Yaklaşan Refah saldırısı ABD’yi Ortadoğu’da daha da zayıflatacak

Biden ve Kral Abdullah, Refah’taki sivilleri ve iki devletli çözüm ufkunu koruma konusunda anlaştı.

ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)
ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)
TT

Yaklaşan Refah saldırısı ABD’yi Ortadoğu’da daha da zayıflatacak

ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)
ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)

ABD’deki Ortadoğu uzmanları, ABD’nin İsrail’in yaklaşan Refah işgalinde sivilleri koruyamaması halinde bu durumun sonuçlarına karşı uyarıyor.

Kaynaklar, “İddia, Biden yönetimini, Refah’ta Filistinlilerin başına gelebilecek katliamlar ve insani felaketler konusunda ABD’nin güvenilirliği ve itibarı ile hukuki ve ahlaki sorumluluklarıyla ilgili zorluklarla karşı karşıya bırakıyor” dedi.

ABD yönetimi ise İsrail’in Refah kentine yönelik bir operasyon tehlikesine ilişkin kamuoyuna uyarıda bulundu. Ancak sonuç olarak İsrail’e, ‘Filistinlileri korumaya yönelik net planlar olmadan hiçbir operasyonun gerçekleştirilmemesi koşuluyla’ saldırı gerçekleştirmesine yeşil ışık yaktı.

Refah’ta bir insani felaketin yaşanabileceğine dair BM ve uluslararası kurumlardan uyarılar yapılmaya ise devam ediliyor. Ayrıca Netanyahu’nun Başkan Biden’a Refah’taki 1 milyondan fazla sivili tahliye etme ve koruma planları olduğuna verdiği söz de kuşkuyla karşılanıyor. Bazı taraflar, bu iddiaları da içeriklerini de ‘gerçek dışı’ olarak nitelendirdi.

Biden-Kral 2. Abdullah görüşmesi

Biden, pazartesi (12 Şubat) akşamı Ürdün Kralı 2. Abdullah’la birlikte Beyaz Saray’da gazetecilere konuştu. Sivillerin güvenliğini sağlamaya yönelik güvenilir bir plan olmadan Refah’ta askeri operasyon başlatılmaması gerektiğini vurgulayan Biden, Ürdün Kralıyla İsrail ile Hamas arasında yeni bir müzakere kanalını görüştüklerini belirtti. Biden’a göre bu yeni durum daha sürdürülebilir bir müzakere yolu açacak ve 6 haftalık bir ateşkes sağlayacak. Ayrıca Biden Kral 2. Abdullah ile rehine takasına ilişkin de ABD’nin teklifini istişare etti. ABD Başkanı, bu konuyu ileriye taşımak için Netanyahu ve Mısır ve Katar liderleriyle görüştüğünü belirtti.

Biden, İsrail- Filistin çatışmasına ‘iki devletli çözüm’ umudunu dile getirirken, Kral 2. Abdullah ile Filistin Yönetimi’nin reformunu ve barışı kabul eden, Hamas ve İslami Cihad gibi terörist grupları barındırmayan yeni bir devlet inşa edilmesi konularını görüştüğünü söyledi. Ayrıca taraflar Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini engelleme ve daha fazla insani yardım sağlanmasının önemi konusunda anlaştılar.

Ürdün’ün endişesi

Öte yandan Kral Abdullah, Filistinlilerin içinde bulunduğu kötü durumla ilgili olarak, “Kayıtsız kalarak bunun devam etmesine izin veremeyiz. Kalıcı bir ateşkese ihtiyacımız var ve bu savaş sona ermeli” dedi. Ayrıca Filistinlilerin Gazze ve Batı Şeria sınırları dışına sürülmesi yönündeki potansiyel tehdidin ‘büyük endişeyle yaklaştıkları ve tolere edilemeyecek bir şey’ olduğunu vurguladı.

