İsrail varoluşu mu yoksa sınırları mı savunuyor?

Ortaya çıkan soru, rejimin askeri kurumlarının daha fazla insani ve ekonomik kayıp beklentisiyle açık savaş fikrinin kabulüyle ilgili.

Hamas ile girilen savaşta İsrail’in önde gelen subayları ve askerleri öldü. (AFP)
Hamas ile girilen savaşta İsrail’in önde gelen subayları ve askerleri öldü. (AFP)
TT

İsrail varoluşu mu yoksa sınırları mı savunuyor?

Hamas ile girilen savaşta İsrail’in önde gelen subayları ve askerleri öldü. (AFP)
Hamas ile girilen savaşta İsrail’in önde gelen subayları ve askerleri öldü. (AFP)

İsrail- Arap çatışmalarının son yıllarında İsrail hükümetleri insan kayıplarını azaltmaya çalışıyordu. Teori, İsrail toplumunun ister askeri ister sivil olsun çok sayıda can kaybına dayanamayacağı yönündeydi. Ancak artık vizyon ve yaklaşım Gazze Savaşı’nın doğruladığı doğrultuda değişiyor, Gazze Şeridi’nde mevcut savaşın uzamasıyla yüksek bir bedel ödemeye hazır olunacağı konuşuluyor. İnsan kayıpları meselesi artık kabul edildi. Peki, ne oldu? Yeni mücadelenin güvenlik ve siyasi vizyonuna ilişkin gelişmelerin arkasında ne var? İsrail’in Gazze’den diğer operasyon alanlarına girmesi mümkün mü?

Gazze Şeridi’nin işgalinin İsrail’e bedeli çok pahalı olacak. (AFP)
Gazze Şeridi’nin işgalinin İsrail’e bedeli çok pahalı olacak. (AFP)

Belirtilen nedenler

Hamas hareketiyle 120 günü aşan ve devam etmesi muhtemel ilk çatışmada İsrailli subay ve askerlerin arka arkaya ölümleri dikkat çekti. Aksa Tufanı operasyonunda İsrail tarafından ölenlerin sayısı 900’ün üzerindeyken, yaralıların sayısı iki bini aştı. Elit unsurların art arda insani kayıplar vermesiyle birlikte genelkurmayda bir soru ortaya çıktı ve İsrail’in savaşın devamına ne ölçüde dayanabileceği konusunda bazı bilgiler sızdırıldı. 54 gün süren en uzun çatışmada askeri sahne eskisinden farklı olarak açıldı. Gerek asker gerekse büyük ekonomik kayıplar açısından İsrail büyük kayıplar vermedi. Halen gerçek incelemeler gerektiren geniş gelişim alanlarında algı iki konum arasındaydı:

Birincisi; İsrail’in aynı anda birden fazla cephede daha fazla çatışmaya veya savaşa katlanacağı belirtiliyor. Öyle ki bu, daha fazla askeri gücün çağrılmasına ve büyük operasyonların yürütülmesine, daha sonra Gazze örneğinde olduğu gibi çatışmaların, güvenlik ve stratejik düzenlemelerin başlatılmasına veya daha fazla silahlanmaya ve Demir Kubbe sisteminin mevcut yeteneklerinin ABD desteğiyle geliştirilmesi ve daha tamamlayıcı stratejik ve politik adımları zorlayan diğer ileri prosedür ve tedbirlerle ‘Kızıl Gökyüzü, lazer, Davud Sapanı’ gibi modern bir savunma sisteminin geliştirilmesine yol açacak. Bu da kriz halindeki ve özellikle Amerikan yardımlarından gelen dış destekle ve Kongre’den geçen yıllık onay kapsamı dışında para pompalayan gönüllü kuruluşlarla geçinen bir bütçe için daha ciddi kayıplara neden olacak.

