Eş-Şebab’ın Somali’deki saldırılarını yoğunlaştırmasının anlamı

En son Mogadişu’da herkes tarafından bilinen bir pazar hedef alındı.

Bir intihar bombacısı geçen ocak ayında, Mogadişu’nun Hamar Wen bölgesinde saldırı düzenledi. (EPA)
Bir intihar bombacısı geçen ocak ayında, Mogadişu’nun Hamar Wen bölgesinde saldırı düzenledi. (EPA)
TT

Eş-Şebab’ın Somali’deki saldırılarını yoğunlaştırmasının anlamı

Bir intihar bombacısı geçen ocak ayında, Mogadişu’nun Hamar Wen bölgesinde saldırı düzenledi. (EPA)
Bir intihar bombacısı geçen ocak ayında, Mogadişu’nun Hamar Wen bölgesinde saldırı düzenledi. (EPA)

Somali’nin başkenti Mogadişu’da geçtiğimiz salı günü, herkes tarafından bilinen meşhur bir pazar yerinde meydana gelen bombalı saldırı endişeye neden oldu. Saldırı, Afrika Boynuzu’nda artan bölgesel gerilimin ortasında, güvenlik ve ekonomik açıdan zorlu koşullarla karşı karşıya olan Somali’de yeni bir terör saldırısı dalgası korkusu uyandırdı.

En az 10 kişinin ölümüne yol açan saldırı, Afrika Birliği (AfB) Somali Geçiş Misyonu’nun (ATMIS), dört aylık bir gecikmenin ardından üç bin askerin de dahil olduğu geri çekilmenin ikinci aşamasının tamamlandığını duyurmasından birkaç gün sonra yaşandı. ATMIS’in Somali topraklarından bu yılın sonuna kadar tamamen çekilmesi bekleniyor.

Eş-Şebab Hareketi, hükümet güçlerinin verdiği karşılığa, ABD hava saldırılarına ve AfB kuvvetlerinin karadaki operasyonlarına rağmen, başkent de dahil olmak üzere güvenlik ve sivil hedeflere yönelik saldırılarını sürdürüyor.

Dün Somali Genelkurmay Başkanı İbrahim Şeyh Muhyiddin, Uganda’nın başkenti Kampala'da Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni ile bir araya geldi. Toplantıda, Uganda’nın ATMIS’te çok sayıda gücü olmasından ötürü iki taraf, iki ülke arasındaki güvenlik ve terörle mücadele iş birliğini tartıştı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Eş-Şebab terör örgütünün operasyonları, güney ve orta Somali’de büyük çapta alanları etkilemesinin yanı sıra Uganda, Kenya ve Etiyopya dahil olmak üzere bölgedeki birçok ülkeyi de etkiledi. Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Eş-Şebab’a karşı ‘topyekün savaş başlatma’ sözü verse de hareket, sivilleri ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılar düzenlemeye devam ediyor.

Geçen yıl 27 Mayıs’tan 23 Haziran’a kadar olan dönemde, Silahlı Çatışma Yer ve Olay Verileri Projesi (ACLED), Somali’de terör hareketi tarafından gerçekleştirilen ve 700’den fazla ölümle sonuçlanan 200’den fazla saldırı ve şiddet vakası kaydetti.

Şiddetin büyük kısmı başkent Mogadişu’yu çevreleyen Aşağı Şabel bölgesinde meydana geldi. Eş-Şebab Hareketi, hükümet güçlerinin hareketin birkaç yıldır kontrol ettiği köy ve kasabalardaki geniş arazileri kurtarmadaki başarısına rağmen, ATMIS güçlerini hedef alan birçok saldırı başlattı.

Somali Enformasyon Bakanlığı, hükümet güçlerinin, Eş-Şebab Hareketi’nin kontrolü altındaki toprakların üçte birinden fazlasını geri almayı başardığını bildirdi. Somali hükümeti ayrıca saldırıların ilk aşamasında 3 bin ‘radikalin’ öldürüldüğünü, 3 bin 700’den fazlasının da yaralandığını bildirdi.

fv
Eş-Şebab unsurları. (Arşiv-Reuters)

Söz konusu saldırılara rağmen hareket halen hükümet kurumlarına veya ticari ve askeri hedeflere büyük saldırılar düzenleme gücüne sahip. Mogadişu ve çevresinde Kasım ve Aralık 2023’te bir düzineden fazla bombalama olayı meydana geldi.

