Yaklaşan Refah saldırısı ABD’yi Ortadoğu’da daha da zayıflatacak

Biden ve Kral Abdullah, Refah’taki sivilleri ve iki devletli çözüm ufkunu koruma konusunda anlaştı.

ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)
ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)
TT

Yaklaşan Refah saldırısı ABD’yi Ortadoğu’da daha da zayıflatacak

ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)
ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)

ABD’deki Ortadoğu uzmanları, ABD’nin İsrail’in yaklaşan Refah işgalinde sivilleri koruyamaması halinde bu durumun sonuçlarına karşı uyarıyor.

Kaynaklar, “İddia, Biden yönetimini, Refah’ta Filistinlilerin başına gelebilecek katliamlar ve insani felaketler konusunda ABD’nin güvenilirliği ve itibarı ile hukuki ve ahlaki sorumluluklarıyla ilgili zorluklarla karşı karşıya bırakıyor” dedi.

ABD yönetimi ise İsrail’in Refah kentine yönelik bir operasyon tehlikesine ilişkin kamuoyuna uyarıda bulundu. Ancak sonuç olarak İsrail’e, ‘Filistinlileri korumaya yönelik net planlar olmadan hiçbir operasyonun gerçekleştirilmemesi koşuluyla’ saldırı gerçekleştirmesine yeşil ışık yaktı.

Refah’ta bir insani felaketin yaşanabileceğine dair BM ve uluslararası kurumlardan uyarılar yapılmaya ise devam ediliyor. Ayrıca Netanyahu’nun Başkan Biden’a Refah’taki 1 milyondan fazla sivili tahliye etme ve koruma planları olduğuna verdiği söz de kuşkuyla karşılanıyor. Bazı taraflar, bu iddiaları da içeriklerini de ‘gerçek dışı’ olarak nitelendirdi.

Biden-Kral 2. Abdullah görüşmesi

Biden, pazartesi (12 Şubat) akşamı Ürdün Kralı 2. Abdullah’la birlikte Beyaz Saray’da gazetecilere konuştu. Sivillerin güvenliğini sağlamaya yönelik güvenilir bir plan olmadan Refah’ta askeri operasyon başlatılmaması gerektiğini vurgulayan Biden, Ürdün Kralıyla İsrail ile Hamas arasında yeni bir müzakere kanalını görüştüklerini belirtti. Biden’a göre bu yeni durum daha sürdürülebilir bir müzakere yolu açacak ve 6 haftalık bir ateşkes sağlayacak. Ayrıca Biden Kral 2. Abdullah ile rehine takasına ilişkin de ABD’nin teklifini istişare etti. ABD Başkanı, bu konuyu ileriye taşımak için Netanyahu ve Mısır ve Katar liderleriyle görüştüğünü belirtti.

Biden, İsrail- Filistin çatışmasına ‘iki devletli çözüm’ umudunu dile getirirken, Kral 2. Abdullah ile Filistin Yönetimi’nin reformunu ve barışı kabul eden, Hamas ve İslami Cihad gibi terörist grupları barındırmayan yeni bir devlet inşa edilmesi konularını görüştüğünü söyledi. Ayrıca taraflar Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini engelleme ve daha fazla insani yardım sağlanmasının önemi konusunda anlaştılar.

Ürdün’ün endişesi

Öte yandan Kral Abdullah, Filistinlilerin içinde bulunduğu kötü durumla ilgili olarak, “Kayıtsız kalarak bunun devam etmesine izin veremeyiz. Kalıcı bir ateşkese ihtiyacımız var ve bu savaş sona ermeli” dedi. Ayrıca Filistinlilerin Gazze ve Batı Şeria sınırları dışına sürülmesi yönündeki potansiyel tehdidin ‘büyük endişeyle yaklaştıkları ve tolere edilemeyecek bir şey’ olduğunu vurguladı.

