Hindistan Ortadoğu'daki denge politikasından vazgeçmeyecek

Yeni Delhi'nin stratejisi: Çoklu ittifaklar, ekonomik ve savunma ilişkileri

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 14 Şubat'ta Abu Dabi'de bir Hindu tapınağının açılışı sırasında. (AFP)
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 14 Şubat'ta Abu Dabi'de bir Hindu tapınağının açılışı sırasında. (AFP)
TT

Hindistan Ortadoğu'daki denge politikasından vazgeçmeyecek

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 14 Şubat'ta Abu Dabi'de bir Hindu tapınağının açılışı sırasında. (AFP)
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 14 Şubat'ta Abu Dabi'de bir Hindu tapınağının açılışı sırasında. (AFP)

Lina el-Hatib

Hindistan'ın Ortadoğu'yla ilişkisi, Yeni Delhi'nin ‘çoklu ittifaklar’ olarak adlandırdığı şeyi benimseme yönündeki daha geniş stratejisinin bir parçası. Diğer yandan, ABD'nin Hindistan'a yönelik tutumunun aksine, Ortadoğu ülkeleri Hindistan'la çalışmayı Çin'le yüzleşmede dengeleme eyleminin bir parçası olarak görmüyor. Hindistan ile Ortadoğu arasındaki ilişki, siyasi uzlaşmadan ziyade ekonomik ve güvenlik iş birliğini ön plana çıkaran karşılıklı pragmatizmi yansıtıyor.

Küresel Güney’in sınırları

Bazı analistler ‘Küresel Güney’ terimini Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki ülkeleri, Kuzey veya Batı’dakilerden, yani ABD ve Avrupa ülkeleriyle farklı veya çelişkili ilişkilere ve konumlara sahip olan ülkelere atıfta bulunmak için kullanıyor. Hindistan, özellikle BRICS ve Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) gibi çok taraflı örgütlere aktif üyeliği nedeniyle kendisini sıklıkla bu sınıflandırma altında buldu. Geçtiğimiz yıl Hindistan G20 dönem başkanlığını üstlendi ve bu görevi kendisini Küresel Güney'in şampiyonu olarak konumlandırmak için kullandı. Hindistan'ın bu konuda aldığı tedbirlerden biri de dönem başkanlığı sırasında Afrika Birliği'nin (AfB) G20'ye kabul edilmesiydi.

Ancak bu sınıflandırma, Hindistan'ın küresel politikadaki rolüne ilişkin gerçekçi olmayan beklentileri de beraberinde getiriyor. ‘Küresel Güney’ terimi sorunludur, çünkü gerçekte farklı siyasi konumları benimseyen ve farklı ulusal ve bölgesel önceliklere sahip çok sayıda ülke arasında birlik ve uyumu varsaymaktadır. Hindistan'ın kendisini böyle bir gruplaşmanın sesi olarak sunması, yalnızca Batı ile değil, aynı zamanda Küresel Güney’deki diğer ülkelerle ilgili olarak da oynadığı rol hakkında, Hindistan'ın hedef ve davranışlarıyla tutarlı olmayabilecek varsayımları gündeme getiriyor.

Söz konusu varsayımlar, 27 Ekim'de gerçekleşen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'ndaki oylama bağlamında açıkça ortaya çıktı. Hindistan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını kınayan BM oylamasında çekimser kaldı ve Hamas saldırılarını kınayan bildiriyi destekledi. Bazı analistler Hindistan'ın BM'deki oy verme davranışını İsrail ile savunma, güvenlik ve teknoloji alanlarındaki iş birliğinin bir sonucu olarak yorumlarken, bazıları da Siyonizm ile Hindu milliyetçiliği arasında ideolojik benzerlikler olduğunu iddia etti.

Ancak daha yakından bakıldığında, Hindistan'daki siyasi davranışın herhangi bir siyasi kampla uyum etrafında dönmediği ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Küresel Güney teriminin Hindistan'ın tercih ettiği diplomatik yaklaşımı maskelediği açıktır. Hindistan bir yandan kendisini Batı ile dünyanın diğer bölgeleri arasında bir köprü olarak konumlandırıyor. Diğer yandan en önemli rekabeti iki Asya ülkesiyle: Çin ve Pakistan. Uluslararası düzeydeki denge ile Asya bölgesel bağlamındaki rekabetin bu birleşimi, Hindistan'ın Ortadoğu'daki ilişkilerinde açıkça görülüyor ve ekonomik ve savunma alanlarındaki iş birliği bu ilişkilerin merkezinde yer alıyor.

