İran, Daily Mail’in İngiltere’de yaşayan Şiileri casuslukla suçlayan haberini yalanladı

Londra’da Downing Street 10 numaranın önündeki İngiliz polisleri  (AFP-Arşiv)
Londra’da Downing Street 10 numaranın önündeki İngiliz polisleri (AFP-Arşiv)
TT

İran, Daily Mail’in İngiltere’de yaşayan Şiileri casuslukla suçlayan haberini yalanladı

Londra’da Downing Street 10 numaranın önündeki İngiliz polisleri  (AFP-Arşiv)
Londra’da Downing Street 10 numaranın önündeki İngiliz polisleri (AFP-Arşiv)

İran’ın Londra Büyükelçiliği, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu (DMO) İngiltere yaşayan Şiileri, Birleşik Krallık topraklarına saldırı düzenlemek için kullanılabilecek bilgileri toplamak amacıyla muhalifler ve Yahudiler hakkında casuslukta kullanmakla suçlayan haberi yalanladı.

Daily Mail gazetesinin cumartesi günü yayınladığı habere göre DMO, İngiliz ziyaretçilerin Irak ve İran’daki Şiilere ait dini mekanlara yaptığı gezileri fırsata çevirerek Birleşik Krallık’ta kendisine hizmet edecek casuslar buldu.

Bu habere yanıt olarak İran’ın Londra Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Mehdi Hüseyni, X platformundan yaptığı bir paylaşımda, ülkesinin bu haberi reddettiğini belirtti.

İranlı diplomat “Bir kez daha halkı eğlendirmek ve hafta sonu satışlarını yükseltmek için Hollywoodvari bir macera hikayesi; ama bu sefer ana akım bir gazete tarafından” ifadelerini kullandı. Hüseyni ‘tüm bu mantıksız ve mesnetsiz suçlamaların, İranlı yetkililer tarafından kati suretle defalarca kez reddedildiğini’ vurguladı.

İngiliz ve İsrailli yetkililer Daily Mail’e, casuslara önde gelen İngiliz Yahudileri veya sinagoglar gibi hedefler hakkında bilgi toplama talimatı verildiğini söyledi.

İngiliz gazetesine göre, casuslardan aynı zamanda Tahran’ın huzur bozmakla suçladığı muhalifler hakkında da casusluk yapmaları istendi.

Konuyla ilgili olarak bir kaynak “Avrupa ve Birleşik Krallık’taki İran ajanlarının sayısını bilmiyoruz, ancak gereken tek şey birinin ağ aracılığıyla sızması” şeklinde konuştu.

Uzmanlar ayrıca İngiliz üniversitelerinde okumak için devlet bursu kazanan bazı İranlıların da ‘casus’ olduğu konusunda uyardı.

İngiliz hükümetinden bir kaynak gazeteye, DMO’nun Birleşik Krallık topraklarında birisini öldürmek veya kaçırmak istediğinde genellikle Birleşik Krallık merkezli organize suç ağlarını kullandığını söyledi.

Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı da gazeteden yayınlanan haber sonra yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Birleşik Krallık her zaman yabancı ülkelerden gelecek tehditlerle karşı karşıya kalacaktır. Potansiyel tehditleri sürekli değerlendiriyoruz.”

İsrailli bir yetkili, ülkesinin, İranlılar ve ajanlarının olası saldırılarına karşı Birleşik Krallık’a normalden daha fazla uyarı yaptığını söyledi.

Geçen hafta salı günü İsveç devlet radyosu Sveriges, İran istihbarat servisleri için çalışan İranlı bir erkek ve kadının, İsveç’teki Yahudilere suikast düzenlemeyi planlama suçlamasıyla 2022 yılında sınır dışı edildiğini açıklamıştı.

Habere ilişkin Tahran’dan herhangi bir yorum gelmedi ancak İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, İsveçli mevkidaşı Tobias Billström ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmenin ayrıntıları açıklanmadı.

Geçen ayın sonunda İngiltere ve ABD, İran istihbaratı tarafından denetlenen ve İngiliz vatandaşları da dahil olmak üzere aktivistleri ve muhalifleri hedef alan ‘sınır ötesi suikast ağı’na yaptırım uygulama kararı almıştı.

Yaptırımlar, DMO’ya bağlı Kudüs Gücü’nde dış suikastları gerçekleştirmekten sorumlu olan Birim 840’ı hedef almıştı.

Yaptırım kararının alındığı sırada, Rishi Sunak hükümeti İran’ı, Suriye-Ürdün sınırında üç ABD askerinin ölümüne yol açan saldırının ardından gerilimi durdurmaya çağırmıştı.

Geçtiğimiz aralık ayında, İngiliz kanalı ITV tarafından yayınlanan bir belgesel, İranlı casusların, insan kaçakçılığı yapan çifte bir ajana, Londra merkezli Farsça yayın yapan Iran International kanalının iki sunucusuna suikast düzenlemesi için 200 bin dolar teklif ettiğini ortaya çıkarmıştı.

Birim 840’ın Kudüs Gücü’ndeki rolüne değinilen belgeselde, kaçakçılık alanında faaliyet gösteren ve Batılı istihbarat servisleri tarafından 2016 yılında DMO’ya yedek parça ihracatına karıştıktan sonra tespit edilen çifte ajan ile DMO arasında paylaşılan video kayıtları ve kısa mesajlar ortaya çıkarılmıştı.

