ATMIS'ın Somali’den ayrılmasının Afrika Boynuzu'nun güvenliği üzerindeki etkisi nedir?

Barışı koruma güçleri, geri çekilmenin ikinci aşamasını tamamladı.

Somali'deki barışı koruma güçleri arasında yer alan bir Uganda taburu. (SONNA)
Somali'deki barışı koruma güçleri arasında yer alan bir Uganda taburu. (SONNA)
TT

ATMIS'ın Somali’den ayrılmasının Afrika Boynuzu'nun güvenliği üzerindeki etkisi nedir?

Somali'deki barışı koruma güçleri arasında yer alan bir Uganda taburu. (SONNA)
Somali'deki barışı koruma güçleri arasında yer alan bir Uganda taburu. (SONNA)

Afrika Birliği Somali Geçiş Misyonu’nun (ATMIS) kısmen geri çekilmesi, bölgede faaliyet gösteren terörist gruplarla mücadele etme yeteneğinin azalacağı yönündeki korkuları yineledi. Bu durum, siyasi gerginliklerin yaşandığı Afrika Boynuzu bölgesinin güvenliğini olumsuz yönde etkileyebilir.

ATMIS güçleri, 3 bin askerin yer aldığı çekilmenin ikinci aşamasının, son zamanlarda El Kaide bağlantılı eş-Şebab üyeleriyle mücadelede zorluklarla karşı karşıya kalan Somali hükümetinin talebi üzerine 4 aylık bir gecikmenin ardından tamamlandığını duyurdu.

ATMIS güçlerinin geçtiğimiz eylül ayında Somali'den çekilmesi planlanıyordu ancak Mogadişu hükümeti, askerlerin geri çekilme sürecinin üç ay süreyle ‘teknik olarak askıya alınmasını’ talep etti. ATMIS, 7 ileri operasyon üssünü uluslararası destekli hükümete devretti ve diğer iki üssü kapattı.

Birleşmiş Milletler (BM) takvimine göre, ATMIS, bu yılın sonuna kadar Somali'den tamamen çekilecek ve sorumluluğu Somali güvenlik güçlerine devredecek. Birinci ve ikinci aşamada geri çekilen asker sayısı 5 bine ulaşırken, Somali'de halen Burundi, Cibuti, Etiyopya, Kenya ve Uganda'dan 14 bin 600 asker bulunuyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, ATMIS Komutanı General Sam Okeding, şunları söyledi:

Haziran ayında asker sayımızı 4 bin azaltmanın üçüncü aşaması olan bir sonraki adımın hazırlıklarına yakında başlayacağız.

Terörist eş-Şebab hareketinin Somali toprakları içinde ve dışında son zamanlarda artan saldırıları göz önüne alındığında, ATMIS güçlerinin kademeli olarak geri çekilmesi, komşu ülkelerde bu adımın bölgesel güvenlik açısından olası sonuçları konusunda endişelere yol açıyor.

Somali'nin komşu ülkeleri, özellikle eş-Şebab'ın son birkaç aydır kuzeydoğu ve kıyı bölgelerindeki saldırılarını yoğunlaştırdığı Kenya başta olmak üzere pek çok güvenlik sorunuyla karşı karşıya. Söz konusu saldırılar, ATMIS unsurlarının kademeli olarak geri çekilmesinin devam etmesiyle aynı zamana denk geldi.

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin Afrika Çalışmaları Birimi'nde araştırmacı olan Nesrin es-Sabahi, ATMIS güçlerinin 2024 yılı sonuna kadar tamamen geri çekilmesinin, Etiyopya ile Somaliland arasındaki ilk anlaşmayı reddeden son tutumu ışığında eş-Şebab hareketinin artan faaliyetinin ve özellikle güney Somali'de kutuplaşmayı ve üye toplamayı artırmak için Somalililer arasında Etiyopya'ya yönelik düşmanlık durumunu istismar etmesinin, Afrika Boynuzu bölgesindeki terörle mücadele çabaları üzerinde birçok ‘tehlikeli yansımayı’ geride bırakacağına inanıyor.