Kahire Üniversitesi Lisansüstü Afrika Araştırmaları Programı’nda siyaset bilimi alanında yardımcı doçentlik yapan Dr. Ahmed Emel, Somali’deki Eş-Şebab’ın ‘klasik radikal bir örgüt’ olarak görülemeyeceğine dikkat çekti. Örgütün yıllar içinde Somali toplumundaki köklerini ve nüfuzunu genişletmesini sağlayacak derin ekonomik ve sosyal temeller oluşturmayı başardığını ve bunu yaparken devletin 1990’lardan bu yana dağınık durumda olmasından istifade ettiğini belirtti. Emel, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud’un iktidara gelmesinden bu yana Somali hükümetinin net bir stratejisi olmasına rağmen, Eş-Şebab Hareketi üyelerine yönelik saldırıların bitirici ve kararlı olduğunu söylemenin zor olduğunu, zira çatışmanın genişlediğini ve Somali’ye bölgesel ve uluslararası düzeyde destek verilmesi gerektiğini vurguladı. Son yıllarda yapılan iyileştirmelere rağmen, devletin veya güçlerinin ve güvenlik hizmetlerinin mevcut yeteneklerinin, terörist ve radikal örgütlerin yayılma tehdidiyle mücadele etmek için hala yetersiz olduğunu kaydetti.

Eş-Şebab dünyanın en zengin silahlı örgütlerinden biri sayılıyor. Gözlemcilere göre, gasp yoluyla, yasa dışı ticaretle ve ele geçirdiği bölgelerdeki yol ve limanların kontrol noktalarında mallardan haraç alarak yılda 100 ila 150 milyon dolar arasında kazanç elde ediyor. Hareket, ticari faaliyetlerin tarıma dayalı olduğu ülkenin merkezi ve güneyindeki geniş alanları kontrol ediyor.

Afrika Boynuzu’ndaki çalkantılı bölgesel ortamın Somali’deki durumu etkilediğini ifade eden Emel, ATMIS’in Somali’den yıl sonuna kadar çekilecek olmasının, radikal örgütleri eylemlerini yoğunlaştırmaya teşvik ettiğini belirtti. Ayrıca, Addis Ababa ile Somaliland bölgesi arasındaki anlaşmayla bağlantılı olarak Somali ile Etiyopya arasındaki ilişkilerde yaşanan mevcut karışıklığın da iki taraf arasındaki güvenlik ve istihbarat iş birliğini bozabildiğini ve bunun terörle mücadele çabalarına yansıdığını kaydetti. Emel, Husilerin Babu’l Mendep Boğazı’nda bazı gemilere yönelik gerçekleştirdiği operasyonlara işaret ederek Somali’de yaşananlar ile Kızıldeniz’in karşı yakasında yaşananların bağlantılı olduğuna dikkat çekti. Somali’deki Eş-Şebab’ın faaliyetlerini Yemen’deki Husi grubuna ve hatta bölgedeki bazı İran faaliyetlerine bağlayan birçok uluslararası ve ABD raporunun olduğunu vurguladı.

sdvre
Somali’nin Puntland eyaletindeki Garove’deki polis güçleri. (DPA)

Emel, Somali devletinin güvenlik işlevlerini yüksek verimlilikle yerine getirebilmesi için imkanlarını yeniden oluşturması gerektiğini söyledi. Bunun için ‘büyük bölgesel desteğin yanı sıra Somali’nin iç sorunlarını ve son zamanlarda bölgede gerilimlerin kaynağına dönüşen Etiyopya başta olmak üzere bölgesel sorunlarını tamamen ve kapsamlı bir şekilde çözmeye’ ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Dİğer yandan Ulusal Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nden araştırmacı Ziyad Zekeriya, merkezin internet sitesinde yer alan bir analizinde, Eş-Şebab Hareketi’nin son dönemde gerçekleştirdiği operasyonların ‘propaganda hedeflerinden’ başka bir şey olmadığını ifade etti. Hareketin, ardı ardına aldığı darbeler sonucunda verdiği kayıpların büyüklüğünü fark etmeye başlamasıyla, Somali hükümet güçlerinin gerçekleştirdiği operasyonlar karşısında ‘direndiğini’ ve başta hareketin kontrolündeki ve iç bölgelerdeki alanlar olmak üzere hükümetin kontrolündeki ve başkentteki alanlarda nitelikli eylemler gerçekleştirme gücünü göstermeyi amaçladığına dikkat çekti.