Ekonomik ilişkilerde dengenin sağlanması

Hindistan, ‘çoklu ittifak’ politikasının bir parçası olarak, Ortadoğu'daki çeşitli, hatta rakip taraflarla ekonomik ve savunma bağlarını sürdürmeyi amaçlıyor. İsrail ve Körfez ülkeleriyle ekonomik ve savunma ilişkileri, Hindistan'ın Ortadoğu'daki en güçlü ilişkileri olarak kabul ediliyor. Hindistan aynı zamanda İran'la bağlarını güçlendirmeye de çalışıyor. Ekonomik açıdan bakıldığında, İsrail'in kendi topraklarında 80 bin Filistinlinin çalışmasını engelleme kararının ardından yaşanan iş gücü sıkıntısı nedeniyle İsrail, alternatif olarak Hindistan'dan yaklaşık 10 bin işçi çalıştırmayı planlıyor. Bu adımın, Hindistan ile İsrail arasında halihazırda mevcut olan ticaret ve savunma ilişkilerine yeni bir katkı olduğu değerlendiriliyor.

İran'la iş birliğini artırmaya çalışan Hindistan, bir iş birliği anlaşması imzaladı.

Hindistan aynı zamanda İran'la iş birliğini de artırıyor. Ocak ayında Hindistan, İran'ın Çabahar Limanı’nı geliştirmek için bir iş birliği anlaşması imzaladı. Bu liman her iki ülke için de stratejik öneme sahiptir. İran'ın Hint Okyanusu'ndaki tek limanıdır ve Batı yaptırımlarından kaçınmada önemli bir rol oynayabilir. Pakistan, malların Afganistan ve Orta Asya'dan Hindistan'a kara yoluyla geçişine izin vermediğinden, limana tam erişim Hindistan'ın Pakistan'ı atlatmasına olanak tanıyor.

Kasım 2023'te Hamas ile İsrail arasındaki savaş yoğunlaşırken Hindistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Vinay Kwatra, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Çabahar lokasyonunun stratejik önemi ve liman üzerinden bağlantının artırılması olasılığı hakkında görüşmelerde bulundu. Çabahar Anlaşması, limanın Hindistan, İran, Afganistan, Ermenistan, Azerbaycan, Rusya, Orta Asya ve Avrupa arasında mal taşımayı amaçlayan Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’nun (INSTC) bir parçası olması nedeniyle Hindistan ve İran arasındaki ticari ilişkileri de güçlendiriyor.

(foto altı) Bir Hint Apache helikopteri 14 Şubat'taki eğitim tatbikatına katıldı. (AFP)
 Bir Hint Apache helikopteri 14 Şubat'taki eğitim tatbikatına katıldı. (AFP)

Hindistan aynı zamanda Arap ülkeleriyle ekonomik ve güvenlik ilişkilerini derinleştirmeye çalışıyor. 2022 yılında İsrail, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD'yi simgeleyen I2U2 grubu kuruldu. Grubun açılış bildirisinde ‘su, enerji, ulaşım, uzay, sağlık ve gıda güvenliği alanlarında ortak yatırımlar ve yeni girişimler’ konusunda iş birliği yapılmasının hedeflendiği ifade edildi. Hindistan aynı zamanda Eylül ayı sonlarında açıklanan ve Suudi Arabistan ile BAE tarafından imzalanan bir ekonomik koridor olan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nun (IMEEC) da bir parçası.

I2U2 ve IMEEC, başta Kuşak ve Yol Girişimi olmak üzere Çin'in uluslararası katılımı için birer rakip. Ancak ABD, Hindistan'ı Çin'e karşı potansiyel bir denge unsuru olarak görse de, Körfez Arap devletlerinin Hindistan'la ilişkileri ABD'nin Hindistan veya Çin'e yönelik yaklaşımını takip etmiyor ve bunun yerine Arap ülkelerinin diplomatik erişimini genişletmeye odaklanıyor.

Savunma iş birliği

Hindistan ile Körfez ülkeleri arasındaki savunma iş birliği önemli ölçüde artıyor. Hindistan ve Suudi Arabistan, 2021'de ortak bir deniz tatbikatı gerçekleştirdi. Suudi Arabistan yakın zamanda, yalnızca ülkenin askeri yeteneklerini sergilemekle kalmayıp aynı zamanda kapsamlı diplomatik ilişkilerini de vurgulayan Dünya Savunma Sanayi Fuarı (World Defence Show) 2024'e ev sahipliği yaptı. Hindistan fuarın önemli bir katılımcısıydı. Fuar tarihleri, Hindistan ile Suudi Arabistan arasında Pakistan sınırına yakın Racastan eyaletinde gerçekleştirilen ilk ortak askeri tatbikat ‘Sada Tanseeq (Yankı Koordinasyonu) 2024’ ile aynı zamana denk geldi.