Es-Sabahi, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada “Özellikle Somali ordusunun bu boşluğu dolduramaması durumunda ülkede bir güvenlik boşluğu oluşması ve dolayısıyla birçok ekonomik ve sosyal zorlukla karşı karşıya olan ülkede eş-Şebab hareketinin yeni alanlara yayılması korkusu var” dedi. Diğer taraftan, çekilme kararının, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un planına göre, 2023 yılında elde edilen başarılar ışığında Somali devletine terörle mücadelede yerel çabalarını güçlendirme fırsatı sağlayabileceğini belirtti. Ayrıca söz konusu karar, ülkedeki güvenlik güçlerinin yeteneklerini güçlendirerek eş-Şebab hareketiyle çatışmayı güçlendirmek için Somali'ye yönelik silah ambargosunun kaldırılmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararına yatırım yapılması ve terör örgütlerinin tehditlerini kontrol altına almak için Somali'ye bölgesel desteğin yoğunlaştırılmasına sebep olabilir.

Nisan 2022'de BM Güvenlik Konseyi'nin, 2007 yılında kurulan Somali'deki Afrika Birliği Somali Misyonu'nun (AMISOM), ATMIS olarak yeniden yapılandırılması konusunda anlaşmaya varması dikkat çekiyor. ATMIS'a eş-Şebab'la savaşması için genişletilmiş bir yetki verildi.

Eş-Şebab, 2011 ile 2012 yılları arasındaki dönemde Somali'nin kasaba ve şehirlerinden çıkarıldı, ancak hâlâ kırsal alanların geniş alanlarında yayılmaya devam ediyor. Hareket, hükümet güçlerinin karşı saldırılarına, ABD hava saldırılarına ve ATMIS gücünün karadaki operasyonlarına rağmen, başkent de dahil olmak üzere güvenlik ve sivil hedeflere yönelik saldırılarını sürdürüyor.

Geçtiğimiz aralık ayında BM Güvenlik Konseyi, Birleşik Krallık'ın hazırladığı ve Somali'ye silah tedarikine yönelik 1992 yılında uygulanan ambargonun kaldırılmasını öngören bir kararı oybirliğiyle kabul etmişti.

Buna karşılık, Mısır Dışişleri Konseyi Genel Sekreteri ve Afrika İşlerinden Sorumlu eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali el-Hafni, Somali'nin şu anda siyasi, ekonomik ve güvenlikle ilgili zorluklarla karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. El-Hafni, Afrika Boynuzu bölgesinde stratejik öneme sahip olan ülkenin, özellikle terörle mücadele konusunda bölgesel ve uluslararası kuruluşlardan yoğun destek alması gerektiğini vurguladı.

Şarku'l Avsat'a konuşan el-Hafni, Somali'ye komşu ülkelerin hızlı davranmaması halinde ATMIS güçlerinin geri çekilmesinin bir güvenlik boşluğu yaratabileceğini belirtti. El-Hafni, “Afrika Boynuzu ve Kızıldeniz bölgesinde çıkarları olan ülkeler, onlarca yıldır süren huzursuzluğun ardından ülkede güvenlik ve istikrarın yeniden tesis edilmesi yolunda somut adımlar attığına inanılan Somali hükümetine destek verecektir” dedi.

El-Hafni, Etiyopya'nın Somaliland’le yaptığı anlaşmanın yansımalarının yanı sıra, Somali'ye yönelik terörizm, korsanlık ve iç bölünme gibi tehditlerin “halen mevcut olduğunu ve arttığını” belirtti. El-Hafni, söz konusu olumsuzlukların “Somali'deki krizi katladığını ve gerekli desteğin sağlanmadığını” düşünüyor.



Tutuklu Filistinli aktivist doğuma katılamadı: Columbia öğrencileri eylemde

Columbialı öğrenciler, Filistinli aktivistlerin serbest bırakılması için kampüs girişinde eylem düzenledi (Reuters)
Columbialı öğrenciler, Filistinli aktivistlerin serbest bırakılması için kampüs girişinde eylem düzenledi (Reuters)
TT

Tutuklu Filistinli aktivist doğuma katılamadı: Columbia öğrencileri eylemde

Columbialı öğrenciler, Filistinli aktivistlerin serbest bırakılması için kampüs girişinde eylem düzenledi (Reuters)
Columbialı öğrenciler, Filistinli aktivistlerin serbest bırakılması için kampüs girişinde eylem düzenledi (Reuters)

Columbia Üniversitesi'ndeki Filistin'e destek protestolarının önde gelen isimlerinden tutuklu aktivist Mahmud Halil'in eşinin doğumuna katılmasına izin verilmedi. 