İkincisi; mevcut çatışma bağlamında olup bitenlerin temel olarak önemli ve büyük bir sorunla, yani İbrani devletinin bölgesel çevresindeki varlığıyla bağlantılı olduğuna ve ‘Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıya istinaden, bu varoluşu sona erdirmek veya en azından devlete saldırıp topraklarına girmeye cesaret ederek onunla karşı karşıya gelmek istemediği’ tarihinde belirleyici bir anla karşı karşıya olduğuna inanılıyor.

İsrail’in niteliksel yeteneğini, sınırları dışındaki savaşını ve caydırıcı stratejik kolunu vurgulayan İsrail anlatısını ve geleneksel güvenlik teorisi ortaya çıkarken, en muhtemel görüş de çatışmanın devam etmesi yönündeydi. Başbakan Binyamin Netanyahu ile Genelkurmay’daki bazı eski generaller devlet iktidarını dayatmayı başardılar. Karar, ilk günden itibaren durumu sakinleştirmek veya en azından müzakerelere devam etmek ve halen Hamas’ın elinde olan tutukluları serbest bırakmak için bir savaş konseyi oluşturmak ve çağrılan taleplere kulak vermemek yerine, olup bitenler karşısında caydırıcılığı ve gücü yeniden tesis etmeye odaklanan uzun, genişletilmiş bir strateji benimsemekti. Sahada hizmete giren Golani Tugayı’ndan seçkin güçlerin varlığına rağmen İsrail şu ana kadar bunları sağlayamadı. Daha sonra Genelkurmay, rehineleri aramak için ‘Delta’ unsurları tarafından temsil edilen Amerikan kuvvetlerinin ve İngiltere’den gelen özel bir istihbarat biriminin varlığına ek olarak, üyelerini iç bölgelere geri gönderdi.

Uygulama prosedürleri

Bu bağlamda İsrail devlet, hükümet ve savaş konseyi, konum ve eğilimlerdeki çarpıcı farklılıklara rağmen iki yolu benimsedi. Güvenlik ve stratejik tedbirlerin başlatılması, doğrudan askeri harekât ve Gazze Şeridi’nin kuzeyinden güneyine ve merkezine, güneyden de Gazze Şehri’ndeki direniş bölgelerine doğru hareket edilmesi, oradan mevcut çatışmaların yaşandığı Han Yunus’a ve oradan da Filistinlilerin Mısır sınırına doğru yerinden edildiği Refah’a kadar temizlenmesinin yanı sıra esir takası anlaşmasını tamamlamak için müzakerelere devam edilmesi. Bu da İsrail’in uğraşmaya çalıştığı oldu bitti stratejisini kabul etme bağlamında her iki seçeneği de benimsediğini ortaya koyuyor. Esirlerin ailelerini müzakerelerin devam ettiğine ve bir devlet olarak İsrail’in yoluna devam ettiğine ikna etmek de dahil olmak üzere birçok durumda bu görüldü. Ancak devletin bekası, bölgenin devamlılığı ve İsrail’in yaşamı aslında savaşın ve çatışmanın sürdürülmesini, savaşı durdurma çağrılarına kulak verilmemesini, İsrail'in bölgede sahip olduğu ve gurur duyduğu büyük caydırıcılık stratejisinin aşınmasına yol açabilecek acı tavizler verilmemesini gerektiriyor.

Ancak bu sabit ve köklü veriler, özellikle ölüm sayıları günlük olarak ve doğrudan açıklandığı için düşüşe sahne oluyor. Askeri denetim, mevcut hükümeti utandırabilecek tüm ayrıntıların yayınlanmasına izin veriyor. İsrail kamuoyuna, bu hükümetin İsrail vatandaşını savunamayacağını doğruluyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre bu durum ise ülke dışına daha fazla göçü ve Yahudilerin son toprakları ve var olma hakları olan Kudüs topraklarından yeniden diasporaya geçişi teşvik edebilir.

Bu noktada İsrail Ulusal Güvenlik Ofisi’nin, Arap- İsrail çatışması sırasında İsrail’de ölenlerin sayısının 23 bin 169 kişi olduğunu ve İsrail’in Arap ülkeleriyle yaptığı savaşlar sırasında ölenlerin sayısının, yaklaşık 6 bin 500 kişiye ulaştığı 1947- 1948 yılları arasında en yüksek seviyede olduğunu belirtmek gerekiyor. 1967 ile 1973 yılları arasında Sina’daki Yıpratma Savaşı sırasında da yaklaşık bin İsrail askeri öldürülmüştü.