Ürdün Kralı, radikal Siyonist yerleşimcilerin Batı Şeria’ya ve Doğu Kudüs’teki kutsal mekanlara saldırılarını ve yasadışı yerleşim birimlerinin genişlemesini de eleştirirken, bunun tüm bölgede kaosa yol açacağı uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan çadırın yakınında oturmuş Filistinli bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan çadırın yakınında oturmuş Filistinli bir çocuk (AFP)

Ürdün Kralı, “70 yıldır süren işgal, katliam ve yıkımın, siyasi ufuk olmadan barışın olamayacağı konusunda şüpheye yer bırakmadığını, askeri ve güvenlik çözümlerinin etkisiz olduğunu” vurguladı. Kral 2. Abdullah “İki devletli çözüme, başkenti Doğu Kudüs olan, İsrail ile yan yana barış ve güvenlik içerisinde yaşayan egemen ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına dayalı, adil ve kapsamlı bir barışa yol açacak siyasi bir ufuk yaratmaya bir an önce başlanması gerektiğine” dikkati çekti.

Kral 2. Abdullah, bazı ABD senatörlerine Gazze’de ateşkes sağlanması için harekete geçmenin gerekli olduğunu söylerken, insani bir felakete yol açan savaşın sona erdirilmesi için bu bağlamda daha fazla uluslararası çaba sarf edilmesi çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Ürdün Haber Ajansı PETRA’dan aktardığı habere göre Kral Abdullah, Gazze’deki savaşın devam etmesinin barış sürecini canlandırma şansını baltaladığına inanıyor. Ayrıca Gazze Şeridi halkını içeride ve dışarıda yerinden edecek her türlü girişimi reddettiğini yineleyerek, Gazze halkının evlerine dönmesi gerektiğine dikkati çekti.

Başkan Biden, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns’ün ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki çalışmaları sırasında ve bölgedeki birçok ülkenin büyükelçisi olarak Ortadoğu bölgesine ilişkin bilgisine ve yeteneklerine güvenerek, Ortadoğu’da iyi bir atılım gerçekleştirmeyi hedefliyor. Ayrıca Gazze’de tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak ve bir anlaşmaya varmak için Kahire’de görüşmeler sürüyor.

Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak’ın eski Danışmanı ve Ortadoğu Barış Enstitüsü Araştırmacısı Gilad Shir, savaşı sonlandırıp barışı başlatacak somut bir planın hızlandırılması gerektiğini söyledi. Shir, “Çünkü binlerce kişinin yerinden edildiği ve hayatını kaybettiği mevcut kriz, güveni sarsıyor ve hem bölgenin hem de dünyanın eylemsizliğe tahammülü yok” dedi.

İsrail’in Refah’ı işgal etmesi ve bunun feci sonuçları, ABD’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerini tehdit ediyor, ABD’nin Ortadoğu politikalarını destekleyen ittifakları parçalıyor ve Beyaz Saray’ın daha fazla barış anlaşması imzalama ve İsrail’in bölgedeki varlığını kabul edilebilir kılma planlarını baltalıyor. Aksine ABD yönetimi, işler kontrolden çıkmadan onlarca yıl önce imzalanan normalleşme anlaşmalarını sürdürme konusunda zorluklarla karşılaşabilir.

Biden, Gazze’de kötüleşen insani krizin ortasında İsrail’e verdiği desteğin devam etmesi nedeniyle, içeride Demokrat Parti’nin ilerici üyelerinden sert tutumlarla karşı karşıya kaldı. Aynı zamanda ABD Başkanı, gösterilerle ve Arap ve Müslüman toplumu arasındaki popülaritesinin azalmasıyla da karşı karşıya.

Uzmanlar, bir milyondan fazla Filistinlinin bulunduğu Refah’a yapılacak kara saldırısının, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarının başlangıcından bu yana en önemli stratejik anı temsil ettiğini vurguluyorlar. Dolayısıyla uzmanlar, Refah’ta yaşanacaklara bağlı olarak Ortadoğu bölgesinin geleceğinin tehlikeye gireceğini dile getiriyor.

Salı günü Refah’ta yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Salı günü Refah’ta yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Washington’daki liberal bir İsrail kuruluşu olan J Street’in başkanı Jeremy Ben-Ami, “Biden yönetimi, rehineleri iade etmenin ve daha fazla insanın acı çekmemesini sağlamanın en iyi yolu olarak diplomatik araçları sürdürmelidir” dedi.

Camp David dengeleri tehlikede

Mısır ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerin askıya alınması ihtimali, Biden yönetimine ve onun mirasına güçlü bir darbe vuracak, Amerikan yönetiminin zayıf olduğunu ve onun yönetimi altında bölgenin kontrolden çıktığını gösterecek. Jimmy Carter’dan bu yana ABD başkanları, 1979’da ABD’nin aracılık ettiği Mısır ile İsrail arasındaki Camp David barış anlaşmasını Ortadoğu’da daha fazla istikrarın sağlanması için bir mihenk taşı olarak kullandılar.