Filistinli protestocunun ABD'li eşi Noor Abdalla, pazartesi akşamı yaptığı paylaşımda çocuğunu tek başına doğurduğunu belirtti: 

Bugün erken saatlerde Mahmud yanımda olmadan oğlumuzu dünyaya getirdim. ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) yetkililerinden Mahmud'un doğuma katılmasına izin verilmesini istedik fakat oğlumuzu görmek için geçici olarak serbest bırakılmasını reddettiler. Bu, ICE'nin bana, Mahmud'a ve oğlumuza acı çektirmek için aldığı kasıtlı bir karardı.

Halil'in avukatları, aktivistin tutulduğu Louisiana eyaletinin New Orleans şehrindeki ICE direktörü Melissa Harper'a pazar günü e-posta gönderdi. CNN'in incelediği yazışmalara göre Halil'in, New York şehrindeki eşi Abdalla'nın yanına gidip doğuma katılabilmesi için iki haftalığına serbest bırakılması talep ediliyor. 

E-posta gönderildikten yarım saat sonra Harper'ın gönderdiği yanıtta iki cümleyle talebin reddedildiği bildiriliyor. 

New York'ta 8 Mart'ta ICE görevlileri tarafından yakalanan Halil, ertesi gün Louisiana eyaletindeki bir hapishaneye transfer edilmişti. ABD Başkanı Donald Trump, Halil'in "Hamas destekçisi" olduğunu ve sınır dışı edilmesi gerektiğini ileri sürmüştü. Ancak Washington, suçlamalarla ilgili henüz delil paylaşmadı. 

Louisiana'da 8 Nisan'da gerçekleştirilen duruşmada Halil'in avukatlarından Marc Van Der Hout, davayla ilgili ellerine kanıt niteliğinde "tek bir belge bile ulaşmadığını" söylemişti. Hakim Jamee E. Comans, buna rağmen Halil'in sınır dışı edilebileceğine karar vermiş fakat daha sonra karar başka bir mahkeme tarafından iptal edilmişti. Halil'in avukatları öğrencinin serbest bırakılması için hukuki mücadelenin sürdüğünü söylüyor. 

Columbia'daki protestoları organize ettiği gerekçesiyle Filistin kökenli öğrenci Muhsin Mehdevi de gözaltına alınmıştı. Muhsin ve Halil'in ABD'de yasal oturum izni var.

Columbialı öğrenciler, pazartesi günü düzenledikleri eylemde kendilerini kampüsteki kapıya zincirleyerek Mehdevi ve Halil'in serbest bırakılmasını talep etti. Protestocular, "Adalet istiyoruz" ve "Siyasi suçlular serbest bırakılsın" pankartları açtı. New York Times'ın aktardığına göre eylemlerde gözaltına alınan protestocu sayısı henüz netleşmedi. 

Ayrıca Tufts Üniversitesi'nde doktora yapan Rümeysa Öztürk'ün Filistin'e destek verdiği gerekçesiyle gözaltına alınması da tartışma yaratmıştı. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Öztürk'ün öğrenci vizesinin iptal edildiğini ve kendisinin sınır dışı edileceğini açıklamış, daha sonra federal yargıç Denise Casper, sınır dışı sürecini durdurma kararı vermişti. Öztürk'le ilgili kararın 1 Mayıs'ta açıklanması bekleniyor. 

Columbia Üniversitesi'nde 18 Nisan 2024'te başlayan olaylar, onbinlerce öğrenci ve akademisyenin katılımıyla Princeton, Yale, MIT ve Harvard gibi prestijli eğitim kurumlarının da yer aldığı birçok üniversiteye hızla yayılmıştı. New York Times'ın verilerine göre temmuzda hız kaybeden eylemlerde aralarında öğrenci ve akademisyenlerin yer aldığı toplamda en az 3 bin 100 kişi tutuklanmış veya gözaltına alınmıştı. 

Dönemin ABD Başkanı Joe Biden da eylemlere tepki göstererek "Yahudi düşmanlığı içeren bu protestoları kınıyorum" demişti.

Independent Türkçe, Guardian, CNN, New York Times