Yaklaşan Refah saldırısı ABD’yi Ortadoğu’da daha da zayıflatacak

Biden ve Kral Abdullah, Refah’taki sivilleri ve iki devletli çözüm ufkunu koruma konusunda anlaştı.

ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)
ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)
TT

Yaklaşan Refah saldırısı ABD’yi Ortadoğu’da daha da zayıflatacak

ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)
ABD Başkanı Joe Biden, pazartesi akşamı Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında Kral Abdullah ile el sıkıştı (EPA)

ABD’deki Ortadoğu uzmanları, ABD’nin İsrail’in yaklaşan Refah işgalinde sivilleri koruyamaması halinde bu durumun sonuçlarına karşı uyarıyor.

Kaynaklar, “İddia, Biden yönetimini, Refah’ta Filistinlilerin başına gelebilecek katliamlar ve insani felaketler konusunda ABD’nin güvenilirliği ve itibarı ile hukuki ve ahlaki sorumluluklarıyla ilgili zorluklarla karşı karşıya bırakıyor” dedi.

ABD yönetimi ise İsrail’in Refah kentine yönelik bir operasyon tehlikesine ilişkin kamuoyuna uyarıda bulundu. Ancak sonuç olarak İsrail’e, ‘Filistinlileri korumaya yönelik net planlar olmadan hiçbir operasyonun gerçekleştirilmemesi koşuluyla’ saldırı gerçekleştirmesine yeşil ışık yaktı.

Refah’ta bir insani felaketin yaşanabileceğine dair BM ve uluslararası kurumlardan uyarılar yapılmaya ise devam ediliyor. Ayrıca Netanyahu’nun Başkan Biden’a Refah’taki 1 milyondan fazla sivili tahliye etme ve koruma planları olduğuna verdiği söz de kuşkuyla karşılanıyor. Bazı taraflar, bu iddiaları da içeriklerini de ‘gerçek dışı’ olarak nitelendirdi.

Biden-Kral 2. Abdullah görüşmesi

Biden, pazartesi (12 Şubat) akşamı Ürdün Kralı 2. Abdullah’la birlikte Beyaz Saray’da gazetecilere konuştu. Sivillerin güvenliğini sağlamaya yönelik güvenilir bir plan olmadan Refah’ta askeri operasyon başlatılmaması gerektiğini vurgulayan Biden, Ürdün Kralıyla İsrail ile Hamas arasında yeni bir müzakere kanalını görüştüklerini belirtti. Biden’a göre bu yeni durum daha sürdürülebilir bir müzakere yolu açacak ve 6 haftalık bir ateşkes sağlayacak. Ayrıca Biden Kral 2. Abdullah ile rehine takasına ilişkin de ABD’nin teklifini istişare etti. ABD Başkanı, bu konuyu ileriye taşımak için Netanyahu ve Mısır ve Katar liderleriyle görüştüğünü belirtti.

Biden, İsrail- Filistin çatışmasına ‘iki devletli çözüm’ umudunu dile getirirken, Kral 2. Abdullah ile Filistin Yönetimi’nin reformunu ve barışı kabul eden, Hamas ve İslami Cihad gibi terörist grupları barındırmayan yeni bir devlet inşa edilmesi konularını görüştüğünü söyledi. Ayrıca taraflar Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini engelleme ve daha fazla insani yardım sağlanmasının önemi konusunda anlaştılar.

Ürdün’ün endişesi

Öte yandan Kral Abdullah, Filistinlilerin içinde bulunduğu kötü durumla ilgili olarak, “Kayıtsız kalarak bunun devam etmesine izin veremeyiz. Kalıcı bir ateşkese ihtiyacımız var ve bu savaş sona ermeli” dedi. Ayrıca Filistinlilerin Gazze ve Batı Şeria sınırları dışına sürülmesi yönündeki potansiyel tehdidin ‘büyük endişeyle yaklaştıkları ve tolere edilemeyecek bir şey’ olduğunu vurguladı.

Ürdün Kralı, radikal Siyonist yerleşimcilerin Batı Şeria’ya ve Doğu Kudüs’teki kutsal mekanlara saldırılarını ve yasadışı yerleşim birimlerinin genişlemesini de eleştirirken, bunun tüm bölgede kaosa yol açacağı uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan çadırın yakınında oturmuş Filistinli bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan çadırın yakınında oturmuş Filistinli bir çocuk (AFP)

Ürdün Kralı, “70 yıldır süren işgal, katliam ve yıkımın, siyasi ufuk olmadan barışın olamayacağı konusunda şüpheye yer bırakmadığını, askeri ve güvenlik çözümlerinin etkisiz olduğunu” vurguladı. Kral 2. Abdullah “İki devletli çözüme, başkenti Doğu Kudüs olan, İsrail ile yan yana barış ve güvenlik içerisinde yaşayan egemen ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına dayalı, adil ve kapsamlı bir barışa yol açacak siyasi bir ufuk yaratmaya bir an önce başlanması gerektiğine” dikkati çekti.