Ürdün Kralı, radikal Siyonist yerleşimcilerin Batı Şeria’ya ve Doğu Kudüs’teki kutsal mekanlara saldırılarını ve yasadışı yerleşim birimlerinin genişlemesini de eleştirirken, bunun tüm bölgede kaosa yol açacağı uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan çadırın yakınında oturmuş Filistinli bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan çadırın yakınında oturmuş Filistinli bir çocuk (AFP)

Ürdün Kralı, “70 yıldır süren işgal, katliam ve yıkımın, siyasi ufuk olmadan barışın olamayacağı konusunda şüpheye yer bırakmadığını, askeri ve güvenlik çözümlerinin etkisiz olduğunu” vurguladı. Kral 2. Abdullah “İki devletli çözüme, başkenti Doğu Kudüs olan, İsrail ile yan yana barış ve güvenlik içerisinde yaşayan egemen ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına dayalı, adil ve kapsamlı bir barışa yol açacak siyasi bir ufuk yaratmaya bir an önce başlanması gerektiğine” dikkati çekti.

Kral 2. Abdullah, bazı ABD senatörlerine Gazze’de ateşkes sağlanması için harekete geçmenin gerekli olduğunu söylerken, insani bir felakete yol açan savaşın sona erdirilmesi için bu bağlamda daha fazla uluslararası çaba sarf edilmesi çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Ürdün Haber Ajansı PETRA’dan aktardığı habere göre Kral Abdullah, Gazze’deki savaşın devam etmesinin barış sürecini canlandırma şansını baltaladığına inanıyor. Ayrıca Gazze Şeridi halkını içeride ve dışarıda yerinden edecek her türlü girişimi reddettiğini yineleyerek, Gazze halkının evlerine dönmesi gerektiğine dikkati çekti.

Başkan Biden, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns’ün ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki çalışmaları sırasında ve bölgedeki birçok ülkenin büyükelçisi olarak Ortadoğu bölgesine ilişkin bilgisine ve yeteneklerine güvenerek, Ortadoğu’da iyi bir atılım gerçekleştirmeyi hedefliyor. Ayrıca Gazze’de tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak ve bir anlaşmaya varmak için Kahire’de görüşmeler sürüyor.

Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak’ın eski Danışmanı ve Ortadoğu Barış Enstitüsü Araştırmacısı Gilad Shir, savaşı sonlandırıp barışı başlatacak somut bir planın hızlandırılması gerektiğini söyledi. Shir, “Çünkü binlerce kişinin yerinden edildiği ve hayatını kaybettiği mevcut kriz, güveni sarsıyor ve hem bölgenin hem de dünyanın eylemsizliğe tahammülü yok” dedi.

İsrail’in Refah’ı işgal etmesi ve bunun feci sonuçları, ABD’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerini tehdit ediyor, ABD’nin Ortadoğu politikalarını destekleyen ittifakları parçalıyor ve Beyaz Saray’ın daha fazla barış anlaşması imzalama ve İsrail’in bölgedeki varlığını kabul edilebilir kılma planlarını baltalıyor. Aksine ABD yönetimi, işler kontrolden çıkmadan onlarca yıl önce imzalanan normalleşme anlaşmalarını sürdürme konusunda zorluklarla karşılaşabilir.

Biden, Gazze’de kötüleşen insani krizin ortasında İsrail’e verdiği desteğin devam etmesi nedeniyle, içeride Demokrat Parti’nin ilerici üyelerinden sert tutumlarla karşı karşıya kaldı. Aynı zamanda ABD Başkanı, gösterilerle ve Arap ve Müslüman toplumu arasındaki popülaritesinin azalmasıyla da karşı karşıya.

Uzmanlar, bir milyondan fazla Filistinlinin bulunduğu Refah’a yapılacak kara saldırısının, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarının başlangıcından bu yana en önemli stratejik anı temsil ettiğini vurguluyorlar. Dolayısıyla uzmanlar, Refah’ta yaşanacaklara bağlı olarak Ortadoğu bölgesinin geleceğinin tehlikeye gireceğini dile getiriyor.

Salı günü Refah’ta yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Salı günü Refah’ta yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Washington’daki liberal bir İsrail kuruluşu olan J Street’in başkanı Jeremy Ben-Ami, “Biden yönetimi, rehineleri iade etmenin ve daha fazla insanın acı çekmemesini sağlamanın en iyi yolu olarak diplomatik araçları sürdürmelidir” dedi.