Gerçek teyitler

İsrail’in askeri veya siyasi politikalarına yönelik bu yaklaşım devam ederken ortaya çıkan soru, rejimin askeri kurumlarının (Ordu Bakanlığı, Genelkurmay, Genel İstihbarat Teşkilatı) ‘İsrail’in kısa ve uzun vadede başarmaya çalıştığı yeni bir ulusal önlem yaratmak amacıyla daha fazla insani ve ekonomik kayıp beklentisiyle açık savaş fikrini’ kabul etmesiyle ilgili. Bu durum, İsrail Başbakanı’nın ve arkasındaki Savaş Konseyi’nin ‘esir takası anlaşmasının uygulanmasını ve savaşın taktiksel olarak durdurulmasını kabul ederek atılacak adımları detaylandırırken, savaşı ve hatta çatışmayı sürdürme’ kararlılığını açıklıyor. Bu da gösteriyor ki önerilen zaman dilimini, yani 35 ila 40 gün arasındaki süreyi kabul etsek bile bu, İsril’in Gazze Şeridi’nin derinliklerinde gerçekleştirilen güvenlik düzenlemelerini durduracağı anlamına gelmiyor, aksine Gazze’de varlığını sürdürecek ve onu yönetmeye devam edecek. Bu durum ise büyük militarizmin devamlılığını, bileşenlerinin mevcudiyetini ve geri adım atılmayacağını doğruluyor. Aynı zamanda uzun vadede Gazze Şeridi’ne yön vermeye devam etmenin yanı sıra Tel Aviv’in mevcut ve beklenen kayıpları kabul ettiğini ve büyük ve son derece önemli bir ekonomik bedeli ödemeye hazır olduğunu da vurguluyor. Ta ki İsrail’in şu anda hiçbir tavsiyeyi dinlemeden, sakinleşmeye ve özellikle oldubittiyi kabul ettirmeye çalıştığı caydırıcılık stratejisi dayatılana kadar.

Gazze Şeridi’ni işgal etmenin bedeli çok pahalıya mal olacak. Savaş sonrası dönemde ekonomik olanakların tükenmesine yol açacak. Çok uluslu bir Arap veya yabancı gücün oluşturulması ve İsrail’in şu an önerdiği diğer önlemlere rağmen bu, yaşanacak çatışmalar bağlamında kendini duyuracak direniş ceplerinin oluşması beklentisiyle İsrail askerinin ve subayının sahada bulunması ve görevlerini yerine getirmesiyle hesaplanıyor. Bu da İsrail’in maruz kalabileceği ve (eski vizyon ve yaklaşımın ötesine geçen, siyasi çözümlere, yatıştırmaya veya can kaybı korkusuna dayalı çoklu ve yeni bir strateji aracılığıyla) bunlarla güçlü bir şekilde mücadele etmeyi gerektiren tehdit ve tehlikeler karşısında yeni dokunulmazlık ve caydırıcılık kapasitesine ulaşmadan önce, olup biten her şeyi feda etme ve ABD’nin savaşı yavaş yavaş durdurma yönündeki her türlü baskısını reddetme eğiliminin olduğunu doğruluyor.

İsrail, tarihinde kritik anlardan geçiyor ve bölgede Yahudilerin devleti olarak var olmaya çalışıyor. Bu olmazsa tehlikeler, belki de İsrail’in yeteneklerini tüketmeye ve onları gerçek bir boşluğa sokmak için birden fazla yol üzerinde çalışmaya başlayan Hizbullah ve Irak, Yemen ve Suriye’deki çeşitli gruplar arasındaki bir sonraki çatışma yenilenir ve çeşitlenir. Bu durum açık çatışmayı, mevcut olanı dinlememek ise sistematik askeri gücün daha fazla kullanılmasını gerektirir.