Trump'ın Eğitim Bakanlığı adayı ‘çocukların cinsel istismarına olanak sağlamakla’ suçlanıyor

Donald Trump'ın Eğitim Bakanlığı’na aday gösterdiği Linda McMahon (AP)
Donald Trump'ın Eğitim Bakanlığı’na aday gösterdiği Linda McMahon (AP)
TT

Trump'ın Eğitim Bakanlığı adayı ‘çocukların cinsel istismarına olanak sağlamakla’ suçlanıyor

Donald Trump'ın Eğitim Bakanlığı’na aday gösterdiği Linda McMahon (AP)
Donald Trump'ın Eğitim Bakanlığı’na aday gösterdiği Linda McMahon (AP)

ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın bir sonraki yönetimini oluşturmak üzere seçtiği ekiple ilgili suçlamalar devam ediyor. Trump'ın Adalet Bakanlığı'na aday gösterdiği Matt Gaetz, 17 yaşında reşit olmayan bir kıza kendisiyle cinsel ilişkiye girmesi için para ödemekle suçlanmasının ardından Cumhuriyetçi Parti içinde bile yaygın bir muhalefetle karşılaşınca, perşembe günü adaylığını geri çektiğini açıkladı. Şarku’l Avsat’ın CNN'den aktardığı habere göre bir davada, Trump'ın Eğitim Bakanlığı’na aday gösterdiği Linda McMahon'un çocukların cinsel istismarına ‘bilerek’ izin verdiği iddia edildi.

Son dava, McMahon'un 1980'lerin başında World Wrestling Entertainment'ın (WWE) bir çalışanı tarafından ‘bilerek çocukların cinsel istismarına olanak sağladığını’ iddia ediyor. McMahon ise bu iddiaları reddediyor.

McMahon, kocası Vince ile birlikte kurduğu WWE'nin eski CEO'su. Senato'ya aday olmak için 2009'da istifa etti, ancak 2010 ve 2012'de Connecticut'ta kaybetti.

Davada, McMahon ve Vince'in çocukların cinsel istismarına bilerek olanak sağladıkları ve McMahon'un ‘WWE'deki cinsel istismar kültürünü gizlemeye çalışan lider’ olduğu iddia ediliyor. Davada ayrıca, McMahon ve Vince'in, çalışan Melvin Phillips Jr'ın ringde ön sıra spikerliği pozisyonunu çocukları cinsel olarak istismar etmek için kullanmasına bilerek izin verdiği iddia ediliyor. Davaya göre Phillips bunu soyunma odasında güreşçilerin ve yöneticilerin önünde yaptı ve cinsel istismarı sık sık kayda aldı.

Söz konusu dava geçtiğimiz ekim ayında Baltimore County, Maryland'de John Doss'un beş aile üyesi adına açıldı. 2012 yılında ölen Phillips'in kendileriyle görüştüğü sırada 13 ila 15 yaşları arasında olduklarını söyleyen aile üyeleri, Phillips'in kendilerine cinsel tacizde bulunduğunu iddia etti. Her biri iddia edilen cinsel istismar sonucunda zihinsel ve duygusal zarara uğradıklarını söyledi.

Davada McMahon'ların ‘işveren olarak ihmalkâr davrandıkları ve 30 bin dolardan fazla tazminat talep eden davacıları koruyamadıkları’ iddia edildi.

Davaya göre, hem McMahon hem de Vince, Phillips'in davranışlarından haberdardı. Vince, kendisinin ve Linda'nın 1980'lerin başından ortalarına kadar Phillips'in genç erkek çocuklara karşı ‘tuhaf ve doğal olmayan bir ilgisi’ olduğunu bildiklerini itiraf etti.

McMahon'un avukatı Laura Brevetti ise iddiaların yanlış olduğunu söyledi. WWE, CNN'in yorum talebine yanıt vermedi.

Yıllar önce 17 yaşındaki reşit olmayan bir kıza kendisiyle cinsel ilişkiye girmesi için para ödemekle suçlanan ve bunu şiddetle reddeden Trump'ın Adalet Bakanlığı adayı Matt Gaetz perşembe günü adaylığını geri çekti.

Hakkında uyuşturucu kullanmak, kampanya fonlarını kişisel kullanımına yönlendirmek ve Temsilciler Meclisi'nde uygunsuz fotoğraf ve videolar paylaşmak gibi suçlamalarla soruşturma açıldı.