Diğer taraftan Pakistan, Suudi Arabistan ile askeri ortaklığını sürdürüyor. Zira iki ülke, 21 Ocak'ta Okara'da Pakistan Ordusu ile Suudi Arabistan Kara Kuvvetleri arasında ortak bir askeri tatbikat gerçekleştirdi. Ayrıca Pakistan Hava Kuvvetleri, Suudi Arabistan'ın ev sahipliği yaptığı ‘Zafer Mızrakları 2024’ adı altında düzenlenen uluslararası askeri tatbikatlara katıldı. Ancak bu, Suudi Arabistan'ın Hindistan'la askeri iş birliğinin genişletilmesini engellemedi. Bu da Suudi Arabistan'ın iki rakip ülkeyle ilişkilerini sürdürme arzusunu doğruluyor.

Hindistan ve Körfez ülkeleri arasında savunma iş birliği arttı.

Hindistan Hava Kuvvetleri ve BAE Hava Kuvvetleri'nin, Fransız Hava ve Uzay Kuvvetleri ile iş birliği içinde 23 Ocak'ta ortak ‘Çöl Şövalyesi’ (Desert Knight) tatbikatını gerçekleştirmesiyle Hindistan, BAE ve Bahreyn arasındaki savunma iş birliği de arttı. Diğer yandan İsrail, geçtiğimiz günlerde Husi saldırıları göz önüne alındığında Hindistan'dan malları Kızıldeniz yerine BAE üzerinden taşıma arzusunu açıkladı. Ancak Hindistan, Kızıldeniz'in güvenliğini sağlamayı amaçlayan Bahreyn merkezli çok taraflı Müşterek Deniz Kuvvetleri Girişimi'ne 25 Ocak'ta tam üye olarak katılmasına rağmen, bölgedeki gemileri Husi saldırılarından korumak için ABD liderliğindeki koalisyona katılmaktan kaçındı. Bu karar Hindistan'ın İran'la ilişkilerini sürdürmek istemesinden kaynaklanıyor.

(foto altı) İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve Hintli mevkidaşı Subrahmanyam Jaishankar 15 Ocak'ta Tahran'da bir araya geldi. (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve Hintli mevkidaşı Subrahmanyam Jaishankar 15 Ocak'ta Tahran'da bir araya geldi. (AFP)

Yukarıdaki genel bakış, Hindistan'ın çoklu ittifak stratejisinin hem Hindistan'a hem de iş yaptığı Ortadoğu ülkelerine fayda sağladığını gösteriyor. Bu yaklaşım, ortak konularda iş birliğine olanak tanırken, her bir tarafın kendi ulusal hedeflerini takip etmesine de imkân sağlıyor. Bu aynı zamanda Ortadoğu ve Küresel Güney bağlamında Hindistan'ın çoklu ittifak stratejisini raydan çıkaracak bir siyasi veya güvenlik pozisyonu aramasının pek mümkün olmadığı anlamına da geliyor.

* Şarku’l Avsat tarafından Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Trump, 1,6 milyar dolar dolandırıcılıkta parmağı olan yöneticiyi affetti

ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)
TT

Trump, 1,6 milyar dolar dolandırıcılıkta parmağı olan yöneticiyi affetti

ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, binlerce yatırımcıyı dolandırmaktan 7 yıl hapis cezasına çarptırılan David Gentile'ın hapis cezasını hafifletti (AP)

ABD Başkanı Donald Trump, 1,6 milyar dolarlık dolandırıcılıkla binlerce yatırımcıyı aldatmaktan hüküm giyen özel sermaye yöneticisi David Gentile'ın hapis cezasını kısmen kaldırdı.

The New York Times'a göre, GPB Capital Holdings'in eski CEO'su ve kurucu ortağı, çarşamba günü hapisten çıktığında 7 yıllık cezasının iki haftasından azını çekmişti.

59 yaşındaki Gentile ve diğer sanık Jeffry Schneider, Ağustos 2024'te menkul kıymetler ve elektronik dolandırıcılık suçlarından hüküm giymiş ve bu yıl mayısta cezalarını almışlardı. Anlaşılan o ki, Trump 6 yıl hapis cezasına çarptırılan Schneider'ı affetmedi.

Trump'ın "af çarı" Alice Marie Johnson, Şükran Günü'nde sosyal medyada yaptığı paylaşımda Gentile'ın evine, çocuklarının yanına döndüğünü görmekten "çok memnun" olduğunu söyledi.