Kral 2. Abdullah, bazı ABD senatörlerine Gazze’de ateşkes sağlanması için harekete geçmenin gerekli olduğunu söylerken, insani bir felakete yol açan savaşın sona erdirilmesi için bu bağlamda daha fazla uluslararası çaba sarf edilmesi çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Ürdün Haber Ajansı PETRA’dan aktardığı habere göre Kral Abdullah, Gazze’deki savaşın devam etmesinin barış sürecini canlandırma şansını baltaladığına inanıyor. Ayrıca Gazze Şeridi halkını içeride ve dışarıda yerinden edecek her türlü girişimi reddettiğini yineleyerek, Gazze halkının evlerine dönmesi gerektiğine dikkati çekti.

Başkan Biden, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns’ün ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki çalışmaları sırasında ve bölgedeki birçok ülkenin büyükelçisi olarak Ortadoğu bölgesine ilişkin bilgisine ve yeteneklerine güvenerek, Ortadoğu’da iyi bir atılım gerçekleştirmeyi hedefliyor. Ayrıca Gazze’de tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak ve bir anlaşmaya varmak için Kahire’de görüşmeler sürüyor.

Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak’ın eski Danışmanı ve Ortadoğu Barış Enstitüsü Araştırmacısı Gilad Shir, savaşı sonlandırıp barışı başlatacak somut bir planın hızlandırılması gerektiğini söyledi. Shir, “Çünkü binlerce kişinin yerinden edildiği ve hayatını kaybettiği mevcut kriz, güveni sarsıyor ve hem bölgenin hem de dünyanın eylemsizliğe tahammülü yok” dedi.

İsrail’in Refah’ı işgal etmesi ve bunun feci sonuçları, ABD’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerini tehdit ediyor, ABD’nin Ortadoğu politikalarını destekleyen ittifakları parçalıyor ve Beyaz Saray’ın daha fazla barış anlaşması imzalama ve İsrail’in bölgedeki varlığını kabul edilebilir kılma planlarını baltalıyor. Aksine ABD yönetimi, işler kontrolden çıkmadan onlarca yıl önce imzalanan normalleşme anlaşmalarını sürdürme konusunda zorluklarla karşılaşabilir.

Biden, Gazze’de kötüleşen insani krizin ortasında İsrail’e verdiği desteğin devam etmesi nedeniyle, içeride Demokrat Parti’nin ilerici üyelerinden sert tutumlarla karşı karşıya kaldı. Aynı zamanda ABD Başkanı, gösterilerle ve Arap ve Müslüman toplumu arasındaki popülaritesinin azalmasıyla da karşı karşıya.

Uzmanlar, bir milyondan fazla Filistinlinin bulunduğu Refah’a yapılacak kara saldırısının, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarının başlangıcından bu yana en önemli stratejik anı temsil ettiğini vurguluyorlar. Dolayısıyla uzmanlar, Refah’ta yaşanacaklara bağlı olarak Ortadoğu bölgesinin geleceğinin tehlikeye gireceğini dile getiriyor.

Salı günü Refah’ta yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Salı günü Refah’ta yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Washington’daki liberal bir İsrail kuruluşu olan J Street’in başkanı Jeremy Ben-Ami, “Biden yönetimi, rehineleri iade etmenin ve daha fazla insanın acı çekmemesini sağlamanın en iyi yolu olarak diplomatik araçları sürdürmelidir” dedi.

Camp David dengeleri tehlikede

Mısır ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerin askıya alınması ihtimali, Biden yönetimine ve onun mirasına güçlü bir darbe vuracak, Amerikan yönetiminin zayıf olduğunu ve onun yönetimi altında bölgenin kontrolden çıktığını gösterecek. Jimmy Carter’dan bu yana ABD başkanları, 1979’da ABD’nin aracılık ettiği Mısır ile İsrail arasındaki Camp David barış anlaşmasını Ortadoğu’da daha fazla istikrarın sağlanması için bir mihenk taşı olarak kullandılar.