Londra Emniyet Müdür Yardımcısı ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Matt Jukes geçen ay yaptığı bir basın açıklamasında “Bunu sizin adınıza yapması, sizi bundan uzaklaştırması ve yapılanı inkar edebilecek bir pozisyonda olmanızı sağlaması için bir çete suçlusunu satın alabilecekken neden bunu kendiniz yapasınız?” demişti.

Haberle eş zamanlı olarak İngiliz yargısı, Çeçenistan doğumlu Muhammed Hüseyin Dovtayev adlı bir Avusturya vatandaşını, Iran International kanalını hedef almayı planladığından şüphelenilen bir grup adına casusluk yaptığı gerekçesiyle 3,5 yıl hapis cezasına çarptırmıştı.

Daha sonra İngiltere Dışişleri Bakanlığı, ITV haberinin ardından İran’ın Londra Büyükelçiliği Maslahatgüzarı’nı bakanlığa çağırmıştı.

İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron Daily Telegraph’a İran’ın dünyaya çok zor zamanlar yaşatan beş büyük ‘krizden’ biri olduğunu söylemişti. Cameron ‘İran rejiminin Birleşik Krallık’ta yaşayan gazetecilerin hayatlarına yönelik oluşturduğu kabul edilemez tehdidin’ ‘pek çok kanıtına’ işaret etmişti.

Geçtiğimiz ekim ayında, İngiltere İç İstihbarat Teşkilatı (MI5) Şefi Ken McCallum, Ortadoğu bölgesindeki gelişmelerin ‘terör tehdidinin boyutunda bir artışa’ yol açabileceğini söyleyerek İran tarafından desteklenen ‘terörizmin’ tehlikelerine karşı uyardı.



 Biden onayladı: Amerikan özel askeri şirketleri, Ukrayna'da görev yapacak

Ukraynalı askerler, Donetsk'teki Rus ilerleyişini durdurmak için tanksavar mayınlar döşüyor (AP)
Ukraynalı askerler, Donetsk'teki Rus ilerleyişini durdurmak için tanksavar mayınlar döşüyor (AP)
TT

 Biden onayladı: Amerikan özel askeri şirketleri, Ukrayna'da görev yapacak

Ukraynalı askerler, Donetsk'teki Rus ilerleyişini durdurmak için tanksavar mayınlar döşüyor (AP)
Ukraynalı askerler, Donetsk'teki Rus ilerleyişini durdurmak için tanksavar mayınlar döşüyor (AP)

ABD Başkanı Joe Biden, Amerikan özel askeri şirketlerinin Ukrayna'da görev yapmasına onay verdi. 

Amerikan medya kuruluşu CNN, yeni politikanın bu ay başında 5 Kasım'daki başkanlık seçimlerinden önce onaylandığını aktarıyor. Biden yönetiminin bu hamlesiyle, Şubat 2022'de başlayan savaşta ilk kez Amerikan özel askeri şirketlerine Ukrayna'da çalışma izni sağlanmış olacak. 

Haberde, Biden yönetiminin bu kararla Ukrayna politikasında önemli bir değişiklik sergilediğine dikkat çekiliyor. Washington, savaşın başından beri Amerikan yurttaşlarına ve askerlerine Ukrayna'ya gitmeme çağrısı yapmıştı. 

ABD Savunma Bakanlığı'ndan (Pentagon) adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, Ukrayna'da faaliyet göstermesi için az sayıda özel askeri şirkete izin verileceğini, bu firmaların silah ve teçhizat bakımını üstleneceğini söyledi.

Şirketler, Ukrayna ordusunun kullandığı Bradley zırhlı muharabe aracı, F-16 jetleri, Patriot füzeleri ve hava savunma sistemlerinin onarımını yapacak. Yetkili, Amerikan şirketlerinin cephedeki çatışmalardan uzak duracağını savunarak şunları söyledi: 

Bu şirketler cephe hatlarından uzakta bulunacak ve Rus güçleriyle savaşmayacak. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'ne ABD tarafından sağlanan teçhizatın gerektiğinde hızla onarılmasını ve bakımı üstlenecekler. Böylece gerekli silah ve mühimmat hızlıca cepheye geri gönderilebilecek.

Pentagon yetkilisi, özellikle F-16 ve Patriot füze sistemlerinin tamirinin "ileri seviye teknik uzmanlık" gerektirdiğini belirterek, söz konusu adımın bu nedenle atıldığını savundu. 

Amerikan gazetesi Washington Post'un görüştüğü Ukraynalı askerler, "arızalı silah kullanmaktansa birkaç hafta sürse bile tamir işlemlerini beklemeyi tercih edeceğini" söylüyor. Askerler, teçhizat onarımının cephede önemli bir değişiklik yaratacağını belirtiyor. 

Ukrayna'da çalışacak işçilerin güvenliğinden özel askeri şirketler sorumlu olacak. Firmaların, çalışanlarının emniyetini sağlamak ve riskleri azaltmak için gerekli önlemleri alması bekleniyor. 
Diğer yandan CNN, seçimleri kazanan Donald Trump'ın ocakta göreve geldiğinde bu politikayı sürdürüp sürdürmeyeceğinin belli olmadığına işaret ediyor. Trump, seçim kampanyasında Ukrayna savaşını "24 saatte bitirebileceğini" söylemesiyle gündem olmuştu. 

Biden ise görevi bırakmadan önce Ukrayna'ya yardımları sürdürmek istiyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 21 Ekim'de yayımladığı verilere göre Washington, savaşın başından beri Ukrayna'ya yaklaşık 64 milyar dolarlık yardım taahhüdünde bulundu.

Independent Türkçe, CNN, Washington Post, France 24