İçerideki reformdan dışarıdaki imaja İran seçimleri

Hamaney: Sorunları çözmek için sandık başına gitmeliyiz

İçerideki reformdan dışarıdaki imaja İran seçimleri
TT

İçerideki reformdan dışarıdaki imaja İran seçimleri

İçerideki reformdan dışarıdaki imaja İran seçimleri

İran'da İslami Şura Meclisi seçimleri kampanyasının başlamasına günler kala İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, seçimlere katılım oranının artırılması talebini yineledi. Hamaney, sorunların çözümü için herkesi sandık başına gitmeye çağırdı. Öte yandan İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan (DMO) üst düzey bir yetkili, bölgesel ve uluslararası bir mesaj göndermek için seçimlere katılım oranının artırılması çağrısında bulundu.

İran’ın Dini Lideri Hamaney, Doğu Azerbaycan Eyaleti'nden bir grup insana yaptığı yıllık konuşmada, seçimlerin ‘hegemonik güçlerin İran seçimlerine karşı olduğuna şüphe olmadığı’ göz önüne alındığında ‘önemli bir ulusal olay’ olduğunu söyledi.

Hamaney, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Seçimler İran İslam Cumhuriyeti’nin bir tezahürüdür. Bu yüzden hegemonik güçler ve ABD, rejimin cumhuriyetine ve onun İslam'ına karşı. Seçimlere ve halkın seçimlere coşkuyla katılımına karşı çıkıyorlar.”

İranlılar, Şura Meclisi’nin 290 yeni üyesinin seçimi için mart ayı başlarında sandık başına gidecek. Aynı tarihte Hamaney'in görevlerini yerine getirememesi durumunda önümüzdeki sekiz yıl için İran’ın Dini Lideri’nin halefini belirlemesi beklenen, 88 din adamının yer aldığı Uzmanlar Meclisi seçimleri de yapılacak.

Komplo teorisi

Hamaney, ilk kez seçimlere birkaç hafta kala ortaya bir ‘komplo teorisi’ atmıyor. Bunu daha önce de yapmıştı. Hamaney, 5 Şubat tarihinde ‘seçkinler’ olarak adlandırdığı kişilere, “Düşmanlar, seçkinlerin toplumdaki motive edici rolünü engellemeyi, bu rolle ilgili şüphe uyandırmayı ve eylemsizliği arttırmayı planlıyor” diyerek kitlesel seçimler yapma çağrısında bulundu. Hamaney, her ne kadar toplumun her kesimine hitap ettiğini vurgulasa da İranlı yetkililer, bunu siyasi süreçte yer alan taraflara son bir uyarı olarak değerlendirdi.

İran’ın Dini Lideri, dün yaptığı konuşmada, kitlesel katılımlı seçimler yapılması talebini birkaç kez tekrarlarken, toplumda kabul görmüş kişilerin ve söz sahibi olanların, halkı seçimlere katılmaya teşvik etmesi gerektiğini söyledi.

Yaklaşan seçimler, Mahsa Amini adlı genç kadının 2022 yılının eylül ayında ‘örtünme kurallarına uymadığı gerekçesiyle’ gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesiyle başlayan ve ülkeyi kasıp kavuran protestoların bastırılmasının ardından yapılan ilk seçimler olma özelliği taşıyor. Hamaney ve İranlı üst düzey yetkililer, protestolar sırasında Batılı güçleri protestoların körüklenmesinin arkasında olmakla suçladı.

Hamaney, konuşmasında bu konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

“ABD’nin eski başkanlarından biri daha önce yapılan seçimlerde İranlılardan seçimlere katılmamalarını istedi. Ancak halk ona karşı çıktığından farkında olmadan İran'a yardım etti. Seçimlere bir önceki seçimlere kıyasla daha fazla sayıda ve daha yoğun bir katılım oldu. Bundan dolayı ABD’liler artık bu şekilde değil, halkın cesaretini kırmak ve onları seçimlerden uzak tutmak için farklı şekillerde konuşuyorlar.”

Seçimleri ‘İran İslam Cumhuriyeti'nin temel dayanağı ve ülkeyi reforme etmenin yolu’ olarak nitelendiren Hamaney, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Herkes seçimlere katılmalı. Sorunları düzeltmek ve çözmek isteyenler için en doğru yol seçimdir. Biz de seçimlerde sandık başına gitmeliyiz.”

Seçimlere katılan adayların en uygun adaylar olması

Öte yandan Hamaney, seçimlerde adayların uygunluğunun, üyelerinin yarısını, yani hukukçuları Hamaney'in doğrudan seçtiği ve diğer yarısını da Hamaney'in bizzat atadığı Yargı Erki Başkanı tarafından belirlendiği Anayasa Koruma Konseyi (AKK) tarafından kararlaştırılması sürecini savundu.