ABD’nin Mısır’la ilişkisi her zaman stratejik bir ilişki olarak tanımlanıyor ve Mısır, ABD’nin önemli bir müttefiki. Uzun vadeli ilişkiler, siyasi ve askeri iş birliğine dayalı. Başkan Biden, ateşkes ve takas konusunda Kahire’nin Doha ile birlikte oynadığı arabuluculuk rolünü defalarca övdü. Mısır, Gazze’ye insani yardımın ulaşmasını kolaylaştırmak için yoğun çaba harcadı. Ayrıca Mısır’ın, Filistin davasını baltalamayı reddetme ve İsrail'in Filistinlileri yoğun askeri bombardıman altında zorla yerinden edilmek üzere Mısır topraklarına itme planlarını reddetme konusundaki tutumu açıktı.

Arap Amerikan Enstitüsü Başkanı James Zogby, “Mısır’ın, İsrail ile imzaladığı tarihi barış anlaşmasını yeniden düşündüğünü açıkça belirtmesi alışılmadık bir durum.  Bu durum, Mısır’ın büyük baskı altında olduğu anlamına geliyor” dedi.

ABD varlığına yönelik tehdit

İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki operasyonları, ABD’nin Ortadoğu bölgesindeki tesislerine ve çıkarlarına yönelik yoğun saldırılarla karşı karşıya kaldı. Saldırılardan biri Ürdün’de 3 askerinin ölümüne yol açarak, ABD’yi Irak ve Suriye’de misilleme saldırıları düzenlemeye sevk etti. Refah’ta bir insani felaketin yaşanması ve ABD İstihbarat Direktörü’nün Mısır, Katar ve İsrail’deki mevkidaşlarıyla ateşkes anlaşması yapılmasına yönelik çabalarının engellenmesinin, bölgedeki Amerikan varlığına yönelik güvenlik tehditlerinin artmasına yol açacağı yönünde korkular var.

New York City’deki Union Meydanı’nda İsrail’in Refah’a yönelik saldırısını durdurması çağrısı yapılan bir yürüyüş (AFP)
New York City’deki Union Meydanı’nda İsrail’in Refah’a yönelik saldırısını durdurması çağrısı yapılan bir yürüyüş (AFP)

Gözlemcilere göre bölgedeki ABD çıkarlarına yönelik saldırılar ile İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları arasındaki bağlantı inkâr edilemez. Bu durum, Başkan Joe Biden’ı daha geniş bir savaşın çıkmasını engellemeye ve İsrail ile Hamas arasında ateşkes için güçlü bir şekilde baskı yapmaya sevk etmeli. Aksi takdirde bölgesel gerilimler kontrolden çıkmaya devam edecek.

Netanyahu Biden’ın zayıflığından faydalanıyor

Sızıntılar, Biden’ın İsrail Başbakanı'nın uzlaşmazlığına karşı duyduğu hayal kırıklığını ve öfkeyi ortaya koyuyor. Dolayısıyla ateşkesin sağlanamaması ve rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik bir anlaşmaya varılamaması, Washington’un İsrail üzerindeki nüfuzunun erozyona uğraması ve Biden yönetiminin İsrail'in davranışlarında değişiklik yaratamaması konusunda çok kasvetli bir tablo çizecek.

Netanyahu, görevinin bir yıldan az süre sonra sona ereceğine inanılan bir ABD başkanına karşı çıkmanın ve ona meydan okumanın siyasi sonuçlarından kesinlikle endişe duymuyor. Bu nedenle Başkan Biden’ın, Gazze’de gerçek bir ateşkes sağlanmasında ABD’nin etkisiyle siyasi, stratejik ve ahlaki açıdan tutarlı bir rol oynamak için küçük bir fırsata sahip.



Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.


WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
TT

WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)

ABD gazetesi The Wall Street Journal (WSJ), ABD’li yetkililerin, Başkan Donald Trump yönetiminin Gazze Şeridi'ni istikrara kavuşturmak için ABD’li bir generalin komutasındaki 10 bin kişilik çok uluslu bir güç oluşturmaya çalıştığını söylediğini aktardı.

WSJ tarafından isimleri açıklanmayan yetkililere göre savaştan sonra Gazze'ye bu gücün konuşlandırılması önümüzdeki yılın büyük bir bölümünü alacak. Aynı yetkililer, söz konusu gücün görevinin Hamas'ı silahsızlandırmayı da içerecek şekilde genişletilme olasılığı konusundaki çekinceler nedeniyle hiçbir ülkenin asker göndermediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın WSJ'den aktardığı habere göre ABD'li yetkililer, gelecek yılın başlarında 5 bin asker gönderme taahhüdü almayı umuyor ve bu sayının 2026 sonuna kadar 10 bine çıkmasını hedefliyor. Ancak diğer yetkililer, gücün asker sayısının 8 bini geçmeyeceğini düşünüyor.