Savcılar, mahkeme dosyalarında Gentile ve Schneider'ın yatırımcı fonlarını kullanarak otomotiv ve perakende sektörlerindeki şirketlerin hisselerini satın aldığını belirtti. Bu varlıkların getirilerinden yatırımcılara düzenli yıllık ödemeler yapıldı.

Eski Başkan Joe Biden yönetiminin Adalet Bakanlığı, geçen yıl GPB'nin mevcut faaliyetlerinden elde ettiği fonları kullanmak yerine yatırımcılara ödeme yapmak için yatırımcı fonlarını kullanmasının bir saadet zinciri oluşturduğunu saptamıştı.

Ancak bir Beyaz Saray yetkilisi, savcıların işletmeyi yanlış bir şekilde saadet zinciri diye nitelendirdiğini savunarak, Reuters'a yaptığı açıklamada, iddianın "GPB'nin yatırımcılara ne olacağını açıkça söylemesi nedeniyle ciddi şekilde zayıflatıldığını" söyledi.

Adı açıklanmayan Beyaz Saray yetkilisi Reuters'a, "Duruşmada hükümet, düzmece olduğu iddia edilen beyanları Gentile'a bağlayamadı" dedi.

Kaynak, "Gentile ayrıca hükümetin sahte ifadeler aldığı ve bu ifadeleri düzeltmediği konusunda ciddi endişelerini dile getirdi" diye ekledi.

Cumartesi günü itibarıyla, Gentile'ın ceza indirimi metni henüz Adalet Bakanlığı'nın internet sitesinde yayımlanmamıştı. Ceza indiriminin herhangi bir mali cezayı etkileyip etkilemeyeceğiyse belirsizdi.

Haziranda savcılar, davadaki hakimden Gentile'ın 15,5 milyon dolardan fazla parasına el konmasını talep ederken, Schneider'ın 12 milyon dolardan fazla parasına el konmasını istemişti.

The New York Times'a göre eylülde savcılar hakime yazdıkları mektupta, mahkeme tarafından atanan bir kayyumun 700 milyon dolardan fazla paraya erişimi olduğunu ve bunun muhtemelen yatırımcılara dağıtılacağını belirtmişti.

Associated Press'ten de yararlanılmıştır

Independent Türkçe


Netanyahu’nun af talebi İsrail’de siyasi ve hukuki kriz yarattı

TT

Netanyahu’nun af talebi İsrail’de siyasi ve hukuki kriz yarattı

Netanyahu’nun af talebi İsrail’de siyasi ve hukuki kriz yarattı

İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun pazar günü sunduğu af talebini “devletin ve İsrail toplumunun çıkarlarını esas alarak” değerlendireceğini açıkladı. Tartışma hem siyaseti hem yargıyı hem de kamuoyunu ikiye bölerken, olası şartlı af senaryoları gündemin merkezine yerleşti. Herzog’un bu ilk açıklaması, ülkede siyasi, hukuki ve toplumsal kutuplaşmanın en yüksek seviyeye ulaştığı bir döneme denk geldi.

Af talebinin kamuoyunda büyük bir kaygı ve tartışma yarattığını belirten Herzog, “Şiddet dili beni etkilemez. Saygılı söylem tartışmayı teşvik eder. İsrail halkını görüşlerini Cumhurbaşkanlığı sitesinden iletmeye davet ediyorum” dedi.

Trump’tan gelen mesaj tartışmayı büyüttü

Yediot Aharonot gazetesinin haberine göre Herzog’un açıklaması, bazı hükümet yetkililerinin yönelttiği örtülü tehditlere yanıt niteliği taşıdı. Çevre Bakanı Idit Silman, af talebinin reddedilmesi halinde ABD Başkanı Donald Trump’ın yargı sistemindeki üst düzey isimlere yaptırım uygulayabileceğini öne sürdü. Trump’ın iki hafta önce Herzog’a gönderdiği bir mektup ile Netanyahu için af istediği de doğrulandı.

Netanyahu, talebini “ulusal çıkar” ve “toplumsal bölünmenin sona ermesi” gerekçesiyle savundu ancak herhangi bir suç itirafında bulunmadı.