Son notlar

İsrail’in bir hükümet ve savaş konseyi olarak açık çatışma yolunu sürdürme ve Gazze’de yeni bir pozisyon dayatmak ve yenilenmiş bir çerçevede faaliyet gösteren İran’ın vekilleriyle yüzleşmek için devletin yeteneklerini kullanma, Babu’l Mendeb ile uluslararası ve Arap koridorlarındaki limanları, tesisleri ve stratejik çıkarları hedef alma eğiliminde olacağı açık. Bu durum, İsrail’in sükunete doğru ilerlemeden önce kapsamlı bir şekilde mücadele için çalışacağını ortaya koyuyor.

Mevcut durum, mevcut güvenlik teorisinin yeniden değiştirilmesini, yeni bir güvenlik teorisinin inşa edilmesini, (askeri ve stratejik çatışmadaki en son modelleri takip eden modern bir ordu kurmaya çalışan) daha önceki planlarla ortaya koyulan koşullara rağmen İsrail ordusunun proaktif planlarla onarılması ve geliştirilmesi gerekliliğinin yeniden teyit edilmesini gerektirecektir. Bu, İsrail’de olacakların aslında bölgede caydırma, karşı koyma ve eyleme geçme yeteneğine sahip büyük bir devlet olarak var olma arzusuyla bağlantılı olduğunu gösteriyor. Bu da ancak kapsamlı, radikal çözümlerle ve İsrail’in güvenliğinin karşı karşıya olduğu tehdit haritasının değişmesi ortasında gerçekçi olmayan teorik planların takip edilmemesiyle mümkün olabilir.

İsrail, caydırıcılık sağlamak ve devam eden zorluklar veya tehlikeler bağlamında taviz vermeden geleceğe çalışmak için ölümleri kabul edecek ve büyük bir ekonomik bedel ödeyecektir. Özellikle Gazze Şeridi’ndeki operasyon alanında sistematik güç kullanılması, İsrail’in bölgedeki yeni stratejisini fiilen dayatacak olan şey olacaktır. Bu, İsrail’in öngörülebilir gelecekte ulusal güvenliğine tehdit oluşturabilecek her türlü zorluk veya tehlikeyle yüzleşme ve kendisini bölgedeki gruplardan ve milislerden beklenen gelişmelerden koruma yeteneğini vurguluyor. Bu durum da savunma sistemlerini modernize etmeye devam etmeyi, istihbarat ve bilgi yeteneklerini geliştirmeyi ve beklenen operasyon alanlarında stratejik derinlikte çalışmayı gerektirecektir.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



Yükselen bölgesel güçler Kremlin'in nüfuzuna meydan okumaya mı başlıyor?

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)
TT

Yükselen bölgesel güçler Kremlin'in nüfuzuna meydan okumaya mı başlıyor?

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)

Rusya ve Azerbaycan arasında son günlerde artan gerilim, Rusya'nın üç yıldan uzun süredir devam eden Ukrayna savaşına tam anlamıyla müdahil olmasının en önemli yansımalarından birine dikkat çekti. İlişkilerdeki mevcut bozulma türünün ilk örneği değil; zira öncesinde iki ülke arasında bir tür yabancılaşmaya zemin hazırlayan sarsıntılar yaşanmış, bu da son gelişmeye tırmanma eğilimi kazandırmış ve kötümser beklentilere yol açmıştı. Askeri bir çatışma senaryosu pek olası görünmese de, bazı uzmanların bunu olası senaryolar arasına koyması bile iki ülke ilişkilerindeki mevcut sarsıntının geçici olmadığını, aksine eski Sovyet coğrafyasındaki denge hesaplarında önemli bir gelişmeyi yansıttığını gösteriyor. Bu da Kremlin'e doğrudan meydan okuma mesajları gönderebilecek bölgesel güçlerin ortaya çıktığına işaret ediyor.