Camp David dengeleri tehlikede

Mısır ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerin askıya alınması ihtimali, Biden yönetimine ve onun mirasına güçlü bir darbe vuracak, Amerikan yönetiminin zayıf olduğunu ve onun yönetimi altında bölgenin kontrolden çıktığını gösterecek. Jimmy Carter’dan bu yana ABD başkanları, 1979’da ABD’nin aracılık ettiği Mısır ile İsrail arasındaki Camp David barış anlaşmasını Ortadoğu’da daha fazla istikrarın sağlanması için bir mihenk taşı olarak kullandılar.

ABD’nin Mısır’la ilişkisi her zaman stratejik bir ilişki olarak tanımlanıyor ve Mısır, ABD’nin önemli bir müttefiki. Uzun vadeli ilişkiler, siyasi ve askeri iş birliğine dayalı. Başkan Biden, ateşkes ve takas konusunda Kahire’nin Doha ile birlikte oynadığı arabuluculuk rolünü defalarca övdü. Mısır, Gazze’ye insani yardımın ulaşmasını kolaylaştırmak için yoğun çaba harcadı. Ayrıca Mısır’ın, Filistin davasını baltalamayı reddetme ve İsrail'in Filistinlileri yoğun askeri bombardıman altında zorla yerinden edilmek üzere Mısır topraklarına itme planlarını reddetme konusundaki tutumu açıktı.

Arap Amerikan Enstitüsü Başkanı James Zogby, “Mısır’ın, İsrail ile imzaladığı tarihi barış anlaşmasını yeniden düşündüğünü açıkça belirtmesi alışılmadık bir durum.  Bu durum, Mısır’ın büyük baskı altında olduğu anlamına geliyor” dedi.

ABD varlığına yönelik tehdit

İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki operasyonları, ABD’nin Ortadoğu bölgesindeki tesislerine ve çıkarlarına yönelik yoğun saldırılarla karşı karşıya kaldı. Saldırılardan biri Ürdün’de 3 askerinin ölümüne yol açarak, ABD’yi Irak ve Suriye’de misilleme saldırıları düzenlemeye sevk etti. Refah’ta bir insani felaketin yaşanması ve ABD İstihbarat Direktörü’nün Mısır, Katar ve İsrail’deki mevkidaşlarıyla ateşkes anlaşması yapılmasına yönelik çabalarının engellenmesinin, bölgedeki Amerikan varlığına yönelik güvenlik tehditlerinin artmasına yol açacağı yönünde korkular var.

New York City’deki Union Meydanı’nda İsrail’in Refah’a yönelik saldırısını durdurması çağrısı yapılan bir yürüyüş (AFP)
New York City’deki Union Meydanı’nda İsrail’in Refah’a yönelik saldırısını durdurması çağrısı yapılan bir yürüyüş (AFP)

Gözlemcilere göre bölgedeki ABD çıkarlarına yönelik saldırılar ile İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları arasındaki bağlantı inkâr edilemez. Bu durum, Başkan Joe Biden’ı daha geniş bir savaşın çıkmasını engellemeye ve İsrail ile Hamas arasında ateşkes için güçlü bir şekilde baskı yapmaya sevk etmeli. Aksi takdirde bölgesel gerilimler kontrolden çıkmaya devam edecek.

Netanyahu Biden’ın zayıflığından faydalanıyor

Sızıntılar, Biden’ın İsrail Başbakanı'nın uzlaşmazlığına karşı duyduğu hayal kırıklığını ve öfkeyi ortaya koyuyor. Dolayısıyla ateşkesin sağlanamaması ve rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik bir anlaşmaya varılamaması, Washington’un İsrail üzerindeki nüfuzunun erozyona uğraması ve Biden yönetiminin İsrail'in davranışlarında değişiklik yaratamaması konusunda çok kasvetli bir tablo çizecek.