WSJ, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaklaşık 70 ülkeye Gazze’ye konuşlandırılacak güce askeri veya mali katkı sağlamaları için resmi talepte bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker gönderme veya ekipman ve lojistik dahil olmak üzere başka şekillerde yardım sağlama konusunda istekli olduğunu bildirdi.

Katar'da salı günü 25'ten fazla ülkenin ABD'nin liderliğinde yapılacak toplantıda bir araya gelerek söz konusu gücün kurulması ve görev kapsamı için planlar hazırlaması bekleniyor.

WSJ, ABD'li yetkililerin Hamas'ın silahsızlandırılmasındaki herhangi bir gecikmenin İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmek yerine bölgede kalmasına neden olabileceğini söylediklerini aktardı.

Eski ABD Başkanı George W. Bush yönetimi döneminde Ortadoğu meselelerinden sorumlu eski ABD Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi Michael Singh, konuya ilişkin değerlendirmesinde “Hamas ile çatışmaktan kaçınan bir barış gücü, bölgede yeni sorunlar yaratabilir” dedi.

Singh, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güç kullanmaya isteksiz olan barış gücü, İsrail için ‘Hamas'ı silahsızlandırmada başarısız olmakla kalmayıp, yeniden silahlanmasına da zemin hazırlayan ve İsrail'in hareket özgürlüğünü kısıtlayan bir güç olma’ şeklindeki en kötü senaryoyu yaratma riskini taşıyor.”

ABD'li yetkililere göre Hamas, ağır silahlarını Mısır'ın gözetimi altında depolara kaldırmaya açık olduğunu özel olarak ifade etti.


Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

TT

Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)

İnci Mecdi

Savunma meselelerinde uzman bir Amerikan web sitesi, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine atfedilen tartışmalı bir stratejik teklifi içerdiği iddia edilen bir belgenin ayrıntılarını yayınladı. “Avrupa'yı Yeniden Muhteşem Yapalım” başlıklı yeni strateji kapsamında dört Avrupa ülkesini Avrupa Birliği'nin politikalarından uzaklaştırmayı ve ABD'nin nüfuz alanına yaklaştırmayı amaçlıyor.

Arku’l Avsat’ın Defense One internet sitesinden aktardığı habere göre gizli belge, Washington'un Avrupa kıtasında siyasi bir depreme neden olacak bir adımla Avusturya, İtalya, Macaristan ve Polonya'yı Avrupa bloğunun politikalarından koparmaya çalışma niyetinden bahsediyor.

Avrupa'ya göç

Bu sözde sızıntı, resmi ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin yayınlanmasından bir hafta sonra geldi. 33 sayfadan oluşan strateji, “medeniyetinin silinmesi” olasılığına karşılık uyarısı, kıtanın demografisini değiştiren büyük göç dalgaları göz önüne alındığında, bazı Avrupa ülkelerinin “güvenilir müttefik” olarak kalıp kalamayacağına dair şüpheleri nedeniyle Avrupa'da geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Strateji  ayrıca mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde kıtanın “20 yıldan daha kısa bir süre içinde tanınmaz hale gelebileceğine” de dikkat çekti.

Sızdırılan belge, “ABD'ye sadık kalarak egemenlik arayışında olan ve geleneksel Avrupalı yaşam tarzlarını koruyan veya yeniden canlandıran” partileri, hareketleri, düşünsel ve kültürel figürleri destekleme ihtiyacına işaret ediyor. Bu eğilim, resmi stratejide “Avrupa ülkelerinde kıtanın mevcut gidişatına karşı direnişin geliştirilmesi” şeklindeki ifadenin bir uzantısı olarak görülüyor. Buna ek olarak, milliyetçi partilerin artan etkisine de güveniliyor.

Bu partilerin isimleri açıkça belirtilmese de, tahminler bunların arasında Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki “Ulusal Miting”, İspanya'da “Vox”, İngiltere'de “Reform” ve “Almanya İçin Alternatif” partilerinin de yer aldığını gösteriyor. Bunlara ek olarak, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni liderliğindeki “İtalya'nın Kardeşleri” Partisi de bulunuyor.