Birlik vaadi yeni bölünme yarattı

Netanyahu’nun af talebi, hükümet kanadında destek görse de muhalefet lideri Yair Lapid ve diğer isimler, ancak suçun kabulü ve siyasetten çekilme şartıyla af verilmesi gerektiğini savundu. İsrail basını, Herzog’un da şartlı bir af formülüne sıcak baktığını yazdı.

rtg
Geçtiğimiz Ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve Başbakan Binyamin Netanyahu ABD Başkanı Donald Trump’ı karşıladı (AP)

Kanal 12, Herzog’un “evet ama şartlı” seçeneğini değerlendirdiğini; Netanyahu’dan ya suçlamaları kabul etmesini, ya da siyasi faaliyetlerinde kısıtlama getirilmesini talep edebileceğini aktardı. KAN televizyonu ise Herzog’un, “itiraf anlaşması” seçeneğini yeniden gündeme getirmeyi planladığını bildirdi.

dcfvg
Aralık 2024'te Tel Aviv Adliyesi'nin dışında, Netanyahu'yu temsil eden bir maske takan, hapishane kıyafetleri giyen ve elleri kelepçeli bir muhalif (EPA)

Şarku’l Avsat’ın Kanal 13’ten aktardığı haberlere göre olası şartlar arasında erken seçim çağrısı yapılması, siyasetten geçici çekilme veya tartışmalı yargı reformlarının durdurulması da bulunuyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı ve Netanyahu cephesi bu iddiaları reddetti.

Hukuki tartışma büyüyor

Netanyahu’nun dört ayrı dosyada rüşvet, dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla yargılandığı süreçte af talebi, ülkenin hukuk çevrelerinde geniş bir tartışma başlattı.
Baro yetkilisi Guy Şinar, bunun “devam eden bir cezai süreci af yetkisiyle sonlandırma girişimi” olduğunu savundu.

erg
Netanyahu, Yargı Atamaları Komitesi'ni seçmek için Knesset'te yapılan oylamada oyunu kullanıyor - Haziran 2023 (Reuters)

Öte yandan Netanyahu’nun eski avukatlarından Mika Feitman, “Af, suçunu kabul eden kişiye verilir. Kanun bunu söylüyor” diyerek suç itirafı olmadan af verilmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Feitman, 1984’teki “300 Numaralı Otobüs” olayında bile affın ancak suç itirafından sonra verildiğini hatırlattı.

Uzmanlar arasında, cumhurbaşkanının af yetkisinin yargı denetimine tabi olup olmayacağı konusunda da derin görüş ayrılıkları bulunuyor.

Sokağa da yansıyan kutuplaşma

Cumhurbaşkanlığı konutu önünde toplanan göstericiler, Herzog’a af talebini reddetmesi çağrısında bulundu. i24News için yapılan ankette halkın yüzde 54’ü affı desteklerken, yüzde 45’i karşı çıktı.

Affın suç itirafı şartına bağlanmasını destekleyenler yüzde 48, karşı çıkanlar yüzde 49 oldu. Netanyahu’nun siyaseti bırakması şartı gündeme geldiğinde ise kamuoyu yine ortadan ikiye bölündü.

Mavi-Beyaz lideri Benny Gantz, “Bu sürecin iyi bir şekilde sonuçlanmasını diliyorum; iç savaşla değil” diyerek tansiyonun yüksekliğine dikkat çekti.


Trump bugün Venezuela’ya yönelik sonraki adımları görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)
TT

Trump bugün Venezuela’ya yönelik sonraki adımları görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki yıl sonu tatil süslemelerinin önündeki fotoğrafı (AP)

ABD merkezli CNN televizyonu, Başkan Donald Trump’ın bugün akşam saatlerinde Beyaz Saray’da Venezuela konusunda izlenecek yol haritasını değerlendirmek üzere bir toplantı düzenleyeceğini duyurdu. Toplantı, Washington yönetiminin Karakas üzerindeki baskıyı artırdığı bir dönemde gerçekleşiyor.

Habere göre toplantıya, Savunma Bakanı Pete Hegseth, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dan Kane, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Susie Wiles ve Başkan Yardımcısı Özel Kalem Müdürü Stephen Miller gibi yönetimin kilit isimleri katılacak.

ABD son haftalarda, uyuşturucu kaçakçılığı yapan gemilere yönelik operasyonlar düzenleyerek ve Karayipler’deki askeri varlığını güçlendirerek Venezuela üzerindeki baskısını tırmandırdı.

Trump, cumartesi günü Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, Venezuela’nın üzerindeki ve çevresindeki hava sahasının “tamamen kapalı” kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Öte yandan New York Times gazetesi, Trump’ın geçen hafta Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro ile telefon görüşmesi yaptığını ve tarafların olası bir buluşmayı değerlendirdiğini aktardı. Gazete, Trump’ın Maduro’ya ABD’de bir görüşme teklif ettiğini ancak şu anda böyle bir plan bulunmadığını kaydetti.