Mevcut durumun nedenleri

Moskova ve Bakü arasındaki ilişkiler, Rusya'da Azerbaycan vatandaşlarına yönelik toplu gözaltı operasyonunun ardından ciddi şekilde gerildi. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı 28 Haziran'da, Yekaterinburg'da 50 Azerbaycan vatandaşının gözaltına alınmasıyla ilgili olarak Rusya'nın Bakü Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Pyotr Volkovich'i çağırdı. Azerbaycan medyası, gözaltına alınanların kötü muamele ve aşağılanmaya maruz kaldığı sert gözaltı operasyonlarına ilişkin haberler yayınladı.

fgru76
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Ağustos 2024'te Bakü'de karşılarken (EPA)

Rus anlatısı, cinayetler de dahil olmak üzere ciddi suçlara karışanların kovuşturulmasıyla sınırlıydı. Uygulamada, Sverdlovsk bölgesi Merkezi Soruşturma Servisi Soruşturma Departmanı'nın ‘bir dizi cinayet işlediğinden ve cinayete teşebbüs ettiğinden şüphelenilen etnik bir suç grubunun’ ortaya çıkarıldığını belirten verilerine göre, Azerbaycan asıllı Rus vatandaşı tüccar ve iş adamlarını hedef alan bir faaliyet yürüten organize suç şebekelerinden bahsediliyordu.

u78ı
Kazakistan'ın Aktau şehri yakınlarında düşen Azerbaycan Havayolları'na ait Embraer yolcu uçağının kurbanlarından birinin naaşının bulunduğu tabutu taşıyan görevliler (Reuters)

Ancak bu gerekçeler, Azerbaycan vatandaşlarının yargılandığı suçların bir kısmının neredeyse çeyrek asır öncesine dayandığını savunan Azerbaycan tarafını ikna etmedi. Bu durum, bu dosyanın şu anda açılmasının ardındaki gerçek nedenlere ilişkin şüpheleri arttırdı.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, kolluk kuvvetlerinin baskınları sırasında ‘iki Azerbaycanlının vahşice öldürüldüğünü’ kaydederek, Rusya'ya ‘güçlü tepkisini’ ifade etti.

Bakanlık yaptığı ayrı bir açıklamada, Moskova'yı ‘acil bir soruşturma’ yürütmeye ve ‘bu kabul edilemez şiddetin sorumlularını derhal adalete teslim etmeye’ çağırdı.

Buna karşılık Rusya Dışişleri Bakanlığı, Rusya'nın Bakü Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Pyotr Volkovich'in ‘Azerbaycan tarafına gerekli açıklamaları yaptığını ve durumun kolluk kuvvetlerinin kontrolü altında olduğunu yinelediğini’ bildirdi.

Bakü bu açıklamadan ikna olmadı ve hemen ertesi gün, 29 Haziran'da, Azerbaycan Parlamentosu, İkili Parlamenter İşbirliği Komisyonu toplantısı için Moskova'ya yapılması planlanan ziyareti iptal etme kararı aldı.

fgthy
Kazakistan'ın Aktau şehri yakınlarında düşen Azerbaycan Havayolları'na ait Embraer yolcu uçağı kazasında hayatını kaybeden genç bir adamın 28 Aralık'ta Bakü'de düzenlenen cenaze töreninden (Reuters)

Parlamenterler buna gerekçe olarak ‘etnik temelde Azerbaycanlılara yönelik kasıtlı, hedefli ve yargısız infazlar ve şiddet’ ile ‘bu tür vakaların son zamanlarda tekrarlanmasını’ gösterdiler. Aynı gün Azerbaycan Kültür Bakanlığı ülkedeki tüm Rus kültürel etkinliklerinin (konserler, festivaller, performanslar, sergiler, vs.) iptal edildiğini duyururken, Trend Haber Ajansı da Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Aleksey Overçuk'un Bakü ziyaretinin iptal edildiğini açıkladı.

Hızla gelişen kriz

Azerbaycan güvenlik güçlerinin Sputnik Azerbaycan'ın ofislerine baskın düzenlemesi ve iki Rus gazeteciyi tutuklaması Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın sert tepkisine yol açtı.