Seçimlere katılan adayların en uygun adaylar olmasının bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Hamaney, AKK’nin kontrolünden geçen adayların hepsinin iyi olduğunu, ancak aralarından en uygun olanın seçilmesi gerektiğini söyledi. Bununla birlikte Hamaney, seçim kampanyası sırasında kötü davranışlardan, müstehcenlikten, suistimalden ve suçlamalardan, internet üzerinden karalama kampanyaları düzenlemekten ve halkın dikkatini çekmek için asılsız iddialarda bulunmaktan kaçınılması çağrısında bulundu.

Seçim sürecinde birlik olunmasını isteyen İran’ın Dini Lideri, “Zevkler ve politikalardaki farklılıklar İran'ın ulusal birliğini etkilememeli” şeklinde konuştu.

Seçimlerin bütünlüğünün ve güvenirliğinin sağlanması gerektiğini de vurgulayan Hamaney, “Elbette onlarca yıldır düşmanlar tarafından iddia edilen anlamda bir seçim ihlali görmedik, bu tür iddiaların hiçbir dayanağı yok” ifadelerini kullandı.

Hamaney bu açıklamaları yaparken diğer yandan 2009 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının geçerliliğine itiraz eden reformist lider Mir Hüseyin Musevi ve müttefiki Mehdi Kerrubi'ye verilen ev hapsi cezası 14’üncü yılına girdi.

Mehdi Kerrubi'nin oğlu Hüseyin Kerrubi, cuma günü İranlı yetkililerin eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve eski Şura Meclisi Başkanı Ali Laricani'ye karşı tahammülsüzlüklerini arttığı bir dönemde yaptığı açıklamada, babasının sessiz kalacağını ve seçimlerle ilgili herhangi bir tavsiyesi olmadığını söyledi.

Reformist çizgideki ILNA Haber Ajansı’nın aktardığına göre, Kerrubi'nin oğlu, açıklamasında şunları söyledi:

“Babam tüm pencereler kapalıyken yaklaşan seçimlere dair bir yorum yapmamayı ve sessiz kalmayı tercih ediyor.”

Öte yandan AKK, eski Cumhurbaşkanı Ruhani'nin Uzmanlar Meclisi seçimlerine katılma talebini reddetti. Üç yıl önce de eski Şura Meclisi Başkanı Laricani’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılma talebi reddedilmişti.

Diğer yandan İran’daki devlet kurumları, özellikle de askeri kurumlar seçimlere hazırlanıyor. İran Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Kiyumers Haydari, ‘Kara Kuvvetleri’nin tüm komutanlarının, coşkuyla seçimlere hazır olduklarını’ söyledi.

Tuğgeneral Haydari, seçimlere en yüksek katılımın olmasının, düşmanların aşağılanmasını ve yenilgiye uğratılmasını sağlayacağını vurguladı.

Batı Asya stratejisi

DMO'ya yakınlığıyla bilinen Tesnim Haber Ajansı’nın aktardığına göre, eski DMO Genel Komutanı ve Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi (DMTK) Genel Sekreteri Muhsin Rızai ise seçimlerle ilgili olarak şunları söyledi:

“Yaklaşan seçimler, Batı Asya ve İran'ı yok etme yönünde yanlış umutlar besleyen ülkelerle ilişkilerimizi derinden etkileyebilecek en önemli seçimlerden biri.”

Rızai, açıklamasındaki Batı Asya ifadesiyle İran'ın iç işlerine karıştığı iddialarını reddettiği ve İranlı yetkililerin İran’ın oynadığı rolü ‘nüfuz’ olarak tanımlamayı tercih ettiği Suriye, Irak, Lübnan ve Filistin'e atıfta bulunuyordu.

İran-Irak Savaşı sırasında DMO Genel Komutanı olan Rızai, yurt içinde ve yurt dışında yaşanan olaylar arasında bir bağlantı olduğuna dikkati çekerek, bu olayların bazen sınırların içinde bazen de sınırların dışında İran'ın ulusal çıkarlarıyla çatıştığını sözlerine ekledi.

Radikal çizgideki Rızai’ye göre, bunun nedeni, İran'ın hem sınırları içinde hem de sınırları dışında stratejik hedefleri olmasının yanı sıra mevcut şartlar altındaki jeostratejik konumu.

İran'ın bölgede giderek büyüyen rolüne değinen Rızai, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Halk, enflasyon, yüksek fiyatlar, mevcut verimsizlik gibi iç meselelerle meşgulken, çeşitli faydalarla dolu bir olayı gözden kaçırıyor. Bugün özellikle Gazze'de yaşananlardan sonra Batı Asya'nın kaderi yeniden çiziliyor. Ülkeler arasında rekabet var. İran bu ülkelerin halkları arasında yerini buldu ve bu yeri sağlamlaştırması gerekiyor.”