ABD’nin Mısır’la ilişkisi her zaman stratejik bir ilişki olarak tanımlanıyor ve Mısır, ABD’nin önemli bir müttefiki. Uzun vadeli ilişkiler, siyasi ve askeri iş birliğine dayalı. Başkan Biden, ateşkes ve takas konusunda Kahire’nin Doha ile birlikte oynadığı arabuluculuk rolünü defalarca övdü. Mısır, Gazze’ye insani yardımın ulaşmasını kolaylaştırmak için yoğun çaba harcadı. Ayrıca Mısır’ın, Filistin davasını baltalamayı reddetme ve İsrail'in Filistinlileri yoğun askeri bombardıman altında zorla yerinden edilmek üzere Mısır topraklarına itme planlarını reddetme konusundaki tutumu açıktı.

Arap Amerikan Enstitüsü Başkanı James Zogby, “Mısır’ın, İsrail ile imzaladığı tarihi barış anlaşmasını yeniden düşündüğünü açıkça belirtmesi alışılmadık bir durum.  Bu durum, Mısır’ın büyük baskı altında olduğu anlamına geliyor” dedi.

ABD varlığına yönelik tehdit

İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki operasyonları, ABD’nin Ortadoğu bölgesindeki tesislerine ve çıkarlarına yönelik yoğun saldırılarla karşı karşıya kaldı. Saldırılardan biri Ürdün’de 3 askerinin ölümüne yol açarak, ABD’yi Irak ve Suriye’de misilleme saldırıları düzenlemeye sevk etti. Refah’ta bir insani felaketin yaşanması ve ABD İstihbarat Direktörü’nün Mısır, Katar ve İsrail’deki mevkidaşlarıyla ateşkes anlaşması yapılmasına yönelik çabalarının engellenmesinin, bölgedeki Amerikan varlığına yönelik güvenlik tehditlerinin artmasına yol açacağı yönünde korkular var.

New York City’deki Union Meydanı’nda İsrail’in Refah’a yönelik saldırısını durdurması çağrısı yapılan bir yürüyüş (AFP)
New York City’deki Union Meydanı’nda İsrail’in Refah’a yönelik saldırısını durdurması çağrısı yapılan bir yürüyüş (AFP)

Gözlemcilere göre bölgedeki ABD çıkarlarına yönelik saldırılar ile İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları arasındaki bağlantı inkâr edilemez. Bu durum, Başkan Joe Biden’ı daha geniş bir savaşın çıkmasını engellemeye ve İsrail ile Hamas arasında ateşkes için güçlü bir şekilde baskı yapmaya sevk etmeli. Aksi takdirde bölgesel gerilimler kontrolden çıkmaya devam edecek.

Netanyahu Biden’ın zayıflığından faydalanıyor

Sızıntılar, Biden’ın İsrail Başbakanı'nın uzlaşmazlığına karşı duyduğu hayal kırıklığını ve öfkeyi ortaya koyuyor. Dolayısıyla ateşkesin sağlanamaması ve rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik bir anlaşmaya varılamaması, Washington’un İsrail üzerindeki nüfuzunun erozyona uğraması ve Biden yönetiminin İsrail'in davranışlarında değişiklik yaratamaması konusunda çok kasvetli bir tablo çizecek.

Netanyahu, görevinin bir yıldan az süre sonra sona ereceğine inanılan bir ABD başkanına karşı çıkmanın ve ona meydan okumanın siyasi sonuçlarından kesinlikle endişe duymuyor. Bu nedenle Başkan Biden’ın, Gazze’de gerçek bir ateşkes sağlanmasında ABD’nin etkisiyle siyasi, stratejik ve ahlaki açıdan tutarlı bir rol oynamak için küçük bir fırsata sahip.



Rus denizaltı, Britanya sularında gezinmiş

Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
TT

Rus denizaltı, Britanya sularında gezinmiş

Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)

Britanya çevresindeki kritik sualtı altyapısını haritalayan casus geminin yanında bir Rus denizaltının görevlendirildiği ortaya çıktı.