Bu gelişmelerde dikkat çekici olan ‘Ukrayna etkisinin’ hızla ortaya çıkmasıdır. Moskova, Ukrayna'nın ‘Rusya-Azerbaycan ilişkilerini germeye çalıştığı’ ve bir çatışmanın fitilini ateşlediği uyarısında bulunurken, Rus gazeteleri ve önde gelen yazarlar Bakü'yü ‘bağları koparmaya, ilişkilerin ortak temellerini zayıflatmaya ve iki ülkeyi askeri çatışma yoluna sokmaya’ dayalı ‘Ukrayna senaryosunu takip ettiği’ konusunda uyardı.

Eski bir kriz için yeni nedenler

Bu, Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin son aylarda ilk kez kötüleşmesi değil. Geçen yılın aralık ayı sonunda Bakü'den Grozni'ye gitmekte olan Azerbaycan Havayolları’na ait bir yolcu uçağı Kazakistan'ın Aktau şehri yakınlarında düşmüştü. Uçakta 67 kişi vardı ve ikisi mürettebat üyesi olmak üzere 38 kişi hayatını kaybetti. Ölenler arasında 25 Azerbaycan vatandaşı, 7 Rus ve 6 Kazak bulunuyordu. Kremlin, uçağın Grozni Havaalanı’na inmeye çalıştığı sırada bölgenin Ukrayna insansız hava araçları (İHA) tarafından saldırıya uğradığını belirtti.

sdfgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Zafer Günü dolayısıyla 9 Mayıs'ta Moskova'da düzenlenen askerî geçit törenine katıldı. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın Kremlin’in internet sitesinden aktardığına göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 28 Aralık günü Azeri mevkidaşı İlham Aliyev'i arayarak, ‘Rus hava sahasında meydana gelen trajik olayda hayatını kaybedenlerin ailelerine derin ve içten taziyelerini sundu ve yaralılara acil şifalar diledi.’ Ertesi gün Aliyev, Azerbaycan Havayolları uçağının ‘dıştan hasar gördüğünü’ belirterek şunları söyledi: “İlk olarak Rus tarafı Azerbaycan'dan özür dilemelidir. İkinci olarak, suçunu kabul etmelidir. Üçüncü olarak da sorumluları cezalandırmalı, cezai olarak sorumlu tutmalı ve Azerbaycan'a ve yaralanan yolcu ve mürettebata tazminat ödemelidir.”

Bakü ilk kez Kremlin'e doğrudan bir meydan okuma gösterdi ve bu kadar güçlü bir tonda konuştu.

Şubat ayı başında Bakü, Moskova'yı ülkedeki Rusya Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar ve Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın (Rossotrudniçestvo) faaliyetlerinin askıya alındığı konusunda bilgilendirmiş ve Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'ndan 1997'den beri hükümetler arası bir anlaşma temelinde faaliyet gösteren Rus Evi'ni kapatmasını talep etmişti. Aynı zamanda Azerbaycan, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın (USAID) çalışmalarını da askıya aldı.

cdfgthy
Dönemin Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile Brüksel'de, 14 Mayıs 2023 (AFP)

O dönemde Azerbaycan makamları, Rus medya kuruluşlarının çalışmalarını kısıtlamaya başlamış ve bu tutumlarını ‘yurtdışındaki Azerbaycan devlet yayınları ile ülkedeki yabancı gazetecilerin çalışma koşullarında dengenin yeniden sağlanmasını’ düzenleyen yeni bir yasa ile gerekçelendirmişlerdi. Bakü'ye göre bu denge, ülkedeki Sputnik muhabirlerinin sayısının, devlet tarafından işletilen AZERTAC ajansının Moskova'daki muhabirlerinin sayısına eşit olması gerektiği anlamına geliyordu.