Bugün Batı Asya'da yaşananların önemli olduğunun altını çizen Rızai, “Bunun seçimlerle bağlantısı, karamsar insanların 45 yıl sonra halkın hükümette olup olmadığını görmek istemesi mi?” diye sordu. Yaptırımlara, savaşlara ve suikastlara rağmen ABD’lilerin ve Avrupalıların İran İslam Cumhuriyeti’nin 45 yıl sonra bölgede güçlü olduğunu görmelerinin önemli olduğuna inandığını ifade eden Rızai, “Bu gücü görünce akıllarını başlarına alır ve daha fazla zaman harcamazlar” diye konuştu.

Rızai, sözlerine şöyle devam etti:

“Avrupalı ​​ve ABD’li stratejistlerin rotayı değiştirmeyi ya da düşmanlığı başka yöntemlerle sürdürmeyi tartıştıklarını biliyoruz. DEAŞ, Filistin sorunu ve Batı Asya'daki barış sorunu İran olmadan çözülemez. Kime istiyorsanız ona oy verin, ama kesin olan şu ki halkın sandık başına gidip oy vermesi gerekiyor.”



Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
TT

Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)

Sri Lanka'da 400'e yakın kişiyi öldüren sel felaketinden kurtulanlar yaşanan kaosu anlattı.

Sri Lanka Afet Yönetim Merkezi (DMC), ülkede geçen haftadan bu yana devam eden şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde can kayıplarının 390'a çıktığını, 370 kişidense hâlâ haber alınamadığını bildirdi. 

Ayrıca arama kurtarma ekiplerinin su baskını ve heyelan riski taşıyan birçok bölgeye ulaşmakta güçlük çektiği vurgulandı.

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake, ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurmuş, kurtarma çalışmaları için 20 binden fazla askeri personelin görevlendirileceğini belirtmişti.

Guardian'ın irtibata geçtiği Layani Rasika Niroşani, yoğun yağışlara alışık olduklarını fakat bu kadar büyük bir afetle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söylüyor. 

Selde her şeyini kaybettiğini belirten iki çocuk annesi 36 yaşındaki kadın şöyle devam ediyor: 

Evimiz toprak altında kaldı. Ailem hâlâ şok içinde. Sıfırdan başlamak zorundayız. Bazen bu, yaşamaktan bile daha kötü olabilir.

Kantharuban Praşant da sel nedeniyle evlerini kaybeden 125'ten fazla aileye Badulla'daki bir okulda barınak sağladıklarını belirtiyor.

Yardım malzemelerine ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten 32 yaşındaki öğretmen, birçok ailenin selde mahsur kaldığını söylüyor. 

Bazı Sri Lankalılar, yetkililerin afet uyarısı yapmadığına da dikkat çekiyor. 45 yaşındaki Ja Nilanthi, nehir suları tehlikeli seviyeye ulaştığında bile herhangi bir uyarı veya tahliye emri almadıklarını belirtiyor.

Ditwah Kasırgası ve muson yağışlarının yol açtığı sel ve toprak kaymaları nedeniyle can kaybı Endonezya'da 604'e, Tayland'da 176'ya ve Malezya'da üçe yükseldi. 

Güney Asya'da toplamda en az 1172 kişinin canını alan afetlerin yol açtığı yıkımın boyutu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Bilim insanlarına göre Güney Asya, iklim değişikliğine karşı yüksek riskli bölgelerden biri. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN


Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
TT

Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Fransa şubesi Ulusal Gazeteciler Birliği (SNJ) ile iş birliği yaparak, 26 Kasım'da Paris'teki Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'na, Filistin topraklarında medya özgürlüğünü engelleme ve savaş suçları işleme suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Kimliği belirsiz kişiye karşı açılan dava, Fransız gazetecilerin güvenliklerini ve çalışmalarına devam edebilmelerini sağlamak amacıyla gizlice toplanan çok sayıda tanık ifadesine dayanıyor.

İki kuruluştan yapılan açıklamada, "Temel ilkeler olan basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı Gazze ve Batı Şeria'da yeniden tesis edilmelidir"denildi.

"İşgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilerin çalışmalarının yaygın olarak engellendiği göz önüne alındığında, sembolik açıklamalar önemini koruyor, ancak yeterli değil. Harekete geçilmeli ve Fransız yargısının bu konuda bir rolü olmalı. Geçen hafta Paris'te yaptığımız şikayetin anlamı da bu."

Şikayette, özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana hiçbir yabancı gazetecinin serbestçe girmesine izin verilmeyen Gazze'ye uygulanan medya karartması ve Hamas saldırıları hedef alınıyor.