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı (MoD), olayın fotoğrafını kamuoyuyla paylaştı. Fotoğrafta, resmi olarak Rus araştırma gemisi diye tanımlanan ve Britanya'yla İrlanda arasındaki doğalgaz boru hattını incelediği bildirilen Yantar'ı bir denizaltının takip ettiği görülüyor. Eşlik eden denizaltının Rusya tarafından özellikle sabotaj için inşa edilmiş denizaltılardan biri olup olmadığı net değil.

Geçen yıl kasımda İrlanda Denizi'nde Yantar'ı takip eden bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopteri ve yakınlarda yüzeye çıkmış bir Britanya denizaltısı da fotoğrafta görülebiliyor.

Sunday Times'a göre, bunun Rus denizaltılarının Yantar'a Britanya Adaları'na yakın sularda eşlik ettiği birkaç operasyondan biri olduğuna inanılıyor.

Kraliyet Donanması Komutanı General Sör Gwyn Jenkins bu ay, son iki yılda "Britanya sularındaki Rus ihlallerinde yüzde 30'luk artış" olduğunu söylemişti.

Bu faaliyetin en belirgin şekilde Birleşik Krallık (BK) sularının yakınında faaliyet gösteren Yantar gibi casus gemilerinin varlığında görüldüğünü belirten yetkili, "Beni en çok endişelendiren şey, dalgaların altında olup bitenler" uyarısında bulundu.

Geçen hafta Sör Gwyn, Rusya'nın GUGI diye bilinen seçkin derin denizaltı birimine yaptığı yatırımı yenilediği konusunda uyarıda bulunmuştu. BK, Rusya'nın sualtı istihbarat toplama operasyonlarının geliştirilmesine öncülük eden Rus askeri teşkilatına bu yıl haziranda yaptırım uygulamıştı.

Savunma Bakanlığı Sözcüsü şunları söyledi:

Savunma Bakanı'nın da söylediği gibi, Başkan Putin'e mesajımız açık: Sizi görüyoruz, ne yaptığınızı biliyoruz ve bu ülkeyi korumak için güçlü bir şekilde harekete geçmekten çekinmeyeceğiz. Rusya'nın hem BK'ye hem de müttefiklerimize ait denizaltı kablolarını, ağlarını ve boru hatlarını haritalama girişimlerini de içeren tehdidinin son derece farkındayız ve bu tehditlerle doğrudan mücadele ediyoruz. Bu nedenle başbakan, Soğuk Savaş'tan bu yana en büyük sürekli savunma harcaması artışını açıkladı; bu artış, Nisan 2027'den itibaren GSYİH'nin yüzde 2,5'ine kadar harcama taahhüdünü ve ekonomik ve mali koşullar elverdiği takdirde bir sonraki parlamentoda GSYİH'nin yüzde 3'üne kadar harcama yapma hedefini içeriyor. Ayrıca, Rusya rejimi altındaki bireylere, kuruluşlara ve gemilere karşı 900 yeni yaptırım uyguladık ve ileri seviye denizaltısavar teknolojisinin geliştirilmesini ve konuşlandırılmasını hızlandırdık.

BK hükümeti, otonom gemileri, yapay zeka destekli sensörleri, savaş gemilerini ve uçakları entegre ederek kritik denizaltı altyapısını gelişen zorluklara karşı korumayı amaçlayan Atlantik Kalesi programının, BK ve NATO için Kuzey Atlantik'i güvence altına alarak Rusya'nın gelişen denizaltı gücünün tehdidine karşı koymaya katkı sunacağına inanıyor.

Independent Türkçe


Trump'la görüşmeye Gazze için alternatif planla giden Netanyahu'nun hedefinde İran var

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
TT

Trump'la görüşmeye Gazze için alternatif planla giden Netanyahu'nun hedefinde İran var

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)

Miami’deki Mar-a-Lago’da pazartesi günü yapılması planlanan Donald Trump– Binyamin Netanyahu görüşmesi öncesi İsrail’de kulisler hareketlenirken, siyasi kaynaklar bu zirveyi Netanyahu’nun siyasi kaderini şekillendirecek bir dönüm noktası olarak tanımlıyor. Ancak görüşmenin, Netanyahu’nun Beyaz Saray’ın Gazze planını hayata geçirme konusundaki ivmesini frenleme çabalarını da gündeme taşıması bekleniyor.