Takip eden aylarda Bakü, Moskova'yı bir dizi Azeri medya kuruluşuna siber saldırı düzenlemekle suçladı. Ulusal parlamentonun bir üyesi olan Ramid Namazov, Moskova tarafından kontrol edildiğine inanılan hacker grubu Cozy Bear'ı bu saldırılara karışmakla suçladı ve bunları Rus parlamentosundan gelen bir direktifle ilişkilendirdi. Rusya suçlamalar hakkında yorum yapmadı.

Durum nasıl gelişebilir?

Kremlin etkinliklerin iptal edilmesini ve Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamalarını üzüntüyle karşıladı ve kolluk kuvvetlerinin eylemlerinin diplomatik ilişkilerin bozulması için bir gerekçe olamayacağını vurguladı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Belki de Azerbaycan tarafının görüşüne göre bu tür gelişmelere neden olan olayların nedenlerini ve doğasını açıklamak için çalışmaya devam etmek önemlidir” dedi. Peskov'a göre devlet başkanları Vladimir Putin ve İlham Aliyev arasında bir görüşme şu anda planlanmıyor, ancak ihtiyaç duyulması halinde bu görüşme mümkün olan en kısa sürede gerçekleşecek.

Azerbaycanlı siyaset uzmanı ve Güney Kafkasya Araştırma Merkezi Başkanı Ferhad Memmedov, Rusya ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin iki lider arasındaki kişisel temasla bağlantılı olduğunu söyledi. “Uçak kazası olayından bu yana devlet başkanları arasında sadece bir temas kaydettik ve bu da bölge ülkelerinin bazı liderlerinin video konferans görüşmesinin bir parçasıydı” diyen Memmedov, Bakü'nün Moskova'nın uçak kazasına verdiği tepkiden memnun olmadığına ve bunun da Aliyev'in Moskova'daki Zafer Günü geçit törenine katılımını son anda iptal etmesine yol açtığına dikkat çekti. İki devlet başkanı arasında doğrudan iletişimin yokluğunda olumsuz olaylar arttı ve dışişleri bakanları düzeyinde çözülemeyen yollar geliştirdi. Memmedov, “Bu çatışma sarmalının giderek daha da kötüleştiğini görüyoruz” ifadesini kullandı.

gthy
Ukrayna-Rusya savaşındaki gelişmeleri ele almak üzere 14 Mayıs'ta Moskova'da düzenlenen üst düzey bir toplantıdan (Sputnik-Reuters)

Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri uzmanı Arkady Dubnov, “Hataları kabul etmek ve özür dilemek Rus yönetimi için bir norm değil” dedi. Bugün Azerbaycan'ın Rusya için, Rusya'nın Azerbaycan için olduğundan çok daha önemli olduğunu ifade eden Dubnov sözlerini şöyle sürdürdü: “Azerbaycan etkili bir bölgesel güç. Gücünü Türkiye'nin desteğinden aldığını düşünmek yanlış olur. Tam tersine, bugün Ankara'nın Bakü'yü kendi desteği olarak gördüğünü görüyoruz.”

Her iki taraf için de kazançlar ve kayıplar

Resmi olarak Bakü ekonomik açıdan Moskova'ya Moskova'nın Bakü'ye olduğundan daha bağımlı. Ancak savaş ve yaptırım koşulları altında, Kremlin için küçük ortakların önemi keskin bir şekilde artıyor.

Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi'nin verilerine göre Rusya ve Azerbaycan arasındaki ticaret 2024 yılında 4,8 milyar dolara ulaştı. Rusya, Ukrayna ile savaşın başlamasından bu yana detaylı gümrük istatistiklerini yayınlamayı durdurdu. Azerbaycan'ın Rusya'ya ürün ihracatı yüzde 1,5 azalarak 1,2 milyar dolara düşerken, Rus mallarının ithalatı yüzde 14,5 artarak 3,6 milyar dolara yükseldi.

Rusya'nın Azerbaycan'a ihracatının büyük bir kısmını petrol, doğalgaz, petrol ürünleri, değerli metaller ve metal ürünleri oluşturuyor. Azerbaycan Rusya'ya ağırlıklı olarak meyve ve sebze (toplam ihracatın yaklaşık yarısı) ve plastik tedarik ediyor.