İki kuruluş, bu durumu "silahlı çatışmada eşi benzeri görülmemiş bir karartma" olarak nitelendirirken, Filistinli gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik "sert baskı"nın da eşlik ettiğini belirterek, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun 225 cinayeti belgelediğini kaydetti.

Kuruluşlar, İsrail ve Batı Şeria'da gazetecilerin çalışmalarına getirilen kısıtlamaları da kınadı.

Sahada çalışan Fransız muhabirler, günlük hayatta olayları takip etmelerinin engellendiğini, tehdit edildiğini, ekipmana el konulduğunu, fiziksel saldırılara maruz kaldıklarını, silahların savrulduğunu, tutuklamalar, aramalar ve sorgulamalar, gözaltılar ve keyfi sınır dışı edilmeler yaşandığını ve hatta bazen "vurulduklarını" anlattılar.

Şikayette, belirli bir kişiyi hedef almadıklarını belirtilerek, belgelenen ihlallerin işgal altındaki topraklarda, siviller ve yerleşimcilerin yanı sıra askeri, polis, gümrük ve idari birimlere atfedildiği, "olayların doğru ve dengeli bir şekilde aktarılmasını engellemek ve tek taraflı bir anlatım dayatmak" amacı güdüldüğü belirtildi.

Bu bağlamda SNJ Genel Sekreterleri Vanessa Ribush ve Julien Fleury, "Gazeteciler gözlemci olarak görülmekte zorlanıyorlar, çünkü çoğu zaman aktivist, hatta terörist gibi muamele görüyorlar" dedi.

"Onlarca silahlı yerleşimci tarafından takip edildiklerinde, hayatlarına yönelik tehlike mevcut ve bazen somut hale geliyor. Gazetecilerin temel haklarının bu şekilde ihlal edilmesi cezasız kalamaz" diye eklediler.

İki örgüt, işgal altındaki topraklarda yaşanan ihlallerin, İsrail'in "devlet dokunulmazlığı"nı ileri sürmesini engellediğini ve özellikle ihlallerin Fransız vatandaşlarını etkilemesi ve temel özgürlüklerini ihlal etmesi nedeniyle, Fransız yargısının harekete geçmesinin önünü açtığını savundu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellanger ise "Fransız gazetecilerin uluslararası insancıl hukukun tamamen geçerli olduğu alanlarda çalışmalarını engellemelerine, tehdit ve sindirilmelerine veya hedef alınmalarına artık izin vermeyeceğiz" dedi. Bellanger, "Basın özgürlüğü çiğnendiğinde ve savaş suçları işlendiğinde, Fransa vatandaşlarını korumak için harekete geçmelidir. Şikayetimiz, uluslararası hukukun üstünde kimsenin olmadığını ve gerçeğin susturulamayacağını herkese hatırlatmak için gerekli bir adımdır" ifadesini kullandı.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Ulusal Gazeteciler Birliği'ni temsil eden avukatlar Inès Dafoe ve Louise L. Yafe, bu şikayetin Fransa'da "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu doğrulayarak, "Gazetecilerin çalışmalarının sistematik olarak engellenmesi ve onları hedef alan savaş suçları temelinde, çatışma bölgesindeki Fransız muhabirlerini korumak için ulusal bir mahkemeye ilk kez böyle bir dava açıldı" dediler.

"Basın özgürlüğünün korunması, hukukun üstünlüğüyle yönetilen her devlette temel bir ilkedir ve Fransız gazetecilerin görevlerini yerine getirme yetenekleri ihlal edildiğinde, mahkemelere başvurmalarını tamamen haklı çıkarır" vurgusu yapıldı.


Kremlin: Putin-Witkoff görüşmesi, çatışmanın barışçıl çözümü için önemli bir adım

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
TT

Kremlin: Putin-Witkoff görüşmesi, çatışmanın barışçıl çözümü için önemli bir adım

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bugün ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile yapacağı görüşmenin Ukrayna ile olan çatışmanın barışçıl bir şekilde çözülmesi için önemli bir adım olduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Rus medya kuruluşu RT’den aktardığına göre Peskov, Putin ve Witkoff'un bugün Washington'un son günlerde Kiev ile yaptığı görüşmelerde elde ettiği sonuçları tartışacaklarını söyledi.

Peskov, “Rusya barış görüşmelerine açık, ancak Ukrayna'daki askeri operasyon çerçevesinde belirli hedeflerine ulaşması gerekiyor... Rusya, Ukrayna çatışmasına gelecek nesiller için bir çözüm bulunmasını istiyor” ifadelerini kullandı.

Witkoff, Miami'de Ukrayna heyetiyle yapılan görüşmelerin sonuçlarını Rusya Devlet Başkanı’na aktarmak ve Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için Başkan Donald Trump'ın önerilerini iletmek üzere Putin ile görüşmeye hazırlanıyor.