Netanyahu, görevinin bir yıldan az süre sonra sona ereceğine inanılan bir ABD başkanına karşı çıkmanın ve ona meydan okumanın siyasi sonuçlarından kesinlikle endişe duymuyor. Bu nedenle Başkan Biden’ın, Gazze’de gerçek bir ateşkes sağlanmasında ABD’nin etkisiyle siyasi, stratejik ve ahlaki açıdan tutarlı bir rol oynamak için küçük bir fırsata sahip.



Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
TT

Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki petrol tankerine el koyup Karakas yönetimine yeni yaptırımlar getirmesiyle Karayipler'de gerginlik arttı.

ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü yaptığı açıklamada Venezuela açıklarındaki petrol tankerine "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını savunmuştu. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa ABD'nin hamlesi "hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi" diye nitelenmişti.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, X'ten yaptığı paylaşımda operasyonun görüntülerine yer vermiş, tankerin Venezuela'dan İran'a petrol taşıyarak yaptırımları deldiğini öne sürmüştü.

Amerikan medyasında yer alan haberlerde, el konan tankerin adının Skipper olduğu yazılmıştı. ABD Hazine Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah arasındaki petrol kaçakçılık ağında rol oynadığı gerekçesiyle Skipper'ı 2022'de yaptırım listesine almıştı.

80 milyon dolarlık petrole el kondu

Wall Street Journal'ın analizine göre el konan tankerde yaklaşık 80 milyon dolar değerinde petrol var, bu da Venezuela'nın aylık ithalatının yaklaşık yüzde 5'ine denk geliyor.

ABD'nin tankere baskın düzenleyerek Venezuela yönetimini ekonomik felce uğratmak istediği yazılıyor. Ham petrol satışları Latin Amerika ülkesinin ihracat gelirlerinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturuyor.

Diğer yandan Washington, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun eşi Cilia Flores'in üç yeğenini, Maduro'yla bağlantılı bir iş insanını ve Venezuela petrol sektöründe faaliyet gösteren 6 nakliye şirketini yaptırım listesine eklediğini de dün duyurdu.

ABD'nin son hamleleriyle bölgedeki gerginlik tırmanırken Maduro, dün yaptığı açıklamada ülkede uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu Tren de Aragua kartelini etkisiz hale getirdiklerini savunarak, Trump'ın asıl amacının Venezuela petrolünü çalmak olduğu iddiasını yineledi.

Trump petrolün peşinde mi?

ABD Enerji Enformasyon Dairesi'ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD'nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği ve devlete ait enerji şirketi PDVSA üzerindeki kontrolün sıkılaştırılması nedeniyle bu potansiyeli tam olarak kullanamıyor.

Ülkede faaliyet gösteren tek Amerikan şirketi olan petrol devi Chevron'un üretimi de Washington'ın yaptırımları nedeniyle düşmüştü.

Beyaz Saray, Karayipler'deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela'nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunuyor.

Ancak BBC'nin analizinde, Venezuela'daki petrol üretimini yeniden artırmanın on milyarlarca dolara mal olabileceğine dikkat çekiliyor. Diğer yandan ABD'nin yaptırımları hafifletmesi halinde Chevron'un kârının hızlıca artabileceği yazılıyor.

Bunlara ek olarak petrolün gelecekte önemini yitirmeye başlayacağı öngörüsü paylaşılıyor. Ekonomi analiz şirketi Capital Economics'ten David Oxley şunları söylüyor:

Petrol talebi bir anda düşüşe geçmeyecek ancak eskisi gibi artmaya da devam etmeyecek. Talebin zayıfladığını görüyoruz ve 2030'ların sonlarında düşüşe geçeceğini tahmin ediyoruz. Venezuela petrol sektörüne yatırım yapan herkes şunu düşünmek zorunda: Buna değer mi?

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 22 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 87 kişiyi öldürdü.

Independent Türkçe, BBC, Wall Street Journal, New York Times


İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)

İsrail Güvenlik Kabinesi dün  (Perşembe) geç saatlerde, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanlığı'nda Yerleşimden Sorumlu Bakan Bezalel Smotriç tarafından sunulan, İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin inşası ve mevcut bazı kaçak yerleşimlerin yasallaştırılmasına yönelik planı onayladı.