Sahte haberler

Beyaz Saray, belge ile ilgili haberi “sahte haber” olarak nitelendirerek hemen bu iddiaları kesin bir dille reddetti. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Yardımcısı Anna Kelly, Başkan Trump'ın “şeffaf” olduğunu söyledi. İmzalı resmi strateji belgesinin, onaylanmış tek belge olup, alternatif veya gizli bir versiyon olduğu fikrini reddetti

Gözlemciler, açıklanan stratejinin gerçekten de Avrupa Birliği'ne yönelik keskin bir bakışı yansıttığını, zira liderlerini kitlesel göç karşısında çaresiz kalmakla suçladığını söylüyor. Keza  Brüksel'in politikalarını ulusal egemenliği baltalamaktan, siyasi özgürlükleri kısıtlamaktan ve üye devletlerin rolünü zayıflatmaktan sorumlu tutuyor. Avrupa'nın göç politikalarını “kıtanın çehresini değiştirmek ve huzursuzluk yaratmak” olarak tanımlıyor.

Tekrarlanan aleni açıklamaları sırasında Trump, “kötüleşen Avrupa ülkelerini” ve onların “siyasi doğruculuğa takıntılı” liderlerini hedef alarak, göç politikalarının ülkelerini “yok ettiğini” ve bunun sonucunda Avrupa'nın “parçalandığını” varsaydı.

Ukrayna savaşı

Ukrayna savaşı da Atlantikli müttefikler arasında bir gerilim ve geniş çaplı anlaşmazlık noktasını temsil ediyor. Son günlerde ABD Başkanı Avrupalı liderlere yönelik açıklamalarını sertleştirerek onları zayıf olarak nitelendirdi ve Ukrayna'daki savaşı sonlandıramamakla suçladı. Trump ile Almanya, İngiltere ve Fransa liderleri arasında aynı konuyla ilgili gergin bir telefon görüşmesinin ardından gerginlik daha da arttı. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Washington ile ek görüşmelerin beklendiğini ve önümüzdeki hafta başında Ukrayna konusunda uluslararası bir toplantı yapılması olasılığının bulunduğunu vurguladı.

Bu yönelimler, ABD-Avrupa ittifakını parçalamaya yönelik girişimlere karşı uyarıda bulunan Papa 14. Leo’nun kayda değer tutumu da dahil olmak üzere kapsamlı eleştirilere yol açtı. Papa, Trump'ın bazı açıklamalarının ABD ile Avrupa arasındaki tarihi ittifakın doğasında “köklü bir değişikliği” temsil edebileceğini söyleyerek, bu ittifakın mevcut aşamada zarar görme tehlikesine karşı uyarıda bulundu.

Beş güç

İngiliz The Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, iddia edilen belge tartışmaya başka bir boyut kazandırıyor. Zira küresel nüfuz dengesini yeniden şekillendirecek bir hamleyle, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Japonya'yı kapsayan “beş temel güç” adı verilen yeni bir uluslararası blok oluşturulması önerisinden bahsediyor.

Daha önce Trump, Rusya'nın G8’den çıkarılmasından ve böylece grubun G7’ye dönüşmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek tartışmalara yol açmış ve bunu “çok büyük bir hata” olarak tanımlamıştı. Hatta daha da ileri giderek Çin'i de ekleyerek G9 adını verdiği bir grup oluşturmayı teklif etmişti.

Ulusal Güvenlik Stratejisi, bir adım daha ileri giderek, büyük güçlerin yer aldığı, üye devletlerin zengin olmasını ve demokratik sistemlerle yönetilmesini gerektiren G7’nin koşulları ile sınırlanmamış yeni bir blok inşa etmeyi öneriyor.

Beyaz Saray'dan gelen resmi yalanlamalara rağmen, bu sızıntılar Avrupa'nın transatlantik ilişkilerin geleceği ve Washington'un kıtanın siyasi haritasını yeniden şekillendirmedeki rolü konusunda giderek artan endişelerini büyütmeye devam ediyor. Daily Mail gazetesi, Avrupalıların tepkilerinin öfkeli ve hızlı olduğunu bildirdi. Chatham House Enstitüsü'nden araştırmacı Leslie Vinjamuri, yaşananların “Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası liberal düzenin sonunu” temsil ettiğini söyledi.

Bazı Avrupalı ​​liderler, Washington'un milliyetçi ve Avrupa Birliği’ne şüpheyle yaklaşan partileri güçlendirebilecek şekilde, kıtanın iç siyasi işlerine tekrar müdahale etmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

Artan gerilimin gölgesinde ABD Kongresi, ABD yönetiminin Avrupa'daki Amerikan askeri varlığını yasama organının onayı olmadan azaltma yetkisini kısıtlamayı amaçlayan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nı oylamaya hazırlanıyor.