ABD'de 150 yıl sonra bir ilk: İç Güvenlik Bakanının görevden alınma istemi Temsilciler Meclisi’nde kabul edildi

Tarihi oylama partisel farklılıkların derinliğini gösteriyor

ABD Ulusal Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas (AFP)
ABD Ulusal Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas (AFP)
TT

ABD'de 150 yıl sonra bir ilk: İç Güvenlik Bakanının görevden alınma istemi Temsilciler Meclisi’nde kabul edildi

ABD Ulusal Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas (AFP)
ABD Ulusal Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas (AFP)

150 yıl aradan sonra ilk kez Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu ABD yönetiminde Temsilciler Meclisi, sınır yönetiminin politikalarını uygulamaktan sorumlu  İç Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas hakkındaki azil maddeleri kabul edildi.

Temsilciler Meclisi, geçen hafta yapılan ilk turda tek bir Cumhuriyetçi temsilcinin bulunmaması nedeniyle başarısız oylama sonrasında ikinci tur oylamada 214 evet oyuna karşı 213 hayır oyu ile Mayorkas aleyhinde hazırlanan azil maddeleri onaylandı. Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, yönetimin sınır politikalarına yönelik eleştirilerini bir göstergesi olarak Bakan Mayorkas'ı Temsiler Meclis’inde azlet girişiminde başarılı oldu. Ancak bu kararın uygulanması için Demokratların çoğunlukta olduğu Senato’dan  da geçmesi gerekiyor.

Mayorkas: “Krizin Mimarı”

Cumhuriyetçilerin sınır krizinini Mayorkas'a yükleme ısrarı esas olarak krizin "kişiselleştirilmesi" ve krizin görünen yönü etrafında dönüyor. Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Mike McCaul: “Bu karışıklığa; Amerikalıların fentanilden ölmesine, teröristlerin ülkeye girmesine sebep olan bir adam… Ulusun dokusunu yok etti” diyerek İç Güvenlik Bakanı’nı “krizin mimarı” olarak tanımladı.

Ancak Mayorkas, Cumhuriyetçileri seçim döneminde "politik tiyatro" oynamakla suçlayarak bu suçlamaları reddetti. İç Güvenlik Bakanı, görevden alınmasıyla ilgili komite başkanına yazdığı mektubunda: "Temelsiz olarak aldığınız önlemlere bakılmaksızın, sorumluluklarımı yerine getirmekten geri adım atmayacağım... Sizi temin ederim ki temelsiz suçlamalarınız beni sarsmayacak veya dikkatimi kanunları uygulamaktan alıkoymayacak” dedi.

Üslubu meydan okumalarla dolu ve bu temel olarak kaçınılmaz bir siyasi gerçeklikten kaynaklanıyor; azil çabaları, Cumhuriyetçi çoğunluğa sahip Temsilciler Meclisi'nde büyük destek almasına rağmen, Demokrat çoğunluğun bulunduğu Senato'da çıkmaza girecek. Bu da, her geçen gün daha da ağırlaşan bir krizde, Mayorkas’ın tüm dikkatler üzerinde olmasına rağmen görevine devam edeceği demektir.



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. Ancak uzmanlara göre gözlerin Çin'e çevrilmesi için henüz erken.

Olayla ilgili inceleme yürüten İsveç ve Danimarka, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıyor.

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan 20 Kasım'da yapılan açıklamada Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. 

Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. İsveç polisi de dün incelemelerde Yi Peng 3'e odaklanıldığını duyurmuştu.

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün paylaştığı uydu takip verilerine göre, Rusya'nın St. Petersburg şehrinden Mısır'ın başkenti Kahire'ye giden kargo gemisi, Finlandiya ve Almanya arasında uzanan C-Lion 1 kablosu kesildiğinde bölge civarındaydı. Geminin daha sonra rotasını değiştirerek İsveç ve Litvanya arasında uzanan BCS kablosunun yakınına gittiği ve bu kablonun da arızalandığı belirtiliyor. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. Gözler Çin ve Rusya'ya çevrildi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Diğer yandan France 24'ün görüştüğü uzmanlar, olayda Çin'in suçlanmasının riskli bir hamle olduğunu söylüyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden deniz güvenliği uzmanı Christian Bueger, Çin'in olayla ilgili olduğuna dair henüz hiçbir kanıta rastlanmadığını hatırlatarak, Pistorius'un açıklamasının "erken ve şaşırtıcı" bulduğunu belirtiyor ve ekliyor: 

Böyle bir açıklama, Almanya'nın diplomatik manevra için hareket alanını kısıtlıyor. Almanya savunma bakanı, açıkça Çin'i Alman altyapısına sabotaj yapmakla suçluyor.

Bueger, Çin'in Rusya'yı desteklemek için Avrupa sularında hibrit savaş taktikleri kullandığının tespit edilmesi halinde bunun "daha önce duyulmamış, çok provokatif ve şaşırtıcı bir şey olacağını" söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi'nden Basil Germond, Baltık Denizi'nin hibrit savaş stratejileri için uygun bir bölge olduğuna dikkat çekerek, "Burada şüpheli ve kötü niyetli faaliyetleri önlemek zor" diyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov iddialara tepki göstererek şunları söylemişti: 

Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian da gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savunmuştu. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Financial Times, geminin ait olduğu Ningbo Yipeng firmasıyla iletişime geçmişti. Şirket, Pekin yönetiminin kendilerinden "incelemeye katkı sağlamalarını istediğini" bildirmiş, daha fazla detay paylaşmamıştı.

Independent Türkçe, France 24, Financial Times