Aşırı sağ çizgideki Kanal 14, yeni planın onaylandığını ilk duyuran medya kuruluşu oldu. Haberde, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasının ve daha önce kaçak statüsünde olan bazı noktaların yasallaştırılmasının yanı sıra, İsrail’in 2005’te Gazze ve Kuzey Batı Şeria’dan çekilme planı kapsamında boşalttığı yerleşimlere geri dönüşün de öngörüldüğü aktarıldı.

Söz konusu yerleşimlerin bir bölümü Batı Şeria’nın merkezinde, bir kısmı ise kuzey ve güney bölgelerinde, Kudüs çevresine kadar uzanıyor.

sddf
İsrail'in aşırı sağcı maliye bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (Arşiv - AFP)

İsrail Güvenlik Kabinesi onayıyla, daha önce boşaltılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin Cenin yakınlarında yeniden inşa edilmesinin yolu açıldı. Aynı bölgede aylardır devam eden süreçle birlikte Homeş ve Sanur’un da yeniden kurulması kararlaştırılmıştı. Kanal 14, bu gelişmeleri tam anlamıyla kuzeydeki eski yerleşimlere dönüşün tamamlanması şeklinde değerlendirdi ve Smotriç’in hamlesini yerleşim dünyasında gerçek bir devrim olarak nitelendirdi.

Birkaç ay önce de Güvenlik Kabinesi, Batı Şeria’da 22 yeni yerleşimin yasallaştırılması ve inşasına yönelik benzer bir planı kabul etmişti.

Yeni kararla birlikte, her bir yerleşim için hızlandırılmış teknik ve imar hazırlık sürecinin başlatılacağı bildirildi. Kanal 14’ün haberinde, adımın “2005’teki çekilme planıyla ağır darbe alan yerleşim projesinin tarihi bir şekilde düzeltilmesi” olarak görüldüğü ifade edildi.

ds
İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'da yakınlardaki bir yerleşim karakolunun yakınlarında eşeklere binerek keçi ve koyun sürülerini otlatıyorlar (Arşiv - AFP)

Filistin tarafı karara sert tepki gösterdi.  Filistin'e bağlı Duvar ve Yerleşimlere Karşı Direniş Kurumu Başkanı Müeyyed Şaban, İsrail’in bu adımını “Filistin coğrafyasını ortadan kaldırmaya yönelik kolonyal bir proje kapsamında yürütülen yarış” olarak tanımladı. Şaban, bunun ilhak, ayrımcılık ve toprakların tamamen Yahudileştirilmesi hedeflerini açıkça ortaya koyan tehlikeli bir tırmanış olduğunu söyledi.

ssdc
Kudüs'ün doğusundaki İsrail yerleşimi Ma'ale Adumim'i gösteren bir fotoğraf  (AFP)

İsrail basını da Smotriç’in planlarının kapsamını gündeme taşıdı. Yediot Aharonot birkaç gün önce yayımladığı haberinde, bakanın Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerini genişletmeyi amaçladığını, 2026 bütçesine bu doğrultuda milyarlarca şekelin ayrıldığını yazdı. Gazeteye göre bütçe, yeni yerleşimler kurulmasını, mevcutların statülerinin düzenlenmesini, altyapı projelerini, yol açmayı ve sağlık, eğitim ile kültür kurumlarının inşasını da kapsıyor.

Aynı haberde, Smotriç’in özellikle Kuzey Batı Şeria’ya yeniden yerleşimi merkez alan bir plan yürüttüğü, çekilme planı kapsamında “yeşil hattın içine” taşınan bazı askeri üslerin yeniden bölgeye taşınmasının değerlendirildiği aktarıldı. Yerleşimci liderlerin hedefinin, 2005’te boşaltılan kuzeydeki yerleşimlere tekrar nüfus yerleştirmek ve uzun vadede Batı Şeria’ya bir milyon yerleşimci taşımak olduğu ifade edildi.


Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.

dfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.

Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.