıkların, kendi istekleri dışında ‘eğitim kamplarına’ gönderilmesine dikkat çekerek, bazı durumlarda işkence ve zorla çalıştırmaya maruz kaldıklarını vurguluyor.

Çin hükümeti ise bu suçlamaları reddediyor.



'Cenevre Diyaloğu' İran ve İsrail füzeleriyle yarışıyor

Cenevre'de dün düzenlenen Avrupa-İran bakanlar toplantısından (AFP)
Cenevre'de dün düzenlenen Avrupa-İran bakanlar toplantısından (AFP)
TT

'Cenevre Diyaloğu' İran ve İsrail füzeleriyle yarışıyor

Cenevre'de dün düzenlenen Avrupa-İran bakanlar toplantısından (AFP)
Cenevre'de dün düzenlenen Avrupa-İran bakanlar toplantısından (AFP)

Tel Aviv ve Tahran arasındaki çatışma yeni hedeflere doğru genişlerken, Avrupalılar dün Cenevre'de ABD'nin doğrudan görüşme mesajını ileterek, İran ile diyalog yolunu açmaya çalıştı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile İngiltere, Fransa ve Almanya dışişleri bakanlarının yanı sıra AB'nin dış politika şefi Kaja Callas arasında diplomatik yolu canlandırma umuduyla görüşmeler yapıldı.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, “İranlı meslektaşlarımızla ciddi görüşmeler yaptığımız için memnunum” dedi. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy İran'ı “Amerika ile görüşmelerine devam etmeye” çağırırken, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot “görüşmelerin bölgedeki durumu yatıştırmayı amaçladığını” vurguladı.

İran heyeti, Avrupa ülkeleriyle yapılan görüşmelerin saygılı bir atmosferde gerçekleştiğini belirterek, “saldırganlığın durdurulmasının Batılı ülkelerle samimi diplomatik yolun açılması için bir ön koşul olduğunu” kaydetti.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre toplantı öncesinde Avrupalı dışişleri bakanları İranlı mevkidaşlarına ABD'nin, nükleer kapasitesini zayıflatmak için İsrail'le birlikte İran'a saldırmayı düşünse de ülkesiyle doğrudan görüşmelere açık olduğunu söyledi. Reuters'in haberine göre üst düzey bir İranlı yetkili, İran'ın uranyum zenginleştirmeye getirilecek kısıtlamaları görüşmeye istekli olduğunu söyledi, ancak özellikle İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının devam ettiği bir ortamda zenginleştirmenin tamamen yasaklanmasının reddedileceğini vurguladı.

“Cenevre diyaloğu”, hedef listesini güvenlik ve askeri kurumlar ile altyapıyı da kapsayacak şekilde genişleterek sekizinci gününe giren İran-İsrail savaşının önüne geçmiş gibi görünüyor. Başkent Tahran'daki mahallelerin yanı sıra İran'ın kuzey ve batısındaki dağınık bölgeler de İsrail saldırılarına sahne oldu ve bu saldırılardan bazıları askeri mevzileri, platformları, füze depolarını ve güvenlik karargahlarını vurdu.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, İsrail ordusuna İran içindeki saldırılarını yoğunlaştırma talimatı verdi. Katz yaptığı açıklamada, “Rejimin tüm sembolleri ve Besic (güçleri) ve Devrim Muhafızları gibi rejimin güç üssü, halkı bastırma mekanizmaları bombalanmalıdır.” İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de İran'la savaşta “uzun bir sefer” için hazırlanılması gerektiğini belirtti ve halkı “zor günlere” hazırlanmaya çağırdı. Zamir, ülkesinin “bu büyüklükteki bir tehdidi ortadan kaldırmak için tarihimizdeki en karmaşık sefere çıktığını” söyledi.

İran İsrail'in saldırılarına balistik füze yağmuruyla karşılık verdi. İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Nevatim ve Hatzerim'deki İsrail hava üsleri de dahil olmak üzere, İsrail içindeki hedeflere karşı Gerçek Vaat 3 Operasyonu'nun 17. dalgasını gerçekleştirdiğini açıklarken, DMO “yeni nesil füzeler” kullanma tehdidinde bulundu.

İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarla ilgili olarak UAEK Başkanı Rafael Grossi, İsrail'in İran'ın güneyindeki Buşehr tesisine yönelik bir saldırısının, aşırı miktarda radyoaktivite salınımı nedeniyle bölgesel bir felakete yol açabileceği uyarısında bulundu. Grossi, savaşın başlamasından bu yana herhangi bir radyoaktif sızıntı tespit edilmediğini ifade etti.