Bakü ile iyi ilişkiler, özellikle uluslararası yaptırımlardan zarar gördüğü alanlarda Moskova için önemli. Örneğin Azerbaycan, Rusya'nın askeri-endüstriyel kompleksi için gerekli olan çift kullanımlı malları elde edebileceği ülkelerden biri.

Savaşın patlak vermesinden sonra Türkiye, kendi istatistiklerine göre, Batı'dan çift kullanımlı mal alımlarını bir buçuk kattan fazla artırdı ve bunları Azerbaycan da dahil olmak üzere Rusya'nın bir dizi komşusuna tedarik etti.

dfrgty
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2023'te Dağlık Karabağ'da silahlı kuvvetlere hitap ederken (Reuters)

Bakü'nün İkinci Kafkasya Savaşı'nda kazandığı zafer ve Dağlık Karabağ Bölgesi'ni yeniden ele geçirmesi, bölgesel güç dengesinde büyük bir değişikliğe yol açtı. Bakü ve Ankara'nın etkisi önemli ölçüde artarken, İran'ın ve Rusya'nın Güney Kafkasya bölgesindeki etkisi önemli ölçüde azaldı.

Savaş senaryosu pek olası değil ama...

İlginçtir ki bazı uzmanlar, Rusya ile Azerbaycan arasında bir savaş çıkabileceğine dair olası senaryolar öngörüyor. Bir Rus siyasi yorumcu, “Bakü, Rusya Federasyonu ile ikili ilişkilerini hızla tasfiye ediyor. Bu, savaşla sonuçlanan Ukrayna'nın yoludur” diye yazdı.

Bazı uzmanlara göre Ankara-Bakü ikilisi Moskova'nın Suriye ve Dağlık Karabağ'daki pozisyonlarının sarsılmasından yararlandı. Bazıları, nükleer endüstriden sorumlu Rosatom şirketinin aniden Türkiye'deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi’nin yüzde 49 hissesini satma niyetini açıklaması ve Türkiye'nin Tayfun balistik füzesini üç kez test etmesi gibi gözle görülür gerginlik belirtilerine işaret etti.

Aynı bağlamda Azerbaycanlı askeri uzman Agil Rüstemzade Polonya Radyosu'na verdiği demeçte, Azerbaycan ordusunun Rusya ile askeri çatışma senaryolarını çoktan çalıştığını söyledi. Rüstemzade’ye göre Rusya, dağlık arazi nedeniyle ülkesinin topraklarına büyük kuvvetler konuşlandıramayacak, ancak petrol sahalarına füze atabilecek. Ancak, ‘Ukrayna cephesinde Ruslar için kitle imha silahları kesinlikle gerekli’ olduğundan, askeri tırmanış riskini görmüyor.

Buna karşılık emekli Albay Anatoly Matviychuk askeri bir çatışmayı ihtimal dışı bıraktı. Matviychuk, “Türkler, Aliyev'in Rusya ile doğrudan bir çatışmaya girmesine izin vermeyecektir, çünkü bu hemen Karadeniz bölgesine ve Türkiye yönüne uzanacaktır” dedi.

Uzmanların çoğu daha büyük bir kötüleşme potansiyelini hafife alıyor. Ancak uzmanlara göre buradaki en önemli şey, mevcut gerilimin bölgedeki yeni güç dengesinin bir göstergesi olması.

Washington'daki Kennan Enstitüsü'nde uzman olan Maxim Trudolyubov, “Bakü'nün Moskova'ya meydan okumaya istekli olması, Azerbaycan'ın kendisini daha bağımsız bir oyuncu olarak konumlandırmasıyla birlikte bölgesel güç dengesinde bir değişime işaret ediyor. Bakü artık uysal bir küçük ortak rolünü oynamaya istekli değil. Bu, dış politika yapıcılar için Moskova'nın kırılganlıklarını vurgulayan ve bölgesel güçlerin onun etkisine nasıl meydan okumaya başladığını gösteren çok önemli bir hikâye” değerlendirmesinde bulundu.