Taraflar arasında öncelikler konusunda ciddi bir görüş ayrılığı olduğu belirtiliyor. İsrailli siyasi kaynaklar, “Walla” sitesine yaptıkları değerlendirmede, “ABD yönetimi Netanyahu’dan rahatsız ve onu Trump’ın planını engellemekle suçluyor. Buna karşın Trump, Netanyahu’ya olan güvenini koruyor, onu kolluyor ve azarlamak yerine uzlaşma arayışında olacak. Trump, görüşmenin merkezine Gazze’yi koyarken, Netanyahu öncelikleri değiştirerek gündemi İran’la başlatmak istiyor” ifadelerini kullandı.

İsrailli yetkililer, Netanyahu’nun “İran’a yönelik, özellikle İsrail-ABD ortak bir saldırısının, gelecekteki nükleer anlaşma açısından daha iyi sonuçlar doğuracağı ve hatta Tahran’daki rejimi sarsabileceği” görüşünü savunduğunu aktarıyor.

Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot gazetesinden aktardığı habere göre İran, Trump’ın girişimlerini boşa çıkarmak amacıyla Hizbullah ve Hamas’a büyük yatırımlar yapıyor. Gazete, bu örgütlerin silahsızlanmayı reddetmesinin Devrim Muhafızları’nın teşvikiyle gerçekleştiğini ileri sürüyor.

Gazze planında değişiklik arayışı

Aynı kaynaklara göre Netanyahu, Gazze dosyasını soğutmayı hedefleyen bir yol haritası önermeye hazırlanıyor. Bu planın, Trump’ın Gazze planını hayata geçirme konusundaki “görünen aceleciliğini” durdurmayı, süreci yavaşlatmayı ve hatta Beyaz Saray’da çizilen yol haritasının yerine İsrail önceliklerini esas alan yeni bir plan koymayı amaçladığı belirtiliyor.

“Maariv” gazetesine göre Trump’a sunulması planlanan İsrail önerisi, Hamas’ın fiilen silahsızlanmasına kadar Gazze Şeridi’nin yüzde 75’ine varan bir alan üzerinde İsrail kontrolü öngörüyor. İsrail’in mevcut anlaşmalar kapsamında şu anda Gazze’nin yüzde 53’ünü kontrol ettiği, son bir ayda bu oranı yüzde 58’e çıkardığı ifade ediliyor.

h
ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Trump ise Gazze konusunda farklı bir yaklaşım benimsiyor. ABD Başkanı, Gazze’de ilerleme sağlanmasının İran’ı izole edeceğini ve diplomatik sürece yönelteceğini düşünüyor. İsrail değerlendirmelerine göre Trump, silahsızlanma sürecini zamana yayılan bir aşama olarak görüyor ve derhal ikinci aşamaya geçilmesini, yeniden imar sürecine odaklanılmasını istiyor. Bu çerçevede İsrail’den engel çıkarmamasını ve Gazze’de yeni bir çekilmeye hazırlanmasını talep ediyor.

Bu nedenle, Yediot Ahronot Netanyahu’nun, Trump’ın taleplerinin savaşta elde edilen kazanımları aşındıracağı endişesini taşıyan İsrail ordusunu da sürece dâhil ettiğini yazıyor. Netanyahu’nun, “ileri ve önleyici savunmayı da içeren yeni bir güvenlik doktrininin” merkezde yer almasını isteyeceği ve bu yaklaşım için ABD’den siyasi ve askeri destek talep edeceği belirtiliyor. Gazeteye göre Netanyahu ayrıca, Trump çevresinde etkili olan Türkiye ve Katar’ın nüfuzunu dengelemeye çalışacak.

Çatışma endişesi ve temkinli yaklaşım

Netanyahu, bu önerilerin Trump ve ekibiyle ciddi tartışmalara, hatta bir krize yol açabileceğinin farkında. Gazetenin stratejik işler muhabiri Ron Ben-Yişay, İsrail liderliğinin Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında Beyaz Saray’da yaşanan “küçük düşürücü” karşılaşmayı hatırladığını ve Trump’ın Netanyahu’ya karşı da ani bir tutum değişikliğine giderek İsrail’i “nankörlükle” suçlayabileceğinden endişe duyduğunu yazıyor.

csdfvgh
Trump ve Netanyahu, 29 Eylül 2025’te Beyaz Saray’daki basın toplantısının sonunda tokalaşırken (AFP)

Haberde, İsrail tarafının son derece temkinli davranmak zorunda olduğunun farkında olduğu vurgulanırken, Netanyahu’nun ikili ilişkiler kapsamında birçok talebi bulunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında, önümüzdeki yılları kapsayan çok yıllı güvenlik yardımı planı çerçevesinde İsrail’in niteliksel askeri üstünlüğünün korunması ve bölge ülkelerine gelişmiş silah satışlarına kısıtlamalar getirilmesi de yer alıyor.

Bölgesel başlıklarda ise Türk meselesinin de Mar-a-Lago’daki görüşmede gündeme gelmesi bekleniyor. Netanyahu’nun, Gazze’de ve Suriye’nin orta ve güney kesimlerinde Türkiye’nin askeri varlığına İsrail’de geniş bir karşıtlık bulunduğunu savunacağı, bu varlığın İsrail’in güvenlik tehditlerini bertaraf etme kabiliyetini sınırladığını ileri süreceği belirtiliyor. Ancak Trump’ın bu konuda farklı bir tutum sergileyebileceği ve Netanyahu’nun muhalefetini yumuşatmak zorunda kalabileceği değerlendiriliyor.

İsrailli yorumculara göre Trump, Mar-a-Lago zirvesinde Netanyahu’dan, seçim yılı olması nedeniyle İsrail’deki sağ tabanı rahatsız edebilecek tavizler isteyebilir. Bu nedenle Netanyahu’nun her başlıkta sert bir pazarlık yürütmesi bekleniyor. İsrail basınına göre bu görüşme, Netanyahu için Florida sahillerinde “rahat bir gezinti” olmayacak.


Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
TT

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararının ‘kabul edilemez bir adım, uluslararası normların ihlali ve ülkenin bağımsızlığına açık bir saldırı’ olduğunu söyledi.

İsrail, cuma günü tek taraflı olarak ilan edilen Somaliland’ı ‘bağımsız egemen devlet’ olarak resmen tanıyan ilk ülke oldu.

Bu karar, bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirecek, Somali'nin uzun süredir devam eden ayrılıkçılığa karşı muhalefetini sınayacak ve Tel Aviv'e Afrika kıtasının en uzun deniz sınırına sahip ülkede, hassas Afrika Boynuzu bölgesinde bir dayanak noktası oluşturacak.

Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘Ortadoğu’daki çatışmanın ülkemize taşınmasını’ reddettiğini belirterek “Birliği sağlamak için Somaliland ile diyalog konusunda kararlıyız” dedi. Şeyh Mahmud, ülkesinin, saldırıların başlatılabileceği askeri üslerin kurulmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.

Arap Birliği'nin olağanüstü toplantısı

Öte yandan Somali'nin Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği (AL) Daimi Temsilcisi Ali Abdi Avari bugün, Tel Aviv’in Somaliland’ı tanımasına atıfla, İsrail'in Filistin halkını topraklarından zorla çıkarmak amacıyla Somali'deki ayrılıkçı bir oluşumu desteklediğini söyledi.

j6y
Hargeisa Savaş Anıtı önünde Somaliland bayrağı taşıyan bir genç (AFP)

Avari, Arap Birliği’nin acil toplantısında “Somali, Filistinlileri topraklarından çıkarmaya yönelik hiçbir girişime taraf olmayacak” dedi.

Bu planları engellemek ve İsrail'in aleni emellerine karşı durmak için çalışacaklarını belirten Avari, İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararının ‘tüm Arap ulusal güvenliğini ve Kızıldeniz'deki seyrüseferi etkileyen doğrudan bir saldırı’ olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi (BMGK), İsrail'in Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanımasıyla ilgili olarak pazartesi günü acil bir toplantı düzenleyecek.

Avari, toplantı öncesinde, çoğu Müslüman olan 21 ülke dün geç saatlerde ortak bir bildiri yayınlayarak İsrail'in kararının ‘Afrika Boynuzu'ndaki barış ve güvenlik’ ile daha geniş kapsamda Kızıldeniz bölgesi üzerinde ‘ciddi yansımaları’ olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Somali'nin kuzeyinde bulunan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan nüfusu birkaç milyonu bulan Somaliland, otuz yılı aşkın bir süredir fiilen bağımsız bir bölge.